Yaklaşık iki yıldır küresel çapta milyonlarca insanın ölümüne neden olan COVID-19‘un lambda varyantı en az 29 ülkeye yayıldı. Tüm dünyada ve ülkemizde aşılama oranları hızla artıyor. Ancak zaman daralıyor gibi görünüyor. Çünkü aşıların sağladığı antikorlardan kısmen kaçabildiği kanıtlanan çeşitli varyantlar da hızla yayılmakta. Beta, delta, delta plus mutasyonları derken şimdi de yeni bir endişe daha çıktı. Üstelik lambdanın çok daha fazla öldürücü olduğuna dair görüşler ortaya atıldı.
Lambda varyantı da aşıdan kaçıyor mu?
İngiltere’de koronavirüsün yeni bir çeşidi doğrulandı. Lambda varyantı ilk olarak Ağustos 2020’de Peru’da tespit edilmişti. Ardından bilim insanları, spike mutasyonlarını araştırırken C.37 suşu olarak adlandırdı. Daha sonra ise bu mutasyonu 15 Haziran 2021’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ‘ilgilenilen’ bir varyant olarak tanımladı.
DSÖ’nün COVID-19 teknik lideri Dr. Maria Van Kerkhove, açıklama yaptı. Araştırmacı, endişe verici bir değişken olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmayacağını görmek için bu suşu izlediklerini söyledi. Henüz hakemli olmayan bir ön baskı makalesinde araştırmacılar, mRNA aşılarının Lambda varyantına karşı etkili olduğunu buldu. Pfizer / Biontech ve Moderna aşılarının mRNA aşısı olduğunu belirtelim.
Bununla birlikte bir başka ön baskı aşamasındaki makale ise CoronaVac aşısını inceledi. Buna göre, lambda varyantı CoronaVac tarafından tetiklenen nötralize edici antikorlardan kaçma yeteneğine sahip mutasyonları barındırıyor. Araştırmacılar, aşıların etkinliğini doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Ayrıca alfa ve gama (Brezilya) varyantlarından daha bulaşıcı olabileceğine dair uyarılar var. Bilim insanları, lambda varyantının potansiyel olarak bulaşıcılığın artmasına veya aşı antikorlarına ya da daha önce maruz kalmanın sağladığı antikorlara karşı direncin artmasına neden olabilecek bir dizi mutasyon taşıdığını söylüyor.
Lambda suşunda tanımladıkları mutasyonlardan birini bilim insanları T859N olarak isimlendirdi. ‘Iota‘ varyantında bulunmuştur. Son verilere göre, Peru’daki vakaların yüzde 80’inden bu mutasyon sorumlu. Johns Hopkins Üniversitesi verileri, Peru’nun dünyadaki en yüksek ölüm oranına sahip olduğunu ortaya koydu. Veriler, hastaların yaklaşık yüzde 10’unun öldüğünü gösterdi. Yani her 100 bin kişiden yaklaşık 600’ı ölüyor. Bu da yeni mutasyonun daha öldürücü olduğu konusundaki endişeleri artırdı.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}