Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net
Reklam
Reklam

Apple’ın Türkiye Macerası

Ana sayfa /

Ayrıştırmaya karşı olsak da insanları kategorilere ayırmak için kullanılacak farklı argümanlar var. komik olacak biraz ama bunlardan biri de Apple‘a olan yakınlık. Bir tarafta Apple‘ı canı pahasına savunanlar, diğer tarafta se bu tutkuyu eksik akıldan kaynaklandığını belirten kişiler var.

Merak edilenleri konuştuk

Bu yazıda, sevenler veya sevmeyenlerin hangisinin üstün geldiğini belirtmekten ziyade, günlük hayatın bir parçası haline gelen, bilişim sektörüne getirdiği dokunmatik telefon ve tablet modasından sonra sektörde dengeleri değiştiren Apple ürünlerinin ülkemizdeki serüvenine dair bilinmeyenleri açıklayacağız.

Reklam
Reklam


Bilkom Genel Müdürü Cömert Varlık

10 yıldan daha fazla zamandır Apple ürünlerinin ülkemizdeki dağıtıcısı olan Bilkom’daki köklü değişim, Apple’ın tüm dünyada oluşturduğu değişimle paralellik taşıyor. Bilkom Genel Müdürü Cömert Varlık ile Ankara‘da gerçekleştirdiğimiz özel sohbetin bir kısmını video olarak paylaşmıştık.

Bu yazıda, videoda anlatmadıklarımızdan detaylı bir şekilde bahsedeceğiz.

Daha önce bağımsız bir şirket olan Bilkom, 2000 yılında Koç Grubu‘na geldiğinde yıllık cirosu 5 milyon TL civarındaydı. Koç Grubu‘nun yaptığı en başarılı yatırımlardan biri olan Bilkom, dağıtıcısı olduğu Apple ve Adobe markalarının o tarihten itibaren inanılmaz bir şekilde yükselişe geçmesiyle beraber sevinen taraf oldular.

Büyük başarı ne zaman başlıyor?

10 yıl önce 5 milyon TL olan yıllık ciro, şu anda 20 katına çıkmış durumda. Bazı yıllar büyüme hızları üç haneli rakamlarla ifade ediliyor. İlk zamanlarda sadece ajanslar gibi kurumlara yapılan satışlar, yerini son kullanıcılara bırakmış durumda. Elde edilen gelirin %80‘inin son kullanıcıların satın aldığı ürünler oluşturuyor.

Büyüme, bayi ağında da kendini göstermiş durumda. İlk zamanlarda yaklaşık 60 bayi üzerinden Türkiye‘ye Apple ürünleri dağıtılırken, şu anda 250 olan bayi sayısının 2012‘de bu rakamın 500‘e ulaşmasını beklediklerini öğrendim. Bayilerle beraber sadece satış ağı değil, teknik destek ağının da genişlediğini hatırlatalım.

Apple müşterilerinin en çok şikâyet ettiği konuyu Cömert Bey‘e ilettim. Diğer ülkelere göre Apple ürünleri bizde neden pahalı?

Dağıtıcılık haklarının alındığı zamanlarda ABD ile Türkiye arasındaki fiyat farkında çok ciddi bir uçurum olduğunu öğrendim. O zamanlarda %200 olan farkın şimdi %3‘lere kadar düşürüldüğünü belirtiyor ve örnek de veriyor.

Macbook Air‘de Almanya ve Türkiye arasındaki nakit fiyatta farkın %3, iPod‘da aynı olduğunu hatta Teknosa gibi teknoloji mağazalarında yapılan bazı indirimler nedeniyle diğer ülkelerden ucuz satıldığını bile söylüyor.

Fiyat farkının temelinde vergiler bulunuyor. Örneğin iPod Nano‘nun tüketiciye yansıtılan fiyatının %42‘sini vergiler oluşturuyor. Vergiler arasında neler yok ki. İçinde radyo hizmeti olduğu için bandrol vergisi bile bulunuyor. Radyo özelliğini kapatarak ülkemizde daha uygun fiyata satmayı bile düşünmüşler bir ara.
{pagebreak::Neden geç geliyor?}

Apple ürünleri neden geç geliyor?

Ürünlerin ülkemize geç gelmesi konusundaki sorunları da büyük oranda hallettiklerini söylüyor Cömert Varlık. Avrupa‘ya geldikten sonra en fazla 2 hafta içinde ülkemizde satışa hazır hale gelen Apple ürünlerinde yaşana bu kısa gecikmenin de gümrük işlemlerinden kaynaklandığını belirtiyor.

Başka bir yerde bulamayacağınız bir bilgi paylaşarak sizi rakamlardan bir süreliğine kurtarayım. Mağazalarda teşhir edilen ürünlerin çoğu dokunmatik olduğundan, ziyaretçilerin ekranlara dokunarak test etme alışkanlığı, dokunmatik özelliği olmayan ürünlerde de kendini gösteriyormuş. Mağaza çalışanların en çok şikayet ettiği konuların başında iMac ekranındaki parmak izlerini silmek bulunuyormuş.

Bilkom‘un sosyal medyadaki atağından bizzat haberdar olmuştum. iPad 2‘de yaşadığım bir sıkıntıyı Twitter‘da yazdığım günün ertesinde Bilkom tarafından arandım ve sorunumla yakından ilgilendiler. Cömert Bey ile yaptığım görüşmede sosyal medyada gerçekleştirilen bu projenin mimarları da vardı.

Başarıyla beraber önleyemedikleri sert eleştirileri de gülümseyerek anlatıyorlar. Hatta öyle bir anıları var ki, masadaki herkesin gülümsemesine neden oldu. Logo değişimi gerçekleştiren şirketin, bu değişimle beraber hesapta olmayan bir iş daha çıkıyor; ofislerinin önündeki büyük logoyu da değiştirmeleri gerekiyor.

Sosyal medyada büyük tepki var

Büyük cismi, etraftaki iş yerlerine zarar vermeden ve rahatsız etmeden gerçekleştirmek için popülasyonun en az olduğu zamanda, yan, Pazar sabah saat 7:30‘u seçiyorlar. Saat 7:32‘de sosyal medyaya düşen mesaj şu şekilde; “Logosunu değiştirmişler ama zihniyet hala ayn. Allah bel.. versin. Ama yeni logoyu beğendim“.

Her eleştiriyi güler yüzle karşılayarak, bire bir temaslarla yanıtlayarak markanın gerçek gücünü anlatacaklarını emin bir şekilde belirtiyorlar.

Çok ilginç bir bilgi daha verelim size. Apple dediğimizde herkesin aklına şu sıralar iPhone geliyor olmalı. Bilkom, Türkiye‘deki tek Apple dağıtıcısı ama bu ürünler arasında iPhone bulunmuyor. Apple, bu ürünü dağıtıcılar üzerinden değil, Avea gibi telekom operatörleri üzerinden kullanıcılara ulaştırıyor. Bu tutum, ülkemize özel bir davranış değil. Tüm dünyada bu strateji hayata geçiriliyor.

iPhone satmadıkları halde, her gün çağrı merkezine telefonla ilgili yaklaşık 400 arama geliyormuş. Eğer bildikleri bir konuysa, gelen çağrıdaki sorunu çözmek için ellerinden geleni yaptıklarını belirtiyorlar.

iPhone ve iPad gibi popüler Apple ürünlerinin ne zaman ve hangi özelliklerde olacağına dair söylentiler hakkında biz gazeteciler için hazmı ağır bazı bilgiler veriyor Cömert Bey. “Ürünlerin ne zaman satışa çıkacağını, hangi fiyattan satılacağını, hangi ülkelerde olacağını, özelliklerini koskoca Apple’da sadece 5 kişi bilir. Onların dışında kim ne söylüyorsa yalan” diyor.

Apple’ın Türkiye’de bir ofisi var

Yine pek bilinmeyen bir bilgi daha verelim. Apple ürünleri denildiği zaman gözler hemen Bilkom‘a çevriliyor. Ama 1 yıldan beri sessiz sedasız işlerini yürüten bir Apple Türkiye Ofisi olduğunu biliyor muydunuz? 7 Türk çalışanın olduğu bu ofisin medyada yer almaması da yine bir Apple geleneği. Firmada merkezden yayınlanan basın bültenleri dışında kimse, gazetecilere ağzını açamıyor. Bu ihlal, işlerinin sonu anlamına geliyor.

Sesi çıkmayan bu 7 kişilik ekibin idare ettiği ofis sayesinde, daha hızlı iletişim kurduklarını belirtmeden geçmiyorlar.
Sohbet devam ederken masada bir süredir sessiz duran gazeteci dostumuz, sükunetini bozuyor ve “Apple, Türkiye’ye neden üçüncü dünya ülkesi muamelesi yapıyor?“diye soruyor. Masada bir anda buz kesiyor ama Bilkom Genel Müdürü, gülümseyerek devam ediyor.

“Eskidendi o” diyor ve devam ediyor; “Fatih Projesi diye bir şey var. Tüm dünyada ses getirecek kadar dev bir proje olduğunu söylüyor ve rakamlar paylaşıyor. iPad çıktığından beri tüm dünyada 30 milyondan fazla satıldı.

Türkiye, sadece öğrencilere 12 milyon tablet verilecek. Apple bile buna sessiz kalmadı. Bunun dışında ülkeye yatırım yaptı ve ofis açtı. Fatih Projesi‘nin dışında yine eğitim sektöründe özel bazı projeler gerçekleştirdik. Türkiye‘deki Apple ürünlerinden elde edilen gelirin üç haneli büyüme rakamları, çoğu ülkede yok” diyor.

Yazımı okurken rakamlardan sıkıldıysanız o zaman bir müjde vererek dikkatinizi yeniden toparlamaya çalışayım. Apple ürünlerini test edip denemek ve satın almak için gidebileceği mağazalara yenileri eklenecek. Yakında Apple mağazası açılacak olan iller Konya, Samsun ve Trabzon olacak ve gelen tüm talepler değerlendirildiğinde Türkiye‘de toplam 60 Apple mağazası olacak.

Şimdi yeniden Fatih Projesi‘ne dönelim. Önce yayınladığım röportajımda her öğrenciye bir iPad olur mu diye başlık atmıştım. Bu konu hakkında gerçekleri ortaya döken Cömert Varlık, çok açık konuşuyor.
{pagebreak::Yanlış olan şeyler}

Tekeli kırmak gerekiyor

“Dünyanın en kalabalık öğrenci ve öğretmen nüfusuna sahip ülkelerden biri olan Türkiye‘de çok ilginç bir tekel bağımlılığı (isim vermiyor ama ben vereyim: Microsoft) var. bu bağın sebebi nedir? Neden toplam maliyet kıyas alınmıyor? Şartnamede yazılanlar neden bir bütün olarak değerlendirilmiyor? Yazılım ayrı, donanım ayrı, teknik servis ayrı satın alınıyor. Oysa biz toptan çözüm satıyoruz. İsmi belli olmayan bir tablet bilgisayarın 1 yıl sonra pilinde sorun çıkıyor ama iPad‘de böyle bir sorun çıkmaz. Uygulama eksikliğinden bahsediliyor, iPad‘deki uygulama zenginliği başka hangi tablette var?”

Kamu ihale kanunu artık yeniden elden geçirilmeli. Şartnameler, yeniliklere göre hazırlanmalı. 12 milyon tablet dağıtılacak. Herkes donanıma odaklanmış durumda. Oysa eğitim kalitesini ucuz donanım değil, içerik ve tableti kullanırken duyulan heyecan etkileyecek. PDF yükleyip sayfa sayfa çevirerek eğitimde devrim olmaz.

Tabletlere eklenecek olan Vitamin, tam 4 kez el değiştirdi ve Türk Telekom‘da durdu. İçerikler daha zengin olmalı. Aksi takdirde Microsoft gibi burada da bağımlılık olacak. Ezbere dayalı olan sistemi değiştirmek için denemek ve öğrenmek gerekiyor. Öyle bir şey olsun ki tableti kullanan öğrenci Ankara‘daysa, Konya‘daki bir öğrenci ile irtibata geçsin ve birleşerek projeler geliştirsinler, ödevlerini yapsınlar.

Okullarda yoklamalar, tabletler üzerinden yapılsın. Biyoloji dersinde üç boyutlu çizimler, parmak hareketiyle izlenebilsin. Biz bunu yapıyoruz. Doğa Kolejleri’nde bu proje hayata geçti. Uzaktan eğitimin de artık yapılmasını istiyorsak, iPad‘de uzun zamandır var olan Podcast sistemi harika çözüm”.

Vitamin‘in adı geçince, genel müdüre iPad‘de bu ürüne benzer bir ürün olup olmadığını sorduğumuzda ise “Doğrudan bir uygulama yok ama daha önemlisi var. 400 binden fazla uygulama geliştiricisi var” yanıtını aldık.

Daha önce hatalar yapıldı

Yazımızın sonlarına doğru yaklaşırken, bir bomba eleştiriyi daha sizlerle paylaşalım. Resmi makamların bilişim stratejilerine yaptığı yatırımları acı bir şekilde eleştiren Cömert Bey, Pardus örneğini veriyor.

“Tekel olan markanın hemen ardından Pardus‘u gündeme getirdiler. Şartnamelerde bu zorunluluğu getirdiler bazen. Çok büyük bir hataydı bu. Bir işletim sistemi yapmak istiyorsanız ayırmanız gereken bütçe en az 1 milyar dolar olmalı. 5-10 kişiyle bu iş olmaz” diyor.

Kamu İhale Kanunu‘nun yetersiz kalmasından dolayı bu şartnamalerle Fatih Projesi‘nde öğrencilerin iPad kullanmaları çok zor. Bu şartlar altında yarışmamız çok zor. Yerli marka adı altında Çin‘de üretilen malzemelerin montajlandığı bazı yerler var.

Bu markalara daha yarışa başlamadan %15 avantaj veriliyor. Nedeni ise yerli olması. Allah aşkına, bu tabletlerin neresi yerli? ABD, eğitim sisteminde Apple ürünlerini kullanıyor. Pazar payı %30‘a yakın. Ülkemizde ise %0. Yani yok. “

Ankara‘da Rixos Otel’in şık lobisinde başka hiçbir yerde okuyamayacağınız bu bilgileri not alırken, saatime baktım ve gece yarısına yaklaştığımızı fark ettim. İTÜ‘de girişimcilik dersi verdiğini öğrendiğimiz Cömert Varlık‘tan ilerleyen zamanlarda da ShiftDelete.Net okurlarına çarpıcı bilgiler vermeye devam edeceği sözünü aldıktan sonra da vedalaştık.

:: Apple’ın Türkiye macerası için neler düşünüyorsunuz?

Reklam
Reklam

Yorum Ekleyin


Reklam
Reklam