Teknoloji geliştikçe insanlık ile uzay arasındaki mesafede kısalıyor. Evren, birçok gizeme ev sahipliği yapsa da günden güne soru işaretleri cevaplarını buluyor. Uzay hakkındaki en büyük gizemlerden birisi olan evrenin genişleme oranı, karadelik çarpışmasıyla cevabını bulacak.
Evrenin genişleme oranı, çarpışan karadelikler sayesinde çözülecek
Bilim insanları ilk olarak 1990’ların sonlarında evrenin belirli bir oranda genişlediğini tespit ettiler. Ancak Hubble sabiti olarak adlandırılan evrenin genişleme oranı, şu ana dek kesin bir sonuca ulaşamadı. Bilim insanları, bu güne dek bu oranı farklı sonuçlarda buldu.
James Webb, insanlığın gördüğü en uzak galaksiyi keşfetti!
James Webb uzay teleskobu, keşiflerine bir yenisini daha ekledi. Teleskop, CEERS-93316 olarak adlandırılmış bir galaksiyi keşfetti.Space.com’a göre evrenin genişleme oranı için en doğru sonucu verecek bir olayla karşı karşıyayız. Bilim insanları, “spektral sirenler” adı verilen eşleşmeler ile bu oranı daha net hesaplayabilecekler. Çarpışmaya hazırlanan karadelikler ile bu hesaplama yapılacak.
İki kara delik çarpıştığında, bilim adamlarının yerçekimi dalgaları dediği uzay-zamanda dalgalamalara neden oluyor. Bilim insanları, bu sinyallerdeki değişiklikleri hesaplayarak evren hızı hakkında en doğru ifadeye ulaşmak istiyorlar.
Öte yandan bilim insanları bu olayın evren hızı hakkında tek başına tam ifadeyi vermeyeceğini söylüyorlar. Ek olarak James Webb Uzay Teleskobu, bu konuda en büyük silahlardan birisi. Teleskop, geçtiğimi günlerde bilinen en eski galaksiyi görüntülemişti. Bilim insanları Webb sayesinde bir gün tam bir ifadeye ulaşılacağını düşünüyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşınız.
Gözlemlenebilir evren diyorlar ya, peki bu gozlemlenemeyen evrenin büyüklüğü daha büyükse evrenin yaşı 13.5 milyar diye nereden çıkartıyorlar. Gercekten merak ediyorum.
Evren içerisindeki cisimlerin birbirlerinden olan uzaklıklarından bahsederken, o iki cisim arasında şu anda görülen mesafeden bahsederiz. Ancak unutmamak gerekiyor ki, milyarlarca ışık yılı uzaktaki bir cismin şu andaki görüntüsü, bize ulaşabilmek için aradaki mesafeyi ışık hızında kat etmek zorundadır. Fakat kat ettiği bu yol boyunca ilerlerken, Evren de bir yandan genişlemeyi sürdürmektedir! Yani ışık onca mesafeyi kat ederken, bir yandan da genişlemeden kaynaklı ek yolu kat etmek zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla 13.8 milyar ışık yılı uzaktan geldiğini düşündüğümüz bir foton, aslında çok daha uzaktan gelmektedir. Bunu şöyle izah edelim:
Diyelim ki Evren’in yaşı 14 milyar yıl. Bu süre zarfında ışık, 14 milyar ışık yılı mesafe kat edebilir. Ancak ışık harekete başladığı andan itibaren Evren de genişlemeyi sürdürüyor! Örneğin, ışık yolun yarısını kat ettiğinde (7 milyar yıl sonunda) Evren, ışığın yola çıktığı andaki boyutlarından 1.59 kat daha büyük hale gelmiştir. Dolayısıyla yolun yarısına göre yapılan analize göre ışığın geldiği uç sınır, 14 milyar ışık yılı uzakta değil, 14 x 1.59 = 22.3 milyar ışık yılı uzaktadır! İşte böylece, Evren’in çapının neden Evren’in yaşından büyük olabileceğini görmüş olduk aslında
İki karadelik çarpışmak üzere birbirlerine iyice yaklaştıklarında zıt çekim güçleri bir girişim oluşturur. Görünmez çekimsel halkalar şeklindeki bu girişim bölgesi, eliptik plandan bakıldığında giderek küçülen bir elipse benzer. Elipsin çift merkezi arasında bir süreliğine manyetik bir yarık oluşur. İşte bu yarık, bizim evrenimizde ama diğer bir boyutta bulunan iç evrenden bizim dış evrenimize doğru bir akış halinde kara enerji ve nötrino sızıntısına yol açar. Yerçekimsel dalgaları başlatan da bu itkidir. İhtimalen, genişlemekte olan evrenimizin vites büyütmesinin sebeplerinden biri de budur. Akışların varlığı dolaylı yollardan farkedildi ama evrenimizdeki aktif ve pasif karadeliklerin aslında ne kadar çok olduğunun hâlâ farkında değiliz!