“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” demişler. Bu söz, şirketler için de geçerli. Ofisimize, bir günde gelen basın bültenlerinin sayısı yüzlerce. Her biri “Türkiye’nin en büyük xxx şirketi, “Lider firma“, “Sektörünün öncüsü“, vb. diyerek başlıyorlar e-postalara. Sağ olsun editör arkadaşlarımız, bu konularda çok titiz çalışıyorlar ve bu sözler yerine firmanın ortaya koyduğu ürün ve hizmetlere bakarak yazılarını sizlerle paylaşıyorlar. Bu bilgiler, e-posta ile sık sık geldiği gibi, bazıları da basın toplantılarında tarafımıza ulaştırılıyor.
Sıradan Başladı
4 Kasım 2008 Çarşamba günü, sitemizin Yayın Yönetmeni Berkin Bozdoğan ile beraber davet edildiğimiz yine o rutin basın toplantılarından birindeydik.
Firmanın, Taksim‘deki binasının en üst katında bir yandan izlemeye doyamadığımız 360 derecelik İstanbul manzarası eşliğinde yemeğimizi yiyor bir yandan da sohbet havasında devam eden sunumu izliyorduk.
Sunum içerisinde öyle bir ana denk geldik ki, çatalı bıçağı bırakıp, gözlerimi de sunumu yapan hanımefendiden ve gazeteci arkadaşlardan kaçırmaya çalıştım.
Çok duygulanmıştım.
Başarıları
Doğup büyümesine şahit olduğunuz yerli bir Türk firmasının şu anda 8 ülkede ve bu ülkelerin de hemen hemen çoğunda birinci sırada faaliyet göstermesi, tüm dünyadaki global krizin nabzının tutulduğu yer olan New York Borsası’nda işlem gören 4000 isim arasındaki tek Türk markası olması…
Uluslar arası ve çok etkili basılı yayınlar tarafından dünyanın en başarılı 100 şirketi listesinde 25. sırada gösterilmesi, devletimizin topladığı vergilerinin tamamında 3%’lik payı tek başına ödemeleri bir yana…
Bu ekonomik başarının ardından, gelirlerinin önemli bir bölümünü sosyal sorumluluk projelerine harcayarak, ülkemizin en önemli sorunlarına çözüm getirmek için gönülden çalışmaları benim için tarif edilemeyecek kadar değerli bir davranış oldu.
Sosyal Sorumluluk Projeleri
Yemeğimize devam ederken, sunumu yapan hanımefendi, sosyal sorumluluk projelerini anlatmaya başlamıştı ki, yapılanları izlediğimde elimdekileri bıraktım ve oturuşuma çeki düzen verme gereği hissettim nedense.
Yapılan işler gerçekten çok kıymetliydi.
Bu projelerin hedefinde; ülkemizin çıkarları, milli duygularımız, manevi değerlerimiz, büyüklerimize saygımız, küçüklerimize sevgimiz gözetilmişti.
Zamanında hizmet götürülmediği için, bölgede çıkarları olan güçler tarafından kullanılmış, siz/biz ya da doğu/batı kavramlarının ortaya çıkmasına, kan dökülmesine, akan kanı durdurmak için aktarılan korkunç bütçeler nedeniyle ülke genelinde ekonomik sıkıntılar çekmemize neden olan bir bölgeye öyle bir yardım eli uzatıyor ki bu firma.
Gerçekleşen bu projelerin kısa birer videosu vardı. Video, aslında ne demek istediğimi çok iyi anlatıyor.
Firmanın kendisinden bu videoları henüz alamadığım için bu yazıya ekleme şansım olmadı. Elime geçer geçmez sizlerle de paylaşacağım o videoları. Şimdilik bazı fotoğraflarla yetineceğim.
Videoda neler mi vardı?
Büyük Hizmetler
Martıyı ilk defa gören bir kız çocuğunun heyecanını, denizle ilk defa tanışan bir doğulu genç arkadaşımızın hislerini, gördüğü misafirperverlik karşısında şaşkına dönmüş bir İstanbullu kız kardeşimizin duygularını izleyeceksiniz bu videoda.
Diğer videoda, bu zamana kadar doktor görmemiş olan köylere gönderilen ve son teknoloji ile donatılan cihazlar sayesinde sağlık sorunlarının ne olduğunu, internet kullanılarak elde edilen test sonuçlarını konusunda uzman doktorlara gönderip çözüm bulan insanlarımızın teşekkürlerini izledik.
Bu videoları izlerken nefes almakta zorlandım. Ağlamamak için epey çaba sarf ettim.
Bir de şu soruya cevap buldum; “Bir insan, çalıştığı şirketiyle ne zaman övünmeli?“
Milyarlarca dolar kazanması, bilmem şu kadar ülkede faaliyet göstermesi ya da binlerce çalışana sahip olmasıyla mı?
Hepsine hayır.
Ne Zaman Övünmeli?
Çalıştığınız firmanın yaptıkları, büyüklerinizden hayır duası almanıza, küçük kardeşlerimizin sevinçlerine ortak olmanıza vesile oluyorsa, çalıştığınız kurumla ne kadar övünseniz de az gelir.
Bazı günler eleştirmiş olabiliriz ve eleştirmeye de devam edeceğiz. Bu, yapılan projeleri alkışlamayacağımız anlamına gelmiyor. Alkışlamamak mümkün mü?
O nedenle sizlerin huzurunda, Turkcell‘i, Genel Müdür Süreyya Ciliv‘i ve aralarında, sunumu yapan Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Lale Saral Develioğlu‘nun da bulunduğu yöneticileri ve çalışanlarını bir kez daha tebrik ediyorum.
{pagebreak::Belgeler}
Belgeler
Gönül Körpüsü projesine ait fotoğrafları görmek için tıklayın.
:: Konuyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak için buraya tıklayın.
Yazan: Hakkı Alkan
{{user}} {{datetime}}
{{text}}