Milenyum çağında doğan insanlar günümüzde 10 ile 35 yaş aralığındalar. Bu insanlar doğuştan teknoloji ile iç içe yaşadılar.
Onlar teknolojinin evrimi ile büyüdü; İnternet ve mobil cihazlarla geliştiler. Çalışma hayatına giren veya girecek olan bu topluluk, teknolojiyi kullanmadan edemiyor.
Yapılan bir araştırmaya göre milenyum çağında doğan kişiler, çalışma ortamlarında bir hayli seçici davranıyor. Bu grupta çalışan kişilerden %67’si işe girmeden önce o işyerinin yeni teknolojileri kullanıp kullanmadığını araştırıyor. Lise ve üniversite okuyan öğrencilerden %65’i de ortamlarının teknoloji kullanımına bakıyor. Üniversitenin teknik donanımı veya lisenin teknolojiye nasıl baktığı onları epey fazla ilgilendiriyor.
Bu kişilerin ortak bir yönü, gerek özel hayatta gerekse de işyerinde haberleşme teknolojilerinden vazgeçmemeleri.
İster çalışan olsun, ister müşteri ya da iş ortağı… Bu topluluk gerçek zamanlı geri dönüşüm ve çalıştığı kişilerin İnternet destekli bir çalışma ortamına sahip olmasını çok istiyor.
E-posta özel hayatın olmazsa olmazları arasında. Buna ek olarak G-Talk veya MSN Live gibi anında haberleşme ve sosyal ortamlarında katılım vazgeçilmezler arasında.
Tüm bunlar milenyum çağında doğan kişilerin istekleri. Peki bu istekler gerçek hayatta sağlanıyor mu? İşverenler bu kişilerin teknoloji kullanımına ne derecede izin veriyor? Hatta bu kişiler ne derecede kısıtlanıyor?
{pagebreak::Firmaların IT Bakışı}
Firmaların IT Bakışı
Avrupa’da yapılan ve Almanya, Belçika, Hollanda ve İngiltere’yi kapsayan bu araştırma, bir hayli ilgi çekici sonuçlar gösterdi. Şirket çalışanlarına, CIO ve IT yöneticilerine birçok soru soruldu. Bu kişilerden %95’i kendi aldıkları bir mobil cihazı iş için kullandığını itiraf etti.
Nereye gidersek gidelim o hep yanımızda.
Almanların %31’i, işyerine kendi aldığı akıllı telefonlarıyla gidiyor. Holanda’da bu oran %27 civarında. Ankete katılan kişilerden %18’i kendi dizüstü sistemini iş yerine götürüyor.
Bu esasında oldukça önemli bir gelişme çünkü işverenler, çalışanlarının bu tür teknolojileri iş yerine getirdiklerini bilmiyor. İşverenlere sorulduğunda, sadece %9’luk bir kesim çalışanlarının teknolojiyi bu şekilde kullandıklarından haberdar.
{pagebreak::Sosyal Ağlara İşyerinden Erişim}
Sosyal Ağlara İşyerinden Erişim
Sosyal medya konusu açıldığında, işverenin tahminlerinin yanlış olduğu anlaşıldı. İşverene göre çalışanların %37’si işyerinde sosyal ağlara giriyor. Oysa araştırmaya göre bu rakam %54 civarında.
Bu da işyerinde teknoloji kullanımının önlenemez bir yükselişte olduğunu gösteriyor. İşin ilginç tarafı ise, günümüzde bu kullanımı engellemek de epey zor, hatta imkansız.
Çok katı kurallar konulsa da çalışanlar sosyal ağlara girmeye devam edecek. Bu yüzden de bazı şirketler, çalışanlarının İnternet ortamında dolaşan bazı verilere ulaşmasına izin veriyor. Tabii bu olay kontrollü olarak yapılıyor çünkü kimse güvenlikte bir açık vermek istemiyor.
Çalışanların %37’si işyerinde sosyal ağlara giriyor.
Burada çok ilginç bir noktaya parmak basmak gerekiyor. İşyerindeki teknoloji kullanımı işverenden gelmiyor. Çalışanlar bu kullanımı kendi oluşturuyor. Öyle ki teknoloji entegrasyonu, işlerimi nasıl daha hızlı, kolay ve etkin yapabilirim sonucundan doğuyor.
Bu, esasında oldukça pozitif ve yenilikçi bir hareket. Çalışanlara yeni bir enerji veren bu eylem, firmalar tarafından etkin olarak kullanılamıyor.
{pagebreak::Şirketlerden Teknolojiye Yatırım}
Şirketlerden Teknolojiye Yatırım
Bazı firmalar bu değişime ayak uydurmak için çalışanlarını destekliyor. Bu sayede de teknolojileri deneme şansı yakalamış oluyorlar. Teknolojiye meraklı olan çalışana %40’lık bir ödeme ayrılıyor; tabii alınacak olan ürün işyerinde de kullanılacaksa…
Araştırmaya katılan şirketlerin %43’ü bu yöntemi çok mantıklı buluyor. Ne de olsa yeni teknolojiye çok daha az bir maliyetle yatırım yapılmış olunuyor.
Tabii bu her ürün ailesi için geçerli değil. Firmalar tüketici elektroniğini desteklemiyor. Güvenlik açığının yüksek olması, firmaları çekinceli davranmasına yol açıyor.
Evde ve işte kullanılan teknolojik ürünlerde bir sorun çıktığında, firmaların destek bölümleri aranıyor.
Firmaların yatırım yapması her ne kadar olumlu karşılansa da, madalyonun bir de diğer yüzü var. Evde ve işte kullanılan teknolojik ürünlerde bir sorun çıktığında, firmaların destek bölümleri aranıyor.
Çalışanlar cihazı üreten firmanın destek birimi yerine kendi şirketinin teknik servislerinden yardım almak istiyor. Bu da çoğu zaman bu servisleri zor durumda bırakıyor.
Yine de firmalar ellerinden geleni yapıyor. Çalışanlar için bağlantı ortamları yaratılıyor ve cihazın tüm sorumluluğu o kişiye zimmetleniyor. Bunun avantajı, firmanın X bir marka ile anlaşmak zorunda olmaması ve Windows 7 işletim sistemine nasıl geçeceğini düşünmemesi.
Onu ilgilendiren tek şey, çalışanları elektronik ortamda birbirine bağlamak.
{pagebreak::İşveren Bu İşten Çok Kârlı}
İşveren Bu İşten Çok Kârlı
Yukarıda anlatılan, bir işveren için çok zahmetli olabilir. Hem teknolojiye yatırım yapacak, hem de güvenliği elden bırakmayacak. Buna ek olarak çalışanların kişisel güvenliğini de kontrol edecek. Fakat iş modeli yerine oturduğunda, çalışanlarının %43’ü, cep telefonlarını hem özel hayatta hem de iş yerinde kullanmaya razılar.
Özel hayatımızda bile işi düşünür olduk. İşveren bu durumdan çok memnun olmalı.
Araştırmaya göre, bu kişilerden %31’i bu durumda memnun. Sadece %16’lık bir kesim bu durumu negatif olarak değerlendiriyor.
Sonuçta çalışanların 2/3’ü mesaj saati dışında da iş hayatı ile bağlantılarını koparmıyor. Gerek çalışma arkadaşı, müşteri ya da bölüm yöneticisi. Bu kişilere istenildiği zaman telefondan ulaşmak mümkün.
:: Konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşın.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}