Daha önce “biyomimikri” terimini duydunuz mu? Teknoloji ve doğa geleneksel olarak farklı güçler olarak görülüyor. Örneğin, teknoloji genellikle çevremizde doğal olarak oluşmayan nesneler veya enerjiler oluşturmanın bir aracı olmuştur. Ancak biyomimikrinin ve üretken tasarım gibi ürün ve teknoloji geliştirmeye yönelik yeni yaklaşımların, bu eğilimi tersine çevirmeye başladığını görüyoruz.
Autodesk’in Baş Teknoloji Sorumlusu Jeff Kowalski, “Biyomimikri, doğanın zaman içinde test edilmiş modellerini ve stratejilerini taklit ederek insan sorunlarına sürdürülebilir çözümler arayan bir inovasyon yaklaşımıdır.” diyor. Biz de sizin için bu kavramları kullanarak doğadan ilham alan teknolojinin bazı örneklerini yazdık.
İşte biyomimikri örneği: İlaçlar ile deniz kestanesi
Avustralyalı araştırmacılar, deniz kestanelerinin kendi çevrelerinde sert bir dış kabuk oluşturma özelliğine odaklandı. Bilim insanları, ilaç ve aşı proteinlerini çevre sıcaklığındaki değişikliklerden korumak için örnek aldı.
Koruyucu bir tabaka oluşturmaya yönelik bu kimyasal süreç, özellikle ulaşım ve soğutma sistemlerinin zayıf olduğu ülkelere dağıtılan ilaçlar gibi uygulamalarda kullanışlı.
Singapur Esplanade Tiyatroları – Durian meyvesi
Çok sıcak bir iklimde yer alan Singapur’daki Esplanade Tiyatroları, yerel Durian meyvesinden ilham alınarak tasarlandı. Gerçekten eşsiz, cam kaplamalı bir çatı tasarımına sahip.
Yüzlerce üçgen şekilli alüminyum panelden oluşan sistem, Güneş’in yönüne göre bir açıya sahip. Böylece, kompleksi ısıdan ve doğrudan Güneş ışığından korurken, yine de iç mekanı doğal ışıkla dolduruyor.
Biyomimikri için güzel bir örnek daha: Türbinler ile balina yüzgeci
Kambur balinaların yüzgeçleri, tüberkül (kabarcık) olarak bilinen engebeli, düzensiz görünümlü kenarlara sahiptir. Araştırmalar, tüberküllerin pürüzsüz kenarlı kanatlardan çok daha fazla sıvı dinamiği sağladığı kanıtladı.
WhalePower gibi şirketler, bu dev balinaların düzensiz şekilli yüzgeçlerinden ilham aldı. Üreticiler, fanlarda ve türbinlerde kullanılmak üzere tüberkül kanatları geliştirdi. Beklediğimiz üzere bu türbinler geleneksel kanatlardan çok daha verimli çalışıyor.
Mayolar, köpekbalığı derisine benziyor
Bir köpekbalığının derisi, dermal dişler olarak bilinen binlerce puldan oluşur. Bu dişler, çalkantılı su girdaplarının oluşumunu bozar ve köpekbalığının suda daha verimli ve hızlı hareket etmesini sağlıyor.
2008 Olimpiyatları’nda, Michael Phelps ve diğer yüzücüler, köpekbalığının derisine benzeyen kumaşa sahip ünlü mayoları giydi. Ardından mevcut birçok dünya rekorunu gölgede bıraktılar. Yüzme yarışmalarında bu tür mayolar artık yasak olsa da, bir köpekbalığının dişlerini taklit etme fikri, günümüzde verimliliği artırmak için tekne gövdelerinde kullanılmakta.
Biyomimikri için insan vücudundan örnek: Biyo-piller
İnsan vücudu, metabolizma olarak bilinen kimyasal reaksiyon yoluyla enerji üretir. Bir kişi karbonhidrat veya şeker tükettiğinde, vücuttaki enzimler glikozu parçalar ve enerjiyi açığa çıkarır. Bilim insanları, enerji üretmek için şeker gibi organik bileşiklerle çalışan piller tasarlıyor.
Sony gibi şirketlerin yanı sıra çeşitli üniversitelerdeki araştırmacılar, ticari olarak uygun bir biyo-pil oluşturmak için çalışıyor. 2007’de Sony, bir Walkman‘e güç sağlamak için yeterli enerji çıkışı (50 mW) oluşturmak için enzimleri kullanan bir biyo-pil prototipini başarıyla geliştirdi.
Su geçirmez materyallerin üretimine kelebek kanatları ilham oldu
2013 yılında, MIT mühendislerinden oluşan bir ekip, şimdiye kadar yapılmış en su geçirmez malzeme olarak tanımlanan materyali geliştirdi.
Tasarımları, Morpho kelebeğinin kanatlarında bulunan desenleri taklit eden küçük silikon çıkıntılara sahip bir malzemeye sahip. Suya dayanıklı giysilere ek olarak, uçak kanatları ve türbinlerinde teknoloji için potansiyel uygulamalara örnek.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}