Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net

Dünden bugüne bilgisayar teknolojisi evrimi

Ana sayfa / Teknoloji Haberleri

Bugün hayatımızın vazgeçilmez parçası olan bilgisayar teknolojileri, bildiğimiz hallerine ulaşabilmek için uzun ve çileli yollardan geçtiler.

İlk bilgisayarın ortaya çıkışını sağlayan transistörler, elektronik devre buluşu sayesinde birçok elektronik cihazın daha kolay üretilir hale gelmesi. İlk silikon işlemciyle birlikte, bilgisayarların daha hızlı çalışmaya başlaması. Bilgisayarların böylece daha küçük hale gelmesi ve PC’nin ortaya çıkışı gibi önemli bilgisayar teknolojisi kilometre taşlarını sizler için bir araya getirdik.

Bilgisayar teknolojisi nereden nereye geldi?

Bilgisayar teknolojisi bugünün modern toplumunun temel yapıtaşı haline gelmiş durumda. Akıllı telefonlardan, süper bilgisayarlara kadar toplumun her kesimi artık bu teknolojinin önemli bir parçası.

Peki ama bu teknoloji nasıl ortaya çıktı ve nasıl evrildi? Sizler için bilgisayar teknolojisi için önemli köşetaşları olan; Transistörler, entegre devreler, mikroişlemciler, kişisel bilgisayarlar, grafik kartları, fare ve taşınabilir bilgisayar başlığı altında bu evrimi inceliyoruz.

Hazır sistem isteyenler için MSI MEG Aegis Ti5 tanıtıldı

Birçok marka, sıra dışı tasarımlar tercih ediyor. Onlardan birisi olan MSI MEG Aegis Ti5 özellikleri ve tasarımı ile dikkatleri topladı.

Transistörler

İlk elektronik bilgisayar olarak tanımlanan 1946 tarihli ENIAC, elektronik tüpler aracılığıyla çalışan dev bir bilgisayardı. Tam tamına 167 metrekare olan bilgisayarın ağırlığı ise 30 ton kadardı.

Saniyede 5000 toplama işlemi yapabilen bu bilgisayar, o yıllar için büyük bir teknolojik köşe taşı haline geldi. Ancak bilgisayar hem çok büyük ve ağırdı hem de işlemci olarak kullanılan elektronik vakumlu tüpler nedeniyle çok fazla ısınıyordu.

IBM tarafından geliştirilen 1947 tarihli PHILCO TRANSAC S-200 IBM 1401 bilgisayarında ise vakum tüplerin yanında transistörler kullanılmaya başladı. Bu hem bilgisayarın boyutunun daha da küçülmesini hem de ısınma probleminin azalmasını sağladı.

Ancak transistörleri bir araya getirip, daha kolay iletişimi sağlayacak başka bir keşife ihtiyaç vardı. Bilgisayar teknolojisi ve elektronik çağ için yeni bir devrin kapısı entegre devreler tarafından açıldı.

Entegre devre

Entegre devre ise transistörle birlikte başlayan devrimin ikinci büyük adımıydı. Hatta bazı bilgisayar tarihçileri, bugün hala hayatımızın önemli bir parçası olan entegre devreleri, elektronik çağın başlangıcı olarak kabul ediyor.

İlk olarak 1960 yılında, bilgisayarlarda kullanılan transistörleri bir arada tutmak ve transistörler arası iletişimi hızlandırmak için geliştirildi. Üzerinde binlerce transistör barındırabilen bu teknolojik devrim sayesinde ilk defa bilgisayarların boyutu küçülmeye başladı. Merkezi işlem birimleri de ilk defa entegre devreler sayesinde üretilmeye başladı. Kısacası silikon işlemci öncesi gerçek anlamda ilk işlemci birimleri de entegre devrelerle karşımıza çıktı.

1960 yılında üretilen IBM 360 ilk entegre devre kullanılan bilgisayar olarak karşımıza çıkıyor. Maliyetlerin daha da aşağılara düşmesi ve işlem hızının artması ise kişisel bilgisayar devriminin ilk ayak izlerini oluşturdu. Entegre devrelerin ortaya çıkması bilgisayar teknolojisi için yeni bir devrin başlangıcı oldu. Ancak transistörler arası iletişimi daha da hızlandıracak çözümlere ihtiyaç vardı. İşte Intel bu ihtiyaçtan doğdu.

Mikroişlemci

Bugün dünya devi olan Intel tarafından piyasaya sürülen ilk mikroişlemci Intel 4004, 1971 yılında yeni bir devrinde başlangıcını sağladı. Bir Japon firmasına hesap makinesi için üretilen çip,4 bit veri yolu, 16 pinli soket, 2300 transistör, 740KHz saat hızı, 640 byte hafıza gibi özelliklere sahipti.

Apple A14X işlemcisi için düğmeye bastı

Apple A14X işlemcisi için yılın son çeyreğini belirlediYeni dönemde kendi yazılımları ile birlikte işlemcilerini de üretecek Apple, son...

Hesap mekineleri aslında bir anlamda küçük bilgisayar modelleridir. Bugün bilinen birçok bilgisayar teknolojisi firması, hesap makinesi üreterek ya da hesap makinelerine parça üreterek piyasaya girmiştir.

Bu devrimsel çip sayesinde bilgisayarlar neredeyse bugün bildiğimiz boyutlara doğru küçülmeye başladı. Tabii ki bu ilk işlemci bugün bildiğimiz mikroçiplere göre dev boyutlara sahip. Aynı zamanda bilgisayarın temel taşı olan transistörlerin de daha da küçülmesinin de önü açılmış oldu. Bu efsane çip 1981 yılına kadar faal olarak kullanılmaya devam etti.

Intel tarafından 1974 yılında geliştirilen Intel 8080 ise kişisel bilgisayar devriminin de ilk habercisi olmuştu. Daha sonrasında üretilen 8086 ailesi ile birlikte bilgisayar teknolojisi 16 bit işlemcilerle tanıştı.  Bilgisayar teknolojisi bu sayede yavaş yavaş üst düzey kullanıcıdan halka inmeye başlıyacaktı.

Kişisel bilgisayarlar

Mikroişlemci teknolojisinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar boyutları daha da küçülmeye ve kişiselleşmeye başladı. İlk olarak karşımıza çıkan kişisel bilgisayar Altair 8800 adıyla 1975 yılında piyasaya çıktı. Klavye ya da ekran bulunmayan, garip bir çalışma prensibine sahip olan ilk kişisel bilgisayar, veri girişi için ön tarafında yer alan anahtarların açıp kapanması ile çalışıyordu.

Her ne kadar günümüz bilgisayarlarından uzak olsa da, bu bilgisayar postayla sipariş ediliyor ve kullanıcı gönderilen parçaları kendi bir araya getiriyordu. Depolama birimi de olmayan cihazda program yazmak için ikili kodlar kullanılıyordu. Belleğin 256 KB olması ve program yazmanın zorlukları ise bu ilk bilgisayar için bir çok geliştirme yapan kulüplerin ortaya çıkmasına neden oldu.

11. nesil Intel: Dynabook dizüstü bilgisayarlar geliyor

Dynabook dizüstü bilgisayar modelleri ile Intel bir araya geliyor. Bayrağı Toshiba'dan devralan Dynabook'un yeni modelleri neler sunacak?

Bu yeni olanak sonrası Bill Gates ve arkadaşı Paul Alen, Altair 8800 için bir BASIC yorumlayıcısı yazdı. Delikli kartlar şeklinde satılan bu yorumlayıcı program, Microsoft’un da temelini oluşturuyor. Daha sonrasında 1975 yılında bu ilk modelin üzerine, klavye ve monitör ekleyen IBM 5100 ve Polly- 88 gibi modeller karşımıza çıktı. Ancak ticari anlamda ilk başarı için Steve Jobs’un tarih sahnesine çıkması gerekecekti.

Yine bu ilk bilgisayar sonrası kurulan kulüplerden Hobewbrew’de arkadaş olan Steve Wozniak ve Steve Jobs, çok daha küçük yapıda ve ekran ve klavyeye entegre edilerek çalışabilen ilk kişisel bilgisayarı 1976 yılında geliştirdi. Aslında Wozniak,  o yıllarda üst seviye hesap makinesi üreten Hewlett Packard ‘da çalışan yetenekli bir elektronik mühendisiydi. Steve Jobs ise Üniversite eğitimini yarıda bırakmış ancak elektroniğe büyük bir ilgiye sahip, genç bir yetenekti.

Apple I

Daha önce hurdalardan kişisel bilgisayar üreten Wozniak, o sırada piyasada olan pahalı Intel ve Motorola işlemciler yerine daha ucuz olan MOS 6502 mikroişlemcisini kullanmaya karar verdi. Sadece bir devreden oluşan bilgisayar, klavye ve monitöre bağlanarak kolayca çalışır hale getirilebiliyordu. Ancak bu bilgisayar Hobewbrew kulübünde Intel 8080 çipi kullanılmadığı için pek heyecan yaratmadı. Steve Jobs ise Wozniak’ı bu bilgisayarı pazarlamaya ikna etti.

İkili tarafından kurulan ortaklıkla, bu bilgisayar kitini üretmeye başlamaya karar verdiler. Apple I ismini verdikleri bu kit 1976 yılında piyasaya çıktı ve büyük bir ilgi gördü. Bu ilgi sayesinde Apple Computer şirketini kuran ikili, tak çalıştır bir bilgisayar olan Apple II bilgisayarını 1977 yılında 1298 dolara piyasaya çıkardı. Bu başarılı model yıl sonuna kadar tam 7 bin adet sattı.

Ancak aynı dönemlerde çıkan Radio Shack TRS-80, Commodore PET gibi modeller ve IBM tarafından 1978 yılında piyasaya sürülen 5110 modeli de kısa sürede pazarı kızıştırmaya başladı.
Sadece bir yıl içinde ortaya çıkan bu gelişmelerle birlikte, tak çalıştır denilen kişisel bilgisayarlar bugünün formlarına yaklaşmaya başladı.

IBM PC

IBM tarafından ortaya çıkarılan bugün kişisel bilgisayarlarının ilk örneği ise 1981 tarihli IBM PC. IBM, yüksek fiyatları ve hantal yapısı nedeniyle piyasada diğer rakipleriyle rekabet etmekte zorlanmaya başlamıştı.

Bu yüzden hem paradan hem de zamandan tasarruf etmek adına işletim sistemi ve bilgisayar parçalarını bir araya getirdiği modüler PC sistemini geliştirdi. IBM PC, bu modüler yapısıyla her markaya kendi bilgisayarlarını üretme imkanı sunuyordu.

Ancak bu bilgisayar sisteminde ROM çipinde yer alan BIOS yazılımı IBM tekelindeydi. Kısacası yeterli uzmanlığa sahip olan herkes Intel mikroişlemci, Microsoft disk yazılımı ve diğer donanım bileşenlerini bir araya getirip ticari bir ürün oluşturabiliyordu. IBM BIOS yazılımını izinsiz kullanan şirketler ise davalarla karşı karşıya kalıyordu.

IBM PC’nin piyasaya çıkması sonrası Texas Instruments şirketinde çalışan üç mühendis PC’ye tamamen uyumlu, yani PC’de çalışan bütün programları aynen çalıştırabilecek bir bilgisayar yapmayı planladılar. Bu amaçla işlerinden ayrılan mühendisler, Compaq şirketini kurdular. En büyük engel ise BIOS yazılımının yayın hakkıydı.

Bunun çözümünü ise bu BIOS programına aşina olmayan mühendisler bulup onlara yeni bir BIOS yazmakla aştılar. Böylece ilk IBM PC klonu Compaq tarafından piyasaya sürüldü.

1984 yılında Phoenix Technologies şirketi IBM’in BIOS yazılımını yine ters mühendislik kullanarak sıfırdan yazmayı başardı ve bu BIOS’u arındıran bir ROM çipini piyasaya çıkardı. Böylece HP, Dell ve daha birçok şirket Phoenix çiplerini kullanarak IBM uyumlu PC üretimine başladılar.

IBM PC için özel üretilen Microsoft’un MS DOS işletim sistemi ise, Microsoft açısından da büyük bir dönüm noktası haline geldi. Bu PC klonlarının da aynı sistem üzerine inşa edilmesiyle birlikte, kişisel bilgisayar piyasasında Microsoft önemli bir güç elde etmeye başladı.

Kişisel bilgisayarların bulunması önemliydi ancak bu teknolojiyi daha da kullanıcı dostu haline getirmek gerekiyordu. Bugün kullanıcı dostu tasarımlarla ve arayüzlerle tanınan Apple aslında bu anlamda öncü bir firma olduğunu 1984 yılında kanıtlamıştı.

Fare

Fare her ne kadar hayatımızın her anında yanımızda olan bir teknoloji gibi görünse de, ilk olarak Apple tarafından 1984 tarihinde piyasaya sürülen Macintosh bilgisayar ile hayatımıza girdi.

Yine bu bilgisayarda ilk defa, grafik temelli kullanıcı arayüzü kullanıldı. Daha önce metin şeklinde olan işletim sistemleri, Apple’ın bu devrimi sonrası bugün bildiğimiz anlamda kullanıcı odaklı hale gelmeye başladı.

Yenilenen 27 inç iMac inceleme – Türkiye’de ilk!

iMac ailesinin son üyesi ofisimize geldi. 27 inç iMac özellikleri ve incelemesi burada! İşte 27 nç iMac inceleme videosu!

Farede bu yeni arayüzün olmazsa olmaz elemanlarından biriydi. Daha önce DOS temelli işletim sistemlerinde sadece klavye üzerinden kod yazarak istediğiniz dosyalara ulaşabiliyordunuz. Fare ile birlikte bilgisayar kullanımında yeni bir derin kapıları açılmış oldu.

Bu devrim sonrası hem Microsoft, hem de PC üreticileri bu yeni devrime ayak uydurdu. Fare bilgisayar teknolojisi anlamında çok basit görünse de, kişisel bilgisayarların daha büyük bir kitleye yaygınlaşmasının da önünü açmıştır.

Taşınabilir bilgisayarlar

Taşınabilir bilgisayarlar ise bilgisayar teknolojileri dönüşümünün başka bir evresi. Kişisel bilgisayarların ortaya çıktığı çağda, yine daha taşınabilir boyutlarda bilgisayar denemeleri de yapılıyordu.

Aslında bunlardan ilki Dynabook isimli Alan Kay tarafından, çocuklar için geliştirilen ama prototipte kalan Dynabook. Bugünkü anlamda klavyeli bir tablet görümünde olan cihaz, taşınabilir bilgisayar için önemli bir fikirsel devrim olarak yerini adı.

MSI GE75 dizüstü bilgisayar incelemesi!

MSI GE75 dizüstü bilgisayar özellikleri neler? Bu sorunun cevabı olan MSI GE75 dizüstü bilgisayar incelemesi ile sizlerle birlikteyiz. 

Ancak bilgisayarların çanta gibi taşınması fikri ilk olarak Osborne 1 ile 1981 yılında, Kypro 2 ile ise 1982 yılında karşımıza çıktı. Toshiba ise 1985 yılında piyasaya sürülen T1100 modeliyle, taşınabilir bilgisayarları bugün bildiğimiz formuna taşımış oldu.

Yine bir yıl sonra ortaya çıkan IBM Convertible’da aynı devrimin ilk adımlarından biridir. Ancak IBM Convertible çok da taşınabilir bir yapıda değildi. Daha modüler bir yapıya ve takıp çıkarılabilen bir LCD monitöre sahipti.

T1100 ise gerçek anlamda bugünün notebook ya da laptoplarının atası olabilecek taşınabilir bilgisayar  formuna sahip. Apple tarafından ortaya çıkarılan Macintosh Portable ise, fare ile kontrol sağlayan yapısı ile bu anlamda önemli devrimlerden birini yaptı.

Daha sonrasında hem Apple hem IBM tarafından yapılan taşınabilir avuç içi bilgisayar modelleri üretildi. Bu modeller daha sonra 2000’li yılların başında taşınabilir formda avuç içi bilgisayar olarak karşımıza çıktı.

Bu taşınabilir avuç içi bilgisayar modelleri daha sonra hem akıllı telefon hem de tabletlerin ilk aşamalarından biri olacaktı.  Ancak bilgisayar teknolojisi açısından boyutlar küçülmüş olsa da, donanımsal anlamda da yeni evrimlere ihtiyaç vardı.

Grafik işleme fonksiyonu uzun yıllar işlemciler tarafından tek başına yapılıyordu. Daha sonrasında ise bu görüntü işlemeyi hızlandıran kartları üreten şirketler ortaya çıkmaya başladı.

Harici ekran kartları

Kişisel bilgisayarın 1980 sonlarına doğru gelişmesiyle birlikte, video oyunları da yavaş yavaş bu bilgisayarlara taşınmaya başladı. Ancak bildiğimiz anlamda gerçek oyun deneyimleri için 1990’lı yılların ortalarını beklemek gerekecekti.

Harici ekran kartları için her ne kadar Nvidia kendini milat kabul etse de, işin aslı ise 1996 yılında 3dfx Interactive tarafından geliştirilen 3D hızlandırıcılı 3dfx Voodoo Graphics görüntü chipsetleri geliştirilmiştir. Bu ekran kartı bildiğimiz anlamda ilk son kullanıcı ekran kartı olarak tarihe geçmiştir. Bu chipsetler sayesinde bilgisayarlar ile 3. boyut aleminde geometrik şekillerin ve doku eşlemi (Texture mapping) işlemleri gerçekleştirilmiştir.

AMD RX 6000 serisi RTX 2080 Ti ile yarıştı!

AMD beklentileri karşılayabilecek mi! AMD RX 6000 serisi ekran kartları RTX 2080 Tİ modelini Ashes of the Singularity'de yarıştı!

Bu dönemde hem ATI hem de Nvidia henüz kişisel bilgisayarlarda bulunan dahili ekran kartlarını hızlandıran 3D ve 2D hızlandırıcı ekran kartları geliştiriyordu. Ancak bu hızlandırıcı üreten şirketler, daha sonradan harici ekran kartı piyasasının da belirleyici isimleri olacaktı.

3dfx her ne kadar Voodoo serisiyle başarı yakalamış olsa da, Windows’un işletim sistemi olarak tekel haline gelmesi tüm ekran kartı piyasasını değiştirdi. Hem ATI hem de Nvidia bu tekelleşmeyi fark etti ve Windows uyumlu ekran kartlarını piyasaya sürdü.

Diğer ekran kartı üreticilerinin bu tekelleşmeyi farketmemesi ise 2000’li yılların başında bildiğimiz anlamda yüksek performanslı ve kendi işlemcisine sahip ekran kartlarının güçlenmesine neden oldu. Bu rekabette Nvidia’nın elini güçlendiren hamle ise, grafik kartı piyasasında eski gücünü kaybeden ama yaratıcı bir ekibe sahip olan 3dfx şirketini 2000 yılında satın alması oldu.

Bilgisayar teknolojisi dünden bugüne büyük bir evrim geçirdi. Son yıllarda hayatımıza giren yapay zeka henüz bilgisayar teknolojisi açısından büyük bir devrim yaratacak kadar olgunlaşmış değil. Bazı uzmanlar ise bu devrimin kuantum bilgisayarlar ile gerçekleşeceği görüşünde. Sizce bilgisayar teknolojileri nereye doğru evrilecek? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Yorum Ekleyin