Huawei özellikle yeni nesil akıllı telefonu Huawei Mate 10 Pro ile göz doldurmayı başarmıştı. Leica ile ortak yürütülen çalışma sonrasında hazırlanan kamerası ve yapay zeka destekli Kirin 970 işlemci yongası cihazı ön plana çıkartmayı başarıyor. Peki, bu teknolojiler nasıl sağlanıyor?
Şirketin geniş bir ürün gamı bulunuyor ve bu ürün gamına destek olmak için Huawei’in dünya çapında 15 Ar-Ge Merkezi, 36 ortak inovasyon merkezi ve 45 eğitim merkezi bulunuyor. Bu Ar-Ge merkezlerinde şirketin iş gücünün yüzde 45‘i, yani 70 bin çalışanı görev yapıyor. Yani Huawei’nin çalışanlarının neredeyse yarısı araştırma ve geliştime çalışmalarını yürütüyor.
Huawei 45 milyar dolar bütçeyi Ar-Ge tarafına yatırdı
Mate 10 ve Mate 10 Pro gibi gelişmiş özelliklere sahip bir akıllı telefonlara sahip olmak elbette uzun bir çalışma ve ciddi bir yatırım gerektiriyor. Şirketin açıkladığı verilere göre, sadece son 10 yılda Ar-Ge tarafına 45 milyar dolarlık bir bütçe ayrılmış. Böylesine bir yatırım doğal olarak başarıyı da getiriyor.
IDC‘nin 2017 tahminlerinde akıllı telefon tarafında yapılan büyüme tahminleri 0,6 oranında olmasına rağmen, şirket 2017 yılı içerisinde 179 milyon ciroya erişti ve yüzde 29‘luk büyüme sağladı. Bu sayede En Değerli 100 Marka (Interband) listesinde 16 basamak yükselerek, 72. sıraya yerleşti.
Peki, bu kullanıcı tarafına nasıl yansıyor? Yapılan araştırmalara göre, Huawei ürünleri ve hizmetleri dünya nüfusunun üçte biri tarafından kullanılıyor. Ayrıca Avrupa Patent Ofisi’nin 2016 yıllık raporuna göre, Huawei, geçen yıl 2.390 patent başvurusu ile bir önceki yıla göre, 2 basamak yukarı çıkarak Avrupa’da 2. sıraya yerleşti. Bu süreçte yaklaşık 1000 patent başvurusu kabul edildi.
:: Siz bu yatırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}