Antibiyotiklerin doğru kullanımıyla bakteri enfeksiyonları tedavi edilebiliyor. Ancak pratikte, bakteriler hayatta kalmak için direnç geliştiriyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bakteriyel direnci en büyük küresel halk sağlığı ve kalkınma tehditlerinden biri olarak tanımlıyor. Bu tehdide karşı geliştirilen yeni bir ilaç, bakteriyel direnci neredeyse imkansız hale getirme potansiyeli taşıyor.
Bakteriyel direnci kıran yeni ilaç nasıl çalışıyor?
University of Illinois Chicago (UIC) araştırmacıları, bakterileri yok etmek için iki farklı mekanizma kullanan makrolon sentetik antibiyotiğini geliştirdi. Bu ilaç, bakterilerin direnç geliştirmesini 100 milyon kat daha zor hale getiriyor. Makrolonlar, makrolidler gibi protein üretimini durdurabiliyor ve mevcut florokinolonlar gibi bakterilerin DNA yapısını (DNA girazı) bozabiliyor.
WHO’nun geçen yıl yayımladığı rapora göre, antimikrobiyal direnç 2019’da 1.27 milyon küresel ölüme doğrudan neden oldu ve 4.95 milyon ölüme katkıda bulundu. Dünya Bankası, ilaç direncinin sağlık maliyetlerini 2050 yılına kadar 1 trilyon dolar artırabileceğini tahmin ediyor.
UIC araştırmacıları, makrolonların ribozomla makrolidlerden daha sıkı bağlanabildiğini keşfetti. Ribozom, hücrede protein üreten yapıdır. Ayrıca, makrolonlar, makrolidlere zaten dirençli olan bakteriyel suşlardaki ribozomları bloke edebildi. Bu bakteriler, yeni bileşikle karşılaştıklarında antibiyotik direnci genlerini etkinleştiremedi.
Araştırmacılar, farklı dozlarda yapılan deneylerde, belirli dozların ribozomu bloke ettiğini, diğerlerinin ise hücrenin DNA’sını (florokinolonlar gibi) bozduğunu buldu. Makrolonların hem ribozomları hem de DNA giraz enzimlerini bloke edebileceği en düşük etkili dozu belirlediler.
Bu antibiyotiğin güzelliği, bakterilerdeki iki farklı hedefi vurabilmesi. Alexander Mankin, “Antibiyotik her iki hedefi de aynı konsantrasyonda vurduğunda, bakteriler iki hedeften herhangi birindeki rastgele mutasyonlar yoluyla direnç kazanma yeteneklerini kaybediyor” dedi.
Bundan sonra ne olacak? Bu tür makrolon antibiyotiklerin nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceğini belirlemek için daha fazla araştırma gerekiyor. Mankin, “Tüm bu çalışmaların ana sonucu, ileriye nasıl gitmemiz gerektiğini anlamak” dedi. “Ve kimyagerlere verdiğimiz anlayış, bu makrolonları her iki hedefi de vuracak şekilde optimize etmeleri gerektiğidir.”
Bu yeni çift etkili antibiyotiklere dayalı terapilerin ne zaman hastalara sunulacağı henüz belirsiz. Ancak süreci başlatabilecek tam çalışma, Nature’s Chemical Biology dergisinde yayımlandı.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}