Televizyonlarda, gazetelerde ve ana akım medyada “video oyunları çocukları olumsuz etkiliyor” başlıklı yazıları okuyunca ben de sizler kadar kızıyorum. O nedenle bu yazının o yüzeysel ve anlamsız haberlerden biri olmayacağına sizi temin edebilirim. Dikkat ederseniz başlıkta “olumlu” ya da “olumsuz” yazmıyor; sadece basit bir gerçek var: Teknoloji gelişme çağında olan çocukları sandığımızdan çok daha fazla etkiliyor.

Akşam haberleri için online dünyaya göz attığımda, İngiltere merkezli Association of Teachers and Lecturers, kısaca ATL adlı organizasyonun son yayınladığı rapor gözüme çarptı. Rapora ve buna bağlı yazılan haberlere kısaca göz attığımda, yazının başında bahsettiğim medyanın yarın atacağı başlıkları tahmin etmem zor olmadı: “Teknoloji çocuğunuzu kötürüm bırakabilir!” ve daha nicesi.

Zira ATL çok önemli bir noktaya, belki de gecikmiş bir biçimde parmak basmış. Gelişmiş ülkeler listesinin üst sıralarında yer alan İngiltere‘de mesleğini icra eden birçok öğretmen ve eğitimcinin katkıda bulunduğu bir dernek olan ATL, gelişme çağında olan çocukların teknolojiyle gereğinden fazla iç içe olmasının, onları olumsuz etkilediğini yazmış.

http://static.shiftdelete.net/img/article_new/cocuk-ipad-11397756958.jpg

İnek Şaban Filmleri İzleyemeyen Nesil

Bilimsel adı Y Kuşağı olan ve 80’lerin sonunda, 90’ların başında çocukluğunu yaşayan neslin, yani benim neslimin zararlı sayılabilecek teknolojiyle en büyük etkileşimi TV izlemek idi. O yıllarda televizyonun beyin hücrelerine olan etkileri uzun uzadıya tartışılırdı. Bir süre sonra bu tartışmanın ekseni TV’nin donanımından ziyade, içeriğine yönelik hale geldi.

“Televizyonun yayınladığı manyetik dalgalar çocukları olumsuz etkiliyor” tartışmaları, yerini “İnek Şaban filmleri çocukları olumsuz etkiliyor”, “Çarkıfelek çocukları olumsuz etkiliyor” gibi konulara bıraktı.

Yapabileceğimiz en zararlı şey ise Dial-up bağlantıda aranacak numaraya 146 yazmaktı ki bunun da olumsuz etkisi bizden çok telefon faturasını ödeyen aile reisine idi.

{pagebreak::Şimdiki Çocuklar Çok Şanslı}

“Şimdiki Çocuklar Çok Şanslı” -mı acaba?

Orta yaşı biraz geçmiş insanlar bile, günümüzde çocukların ellerindeki tabletlere ve son model akıllı telefonlara bakarak, onların ne kadar şanslı oldukları konusunda yorumda bulunuyor. Ben ilk telefonumu liseye başladığım yıl aldım (2000) ve sınıfta telefonu olan birkaç öğrenciden biriydim.

O yıllarda okula telefon getirmek büyük bir tabuydu, ki benim de Ericsson A1018‘i beden dersinden sonra çaldırmam sadece yarım dönem sürdü. Okulda “cep telefonları sağlığa zararlıdır” ve “yok yok aslında o kadar da zararlı değildir” temalı söyleşi yapan bilim insanlarının biri gelir, diğeri giderdi. Yine de o dönemde tartışılan konu halen radyasyon gibi işin üretici tarafındaki faktörlerdi.

Motor Nöronların Bize Kazandırdıkları

Biyoloji dersini uzatmayacağım, ancak vücudumuzda bulunan motor nöronlar, sinir sistemimizden gelen iletileri kaslara iletme vazifesi görüyor. Gelişme çağında olan çocukların atlatması gereken en önemli aşamalardan biri de, motor nöronlarının sorunsuz biçimde işler hale gelmesini sağlamaktır.

Çocuklar önce oyun hamurlarını yuvarlayıp tuhaf şekiller verir. Birkaç ay sonra büyük LEGO’lardan binalar inşa eder. Derken LEGO‘ların boyutları gittikçe ufalır ve daha keskin beceri gerektiren şekiller ortaya çıkarmaya başlarlar. Derken kalem tutmayı öğrenirler. Sonrasında da yazı yazmayı.

Beyin ve kaslar arasındaki uyumun sürekli biçimde artarak güçlenmesi gelişim çağının doğal süreçlerinden biridir. En azından geçtiğimiz yüzyılda öyleydi, yeni nesil teknolojiler hayatımıza girdiğinden bu yana…

{pagebreak::Teknolojinin Fazlası Zarar}

Teknolojinin de Fazlası Zarar

Teknoloji denince bugün ilk aklımıza gelen akıllı telefon ve tabletler oluyor. ATL araştırmasına göre her ikisi de, fazla kullanıldığında gelişme çağındaki çocukları olumsuz biçimde etkiliyor. Çocuklar bütün bir dönemi sadece dokunmatik ekranın yüzeyini tıklayarak geçirince, ellerinde ve parmaklarında oluşması gereken pek çok motor beceriden mahrum kalıyor.

Açıklamaya göre üç yaşındaki çocukların bile kayda değer bir kısmının parmaklarında neredeyse hiçbir temel beceri bulunmuyor. Öğretmenlerden Colin Kinney, kreş ve anaokullarından sayısız bildirim aldıklarını, bunların da çoğunlukla dokunmatik ekranı kullanmakta zorlanmayan çocukların, bloklarla bina yapma oyunlarında hiç beceri gösteremedikleriyle ilgili olduğunu söylüyor.

Ayrıca çocukların geç saatlere kadar bilgisayar ve tablet gibi teknolojik cihazlarla oyalanmaları sonucunda kilo aldıkları, davranışlarının daha agresif hale geldiği, yorgunluk ve sürekli incinmeler yaşadıkları belirtiliyor.

Görev Aileye ve Eğitimcilere Düşüyor

Son olarak, eğitimciler derneği bu konuya yıkıcı değil, yapıcı eleştiri getiriyor ve şu tavsiyede bulunuyor: “Tıpkı bir tuğlayı hem cam kırmak hem de bina yapmak için kullanabildiğimiz gibi, teknolojiyi de iyi ve kötü yollarla kullanabiliriz. Öğretmenlerin burada görevi çocuklara doğru tercihler yapıp, doğru sonuçlara ulaşmalarına yardımcı olmaktır.”

Belki de iPad’in fazlasıyla “sezgisel” olması, sandığımız kadar iyi bir şey değildir. 21. yüzyıl insanının, özellikle de çocukların, bir şeyleri öğrenmek için çaba göstermesi, yeni zorlukların üstesinden gelmesi gerekiyordur. Ne dersiniz?

:: Konuyla ilgili görüşlerinizi siz de paylaşın.