Leonardo da Vinci, Rönesans adamı tanımının vücut bulmuş haliydi. Ressamlığıyla ün salmış olsa da, da Vinci aynı zamanda parlak bir bilim insanı ve mühendisti. Son Akşam Yemeği ve Mona Lisa gibi meşhur tablolarının ötesinde, da Vinci’nin günlükleri onun anotimiden astronomiye, paleontolojiden felsefeye birçok farklı alanda yaptığı çalışmaları ve gözlemleri gün yüzüne çıkarıyor.
Da Vinci özel tasarımı uçan makineler
Gök Vidası, Leonardo di ser Piero da Vinci’nin 1489 yılında not defterine karalamalar yaparken göklerde uçabilecek sarmal yapıda bir düzeneği hayal etmesi ile ortaya çıktı (How it works dergisinde belirtildiğine göre) . Muhtemelen dört kişinin döndürdüğü kolların güç sağlayacağı hava vidası, merkezi bir şaftın etrafında dönerek havalanacaktı. Da Vinci havanın sıkıştırılabileceğine inanıyordu. Nasıl ki bir vida dönerek zemine saplanırsa, onun yaptığı makine de yukarısındaki havaya “saplanarak” yerden havalanacaktı.
Ne var ki bu makinenin çalışmasını olanaklı kılacak kadar sağlam ve hafif malzemeler o devirde mevcut değildi. Dahası, bu aracın zaten uzun süre uçması olanaksızdı çünkü yerden havalandı mı, üstüne baskı uygulayabileceği ve dönmeyi sürdürmesini sağlayabileceği destek yapısından mahrum kalacaktı. Da Vinci’nin yenilikçi gök vidası yerden hiç havalanmamış olabilir ama dönen bir sarmal sayesinde uçma potansiyelini irdeleyen ilk tasarım onunkiydi.
Ornithopter, göklerde süzülen kuşlardan esinlenen da Vinci’nin mekanik kanatlar içerisinde yenilikçi tasarımlar çizmesi ile ortaya çıktı. Da Vinci uçan kuşları ve diğer hayvanları gözlemliyordu ve insanların da aynısını yapmasını sağlayacak bir düzenek geliştirmeye kafayı takmıştı. Bu fikirlerden biri mekanik kanatlarını çırparak uçan bir ornithopterdi. Da Vinci, uçan makineler hakkında 35.000 sözcükten fazla yazmış, 500‘den fazla da eskiz yapmıştı. Kuşların uçabilmek için hem kaldırma kuvvetinden hem de itkiden faydalandığını, kendilerini kuyrukları ve kanatları sayesinde dengelediklerini anlamıştı. Hatta yerçekimi fikrini ima etmiş ve uçan makinelerin olabildiğince hafif olması gerektiğini söylemişti.
Çizdiği taslaklar onun aerodinamikten anladığını, hava akışının nasıl azaltılabileceğini ve uçan araçların sürtünmeye yol açtığını bildiğini gösteriyor. Tek dezavantaj, kendi başına uçmak için tasarlanmamış olması ve insan vücudunun böyle bir sistemi çalıştıracak kadar güçlü olmamasıydı.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}