Aylar önce Burnout sendromundan bahsetmiştim. İşleri yetiştirmek için hafta sonu çalışmak zorunda olan kişilerin, ailelerini hafta sonu görmediklerini ve bu yüzden de büyük bir hayal kırıklığına hatta hüsrana uğradıklarını söylemiştim (Bilişim Dünyasının Hayal Kırıklıkları).
Bu kişilerde, Tinnitus (Kulak çınlaması), depresyon ve Burnout (Biz buna sigortaların yanması diyoruz) gibi hastalıklar ortaya çıkması, birçok şirketi alarma geçirmişti.
Burnout Vakaları Arttı
Tam 6 ay geçti ve bu araştırmayı yapan DIWA-IT , Duisburg-Essen üniversitesi ile birlikte yeni bir rapor yayınladı. Yayınlanan bu rapora göre Avrupa’da durum daha da kötüleşti.
IT çalışanlarının %33’ü Burnout sendromunu etkili bir şekilde yaşıyor. Araştırma sonucunda IT uzmanlarının %37’lik bir kesimi, durumu idare ediyor. Yalnızca %29’luk bir kesim, eve gittiğinde, iş hayatını özel hayatından ayırabiliyor.
IT çalışanlarının %33’ü Burnout sendromunu etkili bir şekilde yaşıyor.
30 ve 50 yaş aralığında IT uzmanları, terfi olduklarında, çoğunlukla problemlerle savaşmak zorunda kalıyorlar. Bu kişiler yeni işlerine hemen adapte olamıyorlar ve hazırlanma süreci olmadan hemen kendilerini işe vermeleri isteniyor. Bu da kişileri ciddi bir şekilde etkiliyor.
Sürekli hareket halinde olan ve müşteri ile IT şirketleri arasında mekik dokuyan kişiler, %67’lik bir oran ile en çok etkilenen çalışanlar. Özellikle birçok işi aynı anda yapan veya birçok projenin sorumlusu olan 40-60 yaş arasındaki çalışanlar, oldukça fazla etkilenmiş durumda (İnsan Yazıcı İlişkisi).
Bu kişiler patronlarının emirlerini yerine getiren kişiler olarak görülüyor. Birçok birbirinden bağımsız projeyi koordine eden bu uzmanlar, işin işleyişinden ve görüşmelerden sorumlu.
Tabii burada genç olarak tabir edilen IT dünyasının günümüzde yaş ortalamasının arttığını da göz önünde bulundurmak lazım. 1999 ve 2009 yıllarını ele aldığımızda, 50 yaş üstü çalışan kişilerin sayısı %12.5’den 18.5’e yükselmiş durumda. Aynı zaman diliminde 25-39 yaş arası çalışanlar, %55.9’dan 41.8’e inmiş. Bu da ister istemez bu sendromun yükselişine de neden oluyor.
{pagebreak::Çalışanların Sağlığı Tehlikede}
Çalışanların Sağlığı Tehlikede
IT dünyası sürekli bir yatırımın içinde. Bu alanda çok fazla değişiklik yapılıyor. Bu da ister istemez insanın aklına şu soruyu getiriyor: “IT uzmanları, sürekli gelişen bu piyasada, emekliliğe sağlıklı bir şekilde ulaşabilecek mi?”.
Araştırmaya göre, çalışanların sağlıklı ve verimli çalışabilmeleri için iş şartlarının ciddi bir şekilde düzeltilmesi şart. Ancak bu yapıldığında kişiler uzun ve sağlıklı bir şekilde şirketlerine faydalı olabiliyor (Teknoloji Dünyası Bunları da Duydu!).
Araştırmacılar bu yüzden Burnout‘un tersine bir etki için çeşitli yollar denedi. Örneklerde, yöneticileri her konuda desteklemenin, çalışma temposunu yükselttiğini ve toplantılarının arttığını gördüler. Çalışma esnasında verilen küçük molalar da çalışanları olumlu yönde etkiledi.
Araştırmaya göre Burnout sendromu birçok farklı etkilere sahip. Her bir birey bu sendromu farklı yaşayabiliyor.
Çalışma ortamında gözlenen önemli bir sorun, çalışanların telefon veya iş arkadaşlarının soru sormalarıyla işlerinin bölündüğü gözlemlendi. Özellikle yüksek konsantrasyon gerektiren işlerde böyle bir bölünme ciddi sorunlara yol açabilir (9 Yaşından Küçüklere Zararlı).
Çözüm olarak kişinin sadece belirli saatlerde rahatsız edilebilmesine karar kılındı. Buna ek olarak e-postalarının cevaplanması ve organizasyon işleri için bir gün belirlendi. Bu sayede de daha düzenli, huzurlu ve verimi yüksek bir çalışma temposuna ulaşıldı.
{pagebreak::Öğle Tatili Çok Önemli}
Öğle Tatili Çok Önemli
Bu konu ile ilgili birçok araştırma mevcut. Burnout, daha çok yoğun bir tempoda çalışan, mesai yapan ve zorunlu olarak erişilebilir durumda olan kişilerde görülüyor. Çok fazla seyahat eden, proje yöneticisi konumunda olan ve birçok projede aynı anda çalışan kişilerde bu sendromun oluşması yüksek bir olasılık (IBM’den Yeni Sağlık Projesi).
Araştırmacılara göre öğle tatiline çıkmak şart. Buna ek olarak arada mola vermek de kişinin çalışma temposunu yükseltiyor. Çalışan her iki saat sonunda 5 ile 10 dakika ara vermeli. Bu işlem yapıldığında çalışanlar daha rahat, yorulmadan ve yüksek bir verimlilikle günü bitirmiş oluyor.
Özellikle yeni işe başlayan proje yöneticilerinin %57’sinde Burnout vakası görülüyor. Bu proje yöneticilerinin müdürleri %13’lük bir oran ile etkilenmiş durumda.
Fakat işverenler bu tür molalara izin vermiyor. Özellikle, bir hayli yoğun olan işlerde, bu tür aralar kabul görmüyor. İşveren burada çalışma saatine bakıyor ve çalışanın ihtiyacı olan araları hiçe sayıyor. Bu da işyerini uzun bir vadede olumsuz yönde etkiliyor.
Yinede bazı şirketler bu durumu iyi kavramış olmalı ki, çalışanlar için rahatlama teknikleri uyguluyor ve bu kişilerin dinlenmesi için bir ortam sağlıyor (Avrupa Birliği İnternete El Koyuyor!).
Yapılan uygulamalarda düzenli çalışma saatleri, çoklu proje yerine tek bir projeye yoğunlaşma ve aynı dönem içinde çalışana tatil için izin vermek gibi eylemler çalışma verimliliğini oldukça arttırdığı gözlemlendi. Bu kişilerle yapılan sohbetlerde, %85’inin işinden ve ortamdan mutlu olduğu görüldü.
:: Konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşın
{{user}} {{datetime}}
{{text}}