Sembol denilen kavram, medeniyetten bile daha eski. Milattan önce yaşamış olan insan toplulukları bile çeşitli sembollere başvurmak durumunda kalıyordu. Semboller, özellikle medeniyetlerin ortaya çıkmasıyla birlikte ölümsüz bir hale geldi.
Mısır Tanrılarından Horus’un gözünü sembolize eden bu sembolün, sağlık ve huzur getirdiğine inanılırdı
Eski Mısır İmparatorlukları döneminde duvarlara kazınan hiyerogliflerin sembollerden oluştuğunu hatırlatmamıza gerek yok sanıyoruz ki. Aynı şekilde neredeyse birçok eski medeniyet, yaşama dair birçok detayı sembolize ederek, kavramları ölümsüzleştirmeyi başarmıştı. Bugün bile birçok millattan öncesine ait sembolün, neyi sembolize ettiğini bilebiliyoruz. Demek ki eski insanların bir bildiği vardı.
Aslına bakarsanız teknoloji dönemi insanları da binlerce sene öncesinde yaşamış insanların yaptığının aynısını yapıyor bir nevi. Bugün Horus’un Gözünün (Eye of Horus), sağlığa kavuşma ve korunmayı sembolize ettiğini, Antik Mısır ile ilgilenen hemen herkes bilir. Aynı zamanda Horus’un gözünün antik dönemlerdeki isminin Udjat olduğunu da ek bilgi olarak verelim. Aynı şekilde, Ankh adını da öyle ya da böyle duymuş olmanız kuvvetle muhtemeldir. Ankh, Antik Mısır’da sonsuz yaşamı sembolize ediyordu.
{pagebreak::Sembol İhtiyacı}
Sembol İhtiyacı
Peki nasıl oluyor da bilgisayarların popülerleşmesiyle birlikte ortaya çıkan semboller, Antik Mısır Dönemi’nde karşılaştığımız semboller gibi ölümsüzleşmeyi başardı? Bir diğer açıdan bakarsak, iki dönem arasında ne gibi benzerlikler var? Bu soruya cevap vermek aslında oldukça basit. İnsanoğlu çevresindeki kavramları sembolize etmeyi çok seviyor.
Mısır Tanrılarından Horus’un gözünü sembolize eden bu sembolün, sağlık ve huzur getirdiğine inanılırdı
Bu sembollerden herhangi birini bir yerde gördüğümüz anda, neyi sembolize ettiğini saniyeden daha kısa bir süre mertebesinde idrak edebiliyoruz. Eskiden yaşama dair kavramlar sembolleştirilirken, şimdilerde ise yaşamımızı kolaylaştıran kavramlar sembolleştiriliyor. Bu da, iki dönem arasında gelişen yaşam standartlarını tartmak açısından oldukça başarılı bir bakış açısı diyebiliriz.
Lafı uzatmadan günümüz bilgisayar sembollerine ve ortaya çıkış hikayelerine geçelim…
{pagebreak::Aç Kapa Sembolü}
Aç Kapa Sembolü
Bu sembol artık tamamiyle evrensel bir hale geldi diyebiliriz. Sembolü görüp de, ilgili butonun bir şeyleri kapatıp açmayacağını anlamayan teknoloji meraklısı bulamazsınız. Zira 1940’larda, İkinci Dünya Savaşı Dönemi’ndeki mühendisler, ikili sistemde (binary system) elektronik cihazların güç düğmeleri üzerine bu sembolü koydukları andan itibaren, her türlü elektronik cihazı açıp kapayabilme eylemini bu sembol ile bütünleştirdiler.
Bu butonu gördüğünüz yerde anlayın ki bir adet elektronik cihaz var. Basın, kapansın
Sembol üzerinde yer alan I; ikili sayma sistemindeki 1’i, yukarı bakan C şeklindeki sembol de, 0’ı temsil ediyor. 1 durumu cihazın açık hale geldiğini, 0 durumu ise cihazın kapalı hale geldiğini belirtiyordu.
{pagebreak::Elektronik Posta}
Elektronik Posta
Öncelikle bu sembolün bir ismi var mı yok mu bundan bahsedelim. Mevzubahis sembolün birçok ismi mevcut. Bunlardan biri, Fransa ve İtalya’da yaygın olan Snail. Çin’de buna “Minik Fare” diyorlar. Almanya’da ise “Maymun’un Kuyruğu” tercih ediliyor. 1971 yılında Beranek & Newman yazılımcılarından Raymond Tomlinson, bilgisayarın ağ adresini kullanıcı ile terminalden ayırmak istedi.
Bu sembol bir anlamda postacıların iş yükünü büyük ölçüde azalttı
Bunun için de uzun bir kelime yerine, bir sembole ihtiyacı olduğunu düşündü ve bu sembolü buldu. Sıkı durun! Tomlinson’a ilham veren olgu ise, 1885’lere dayanıyor. Bu yıllarda @ sembolü, “Oranında” anlamına gelen, “At the Rate of” anlamında kullanılıyordu. Kimi tarihçiler ise bu sembole 6. yüzyıl kaynaklarında da rastlandığını söylüyor. Onlara göre @ işareti, Anna Domini’yi (AD), Türkçesiyle “Milattan Sonra” anlamını sembolize ediyor.
{pagebreak::USB}
USB
Geldik neredeyse evrenselleşen ve en modern sembollerden birine: USB sembolüne. USB’nin kelime açılımı halihazırda “Evrensel Seri Yolu” anlamına gelen “Universal Serial Bus”‘tır. Yani bu sembolün evrenselleşeceği, daha yolun başındayken belliymiş diyebiliriz. Sembolün evrenselleşmesini sağlayan kriter ise, hiç şüphesiz ki hemen her elektronik cihazın üzerinde bilgisayar sistemleriyle etkileşime geçebilmesini sağlayan bir adet USB girişi/çıkışı bulunmasıdır.
İşte Poseidon’un üç başlı asasından esinlenilerek oluşturulan sembol
USB 1.0’ın özellikleri belirlendiğinde, geriye sadece bu dönemin harika sayılan teknolojisine bir adet sembol bulmak kalmıştı. Yetkililer antik dönemden faydalanmaları gerektiğini düşünmüşler ve Grekçe ismi Poseidon, Latince’de ise Neptune olan Denizlerin Tanrısı’na gözlerini dikmişler. Poseidon’un üç başlı asasını oldukça beğenen bir yetkili, kuruma Dreizack’ı (Poseidon’un asasının ismi) önermiş ve Dreizack
USB sembolünün temelini oluşturmuş. Yetkililer sonradan üç ucun ucuna sırasıyla yuvarlak, üçgen ve kare yerleştirmiş. Bunu yapmalarındaki amaç ise, evrenselleştirmek istedikleri teknolojiyi, yine evrenselleşmiş üç temel geormetrik cisim ile özdeşleştirmek istemelerinden başka bir şey değil.
{pagebreak::Bluetooth}
Bluetooth
Bağlantı teknolojileri arasında halen daha hatrı sayılır bir öneme sahip olan Bluetooth teknolojisi, teknolojinin geliştiricilerinin hayalgüçleri sayesinde hayli ilgi çekici bir logoya sahip. Logonun sembolize ettiği olgu ise tarihin ta kendisi. Nordik (Kuzey Avrupa) Rünikleri’nden, yani yüzyıllar öncesinin Kuzey Avrupası’nın sembollerinden H ve B harflerini sembolize eden iki Rünik’I birleştirince, Bluetooth’un sembolü ortaya çıkıyor.
Nordik Rünikler’den sembol oluşturulacağı kimin aklına gelirdi…
Bu Rune’lar, Danimarka’nın efsanevi kralı Kral I. Harald tarafından kullanılmıştı. Sembolün önemi burada bitmiyor. Bluetooth teknolojisi şu an bilgisayarları, mobil telefonları ve otomotiv sektörünü birbirine bağlıyor. Tıpkı bu Nordik Rünikleri’nin zamanında birçok Krallığı (Norveç, İsveç, Danimarka) birbirine bağladığı gibi.
Bu açıdan düşünüldüğünde Bluetooth logosunda yer alan sembol, teknoloji tarihinde yer alan semboller arasında en ilgi çekici ve manidar olanı diyebiliriz. Sembolün kendisi, sembollerin atalarından Nordik Rünikleri’ne saygıda bulunuyor zaten. Hangi yetkilinin aklından çıkmışsa, hayal gücünden dolayı bu kişiyi tebrik etmekte fayda var.
{pagebreak::Firewire}
Firewire
1995 yılında bir grup Apple yazılımcısı, FireWire olarak adlandıracakları bir teknoloji üzerinde çalışıyordu. Grup, SCSI’nin bir alternatifi olarak geliştirmek istedikleri bu teknolojide ses, görüntü ve veriyi aynı paket üzerinden yollamayı istiyordu. Grubun çalışmaları olumlu gitmeye başlayınca, sembol çalışmalarına da başlanılmış oldu. Grup, ses, video ve veri olmak üzere üç farklı bilgiyi taşıyacak olan bu teknolojiye amacına uygun bir logo buldu.
Buna göre, ortada bilgilerin ulaşacağı bir terminal ve bu terminalin çevreinde üç adet paket bulunacaktı. Ses ve görüntü paketi kesikli, veri paketi ise sürekli olacaktı. Bunun sebebi ise, ses ve görüntü paketinin, veri paketinin yanında daha farklı bir teknolojiye sahip olmasıydı. Sonuç itibariyle ortaya oldukça ilgi çekici bir sembol çıkmış oldu.
:: Bu sembollerin hikayelerinden en çok hangisi ilginizi çekti?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}