Bir uzay aracının keşfettiği en uzak nesne olarak kayıtlara geçen ve Arrokoth adıyla bilinen “2014 MU69” kodlu gök cismi, Güneş Sistemi’nde gezegenlerin oluşumuyla ilgili yaygın görüşü değiştiren yeni bulgular sağladı. Veriler, gezegen oluşum sürecinin bilinenin aksine daha yavaş gerçekleştiğini gösteriyor. En uzak gök cismi Arrokoth, teorileri tersine çevirdi diyebiliriz.
Gezegen oluşumuna ilişkin yerleşik görüş, uzaydaki cisimlerin hızla birbirine çarparak daha büyük parçaları oluşturduğu ve sonrasında da gezegen halini aldığı yönündeydi. Ancak, sonuçları Science dergisinde yayımlanan yeni bulgular, gezegen oluşum sürecinin daha yumuşak bir şekilde meydana geldiğine işaret ediyor.
En uzak gök cismi Arrokoth geleneksel görüşü değiştirdi
Arrokoth, Dünya’ya yaklaşık 6.5 milyar kilometre uzaklıkta bulunuyor. Kızıl bir kaya olan cisim; “patates” ya da “kardan adama” benzeyen bir şekle sahip. NASA’nın New Horizons (Yeni Ufuklar) uzay aracı, Arrokoth’un 4.5 milyar yıl önce iki ayrı cismin birleşmesiyle oluştuğuna dair gözlemler yaptı.
Washington Üniversitesi’nden New Horizons araştırmacısı William McKinnon, cismin şeklini, “Arrokoth, şiddetli çarpışmalarla değil, bileşen nesnelerinin bir araya gelmeden önce yavaşça birbirlerinin yörüngesinde döndüğü karmaşık bir dansta oluştuğu için böyle görünüyor.” ifadeleriyle açıkladı.
Arrokoth, bir Kuiper Kuşağı cismi konumunda. California Üniversitesi’nden astronom David Jewitt, bu kuşağa gönderilecek uzay araçlarıyla, birbirinden farklı gök cisimlerinin jeolojik ve jeofizik özelliklerinin incelenebileceğini söylüyor.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}