Dijital oyun platformu Steam, geçmişteki mevsimsel indirim etkinliklerinin aksine, bu kez Kara Cuma veya Black Friday indirimlerini resmen başlattı. Oyunculara geniş bir yelpazede fırsatlar sunan bu büyük indirim dönemi, 1 Aralık’a kadar devam edecek. İndirimler kapsamında, oyun fiyatlarında yüzde 90’a varan çeşitli oranlarda düşüşler yer alıyor.
Black Friday kampanyası başlıyor
Steam, bu indirimlerle yüzlerce oyunu kapsıyor. Fiyatlar bir süredir dolara endeksli olsa da, sunulan oranlar dikkat çekiyor. Öne çıkan bazı oyunların indirimli fiyatları belli oldu.
Örneğin, Forza Horizon 5 32.78 dolar yerine 16.39 dolar fiyatla satılıyor. Yeni çıkan spor oyunu EA SPORTS FC 26, 69.99 dolar yerine 34.99 dolar etiketiyle listeleniyor. Klasikler arasına giren Red Dead Redemption 2 ise 59.99 dolar normal fiyatı yerine 14.99 dolar gibi çarpıcı bir indirimle oyunculara sunuluyor.
İndirime giren diğer yapımlar arasında God of War’ın fiyatı 49.99 dolardan 19.99 dolara inerek yüzde 60 indirim alırken, UNCHARTED™: Hırsızlar Mirası Koleksiyonu 49.99 dolardan 16.49 dolara düşüyor ve yüzde 67 indirim oranı sergiliyor.
Samsung, Türkiye'de Android 16 tabanlı One UI 8 güncellemesi dağıtımına devam ediyor. İşte son güncellenen modeller.
Ghost of Tsushima 59.99 dolardan 35.99 dolara, DOOM: The Dark Ages 49.99 dolardan 24.99 dolara geriliyor. Ayrıca, Detroit: Become Human 31.99 dolar normal fiyatına karşılık 6.39 dolara düşerek yüzde 80 oranında büyük bir indirim uyguluyor.
İTÜ ARI Teknokent’in kuluçka merkezi İTÜ Çekirdek ev sahipliğinde düzenlenen Big Bang Startup Challengebu yıl 14’üncü kez gerçekleştirildi. 25–26 Kasım 2025 tarihleri arasında UNIQ İstanbul’da “ImpactVerse” temasıyla düzenlenen etkinlik, girişimcilik etkisinin evrene yayıldığı sahne oldu.
1,74 Milyar TL’yi Aşan Ödül, Nakit ve Yatırıma Şahitlik Edildi
Sunuculuğunu bu yıl da M. Serdar Kuzuloğlu’nun üstlendiği Big Bang 2025, iki gün boyunca girişimcilik ve teknoloji ekosistemini bir araya getirdi. Etkinliğin ilk gününde, 8 farklı dikeyde (Otomotiv İhracatçıları Birliği’nin desteklediği Otomotiv ve Mobilite; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (Elder) desteklediği Enerji; yabancı girişimlerin sunum yaptığı ITU SEED; Yaşam Teknolojileri/Medikal Teknolojiler; Makine ve Yapay Zekâ; Gayrimenkul ve İnşaat Teknolojileri; İK ve Regülasyon Teknolojileri; E-Ticaret ve Platformlar) sahne alan 50 girişim, insan odaklı teknoloji çözümleriyle büyük ilgi gördü.
Etkinliğin ikinci gününde ise merakla beklenen ödüller ve yatırımlar açıklandı. Big Bang 2025 sahnesinde yeni bir rekorla 1,74 milyar TL’yi aşan ödül, nakit ve yatırım duyuruldu. Yatırımcıları etkileyerek ilk beşte yer almaya hak kazanan girişimler sırasıyla Bloocell, Werer Energy, Arya AI, Vignetim ve Biges Kompozit oldu.
Ayrıca İTÜ Çekirdek girişimlerinden AI Agent TR, Beebird, CranioCatch, Laska Teknoloji, Myaircharger, Pardon AI, RouteMe, SKYMOD ve WERER Energy’nin yatırımları da Big Bang 2025 sahnesinde duyuruldu. Bunlar arasında özellikle öne çıkanlar ise 800 bin dolar yatırım ile Laska Teknoloji ve 1,5 milyon dolar yatırım ile Pardon AI oldu. Etkinlikte, 2025 yılı içinde yatırım almış toplam 75 İTÜ Çekirdek girişiminin yatırımları kutlandı.
Etkinliğin finalinde toplam ödül, nakit ve yatırım tutarını açıklayan İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş, ekosistemin yatırım gücündeki artışa şu sözlerle dikkat çekti: “Bugün bu sahnede, İTÜ Çekirdek girişimlerimizin bugüne kadar aldığı 1,74 milyar TL’lik yatırımı kutluyoruz. Geçtiğimiz yıl Big Bang sahnesinde 2,85 milyar TL’lik, yani 88 milyon dolarlık bir yatırım seviyesine ulaşmanın gururunu yaşamıştık. Fakat o yatırımlar arasında sadece bir girişimimiz tek başında 64 milyon dolarlık bir yatırıma sahipti. İleri aşamadaki bu girişim dışındaki diğer girişimlerimiz ise toplam 24 milyon dolarlık yatırım almıştı. Bu yıl ise 75 girişimimizin daha geniş bir yayılımla toplam 41 milyon dolar yatırım alması, ekosistemimizin tabana yayılan gücünü ve sürdürülebilir büyümesini açıkça ortaya koyuyor. Özetle, ekosistemimizin yatırım kapasitesini istikrarlı biçimde artırmaya devam ediyoruz. Bunu küresel ölçekte yatırımların temkinli seyrettiği bir dönemde başarmak ise İTÜ Çekirdek girişimlerine duyulan güvenin en güçlü göstergelerinden biri.”
İTÜ ARI Teknokent’in Global Hub Vizyonu ve Yatırım Fonu Paylaşıldı
Big Bang’in ilk gününde açılış konuşmasını gerçekleştiren İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş, İTÜ ARI Teknokent’in 22 yıllık yolculuğunu ve ekosistemin oluşumdan dönüşüme uzanan hikâyesini aktarırken, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 252 yıllık birikimini girişimcilerin cesareti, araştırmacıların merakı ve yatırımcıların güveniyle buluşturarak dünyanın önde gelen inovasyon topluluklarından birini inşa ettiklerini; hedeflerinin İTÜ ARI Teknokent’i gerçek bir global hub haline taşımak olduğunu vurguladı. Otomotiv İhracatçıları Birliği (OİB), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder), Halkbank ve AstraZeneca gibi paydaşlarla yürütülen dikey programlarla sektörel derinleşmenin güçlendiğine, 2026’da Togg ve TTGV ile yeni dikey programların devreye alınacağına ve Maxis ile birlikte kurulan İTÜ ARI Teknokent Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun 25 milyon dolarlık hedef büyüklüğüyle girişimlerin ölçeklenme yolculuğuna güçlü destek sağlayacağına dikkat çekti.
Girişimcilikte İş Birliği ve Etki Vurgusu Öne Çıktı
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, Big Bang’in ilk gününde yaptığı açılış konuşmasında inovasyonun her yerde olduğunu, ancak etki üretmenin giderek daha kritik hale geldiğini vurguladı. Prof. Dr. Mandal, özellikle takımsal girişimlerde etkiyi artırmayı hedeflediklerini belirterek şunları söyledi: “Girişimcilerimizin yalnızca iş birliğini değil, birlikte iş yapmayı öğrenmelerini istiyoruz. Sorunların daha karmaşık, değişken ve dinamik hale geldiği bir dönemde ‘biz sizin için düşünüyoruz’ yerine ‘biz sizinle birlikte düşünüyoruz’ anlayışıyla hareket etmeliyiz. İçinde bulunduğumuz 5’inci Sanayi Devrimi’nde insan odaklı olmak, sürdürülebilir hareket etmek ve ani değişimlere çevik cevap verebilmek kilit rol oynuyor.”
ImpactVerse Panelinde Ekosistem Liderleri Buluştu
Açılış konuşmalarının ardından, Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, Plug and Play Ortağı Ömer Gözen, Maxis Genel Müdürü Özgür Temel ve TTGV Genel Sekreteri Hanzade Sarıçiçek’in katılımıyla ImpactVerse paneli gerçekleştirildi. İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş moderatörlüğünde gerçekleşen panelde; girişimlere küresel ölçekte etkilerini büyütecek fon yapıları, hızlandırma modelleri ve yeni partnerlik perspektifleri aktarıldı.
Maxis Genel Müdürü Özgür Temel, İTÜ ARI Teknokent ile hayata geçirilen Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun teknoloji girişimlerine odaklanacağını belirterek, fonun ölçeklenebilir bir yatırım hattı oluşturmayı hedeflediğini ifade etti. Plug and Play Ortağı Ömer Gözen, girişimcilik ve ticarileştirme kültürünün üniversite müfredatlarına daha fazla entegre edilmesi gerektiğini vurgularken; yapay zekâ, veri merkezleri ve ulusal güvenlik odağında savunma teknolojilerine yatırımın önemine dikkat çekti. Gözen ayrıca Plug and Play Türkiye ofisini İTÜ ARI Teknokent’e taşıdıklarını belirterek, ekosistemle yeni ortak programlar geliştireceklerini ifade etti.
TTGV Genel Sekreteri Hanzade Sarıçiçek, İTÜ ARI Teknokent ile iklim ve temiz teknolojiler alanında yeni bir iş birliği hayata geçireceklerini belirterek, yeşil teknolojilerde girişimci sayısını artırmaya ve bu alandaki girişimleri daha fazla desteklemeye odaklandıklarını söyledi. Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş ise İTÜ ARI Teknokent iş birliğiyle dijital sağlık ve yapay zekâ odağında yeni bir dikey program başlattıklarını ifade ederek, Togg’un sürdürülebilirlik ve insan odaklı çözümleri merkezine alan bir yaklaşım benimsediğini aktardı.
Teknoloji Odaklı Gelecek Senaryoları Masaya Yatırıldı
Big Bang’in ikinci gününün açılış konuşmasını İTÜ ARI Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gülsün Sağlamer gerçekleştirdi. Sağlamer, çeşitliliğin inovasyonun temel itici gücü olduğuna dikkat çekerek, “Çeşitlilik bir sosyal ideal değil, inovasyonun motorudur. Kadınların ve farklı bakışların eksik olduğu teknoloji, toplumu temsil etme gücünden yoksun kalır ve eksik kalır. Biz İTÜ ARI Teknokent olarak, insanı ve kapsayıcılığı merkeze alan bir inovasyon kültürü inşa ediyoruz” dedi.
Ardından yapay zekâ alanındaki uluslararası başarılarıyla tanınan Tazi.Ai CEO’su Prof. Dr. Zehra Çataltepe’nin keynote konuşması ve küresel vizyoner konuşmacı Tariq Qureishy’nin sunumları teknoloji odaklı gelecek senaryolarını değerlendirdi. İki gün boyunca özel şovlar ve etkileşimli performanslarla zenginleşen etkinlik, Harun Tekin ve Koray Candemir’in “Şakalı Akustik” performansıyla unutulmaz bir kapanış yaptı.
Big Bang 2025’e bu yıl Elginkan Vakfı Elmas Paydaş olarak destek verirken; EPDK | ELDER ve Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Platin Paydaş olarak girişimlerin büyüme yolculuğuna katkı sağladı. AGESA, AKSigorta, Neova Sigorta, Yapı Kredi Teknoloji, Bacacı Yatırım Holding, Enerjisa, Hayat, TEB ve Yalçıner Patent gibi güçlü kurumların yer aldığı paydaş ağı, girişimlerin küresel başarı hikâyeleri yaratmasında kritik bir rol üstleniyor.
Tesla, şimdiye kadarki en büyük şarj istasyonundaki tüm Supercharger ünitelerinin tamamen hizmete girdiğini duyurdu. Kaliforniya’nın Lost Hills bölgesinde inşa edilen bu dev tesis, elektrikli araç şarjında yeni bir dönemi başlatıyor. İstasyon, hem tesisin park yerlerini gölgelendiren geniş güneş paneli çatılarından hem de büyük batarya sistemlerinden güç alıyor.
Tesla, Supercharger müjdesi verdi
Tesis, toplamda 164 adet şarj noktasına sahip. Bu sayı, tipik bir hızlı şarj istasyonunda bulunan dört ila yirmi üniteye kıyasla çok büyük bir fark yaratıyor. Daha önce şirketin en büyük istasyonu olan Barstow, Kaliforniya’daki Supercharger tesisinde 120 ünite bulunuyordu.
Lost Hills’teki yeni tesis, bu rekoru 164 şarj ünitesiyle geride bırakıyor. İstasyonun enerji altyapısı da dikkat çekiyor. Tesis, 11 MW gücündeki güneş paneli çatılarından elde ettiği enerjiyi, toplam 39 MWh depolama kapasitesine sahip 10 adet Megapack bataryaya aktarıyor.
Bu yeni tesis, sürdürülebilir elektrikli araç şarjı konusunda yeni bir standart belirliyor ve Tesla’nın dikey entegrasyon yaklaşımını gözler önüne seriyor. Şirket yalnızca elektrikli araç üretmekle kalmıyor, aynı zamanda şarj istasyonlarını ve onlara güç sağlayan enerji sistemlerini de kendisi geliştiriyor.
Tesla’nın şarj direktörü Max De Zegher’in açıklamalarına göre, güneş panelleri ve bataryaların entegrasyonu, bu dev tesisin geleneksel bir şebeke bağlantısına göre çok daha hızlı kurulmasını sağladı.
Samsung, Türkiye'de Android 16 tabanlı One UI 8 güncellemesi dağıtımına devam ediyor. İşte son güncellenen modeller.
ABD’de bir şarj istasyonunun devreye girmesi, gerekli altyapı iyileştirmeleri nedeniyle aylar, hatta yıllar sürebiliyor. Lost Hills istasyonunun ilk 84 ünitesi, inşaatın başlamasından sadece sekiz ay sonra, yani Temmuz ayının başında hizmete açıldı. Tüm alanın tamamen faaliyete geçmesi ise yaklaşık bir yıl sürdü.
Güneş enerjisi ve batarya depolaması bu hızlı kurulumda kritik bir rol oynadı. Yenilenebilir kaynaklar temiz olsa da sürekli güç sağlamıyor. Bataryalar ise güneşin olmadığı zamanlarda kullanılmak üzere enerjiyi depolayarak süreklilik sorununu gideriyor.
De Zegher, istasyonun teknik olarak tamamen şebekeden bağımsız olmadığını, gelecekte kapasite artırımı için küçük bir şebeke bağlantısı bulunduğunu belirtiyor. Ancak pratikte istasyonun neredeyse tamamen güneş enerjisiyle çalıştığı açıkça görülüyor.
Tesla’nın sadece elektrikli otomobilleriyle değil, artık hizmet sektörüyle de adından söz ettirmeye başladığını görmek gerçekten şaşırtıcı. Amerika’da bir Tesla restoranı açıldığını ilk duyduğumda bunun bir şaka olduğunu düşünmüştüm ancak gidip yerinde görünce ne kadar ciddiye alınmış bir proje olduğunu anladım. Ailece gittiğimiz bu mekanda, adı Tesla Diner olan restoranın her köşesi teknolojiyle donatılmış durumdaydı ve deneyimimiz gerçekten benzersizdi.
Restorana vardığımızda etrafın Tesla şarj istasyonlarıyla dolu olduğunu gördük. Biz içeride yemeğimizi yerken aracımız dışarıda süper hızlı bir şekilde şarj oluyordu, bu da elektrikli araç sahipleri için büyük bir kolaylık sağlıyor. İçeri girdiğimizde siparişlerin dijital ekranlardan verildiğini ve içeceklerinizi kendiniz aldığınızı fark ediyorsunuz. Çocuklar için Tesla temalı boyama kağıtları gibi ince düşünülmüş detaylar da ailelerin keyifli vakit geçirmesine katkı sağlıyor.
Mekanın tasarımı adeta bir uzay üssünü andırıyor. Üst kata çıkarken merdivenlerde Optimus robotunu görmek ve ona selam vermek oldukça eğlenceliydi. Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği restoranda, dışarıdaki dev ekranda film izleme imkanı bile sunulmuş. Ayrıca kullanılan elektriğin güneş enerjisinden elde ediliyor olması, Tesla’nın sürdürülebilirlik vizyonunu restoranına da taşıdığını net bir şekilde gösteriyor.
Gelelim yemeğe; sipariş ettiğimiz hamburger, Cybertruck tasarımına sahip özel bir karton kutuyla servis edildi. Bu kutu o kadar ilgimi çekti ki atmaya kıyamayıp hatıra olarak Türkiye’ye getirdim. Ancak dürüst olmak gerekirse, Tesla otomobil üretme konusunda ne kadar başarılıysa, hamburger lezzeti konusunda o kadar iddialı değilmiş. Arabaları çok iyi yapıyorlar ama yemeklerin lezzeti beklentimin biraz altında kaldı diyebilirim.
Yurt dışından uygun fiyatlı akıllı telefon getirmeyi planlayan vatandaşlar için beklenen kötü haber geldi. Ortaya çıkan son verilere ve hesaplamalara göre 2026 IMEI kayıt ücreti rekor bir seviyeye ulaştı.
2026 IMEI kayıt ücreti hakkında detaylar
Yeniden Değerleme Oranı (YDO) kapsamında yapılan güncel hesaplamalar harç bedellerini doğrudan etkilemeye devam ediyor. Bu doğrultuda, gelecek yıl uygulanacak olan yeni kayıt ücreti 57 bin TL seviyesine yükseldi.
Ayrıca bu ciddi artışın teknoloji severleri oldukça üzeceği tahmin ediliyor. Çünkü yurt içi ve yurt dışı cihazlar arasındaki fiyat makası giderek kapanıyor.
Yurt dışı cihaz avantajı bitiyor mu?
Bundan 2-3 yıl önce yurt dışından iPhone veya Android telefon almak kullanıcılara büyük bir fiyat avantajı sağlıyordu. Ancak açıklanan bu yeni yüksek harç bedelleri mevcut durumu kökünden değiştiriyor.
Geçmişten bugüne fiyat değişimi
Sadece 2-3 yıl öncesine kadar yolcu beraberinde getirilen telefonların kayıt ücretleri çok cüzi miktarlardaydı. Bugün gelinen nokta ise enflasyonun harçlar üzerindeki sert etkisini net bir şekilde gösteriyor.
Embark Studios tarafından geliştirilen extraction shooter türündeki ARC Raiders oyunu, piyasaya çıktığı günden bu yana olağanüstü bir satış performansı sergiliyor ve 2025 yılının en büyük hitleri arasına kesinlikle giriyor. Oyun, lansmanından sadece haftalar sonra 7 milyon satış barajına hızla yaklaştığını gösteriyor.
ARC Raiders satış rekoru kırdı
Yayıncı Nexon’un üçüncü çeyrek raporunda oyunun 4 milyonluk satış rakamını geçtiği doğrulanmıştı. Bu güçlü çıkışın ardından, ARC Raiders’ın toplamda 7 milyon satış sınırına yaklaştığı bilgisi paylaşıldı.
Özellikle Steam platformundaki performansı dikkat çekiyor; sadece geçen hafta içerisinde oyunun yaklaşık 750 bin kopya sattığı belirtildi. Alinea Analytics’in verileri, ARC Raiders’ın yalnızca Steam’de 4 milyon satışa ulaştığını ve bu platformun satış listelerinin üst sıralarında yer almaya devam ettiğini gösteriyor.
Oyunun sektördeki etkisi de oldukça belirginleşti. ARC Raiders, Newzoo’nun Ekim 2025 MAU (Aylık Aktif Kullanıcı) ve gelir sıralamalarında ilk 20 arasına girerek pazarın ana akım ürünleri arasındaki yerini aldı. Yayıncı Nexon’un 2025 yılı finansal performansını da bu başarının önemli ölçüde etkilediği görülüyor. İlk iki haftalık süreçte elde edilen 4 milyonluk çıkışın ardından gelirlerdeki artışın sürmesi bekleniyor.
Samsung, Türkiye'de Android 16 tabanlı One UI 8 güncellemesi dağıtımına devam ediyor. İşte son güncellenen modeller.
Oyun basını da ARC Raiders için olumlu yorumlar paylaştı. Erken aşamalarda silah dengesi konusunda bazı sınırlamalar bulunduğu belirtilse de, oyunun taktiksel yapısı ve oyuncuların ARC tehdidine karşı geliştirdiği ekip stratejilerine odaklanması, genel deneyimi zenginleştiren temel unsurlar olarak değerlendiriliyor.
Geliştirici ekibin son yayınladığı içerik paketi olan Stella Montis’in eklenmesiyle birlikte, oyunun atmosferinde gözle görülür bir çeşitlilik oluştu. Mevcut satış grafiğini sürdürmesi durumunda, ARC Raiders’ın yıl sonuna kadar çok daha yüksek rakamlara ulaşması bekleniyor.
Doğa sporları, uzun yürüyüşler ya da günlük şehir aktiviteleri… Tüm bu hareketlerde en önemli unsurlardan biri doğru ayakkabı seçimidir. Yanlış ayakkabı sadece konforu değil performansı ve güveni de etkiler. İşte bu noktada Salomon ayakkabılar farklı zemin koşullarında dengeyi sağlayan, dayanıklı ve performansı artıran modelleriyle öne çıkıyor. The Moose Bay iş birliğiyle sunulan bu koleksiyon hem erkekler hem kadınlar için geniş bir ürün yelpazesi içeriyor. Yürüyüşten koşuya, trekking’den trail running’e kadar her alanda kullanılabilecek ayakkabılar gelişmiş taban teknolojileri ve kaliteli malzemeleriyle her adımda güven veriyor.
Salomon Ayakkabıları Öne Çıkaran Temel Özellikler
Salomon ayakkabılar, tasarım ve teknolojiyi bir araya getirerek her zemin koşulunda üstün performans sunuyor. Kullanıcılar, hem şehir içinde hem doğada bu ayakkabılarla rahat yürüyüş ve koşular yapabiliyor. Özellikle Salomon outdoor ayakkabı modelleri, farklı hava şartlarına ve arazilerde kullanıma uygun şekilde üretiliyor. Hafif yapısı sayesinde uzun süreli kullanımda dahi ayaklarda yorgunluk yaratmıyor. Bunun yanında, nefes alabilen yapısı sayesinde terlemeyi minimum seviyeye indiriyor ve uzun yürüyüşlerde konfor sağlıyor.
Salomon Erkek Ayakkabılar: Zorlu Koşullarda Maksimum Performans
Erkek kullanıcılar için özel tasarlanan Salomon erkek ayakkabı modelleri, zorlu arazi koşullarında dayanıklılık ve esnekliği bir arada sunuyor. Kayalık, çamurlu veya engebeli arazilerde güvenli adımlar atmana yardımcı oluyor. Salomon erkek ayakkabı modellerinin ergonomik yapısı, uzun süreli kullanımlarda ayak sağlığını koruyor ve yürüyüş ya da koşu performansını artırıyor. Trekking veya trail running gibi sporlar için özel olarak tasarlanan modeller, darbeleri emen taban yapısı sayesinde adımlarını dengeli hale getiriyor.
Salomon Kadın Ayakkabılar: Hafif, Dayanıklı ve Güçlü Yapı
Kadın kullanıcılar için geliştirilen Salomon kadın ayakkabı modelleri, hafifliği ve dayanıklılığıyla dikkat çekiyor. Günlük yürüyüşlerde ya da doğa sporlarında güvenle kullanılabiliyor. Salomon kadın ayakkabı seçeneklerinin ayak yapısına uygun tasarımı sayesinde uzun süreli yürüyüşlerde konforu artırıyor ve performansı destekliyor. Özellikle suya dayanıklı modeller, yağışlı havalarda ayakların kuru kalmasını sağlıyor ve çeşitli zeminlerde mükemmel tutuş sunuyor.
Salomon Ayakkabılarda Kullanılan Teknolojiler
Salomon ayakkabılar, teknolojik özellikleriyle kullanıcı deneyimini üst seviyeye taşıyor. Salomon EnergyCell taban adımlar sırasında darbeleri emerek eklemlere binen yükü azaltıyor ve enerjini korumana yardımcı oluyor. Salomon Contagrip taban yapısı, kaygan ya da engebeli yüzeylerde üstün tutuş sağlıyor.
Salomon su geçirmezayakkabı modelleri, yağışlı veya nemli havalarda ayaklarını kuru tutarken, uzun yürüyüş ve trekkinglerde güvenle kullanılabiliyor. Bu teknolojiler bir araya gelerek, her adımda denge ve performans sağlıyor.
The Moose Bay’de Salomon Ayakkabı Alışverişinin Avantajları
The Moose Bay, Salomon ayakkabılara ulaşmak için güvenilir bir adres olarak öne çıkıyor. Burada hem erkek hem de kadın modelleri geniş bir ürün yelpazesiyle bulabilirsin. Salomon yürüyüş ayakkabısı ve Salomon trekking ayakkabı modelleri farklı arazi ve hava koşullarına uygun şekilde kategorilere ayrılmış. Online mağaza, ürünleri rahatça inceleme ve ihtiyacına en uygun modeli seçme imkânı sunuyor. Hızlı teslimat seçenekleri, güvenli ödeme altyapısı ve kolay iade politikası sayesinde alışveriş deneyimi sorunsuz hale geliyor.
Salomon Ayakkabılarla The Moose Bay’de Performansını Güçlendir
Spor ve doğa aktivitelerinde performansını artırmak için doğru ayakkabı seçimi çok önemli. Salomon trail running ayakkabı modelleri, uzun mesafeli koşular ve engebeli zeminler için özel olarak tasarlanıyor. Taban teknolojileri sayesinde her adımda denge sağlıyor ve ayaklarını koruyor.
Salomon koşu ayakkabısı modelleri de şehir koşuları ve parkur antrenmanları için ideal yapıya sahip. Dayanıklı dış yüzey ve gelişmiş taban yapısı, hem kontrol hem de hareket özgürlüğü sağlıyor. The Moose Bay’den bu modelleri seçerek performansını bir üst seviyeye taşıyabilirsin.
OpenAI CEO’su Sam Altman, şirketin yapay zeka odaklı yeni bir donanım geliştirmekte olduğunu bu hafta resmen doğruladı. Altman, geliştirdikleri bu cihazın günümüz akıllı telefonlarının yarattığı dikkat dağınıklığı ve karmaşadan tamamen uzak olacağını belirtiyor. Cihazı kullanma deneyimini, dağlarda ve bir göl kenarındaki kulübede huzurla oturmaya benzeten Altman, teknolojinin daha sakinleştirici bir yöne evrilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak bu deneyimin sağlanabilmesi için cihazın kullanıcıyı bağlam içinde anlaması, alışkanlıklarını ve rutinlerini sürekli analiz etmesi gerekiyor.
Göl kenarında huzur mu, 7/24 takip mi? Altman’ın yeni cihaz vizyonu
Cihazın vaat ettiği bu sükunet ve sadelik, arka planda kapsamlı bir veri takibi ve işleme sürecine dayanıyor. Sistemin nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı ve nasıl konuştuğunuzu bilmesi, kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmak için zorunlu görünüyor. Bu durum, teknoloji dünyasında “konfor karşılığında veri paylaşımı” tartışmalarını yeniden alevlendiriyor. Cihazın her anı kaydeden ve öğrenen yapısı, gönüllü bir gözetim mekanizması gibi çalışarak mahremiyet sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Altman’ın vizyonundaki bu “sakin teknoloji” kavramı, büyük ölçüde kullanıcıların şirkete duyacağı güvene endekslenmiş durumda. Cihaz ne kadar bağlam farkındalığına sahip olursa, kişisel veriler üzerindeki hakimiyeti o kadar artıyor. Bu noktada kullanıcıların, algoritmaların ve şirketin kişisel verileri ticari bir koz olarak kullanmayacağına veya güvenlik ihlallerine karşı koruyacağına tam anlamıyla güvenmesi gerekiyor. Şirketin geçmişteki fikri mülkiyet yaklaşımları ve veri kullanımı politikaları, bu güvenin tesis edilmesinde kritik bir rol oynuyor.
Özellikle Altman’ın daha önce telif hakkıyla korunan içeriklerin eğitim verisi olarak kullanılmasına dair açıklamaları ve Sora 2 lansmanı sonrası yaşanan telif tartışmaları, veri kullanımı konusundaki hassasiyeti artırıyor. Şirket, tepkiler üzerine içerik üreticilerine daha fazla kontrol hakkı tanıyacağını belirtse de, genel yaklaşımın “önce erişim, sonra izin” şeklinde olduğu yönündeki eleştiriler devam ediyor. Dijital hayattaki pürüzleri gidermeyi hedefleyen bu cihaz, aslında kullanıcı hayatı üzerinde geniş bir denetim yetkisine sahip olmayı gerektiriyor.
OpenAI Mixpanel veri ihlali ile API kullanıcı bilgileri sızdı. İsim ve e-postaların etkilendiği olayın detayları burada.
Sonuç olarak OpenAI’nın yeni cihazı, büyük bir kullanım kolaylığı vaat ederken, karşılığında şeffaf bir veri takası talep ediyor gibi görünüyor. Huzurlu bir göl kenarı deneyimi ile potansiyel bir izleme aracı arasındaki ince çizgi, şirketin şeffaflık politikalarıyla belirlenecek. Kolaylık ve mahremiyet arasındaki bu denge, teknolojinin gelecekteki kabulünü şekillendirecek en önemli faktör olacak.
Siz hayatınızı tamamen analiz edip size özel çözümler sunan bir cihaz için verilerinizin sürekli işlenmesine izin verir miydiniz?
Opel, ilkbahar aylarında tanıttığı Frontera ile kısa zamanda önemli bir başarıya ulaştı. Herkes için ulaşılabilir olmasıyla dikkat çeken aile dostu SUV Opel Frontera, elektrikli modelinde artık daha uzun menzilli yeni bir seçeneğe kavuştu. GS donanım seviyesi ile 1 milyon 751 bin liradan satışa sunulan Frontera Elektrik “Uzun Menzil”, standart menzilden sadece 100 bin lira farklı satışa sunuluyor. Frontera Elektrik “Uzun Menzil” modeli, yeni 54 kWs bataryayla birlikte geliyor ve emisyonsuz sürüşte 408 kilometreye kadar menzil sunuyor.
Uzun yolculuklar artık daha cazibeli
Tüm Frontera modelleri karakteristik, sağlam bir tasarımın yanı sıra geniş iç hacmi ve birçok akıllı çözüm deneyimi sunuyor. Piyasaya sunulduğu günden beri mevcut olan hibrit versiyona ve 44 kWs bataryaya sahip Frontera Elektrik modeline, şimdi daha uzun menzilli tamamen elektrikli yeni versiyon da eklendi. Batarya kapasitesi 10 kWs artırılırken, enerji tüketimi ise azaldı. Bu sayede Frontera Elektrik “Uzun Menzil” modeli, şarj molaları arasında yerel olarak emisyonsuz şekilde 408 kilometreye kadar yol kat edebiliyor.
Böylece Opel, tamamen elektrikli araç tercih eden kullanıcıları için artık bir seçim yapma imkânı sunuyor: Çoğunlukla şehir içinde araç kullanacaklar için küçük bataryalı, 305 kilometre menzil sunan model ideal bir seçim olurken daha uzak mesafeler kat etmek isteyenler için ise Frontera Elektrik’in büyük bataryalı “Uzun Menzil” modeli de artık seçenekler arasında yer alıyor. Uzun menzilli versiyon, 100 kW hızlı şarj istasyonunda yalnızca yarım saat içerisinde bataryası %20’den %80’e kadar doldurulabiliyor.
Giriş seviyesinde bile üst düzey donanımlar
Hangi motor seçeneği olursa olsun tüm Frontera modellerinde geniş iç hacim ve üstün esneklik öne çıkıyor. Frontera, yaklaşık 1.600 litreye varan yük kapasitesi ve 60:40 oranında bölünebilen arka koltuk düzeniyle geniş bir kullanım esnekliği sunuyor. Yan tarafların ve arka camların dik tasarımı sayesinde Frontera, özellikle arka koltuktaki yolculara geniş bir alan sunuyor.
Bunlara ek olarak, Frontera’da yolculukları daha keyifli hale getiren akıllı özellikler de bulunuyor. Esnek tutma kayışlarından, koltuk arkalıklarındaki akıllı telefon ceplerine ve kablosuz şarj cihazına kadar uzanan bu özellikler giriş seviyesi modellerde bile sunuluyor. Ayrıca Opel, sürücü ve ön koltuktaki yolcu için merkezi bir ergonomik girinti içeren patentli Intelli-Seat ile koltuklardaki yenilikleri bir kez daha geniş bir alıcı kitlesi için ulaşılabilir hale getiriyor.
Çinli araştırmacılar, Elon Musk’ın sahibi olduğu Starlink uydu internet ağını engellemenin teorik yollarını arıyor. Yapılan yeni bir simülasyon çalışması, Tayvan gibi büyük bir adanın uydu internet erişiminin tamamen kesilebileceğini ortaya koydu. Zhejiang Üniversitesi ve Pekin Teknoloji Enstitüsü tarafından yürütülen bu çalışma, “büyük ölçekli elektronik harp” senaryolarını test ediyor. Araştırma sonuçlarına göre, bu engellemeyi başarmak için gökyüzüne binlerce drone yerleştirmek gerekiyor.
Tayvan üzerinde elektronik kalkan: 2000 drone ile Starlink engellemesi
Simülasyona göre, Tayvan’ın tamamını internet karanlığına gömmek için özel sinyal kesici ekipmanlarıyla donatılmış yaklaşık 1.000 ila 2.000 drone kullanılması şart. Bu cihazlar, savaş alanının üzerinde bir “elektromanyetik kalkan” oluşturarak uydudan gelen sinyalleri bloke etmeyi hedefliyor. Bilim insanları, bu kalkanı oluşturmak için gerçek Starlink verilerini kullanarak 12 saatlik bir konumlandırma simülasyonu gerçekleştirdi.
Starlink uyduları, özellikle 2022’de Rusya-Ukrayna savaşında iletişim hatlarını yeniden kurmak için kullanıldığından beri Çin’in odak noktasında yer alıyor. Ancak Musk’ın uyduları, tipik uydulara kıyasla daha gelişmiş bir teknolojiye ve ağ yapısına sahip olduğu için engellenmesi oldukça zor. Araştırmacılar, sinyali tamamen kesmek için 20 kilometre irtifada uçan ve elektronik gürültü yayan bir drone ızgarası tasarladı.
Elde edilen bulgular, 935 adet yüksek güçlü koordineli drone’un gerekli kalkanı oluşturabileceğini gösteriyor. Eğer daha düşük maliyetli ve düşük güçlü drone’lar kullanılırsa, bu sayı yaklaşık 2.000 adede kadar çıkıyor. Elbette binlerce drone’u aynı anda havada tutmak ve sürekli yakıt ikmali sağlamak lojistik açıdan büyük bir maliyet ve zorluk yaratıyor. Ayrıca Tayvan’ın drone karşıtı savunma sistemleri olsa da, 20 kilometre yükseklikteki hedefleri vurmak hiç de kolay bir işlem değil.
Starlink Türkiye gündemi hakkında bakanlık kaynakları net konuştu. 2026 iddiaları yalanlandı ve konunun gündemde olmadığı açıklandı.
Bu çalışma, Çin’in teknolojik harp yeteneklerini ve olası kablo kesme senaryolarını güçlendirdiğini gösteriyor. Simülasyonun gerçek dünya koşullarında ne kadar uygulanabilir olduğu tartışılsa da, uydu internetinin dokunulmaz olmadığı anlaşılıyor. Peki, siz bu tür elektronik harp teknolojilerinin geleceği ve uydu internet güvenliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dünyanın en popüler dijital yayın platformlarından biri olan Netflix, merakla beklenen Stranger Things dizisinin final sezonuyla birlikte teknik zorluklar yaşadı. Stranger Things 5. sezonunun ilk dört bölümü yayınlandığı anda binlerce kullanıcı platforma erişim sorunuyla karşı karşıya kaldı. Milyonlarca izleyicinin aynı anda sisteme yüklenmesi, sunucularda geçici bir kilitlenmeye neden oldu.
Stranger Things final sezonu Netflix’i kilitledi: Erişim sorunu çözüldü mü?
Sorun bildirimleri, bölümlerin yayınlanma saati olan ABD doğu saatiyle 20:00 civarında zirveye ulaştı. Downdetector verilerine göre, yayından sadece 10 dakika önce başlayan şikayetlerin sayısı hızla artarak 14.000 seviyesine yaklaştı. Kullanıcılar ekranlarında “Bir şeyler ters gitti” ve “İsteğinizle ilgili sorun yaşıyoruz” gibi hata mesajları gördüklerini rapor etti.
Yaşanan kesintide en sık görülen hata kodu NSEZ-403 olarak kayıtlara geçti. Bu kod, hesapların Netflix sunucularına bağlanamadığı durumlarda ortaya çıkıyor. Netflix, özellikle NSEZ-403 hatası alan kullanıcılarına çözüm olarak farklı bir cihaza geçiş yapmalarını tavsiye ediyor. Olayın dikkat çekici yanı ise dizinin yaratıcılarının daha önce yaptıkları, çökme yaşanmaması için bant genişliğinin yüzde 30 artırıldığına dair açıklamaydı.
Konuyla ilgili olarak teknoloji devi Netflix, Engadget’a resmi bir açıklama yaptı. Şirket, bazı üyelerin özellikle televizyon üzerinden izleme yaparken kısa süreli bir sorun yaşadığını doğruladı. Ancak teknik ekiplerin müdahalesiyle servisin 5 dakika içinde tüm hesaplar için tekrar normale döndüğü belirtildi.
Instagram Stranger Things fontu ile hikayelere gizem katın. Sınırlı süreli bu özelliği hemen deneyebilirsiniz.
Stranger Things’in 5. sezonunda Hawkins ekibi, Vecna ile son kez yüzleşmek üzere geri dönüyor. Yayınlanan ilk dört bölümün ardından Netflix, 25 Aralık tarihinde üç yeni bölüm daha yayınlayacak. Dizinin büyük finali ise 31 Aralık tarihinde izleyicilerle buluşacak.
Büyük bir hayran kitlesine sahip olan yapım, final sezonuyla yine gündeme oturmayı başardı. Siz Stranger Things’in yeni bölümlerini izlemeye başladınız mı ve platforma giriş yaparken herhangi bir yavaşlık hissettiniz mi? Deneyimlerinizi ve yorumlarınızı aşağıda paylaşabilirsiniz.
İngiltere hükümeti, bütçe açığını kapatmak adına yeni gelir kaynakları aramaya devam ediyor. Bu kapsamda elektrikli otomobiller için kilometre başına vergi uygulaması ciddi şekilde gündeme geldi. Maliye Bakanlığı, azalan yakıt vergilerini bu yeni yöntemle telafi etmeyi hedefliyor.
Kilometre başına vergi neden gündemde?
Ülke ekonomisindeki 22 milyar sterlinlik devasa açık, yetkilileri acil önlemler almaya itiyor. Hazine, mevcut akaryakıt vergilerinden elde edilen yıllık 25 milyar sterlinlik gelirin düşmesinden endişe ediyor. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla azalan bu gelirin, önerilen kilometre başına vergi sistemiyle dengelenmesi planlanıyor.
Maliye Bakanlığı destekliyor
İngiltere Maliye Bakanı Rachel Reeves, bu sistemi destekleyen isimlerin başında geliyor. Hazine yetkilileri de projenin bir an önce hayata geçirilmesi konusunda ısrarcı davranıyor. Uygulama başlarsa, araçların kat ettiği mesafe dijital olarak takip edilecek. Böylece sürücüler, kullandıkları yol kadar ödeme yapmak zorunda kalacak.
Sürücüler nasıl etkilenecek?
Bu yeni düzenleme, özellikle elektrikli araç sahiplerinin maliyetlerini artırabilir. Hükümet henüz resmi bir başlangıç tarihi açıklamadı ancak gözler Ekim ayındaki bütçe görüşmelerine çevrildi. Sektör temsilcileri, vergilendirmenin elektrikli araçlara geçişi yavaşlatmaması gerektiği konusunda uyarıyor.