Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net
Reklam
Reklam

Infamous: Second Son ile İlk 2 Saat

Ana sayfa /

Infamous: Second Son‘ı PS4‘te oynamaya başladık. İlk iki saatin ardından ilk izlenimlerimizi vakit kaybetmeden paylaşmak istedik. 2014’e damgasını vurmasını beklediğimiz oyuna dair ilk intiba ve merak edilen sorulara yanıtlar bu incelemede dizisinde sizlerle… İlk olarak ‘ilk 2 saat’i ele alıyoruz.

Sucker Punch Productions imzalı Infamous: Second Son, Infamous 2’den yedi yıl sonra yaşananları konu alıyor ve bunu yaparken oyunun iyi sonundan devam ediyor.  Hatırlayacağınız üzere ikinci oyunun sonunda Cole McGrath, The Beast’i durdurmak için kendini ve birçok Conduit’i feda etmişti. Görünen o ki Conduit’lerden bazıları hayatta kalmış ve hükümet tarafından Bio Terörist olarak sınıflandırılmışlar. New Marias insanları Cole’un yaptığı fedakarlığı hatırlasa da Infamous: Second Son’daki hükümet onları kontrol altına almak için bir birim kurmuş ki oyunda bu olayın hemen ardından başlıyor.

Reklam
Reklam

Conduit’ların nakil işlemi sırasında bir kaza yaşanması ve bazı tutsakların kaçması ile karantinaya alınan Seattle’da geçen Infamous: Second Son’un ana karakterine gelecek olursak kendisi 24 yaşında bir Amerikan Yerlisi olan Deslin Rowe. Oyunun başında Conduit’lardan biri ile temasa geçen Rowe böylece bir takım elementleri kontrol etme gücüne sahip oluyor. Oyundaki ana düşmanımız yukarıda bahsettiğimiz yeni hükmet birimi The Department of Unified Protection (DUP).

Infamous: Second Son’da yeni neslin tüm niteliklerini gözler önüne seren muhteşeme yakın grafikler ve ilginç bir oyun tasarımına tanıklık ediyorsunuz. Yağmur damlalarından, ses efektlerine kadar her şey ayrıntılı olarak biçimlendirilmiş. Karakterimiz genç, kuvvetli ama serseri bir görünüme sahip; dövmeli, rock müzik dinlemekten hoşlanıyor(oyun oynamadığınız anlarda can sıkıntısından kendi kendine ritim tutup vakit geçiriyor…)ve aralıksız şekilde bereli.

İlk olarak oyuna bir reklam panosunu elinizdeki spreyle boyayarak başlıyorsunuz. Kontrol sizde; ilginç bir deneyim… Ama inanın bu size ısındırmaktan ziyade gözünüzü korkutmak için tasarlanmış bir sahne. Oyunun can sıkıcı bir girişle başlıyor oluşu aynı zamanda, ama merak etmeyin, polislerin ortaya çıkması, onlardan kaçmanız derken aksiyonu Assasins Creed: Black Blag’in ilk 10 dakikası benzeri denizli, kayalıklı ortamlardan geçip kardeşinizle buluşmanızla yavaş ama emin adımlarla hissediyorsunuz.

Artık gereksiz kısımlar yavaş yavaş ortadan kalkıyor ve kardeşinizle karşılaşmanızla beraber gerçek oyun deneyimine adım atıyorsunuz. Bu karşılaşmanın hemen ardından bir kazaya tanıklık edeceksiniz. Ani ve şaşırtıcı olacak…

{pagebreak:::: 2}

Kazada yaralılardan birine yardım etmek istediğiniz anda size sert bir çıkış yapan mahkumun aslında bir Candult olduğu gerçeğiyle hızla yüzleşiyorsunuz. Candult’la karşılaşmanızın ardından ilk kez farkına varacağınız bir süper gücü de ona temas etmeniz sonucunda ediniyorsunuz.

Bu güç hızla hareket etmek, mazgallardan ve küçük yarıklardan geçmenizi sağlayan alev topu haline dönüşebilmeniz. Bu gücün farkına vardığınızda oyuna iyiden iyiye ısınmaya başlıyorsunuz. Aslında bu yetenek kazanımı karakterimizi ilk etapta şaşkına çeviriyor.
Daha sonra bu suçluyu yakalayıp elinizdeki zincirle ona saldırıyor ve
onu yok etmeye çalışıyorsunuz, ancak hikayede her zaman her şeyin
tamamlanması söz konusu değil, düşmanınız ölmüyor; sizi aslında bir kapıya
götürüyor ve buradan başka bir maceraya atılıyorsunuz.

Dakikası dakikasına anlatmakla bu yazıyı sayfalarca uzatmayalım, ancak oyunun temasının yavaş yavaş kazandığınız özelliklerle ellerinizle ateş fırlatma, kısa mesafede olsa uçma, alev topu olarak kısa süreyle ama hızlıca hareket edebilme, düşmanlarınıza alevli zincirle vurabilme gibi yetenekler kazanmanız ve Seatle’ın yıkıma uğramış dünyasında görevlerinizi yerine getirmeniz ana fikriyle ilerlediğini belirtelim.

Bu noktada görevleriniz sırasında bazı hedeflere ulaşmak var; bu hedeflere ulaşırken karşınıza gerek doğal engeller(yıkık köprüler, binalar, zorlu yamaçlar…) gerekse DUP birimleri çıkabiliyor. Hayatta kalmanız ve hedeflerinize ulaşırken bir yandan da bazı tercihler yapmanız bekleniyor. Örneğin masum bir adamın sizden kaçmasına izin verebileceğiniz gibi onun beynini dağıtabiliyorsunuz da… İyi veya kötü adam olmak sizin parmaklarınız ucundaki bir tercih meselesi durumunda.

Oyunun ilk bir saati içinde şehirdeki neredeyse yok olmuş hal alan köprünün yıkıntıları arasından ilerlemeniz bekleniyor. Burada örneğin bir arabanın üzerine çıkıp kendinizi havaya itebildiğiniz yeni yeteneğinizle tanışıyor ya da kısa mesafelerle uçup zıplayarak parça parça köprünün üzerinden hoplaya zıplaya karşı kıyıya geçmeye gayret ediyorsunuz.

Denize düşerseniz ölüyorsunuz. Bir önceki sahneden başlıyor olması ise oyunu kolaylaştıran bir etmen. Eğer ölürseniz genellikle oyunda ölmeden bir kaç saniye öncesinden başlıyorsunuz. Köprüyü geçtikten sonra sizi yepyeni yetenekler bekliyor ve gitgide zorlaşan bir serüven…

Oyunda sizi saran atmosfere de kısaca değinmekte fayda var. Yaşayan bir şehir var karşınızda. Yaya ve trafik yoğunluğunda odak noktası ise ‘her şeyin panik halinde olması!’ İnsanlar genellikle bir yerlere kaçışıyor ya da arabalar genelde patlamış, ters dönmüş/ya da dönmeye hazır halde.

Kontroller Dualshock 4‘ün tüm nimetlerinden oyuncuyu faydalandırmaya yönelik. Dokunmatik hareketlerle hatta, Dualschock’u aşağı yukarı hareket ettirerek yapılan hareketlere kadar geniş bir kullanım alanı sunuyor aygıt.

Oyun oldukça akıcı, neredeyse 2 saat boyunca aralıksız oynadığınızda dahi saatin farkına varmanız oldukça zor. Gerek karakterin yönetimi gerekse yaklaşık 7 boyunca özenle tasarlandığı her halinden belli olan iSSO dünyası her saniyesinde size kendine çekmeyi başarıyor. Detayları paylaşmaya devam edeceğiz.

Oyunla ilgili ilk puanlamalar aşağıdaki gibi

Oynanış: 8

Grafikler: 9

Senaryo: 8

Akıcılık: 9

Zorluk: 9

:: Infamous: Second Son satın almayı düşünüyor musunuz?

Reklam
Reklam

Yorum Ekleyin


Reklam
Reklam