İnsan yazısı ve çizimi en az 30.000 yıl öncesine dayanıyor ve oyma, gravür ve mürekkeple baskı/yazma gibi geleneksel tekniklerin yanı sıra elektron litografi gibi daha yeni yöntemleri de içeriyor. Small dergisinde yakın zamanda yayınlanan bir makaleye göre, şimdi Alman fizikçilerden oluşan bir ekip, su ve diğer sıvı yüzeylere yazı yazmak için benzersiz bir yöntem buldu.
Suya yazı yazmak nasıl mümkün oluyor?
Yazarlara göre klasik yazma yöntemlerinin çoğu, bir çizginin oyulması veya mürekkebin bırakılması gibi aynı temel yaklaşımı içerir. Katı bir alt tabaka üzerinde güçlü moleküller arası kuvvetler, yazılı şekillerin şekillerini korumasına yardımcı olur, ancak sıvılara batırılmış yüzeyler için durum böyle değildir. Bu yüzden bilim adamları bu tip yüzeyler için benzersiz bir yöntem geliştirdi.
Johannes Gutenberg Universitaet Mainz’den ortak yazar Thomas Palberg’e göre bunun çözümü, mürekkebi doğrudan suya koymak ve kalem olarak iyon değişim malzemesinden yapılmış, çapı 20 ila 50 mikron arasında değişen bir mikro boncuk kullanmak. Bu sayede boncuk, “mürekkep” haznesine göre o kadar küçük kalır ki hiçbir girdap oluşturmaz.
Boncuk, suyun yerel pH değerini değiştirerek “yazıyor” ve mürekkep parçacıklarını bu alanlara çekiyor. Boncuğun çizmeye çalıştığı harf veya karakteri takip edecek bir yörüngede hareket etmesiyle suya bir harf “yazmak” mümkün. Mürekkep parçacıkları daha sonra bu yörünge boyunca birikiyor ve sonuç olarak suya istediğiniz şeyi yazmış oluyorsunuz.
Elli yıl sonra ortaya çıkan sır! Gizemli Ay depremleri insan yapımı mı?
Apollo 17, Ay yüzeyine yapılan son Astronotlu inişti. Üzerinden elli yıldan fazla geçen görev, gizemli ay depremleri ile yeniden gündemde.Palberg, bu çalışmanın öncelikle prensip kanıtı olduğunu ve araştırmalarının hala oldukça başlangıç aşamasında olduğunu vurguluyor. Ancak ekip, yöntemlerinin sürekli çizgiler kullanan her türlü yazıyı yeniden üretebilmesi gerektiğini düşünüyor. Gerektiğinde iyon değiştirme işlemini açıp kapatarak veya “yazılı” olanı silerek ve/veya düzelterek ayrı harfler arasında kesinti yapılması bile mümkün olabilir.
Araştırmacılar, UV ışığına duyarlı “yapışkan” mürekkeplerin kullanılmasının, çizgilerin ve harflerin daha uzun süre yerinde sabitlenmesine yardımcı olabileceğini düşünüyor. TU Darmstadt’tan ortak yazar Benno Liebchen, “İyon değiştirme reçinelerinden yapılmış boncuklara ek olarak, lazerlerle ısıtılabilen parçacıklardan oluşan ‘kalemler’ veya hatta bireysel olarak yönlendirilebilen mikro yüzücüler kullanılabilir.” dedi.
Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşabilirsiniz.