Sağlık hizmetlerinin sürekli gelişen ortamında, sanal ikiz teknolojisi, hassas tıp için benzeri görülmemiş fırsatlar sunuyor ve tıbbi ilerlemeyi hızlandırarak ezber bozmaya devam ediyor. Bu yenilikçi yolculuğun ön saflarında yer alan Dassault Systèmes, kişiselleştirilmiş sağlık hizmetlerine yeni bir standart getirmek için yapay zekadan (AI) yararlanan sanal ikiz inovasyonlarıyla insanlığın ilerlemesinde bir katalizör görevi görüyor.

Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Hakan Kul, şunları söyledi:

İnsan vücudu ve yapay zeka üzerine onlarca yıldır yapılan derinlemesine bilimsel araştırmalar, daha hassas, verimli ve kişiselleştirilmiş yeni bir sağlık hizmetleri çağını başlatıyor. Tıbbi inovasyonun geleceği ise, teknolojiyle doğrudan etkileşim halinde şekilleniyor. Dassault Systèmes, bu devrimin merkezine sanal insan ikizlerinin yeniliklerini koyarak öncü konumda yer alıyor. 

Kalp, beyin, akciğerler, bağırsaklar ve gözlerin karmaşık yapısını keşfetmek için teknoloji ve sağlık hizmetlerinin bir araya geldiği sanal bir dünyaya girdiğinizi hayal edin. Burada kişisel bir sanal ikiz, öğün seçimlerini, egzersiz rutinlerini ve daha fazlasını etkileyen bir rehber haline geliyor.

Bu deneyim sadece bir vizyon değil, Dassault Systèmes tarafından hayata geçirilen ve bireylerin kendi sağlık yolculuklarında aktif katılımcıları olduğu bir sağlık hizmeti ortamına zemin hazırlayan bir gerçeklik.

Yaşam Bilimleri ve Sağlık Hizmetlerinde sanal ikiz, bir hastanın tıbbi verilerinden (MRI, CT taraması vb.) alınan bilgilerle (atan kalp, işlevsel beyin ve sağlıkla ilgili her türlü bilgi) bir araya getirilmesiyle bir vücut parçasının 3D modelini oluşturulabilir.

Sanal ikiz deneyimleri, Yaşam Bilimleri ve Sağlık Hizmetleri sektörü için yeni olanaklar sunarak, görünmeyeni anlayarak ve temsil ederek yaşamı temsil etmenin yeni yollarını keşfetmemizi sağlıyor. Böylece tedavilerin keşfedilme, geliştirilme, üretilme, sunulma ve kullanılma şeklini dönüştürüyor.

Dassault Systèmes’in Stanford ve Harvard MIT gibi akademik liderler, endüstri öncüleri ve FDA gibi kilit oyuncuları içeren çeşitli konsorsiyumlarla işbirliği içinde gerçekleştirdiği çeşitli girişimleri bu kapsamda ele almak mümkün. 

Yaşayan Beyin ve Yaşayan Kalp projeleri şu anda araştırmacılar, cihaz üreticileri ve doktorlar tarafından koşulları yeniden üretmek ve tedavi seçeneklerini test etmek için son derece hassas sanal modeller geliştirmek için kullanılıyor.

2014 yılında başlatılan Yaşayan Kalp Projesi, yüksek doğrulukta kişiselleştirilmiş insan kalbi modelleri geliştirmek ve doğrulamak için bilime dayalı temsiller kullanıyor. İnsan kalp dokusu, yapısı ve elektrofizyolojisinin anlaşılmasıyla oluşturulan ve tek bir kişiyi veya bir popülasyonu simüle etmek için bire bir uyarlanabilen bu sanal tıbbi referans, yapısal ve hemodinamik kalp hastalıklarının anlaşılmasına yardımcı olarak dünya çapında kullanılıyor.

Bu sanal ikiz modelleri iki amaca hizmet ediyor. İlk olarak, cihazların farklı hasta popülasyonlarında test edilmesini sağlayarak organ hastalıkları için yeni tedaviler geliştiren şirketlere yardımcı oluyor. İkinci olarak, bireyler için kişiselleştirilmiş tedaviler geliştirmek üzere klinisyenlerle birlikte çalışıyor. Örneğin kalp projesi için, kapakçık değişimi gibi durumlarda, organın sanal ikizi doğru boyut ve yerleşimin belirlenmesine yardımcı olarak tıbbi müdahalelerde hassasiyetin kritik rolünü ortaya koyuyor.

Sanal ikizlerin etkisi geleneksel tedavilerin ötesine geçiyor. Dassault Systèmes’in Boston Çocuk Hastanesi’nden Dr. David Hogenson gibi klinisyenlerle çocuklarda doğuştan kalp hastalıklarıyla mücadeleyi amaçlayan ortaklığı dikkate değer bir örnek oluşturuyor.

Yaşayan Kalp Projesi’nden yararlanan sanal ameliyat simülasyonları, çocuk kalplerinin hassas 3D modellerinin oluşturulmasına yardımcı oluyor. Bu yenilikçi yaklaşım, cerrahların karmaşık ameliyatları titizlikle planlayıp uygulamalarını sağlayarak çocuğun büyümesiyle birlikte gelişen optimum uyum ve işlevsellik sağlıyor.

Bu teknoloji aynı zamanda ebeveynlerin çocuklarının geçireceği prosedürleri anlamalarına da yardımcı oluyor. Sanal gerçeklik ile birleştirilmiş bir 3D model, ebeveynlerin karmaşık tıbbi prosedürleri anlamalarını sağlayan ve seçilen tedavi yöntemi konusunda onlara güven veren kapsamlı bir deneyim sunuyor.

Sanal ikizlerin tıbbi araştırmaların hızlandırılması ve kişiselleştirilmiş tedavi sunulmasındaki rolü hakkında kamuoyunun farkındalığını artırmak amacıyla şirket kısa bir süre önce “Emma Twin” avatarını tanıttı. Emma Twin, kapsamlı bir sosyal medya programı aracılığıyla, çok sayıda test için kullanılmak üzere anonim sağlık verilerinden oluşturulan kendi sanal ikizinin yaratılma sürecini paylaşıyor. Böylece doktorlara ve araştırmacılara hastalıklar ve yeni ve geliştirilmiş tedavilerin etkileri hakkında derin bir anlayış kazandırılıyor.

Dassault Systèmes’in sanal ikiz teknolojisi, gerekli aşıları hızla geliştirmek, cerrahi prosedürleri optimize etmek ve hastalara tedavi seçeneklerini daha iyi anlamalarını sağlamak için kullanılıyor. Bu örneklerde de olduğu gibi, bu öncü teknolojiden yararlanarak, sağlık hizmetlerinde karşılaşılan büyük zorluklara dikkat çekmek ve sanal dünyanın gerçek hayatta sonuçları nasıl iyileştirdiğini göstermek artık mümkün. 

Teknoloji ve inovasyonun sağlık hizmetlerini şekillendireceği bir gelecekte, Dassault Systèmes mümkün olanın sınırlarını zorlayarak ve kişiselleştirilmiş, hassas ve gelişmiş sağlık hizmetleri çağını başlatarak ön saflarda yer alıyor.

Emma Twin projesi