Monster Hunter yaklaşık 12 – 13 yıldır hayatımızda olan bir seri ve yıllardan beri formülünü çok fazla değiştirmedi. Bir avcının hayatını bizlere göstermek için elinden geleni yapan Capcom‘un yeni oyunu, Monster Hunter World incelemesi ile karşınızdayız.
Monster Hunter oyunlarında genellikle amacımız basittir. Bize bir hedef verilir ve bu yaratığı belli bir süre sınırı içinde öldürmemiz veya yakalamamız bekleniyor. Şimdi bu mu güzel ve farklı oyun? Zaten 1000’lerce oyunda aynı mantık var diyebilirsiniz, haklısınız da.
Monster Hunter World nasıl bir oyun?
Zaten aradaki farkı oluşturan şey, sonuç değil, sonuca ulaşırken yaptıklarınız. Avınıza nasıl yaklaştığınız hem Monster Hunter serisini diğer türlerden ayırıyor hem de oyuna eşsiz bir derinlik katıyor.
Hadi gelin bir avcı gibi düşünelim;
Öncelikle hedefiniz olan yaratığın bilgilerini okur ve onunla ilgili yönleri gözden geçirirsiniz.
Sonra, sizi hedefinize götürecek ekipmanları seçerek, ona ulaşabileceğiniz bir ipucu ararsınız.
Eğer o avda tecrübeliyseniz izleri bulmak sizin için hiç de zor olmayacaktır. Ama ilk başlarda boş boş dolanıp eski bir ayak izine rastlamak için dua etmek son derece normal.
İzleri bulduktan sonraysa işin asıl zor kısmı başlıyor. Birbirinden tehlikeli yaratıklarla ölümüne savaşmak…
İşte Monster Hunter yıllardır bunu o kadar iyi yapıyor ki, diğer firmalar taklit etmekten bile çekinir oldular. Monster Hunter World ile de oyunun ölçeği genişlerken, kendinizi tam bir içerik cümbüşünün içinde buluyorsunuz.
Monster Hunter hep bir döngü içerisinde ilerlese de oldukça eğlenceli olabilmeyi başarmış bir yapım. Görevi al, canavarı öldür veya yakala, ödülü al… Bu dev döngü dışına çok dışına çıkmasa da bahsettiğimiz detaylar işi oldukça eğlenceli hale getiriyor.
Canavarlar da aynı şekilde oldukça etkililer. En küçük olanından, devasa olanlarına kadar hepsi özel savaşlarla bize meydan okumak için oradalar. İşin içine süre sınırı ve bitkin düşme gibi mekanikler de eklenince her bir savaş çok eğlenceli geçiyor.
Elbette bu sadece bir görev ve Monster Hunter World’de bunlardan 100’lerce var. Görevler konusunda eli çok cömert bir yapımla karşı karşıyayız. Hoş, görevleri yazmak için çok vakit harcadıklarını da söyleyemeyiz. Oyun genel olarak bir hikaye atmosferi içinde geçse de, genel olarak eşya yarışı ve avlardan dolayı ana hikayeye ve olanlara pek ilgili kalamıyorsunuz.
Harita sistemini çok sevdiğimi belirtmem gerekiyor. Siz dolaşırken sürekli olarak haritanıza yeni bir şeyi kaydediyorsunuz. Canavar gruplarının yaşadığı yerleri, böcekleri, bitkileri, madenleri… Kısaca her şeyi haritaya işliyorsunuz. Böylece bir kez daha oraya geri döndüğünüzde kolayca neyin nerede olduğunu, en iyi malzemelerin nereden çıkacağını öğrenmiş oluyorsunuz. Zaten oyunu yaşayan bir organizma haline getiren de böyle ince detaylar.
Elbette bu doğal döngü ve besin zinciri içerisinde kendimizi dev yaratıkların yemi yapmak istemiyorsak, ekipmanlarımıza büyük iş düşüyor. Oyuna başlarken neredeyse tüm silahların en basit hallerine erişebiliyorsunuz ama bundan sonrası size kalmış. Her bir silah kendine özel mekanikleriyle dikkat çekerken, onları geliştirirken de dikkatli olmalı işimize en çok yarayacak özellikleri seçmeliyiz.
Yeni ekipmanlar üretmek için daha büyük yaratıkları avlamalı, daha büyük yaratıklar için de yeni yerlere gitmeniz gerekiyor. Arayışınız hiç bitmiyor ve sonunda arkadaşlarınızla beraber kendinizi kurgusal bir dünyanın düzeninde buluyorsunuz.
Monster Hunter World inceleme videosu
İsterseniz sözü uzatmadan sizleri inceleme videomuz ile baş başa bırakalım. İyi seyirler.
:: Oyunu denemeyi düşünüyor musunuz?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}