Bir fotoğrafı çekmek için fotoğraf makinesinin gövdesinden sonraki en önemli aparat, makinelerin ön tarafında bulunan ve merceği de içerisinde barındıran, objektif olarak adlandırılan aparatlardır. Esasında lens adıyla üretilen bu parçalar, dilimizde yaygın bir şekilde objektif ismiyle de kullanılıyor.
Objektifler, vizörde görünen görüntüyü filme ya da dijital fotoğraf makinesi kullanıyorsanız cmos sensöre işleyen mekaniğin ön tarafında bulunur ve görüntüyü sanal olarak film kağıdının/sensörün üzerinde oluşturulmasını sağlar.
İnsanoğlunun fotoğraf dünyasına geçiş kapısı olan objektifler, esasında hayli komplike bir sisteme sahipler. Bas ve çek veya rangefinder olarak adlandırılan fotoğraf makinesi kategorilerinde objektifler genelde değiştirilemez olur. Üretici firma, makine henüz üretim aşamasındayken kendi standartlarına göre bir odak uzunluğu belirler ve makine, bu objektifle entegre bir şekilde piyasaya sürülür.
Filmli fotoğraf makine döneminde SLR, günümüzde ise SLR’ların dijitalleştirilmiş versiyonları olan DSLR dünyasında ise objektifler gövdeden ayrılabilir ve makineye uyumlu olarak üretilen tüm objektifler gövdeye takılabilir.
Piyasada her iş için farklı objektifler bulunuyor. Siz de hangi objektifin sizin ihtiyacınızı giderdiğine karar verip, ona göre satın alma işlemini gerçekleştirmelisiniz. Aksi halde kullanmadığınız bir aparat ile başbaşa kalabilirsiniz.
{pagebreak::Nasıl Çalışır?}
Nasıl Çalışır?
Öncelikle işe, objektiflerin çalışma mantığından bahsederek başlayalım. Fotoğrafını çekmek istediğiniz alanı belirlediniz, kadrajı ayarladınız ve makineyi ilgili alana doğrulttunuz. Vizörden veya LCD ekran üzerinde gördüğünüz bölge, objektifin gördüğü bölgenin aynısıdır esasında.
Işın demeti objektiften içeriye girdikten sonra bir dizi işlemden geçmek zorunda kalır. Öncelikle makinenizde önceden belirlemiş olduğunuz diyafram açıklığına göre (F/2.8, F/3.5, F/4.5, F/5.6 vs.) ışığın yoğunluğu belirlenir.
Eğer açık bir diyafram ayarlamışsanız (F/3.5 gibi), diyafram bir hayli açık olacağından sadece önünüzden değil, yan taraflardan da ışık gelecektir. Bu gelen ışın demetleri, objektif düzlemiyle dar açı oluştururlar ve sonucunda fotoğrafın genelini etkilerler.
Genelde alan derinliğini azaltmak için veya karanlık ortamlarda daha fazla bölgeden ışık toplayabilmek için diyafram değeri açılmalıdır.
{pagebreak::Odak ve Açı}
Odak ve Açı
Diyaframdan geçen ışık bu aşamada iki aynadan geçmek durumundadır. Bunlardan biri tümsek iken, diğeri ise çukur aynadır. Bu iki aynanın odakları birbirlerine çakışıktır. Dolayısıyla görüntünün bulanık çıkması önlenir. İki aynanın odak uzunlukları, sizin görebileceğiniz alanı belirler.
Örneğin düşük odak uzunluklarına sahip bir objektif kullanırsanız, hayli geniş bir açıdan bakabileceğinizi görürsünüz. Aynı şekilde, iki ayna arasındaki odak uzunluğunu artırırsanız, ışığın kırılmasını tam tersi şekilde etkileyeceğinizden, daha dar açılara sahip olursunuz.
Farklı odak uzunluklarında farklı açılar elde ediliyor
Bu aşamadan sonra objektiflerin görevi tamamlanmış olur. Bundan sonrası tamamen makinenin gövdesiyle ilgilidir. İki aynadan da başarılı bir şekilde geçen ışık, sonrasında çapraz bir şekilde konumlandırılmış olan düz bir aynaya çarpar. Buradan da, iç yüzeyleri ayna ile kaplı bir bölüme girer.
{pagebreak::Fotoğrafın Oluşumu}
Fotoğrafın Oluşumu
Bu bölümde çeşitli yol izleyen ışık, sonunda baktığımız vizöre ulaşır. Bu şekilde, çekmek istediğimiz fotoğrafı, çekmeden önce fotoğraf makinesinin vizöründen (bakma yerinden) görmüş oluruz. Fotoğraf çekme düğmesine bastığımız anda makinenin içerisindeki gövdeyi serbest bırakmış oluruz.
DSLR makinelerde görebileceğimiz CMOS. Fotoğraflar, bu sensörlerle işleniyor
Daha önce ışığı vizöre taşıyan parçalardan biri olan çapraz ayna, tamamiyle havaya kalkar. Böylece ışık, çukur aynadan çıktıktan sonra direkt olarak filmin üzerine düşer. Dijital fotoğraf makinelerinde durum biraz daha farklıdır. Fotoğrafları film yerine dijital platformda kaydederiz.
Bunun için de makineler, CMOS adı verilen sensörler kullanır. Işık bu düzenekte dijital hale çevrilir ve sayısal veri olarak depolanır. Burada oluşturulan sayısal veriler, depolama kartlarında depolanır.
{pagebreak::Hangi Objektifi Tercih Etmeli?}
Hangi Objektifi Tercih Etmeli?
Fotoğrafçılar için en büyük sorunlardan biri objektif değiştirmektir. Hangi mekanda hangi objektifi seçeceğinizi bilmek, işlerinizi büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Örneğin manzara fotoğrafı çekerken, ne kadar alanı fotoğrafın içine yansıtabilirseniz, o kadar zengin bir fotoğraf elde edeceksinizdir.
Dolayısıyla 10-20mm geniş açı bir objektif, işinize daha da yarayacaktır. Eğer bulunduğunuz yerden çok daha uzak yerleri fotoğraflamanız gerekiyorsa, o zaman bir adet telefoto objektif almalısınız. Bu objektiflerde, tümsek aynadan önce bir adet daha ayna bulunmaktadır.
1200mm’lik lens ile uzakları yakın etmek mümkün
Örneğin 70-300mm bir objektif, size uzakları yakın edecektir. Genelde vahşi yaşam fotoğrafçıları, 500mm, hatta 1200mm civarında odak uzunluklarına sahip objektifler kullanır. Bu sayede kilometrelerce önündeki kaplanın gazabına uğramadan portre fotoğraflarını çekebilir.
{pagebreak::Filtreler}
Filtreler
Sabit odak uzunluğuna sahip objektiflere ise Prime Lens denir. Bunların odak uzunlukları sabit olduğundan dolayı, tek bir açıdan fotoğraf çekmeye izin verirler.
Örneğin 50mm bir objektif, portre fotoğrafı çekmek için gayet uygundur. Zoom Lens adı verilen objektifler ise, tıpkı bas ve çek fotoğraf makinelerinde olduğu gibi konuya zoom yapabilme özelliğine sahiptir. Bunların iç yapıları da, Prime Lenslerden farklılık gösterir.
Çukur aynadan sonra, gövde ile birleşene kadar olan alanda bir adet yer değiştirebilir mercek bulunur ve ayarladığınız açıya göre bu mercek hareket eder.
Objektiflerin en uç noktalarına çeşitli filtreler takılabilir. Örnek olarak polarize filtre, ND filtre, yakınlaştırıcı filtreler, amaca göre farklı işlevleri objektife kazandırabilirler. Fakat unutmayın, ne kadar fazla filtre, ışığın o kadar kalitesinin düşmesi anlamına gelir.
:: Fotoğrafçılığa meraklı mısınız?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}