Türk Hava Kuvvetleri kurulduğu ilk dönemden itibaren sürekli kendini geliştirmiş ve yenilemiş bir kurumdur. Bu gelişim ve yeniliğe paralel olarak envanterde de sürekli iyileştirmeler yapılmıştır. Tabi bu süreçlerde Türk Hava Kuvvetleri envanterinde F-102 gibi adını belki de ilk kez duyduğunuz uçaklar da yer almıştır. İşte koruyucu melekler F-102 uçaklarının hikayesi…

F-4, NF-5 2000 gibi uçak tiplerini sıkça duymuşsunuzdur. Zira F-4 yakın bir döneme kadar sıkça kullanılmış kısa/uzun mesafeli bombardıman görevlerinin vazgeçilmez uçaklarından biriydi. NF-5 2000’ler ise şu anda Türk Yıldızları filosunda aktif olarak görev almakta ve gösteriler yapmakta. Peki F-102’ler nerede?

F-102, Convair firması tarafından tasarlanmış ve üretilmiş bir uçak modelidir. Temelde tek görevli önleme uçağı olarak tasarlanan F-102, dünyada sadece 3 ülke tarafından kullanılmıştır. Bu ülkeler en çoktan en aza doğru sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve Yunanistan’dır.

Star Wars gibi: F-35’ler ile lazer savaşları çok yakında!

Görev tanımından da anlayacağınız üzere aslında bir 2. Dünya Savaşı ürünü olan F-102, ABD’nin Sovyetler korkusu sebebiyle üretilmiştir. O dönem Sovyetlerin elinde bulunan ağır nükleer bombardıman uçakları büyük bir tehditti ve ABD bu uçaklara karşı bir dizi önlem alıyordu. Bu uçaklar da onlardan biriydi.

Burada önemli olan bir detay bulunmakta. Zira ABD; F-94, F-86D Sabre Dog, F-89 Scorpion gibi pek çok uçak üretti. Ancak bu uçaklar arasında ilk süpersonik kabiliyet F-102’de yer aldı. Onun hemen arkasından ise F-106 servise girdi.

1950’li yılların konsepti gibi gözüken uçak yukarıda da bahsettiğimiz gibi ABD’nin nükleer bomba korkusuna üretildi. Asıl çıkış noktası ABD’ye getirilen Alman bilim adamı Dr. Alexander Lippisch’in yapmış olduğu kanat tasarımlarıdır. Bu tasarımların daha da geliştirilmesi ile uçağın tasarımı ortaya çıkmıştır.

İlk prototipler bir türlü istenilen verimi vermedi. Çünkü uçak aerodinamik sürtünme sebebiyle bir türlü ses hızını aşamıyordu. Daha sonrasında uçağın en fazla sürtünmeye maruz kalınan bölgesinde ufak bir değişikliğe gidildi. Gövdenin içerisine doğru verilen küçük bir bombe sayesinde uçak ses hızını aşmayı başardı. Bu basit ve küçük bombe aslında şu anda mühendislikte sıkça kullanılan “area rule” ilkesinin de ilk kullanımı olarak tarihe geçti.

Area rule ile birlikte “wasp waist, coke bottle” gibi tabirler de türemiş oldu. F-102 uçaklarında F-100’lerde kullanılan 16 bin Lb itiş gücüne sahip Pratt&Whitney J57-P-23A motoru kullanılmaktaydı. Bu motor aslında istenilen gücü elde etmeye izin vermiyordu ancak uçağın tasarımı ses hızını aşmasını sağlıyordu. Bu sebeple motorda herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Önemli bir bilgi uçak sahip olduğu tasarım ile birlikte ilk delta kanatlı savaş uçağı olarak tarihe geçmiştir.

Bu uçaklar önleme, eğitim gibi pek çok farklı alanda kullanıldılar. Ancak büyük bir kusurları vardı. Üretici firma bu uçakları it dalaşı için tasarlamamıştı. Daha sonrasında Vietnam Savaşı’nda bu uçaklara top silahı koyulmamasının ve it dalaşına uygun üretilmemesinin bedelini çok ağır ödediler.

Türk Hava Kuvvetleri filosuna ise Sovyetler’in şımarıklıkları ile birlikte girdiler. Zira 1960’lı yıllarda THK envanterindeki tek avcı uçağı F-86E Sabre idi. Bu uçaklar dönemine göre ne kadar iyi de olsalar artık eskimişlerdi. Sovyet uçakları karşısında yetersiz kalıyordu ve Sovyetler Türk hava sahasında boş bulduğu her an istediği şımarıklığı yapıyordu.

Sovyetlere karşı bir önlem almak gerekiyordu. İlk etapta F-5A tipi uçakları kullanmaya başladılar. Gündüzleri F-5A’lar açığı kapattılar ancak onlar bir gece avcısı değildi. F-100D Sabre, F-104G Starfighter gibi uçaklarda ana muharebe için üretilmişlerdi. Böyle bir göreve uygun değillerdi. F-100’lerde radar yoktu, F-104G’lerde radar vardı ama radar güdümlü füze yoktu. Kısacası her uçakta farklı bir eksiklik vardı.

THK için gerçek bir önleme uçağı lazımdı. Tabi Türk hava sahası yol geçen hanına dönerken aynı durum Yunanistan’ında başına geldi. İki NATO ülkesinin hava sahasında çok büyük güvenlik açıkları oluşmaya başlayınca NATO düğmeye bastı. En hızlı şekilde Türkiye’ye 2, Yunanistan’a 1 filo kurulacak kadar F-102 üretilmesine ve ücretsiz şekilde verilmesine karar verildi.

1968 yılında hizmete giren F-102’ler F-4 Phantom II uçakları hizmete girene kadar göreve devam etti. Dünyadaki ilk ve tek kill başarısı ise Yüzbaşı Sıtkı Onur’a aittir. Yüzbaşı Onur tarafından kullanılan 55-3401 seri numaralı F-102, IR güdümlü Aim-4D füzelerini kullanarak; Çanakkale radarının hatlarını karıştırmak isteyen Yunan HU-16B Albatros uçağını koruyan Yunan F-5A uçağını vurarak düşürdü.

Peki siz Türk Hava Kuvvetleri filosunun koruyucu meleği F-102 hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar bölümünde belirtmeyi unutmayın…