1998 yılında Colin McRae Rally adı altında piyasaya sürülen bir ralli oyunu, bir anda yarış oyunlar dünyasını domine etmeyi başarmıştı. Ardından gelen serinin devam oyunları aynı başarıyı ve çizgiyi devam ettirmesini de bildi. Codemasters ralli konusunda gerçekten iyi işler çıkarabildiğini gözler önüne sermişti.
Ardından serinin adına DiRT takısı geldi ve seri ait olduğu kulvardan biraz uzaklaşmaya başladı. Aslında son olarak piyasaya sürülen ve adı yalnızca DiRT olan yapım yine bir ralli oyunuydu ve simülasyon öğeleri barındırıyordu.
Fakat DiRT: Showdown duyurulduğunda oyun ve ralliseverler şaşırmıştı. Bu nasıl bir oyundu yahu böyle? Ralli oyunun da çarpışmaya çalışmak nasıl bir mantıktı? Gelin önce bu soruları sormamıza sebep olan çıkış videosunu birlikte izleyelim.
Not: Bu oyunun çoklu oyunculu modlarını Turkcell Superonline Fiber İnternet ile test ettim. Gecikme ve ping konularında herhangi bir sıkıntı yaşamadım ve hatta oldukça akıcı bir çoklu oyunculu deneyimi elde ettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
#video_1634#
{pagebreak::2}
Aslında bu soruların hepsi doğru ve yerinde sorulardı. Çünkü DiRT serisi hiçbir zaman simülasyon olmaktan dışarı çıkmamıştı. Codemasters bunu biraz değiştirmeye karar vermiş ve eminim ki Destruction Derby adlı efsane oyunu çok seven birkaç kişiyi işe alarak kolları sıvamış.
Zira elimde tuttuğum DiRT: Showdown, Desturction Derby’e o kadar çok benziyor ki, benim gibi Destruction Derby hayranıysanız, bu oyunu sevmeme ihtimaliniz yok denebilir. Zamanında kutu kutu araçlarla oynadığımız DD’nin şu anda harika grafiklerle karşımıza tekrar çıkması gibi bir durum söz konusu yani.
Oynuyorum, öyleyse varım
DiRT: Showdown’ın oynanışı oldukça basit. Oyunda yer alan birçok modda çoğunlukla diğer araçlara çarparak ve onları patlatarak puan toplamanız gerekiyor.Tabii bu arada kendi aracınıza da dikkat ederek yok edilmenin önüne geçmelisiniz. Basit bir oynanış değil mi?
Tabii tüm modlarda genel olarak diğer araçlara çarpmanız gerekiyor dedim ama her oyun modunu da bu şekilde düşünmemelisiniz. Çünkü bildiğimiz standart yarış ve birinci olma kafası da oyunda yer alıyor. Yani ya yarışıyoruz ya da birbirimizi parçalıyoruz. Vur kır parçala, bu yarışı kazan demek tam yerli yerinde oluyor bu durumda da.
{pagebreak::3}
Oyunda yer alan modların tümüne göz atacak olursak; Race-off, Rampage, Knockout, Head2Head, 8-Ball, Eliminator, Hard Target, Domination ve Smash Hunter adlı dokuz ayrı moda sahip olduğunu ve bu kadar çok modun olmasının da oyunun oynanış süresini oldukça uzattığını söyleyebilirim.
Bu modların dışında bir de Joyride modu var ki, oyundan ve bu dokuz ayrı moddan sıkılırsanız serbest olarak gezinebileceğiniz ve size verilen görevleri yerine getirebileceğiniz bambaşka bir mod daha sizleri bekliyor.
Oynanış konusunda oldukça başarılı bir iş çıkaran Codemasters, ‘çarpışma’ işini oyuna ekleyerek aslında oldukça başarılı bir hamle gerçekleştirmiş.
Bunu yaparken de fizik motoruna dikkat etmeyi ihmal etmemiş. Arcade oyunlardan DiRT: Showdown’ı rahatlıkla ayırabileceğimiz nokta da bu olmuş. Gerçekçi modellemeler, çarpışma ve kaza animasyonları, araçların aldıkları hasarlar oldukça güzel kotarılmış.
{pagebreak::4}
Madem hasar ve araç dedik, grafiklerle devam edelim o zaman. Oyunun grafikleri eğer DiRT’ü oynadıysanız tamamen aynı denebilir. Zaten aynı grafik ve fizik motorunu kullandığından büyük bir farklılık beklemiyordum.
Grafikler genel anlamda güzel gözüküyor ve yazının başında da dediğim gibi Destruction Derby’i bunca yıl sonra tekrar ve daha güzel grafiklerle oynama fırsatı bulmuş gibi hissettim kendimi.
Oldukça kaliteli görülen mekan ve çevre tasarımı da araç modellemelerinin güzelliğine eklendiğinde ortaya görsel şölen denemese de oldukça iyi bir iş çıkmış. Codemasters’ın elini sıkmak gerek.
Ufak tefek grafik hatalarıyla karşılaştığımızı da belirtelim zira bazen kaza yapan araçların birbirinin içine girdiğini gördüm ve bu durum beni biraz rahatsız etse de, oyunun atmosferi bu açığı kapatmayı çok iyi biliyor. Bir anda unutuyorsunuz ve oyuna aynı hız, gaz ve hazla devam ediyorsunuz.
{pagebreak::5}
Ladies and Gentlemen… Start your engines!
Gelelim seslere ve atmosfere. Atmosfer konusundan aslında bir önceki sayfada biraz da olsa bahsetmiştim ama oyunun insanda yarattığı his gerçekten çok iyi.
Karşınızda sayısız rakibe karşı gönlünüzce gaza basıp, araçlara tosladığınızda insanın adrenalin salgıladığını fark etmesi oldukça ilginç bir deneyim oluyor açıkcası.
Ya da arkanızda sayısız rakip sizi kovalarken kaçmaya çalışmak, bu araçların bir yarışta sizi geçmek değil de sizi parçalarınıza ayırmak amacında olduklarını bilmek insanı diken üzerinde tutuyor. Kaybettiğiniz bir yarışı defalarca tekrar tekrar oynamak istemeniz de istemsiz oluşan hırs yüzünden oluyor.
Sesler de bu atmosferi destekleyen en önemli unsurlardan biri. Müzikler oldukça gaz ve oyuncuyu ateşleyen bir fitil görevi görüyor.
Ardından başlıyor çarpışmalar ve kaos. Bu kaostan çıkan sesler, araçların birbirlerine sürttüğü ya da çarptığı anlarda aracın dış yüzeyinden çıkan sesler oldukça özenle ve iyi seçilerek hazırlanmış. Codemasters bir aferin daha alıyor bizden bu konuda.
{pagebreak::6}
Sona doğru
Geldik bir incelemenin daha sonuna. DiRT: Showdown bizleri duyurulduğu anda şaşırtan, piyasaya sürüldüğünde ise ters köşeye yatıran bir yapım. Codemasters gerçekten iyi bir iş çıkarmış ve DiRT’e bir spin off hazırlayarak bizleri bambaşka bir oyun deneyimiyle baş başa bırakmış.
Eğer Destruction Derby’i oynadıysanız ve sevdiyseniz, mümkün değil ki DiRT: Showdown’ı sevmeyesiniz. Codemasters’tan kaliteli bir yarış oyunu daha piyasaya sürüldü dersek yalan söylemiş olmayız. Codemasters bizi ‘ah ah nerede o eski Destruction Derby’ler’ demekten kurtardı diyebilirim.
Teşekkür ediyoruz Codemasters!
8/10
Artılar: Oldukça fazla oyun modu var. Oynanış süresi oldukça uzun. İnsanda adrenalin pompalamak gibi bir etki yaratıyor. Sesler ve müzikler başarılı.
Eksiler: Çoklu oyunculu modları biraz zayıf kalmış. Sunucular bomboş. Ufak tefek de olsa grafik hataları mevcut.
:: DiRT: Showdown’ı oynamayı düşünüyor musunuz?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}