Son on yıldır popüler kültürün en ilginç ve dikkat çeken figürlerinden biri haline gelen Labubu bebekleri, maceralarına beyazperdede devam ediyor. Dünya genelinde büyük bir fırtına estiren Labubu trendi, sinema dünyasının da dikkatini çekti ve Sony Pictures, bu potansiyeli değerlendirerek yayın haklarını satın aldı.
Labubu filmi karşımıza çıkıyor
Sony Pictures, Labubu sinema filmi projesi için yayın haklarını Çinli oyuncak üreticisi Pop Mart markasından aldı. Şirket, konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmaktan kaçındı ve proje şu anda ilk aşamalarda bulunuyor.
Bu nedenle filmin yönetmen, senarist veya yapımcı kadrosunda yer alacak isimler henüz belirlenmedi. Ancak kaynaklardan gelen bilgiler, Sony Pictures’ın tek bir sinema filmiyle yetinmeyebileceğini gösteriyor. Film ve dizilerden oluşan kapsamlı bir franchise zincirinin ortaya çıkma ihtimali yüksek görünüyor.
Labubu bebekleri ilk olarak 2015 yılında piyasaya sürüldü. Kısa sürede özellikle sosyal medya platformlarının etkisiyle küresel çapta büyük bir popülerlik kazandı.
DRAM maliyetlerindeki yükseliş, ekran fiyatlarında da artışa sebep olacak gibi görünüyor.
Pop Mart’ın uyguladığı sınırlı sayıda üretim ve sürpriz kutu stratejisi, Labubu’nun hızla popüler kültürün önemli bir parçası olmasını sağladı. Labubu bebeklerinin orijinal satış fiyatları yüksek seyrederken, nadir bulunan ürünler ikinci el piyasada şaşırtıcı derecede yüksek fiyatlara ulaşıyor.
Apple’ın profesyonel masaüstü bilgisayar serisi hakkında önemli bir iddia ortaya atıldı. Bloomberg’den Mark Gurman’a göre, Apple’ın yakın zamanda yeni Mac Pro çıkarma planı bulunmuyor. Rapor, şirketin bu modeli “büyük ölçüde gözden çıkardığını” belirtiyor.
Yeni Mac Pro yerine Mac Studio öne çıkıyor
Mac Pro en son 2023 yılında M2 Ultra çipi ile güncellenmişti. Ancak Gurman, Apple’ın stratejisinin yakın zamanda değişmeyeceğini vurguluyor. Görünüşe göre şirket, M4 Ultra çipi üzerinde çalışmayı durdurdu. Bu nedenle, söz konusu çipi kullanması beklenen modeli de iptal edildi.
M5 Ultra çipi Mac Studio’ya özel olabilir
Bu durum, Apple’ın bir sonraki üst düzey çipi olan M5 Ultra’nın şu anda yalnızca Mac Studio için hedeflendiği anlamına geliyor. Raporlar, bu gelişmenin Mac Pro’nun 2026 yılında da önemli bir güncelleme almayacağına işaret ettiğini gösteriyor.
Apple tarafından 2026 yılında tanıtılacak iPad yol haritası sızdırıldı. Görünen o ki güçlü modeller bu yıl geliyor.
Şirket içi görüşler de bu yönde
Gurman, şirket içinden duyduklarına dayanarak Apple’ın Mac Pro’yu büyük ölçüde gözden çıkardığını yazıyor. Şirket içindeki genel kanı, Mac Studio’nun artık Apple’ın profesyonel masaüstü stratejisinin hem bugününü hem de geleceğini temsil ettiği yönünde.
Mevcut duruma bakıldığında, mümkün olan en güçlü Mac’i isteyen kullanıcılar için Mac Studio’nun en mantıklı yol olduğu açıkça görülüyor.
Peki, Apple’ın Mac stratejisi hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Valve, yeni konsolu Valve Steam Machine hakkında çarpıcı bir açıklama yaptı. Bir mühendise göre yeni cihaz, Steam kullanıcılarının yüzde 70’inin sahip olduğu oyun bilgisayarlarından daha iyi veya onlara eşit bir performans sunacak.
Valve Steam Machine neden bu kadar iddialı?
Şirket mühendisi Aldehayyat, bu iddiayı yakın zamanda verdiği bir röportajda dile getirdi. Cihazın hedeflerini belirlerken Steam Donanım Anketi verilerini baz aldıklarını açıkladı. Bu sayede, oyuncuların evlerindeki mevcut donanımlara göre net bir kıyaslama yaptılar.
Hedef en güçlü olmak değil, akıcı olmak
Aldehayyat, amaçlarının piyasadaki en güçlü PC’yi yaratmak olmadığını özellikle vurguladı. Bunun yerine Valve, akıcı, basit ve uygun fiyatlı bir platform sunmayı hedefliyor. Asıl amaç, Steam kütüphanesindeki oyunların büyük çoğunu sorunsuzca çalıştırmak.
DRAM maliyetlerindeki yükseliş, ekran fiyatlarında da artışa sebep olacak gibi görünüyor.
Eski donanımlara karşı devrim
Bu açıklama, cihazın 8GB VRAM gibi bazı özelliklerine yönelik endişeleri de gideriyor. Steam verilerine göre, çok sayıda oyuncu hâlâ GTX 1650 veya Intel Iris Xe gibi eski grafik kartları kullanıyor. Yeni Steam Machine, özel RDNA 3 GPU’su ile bu sistemleri kolayca geride bırakacak.
Küp tasarımlı yeni cihazın, Steam Deck’ten altı kat daha güçlü olması bekleniyor. Özel AMD Zen 4 işlemci ve AMD FSR teknolojisi desteğiyle 4K 60 FPS oyun deneyimini hedefliyor. Cihazın 2026 başında piyasaya sürülmesi planlanıyor.
Peki, yeni Valve Steam Machine hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Teknoloji dünyasının iki devi karşı karşıya! Bu videomuzda, mobil dünyanın en iddialı iki amiral gemisini, Google Pixel 10 Pro XL ve Xiaomi 17 Pro Max’i detaylıca kıyaslıyoruz. Bir yanda Google’ın yapay zeka ve yazılım dehasını konuşturduğu, saf Android deneyiminin zirvesi olan Pixel 10 Pro XL; diğer yanda ise donanım sınırlarını zorlayan, ham güç ve inovasyonun temsilcisi Xiaomi 17 Pro Max bulunuyor. Her iki telefon da “Pro” ve “Max” unvanlarının hakkını sonuna kadar veriyor, ancak hangisi sizin için doğru seçim?
Bu karşılaştırmada ilk olarak performansa odaklanıyoruz. Google Pixel 10 Pro XL, en yeni Tensor G5 çipiyle yapay zeka destekli görevlerde ve anlık işlemlerde fark yaratmayı hedeflerken, Xiaomi 17 Pro Max gücünü Qualcomm’un canavarı Snapdragon 8 Elite Gen 5 platformundan alıyor. Peki ya batarya? Pixel’in 5.200 mAh’lik pili, Xiaomi’nin 100W hızlı şarj destekli tam 7.500 mAh’lik devasa bataryası karşısında nasıl bir performans sergiliyor? Oyun, günlük kullanım ve pil ömrü testlerimizin sonuçları sizi şaşırtacak.
Kamera cephesinde ise felsefeler çarpışıyor. Pixel 10 Pro XL, Google’ın efsanevi hesaplamalı fotoğrafçılık sihrini kullanarak her koşulda en iyi kareyi yakalamayı vaat ediyor. Diğer yanda ise Xiaomi 17 Pro Max’in Leica imzalı, üç adet 50 megapiksellik sensörden oluşan güçlü kamera kurulumu yer alıyor. Sadece donanım değil, ekran teknolojisinde de rekabet kızışıyor. Her iki telefonun da muhteşem LTPO OLED panelleri var, ancak Xiaomi’nin arka kapaktaki yenilikçi ikinci ekranı, onu farklı bir lige taşıyor.
Sizce bu savaşın galibi kim? Google’ın yazılım ve yapay zeka optimizasyonu mu, yoksa Xiaomi’nin sunduğu inanılmaz donanım ve rekor kıran batarya mı? Videomuzu izledikten sonra kararınızı yorumlar bölümünde bizimle paylaşmayı unutmayın. Teknolojinin zirvesindeki bu iki modeli karşılaştırdığımız videomuzu beğenmeyi ve kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Monster Hunter Stories Xbox oyuncuları için nihayet erişilebilir hale geldi. Capcom’un sevilen yan oyun serisinin ilk iki oyunu, uzun bir bekleyişin ardından Microsoft konsollarına resmi olarak çıkış yaptı.
Monster Hunter Stories Xbox Çıkış Tarihi ve Fiyatları
Capcom’un popüler Rol Yapma Oyunu serisi, konsolun ilk kez 2010 yılında Monster Hunter Frontier Z ile tanışmasından yıllar sonra, şimdi yeni bir döneme giriyor. İlk iki Monster Hunter Stories oyunu, 14 Kasım 2025 tarihinde Xbox One ve Xbox Series X/S için piyasaya sürüldü. Bu çıkış, serinin hayranları için önemli bir gelişmeyi temsil ediyor.
İlk İki Oyunun Detayları
Serinin ilk oyunu olan Monster Hunter Stories, Japonya’daki 3DS lansmanının dokuzuncu yıl dönümünü kutladıktan kısa bir süre sonra Xbox’a geldi. İlk oyun, OpenCritic’te 79 ortalama puana ve Steam’de “Çok Olumlu” kullanıcı incelemelerine sahip. Aksiyon-macera serisinin bu ilk oyunu, oyuncuları avcı olmak yerine, canavarları yetiştiren ve onlarla ömür boyu bağ kuran Canavar Binicileri rolüne sokuyor.
Yeni söylentiler, beklenen Half-Life 3 duyurusu için 2025 sonunu işaret ediyor. Valve, bu kez hayranları şaşırtabilir.
Yeni Oyun Öncesinde Seriye Isınma Fırsatı
Serinin devamı olan Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin ise aynı gün, yani 14 Kasım 2025’te Xbox’a çıktı. Bu oyun, geliştirilmiş bir savaş sistemi ve daha derin bir hikaye sunarak macerayı genişletiyor. Bu oyunların Xbox’a gelmesi, özellikle 13 Mart 2026’da piyasaya sürülecek olan serinin üçüncü oyunu Monster Hunter Stories 3: Twisted Reflection öncesinde oyuncuların seriyi deneyimlemesi için harika bir fırsat yaratıyor.
Peki, Monster Hunter Stories serisinin Xbox’a gelmesi hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Güvenilir sektör analistlerine göre Apple, iPhone Air modelini yıllık bir seri olarak planlamıyor. Bu durum, teknoloji kulislerinde konuşulan 2026 model iPhone Air 2 beklentilerinin de son bulması anlamına geliyor. Apple, görünüşe göre bu yeni seri için daha temkinli bir yaklaşım benimsiyor.
iPhone Air 2 neden 2026’da gelmiyor?
Analistlere göre Apple, 2025’te (iPhone 17 serisiyle) piyasaya sürmeyi planladığı ilk iPhone Air modelinin pazar performansını görmek istiyor. Cihazın başarısı henüz garanti değil. Bu nedenle şirket, iPhone Air 2 için aceleci davranmayacak ve 2026 planlarına bu modeli şimdilik dahil etmedi.
iPhone Air serisinin geleceği belirsiz
Gelen raporlar, ilk modelin başarılı olması durumunda Apple’ın 2026’da (iPhone 18 serisiyle) güncellenmiş bir Air veya daha ucuz bir Pro modeli sunabileceğini belirtiyor. iPhone Air, mevcut “Plus” modelinin yerini alarak standart model ile Pro modelleri arasında daha belirgin bir seçenek yaratmayı amaçlıyor. Ayrıca Apple, Air isminin MacBook ve iPad’lerdeki başarısını telefona taşımayı umuyor.
Apple tarafında Tim Cook için görev devri yaklaşırken hazırlıklar hız kazandı ve güçlü adaylar belli oldu.
iPhone 18 beklentileri neler?
Analistler, bununla birlikte iPhone 18 serisiyle ilgili diğer öngörülerini de paylaştı. Bu öngörüler arasında, ekran altı Face ID teknolojisi sayesinde daha küçük bir dinamik ada veya delik ekran tasarımı da bulunuyor. Ancak iPhone Air serisinin geleceği, şimdilik tamamen ilk modelin pazar başarısına bağlı görünüyor.
Peki, Apple’ın iPhone Air stratejisi hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Samsung, döküm (foundry) iş kolunda kârlılığını artırma hedefi doğrultusunda, 2nm GAA (Gate-All-Around) adlı yeni nesil üretim süreci için müşteri portföyünü genişletmeye devam ediyor. Şirket bu kapsamda önemli bir adım atarak iki Çinli kripto para madenciliği şirketiyle anlaştı. Bu gelişme, Samsung’un TSMC ile olan rekabetinde yavaş da olsa doğru yönde ilerlediğini gösteriyor. Ancak Samsung’un, pazar lideri TSMC’yi zorlayacak bir konuma gelmesi için henüz kat etmesi gereken uzun bir yol bulunuyor.
Kripto para madencileri Samsung’un 2nm yongalarını kullanacak
Kore medyasından Hankyung’un raporuna göre Samsung’un yeni müşterileri MicroBT ve Canaan oldu. Bu iki şirket, yakında piyasaya sürecekleri kripto para madenciliği donanımlarının merkezi işlem birimi olarak Samsung’un 2nm GAA yongalarını kullanacak. MicroBT ve Canaan, bu alanda sırasıyla dünyanın en büyük ikinci ve üçüncü üreticileri olarak biliniyor. Pazarın en büyük oyuncusu olan Bitmain ise henüz Samsung’a sipariş vermedi. Bitmain’in, zamanında teslimat, en son teknolojiye erişim ve verimlilik sorunlarının üstesinden gelme kabiliyeti nedeniyle şimdilik TSMC ile çalışmaya devam edeceği bildiriliyor.
Samsung’un, MicroBT’nin siparişleri için üretime şimdiden başladığı belirtiliyor. Canaan’ın ilk silikon üretiminin ise 2026’nın başlarında başlaması planlanıyor. Her iki şirkete de teslimatların 2026’nın ikinci yarısında yapılması bekleniyor. Üretim, Samsung’un Gyeonggi Eyaleti’ndeki Hwaseong tesisinde yer alan S3 hattında gerçekleştirilecek. Bu siparişler, Samsung’un toplam 2nm üretim kapasitesinin yaklaşık yüzde 10’una denk geliyor ve bu da aylık yaklaşık 2.000 adet 300mm (12 inç) plaka üretimi anlamına geliyor.
Sipariş hacmi şu an için çok büyük olmasa da, bu anlaşma Samsung’un TSMC ile rekabet etme arzusunu ve en ileri litografi süreci için olabildiğince çok müşteri kazanma hedefini açıkça ortaya koyuyor. Samsung’un 2nm GAA süreciyle üretilecek ilk yonganın Exynos 2600 olması beklenirken, Tesla’nın da Koreli devle milyarlarca dolarlık bir anlaşma imzaladığı daha önce doğrulanmıştı. Bu yeni madencilik anlaşmaları, Samsung’un müşteri listesini daha da çeşitlendirmesine olanak tanıyor.
Samsung, DRAM fiyatlarında artış yaptı. Bu karar, sektördeki dengeleri tamamen değiştirebilir.
Şirketin 2nm sürecindeki diğer çalışmaları da devam ediyor. Samsung’un, değerlendirme amacıyla Qualcomm’a 2nm sürecinde üretilmiş Snapdragon 8 Elite Gen 5 örnekleri gönderdiği rapor edildi. Ancak Qualcomm ile çift kaynaklı bir tedarik (hem Samsung hem TSMC) anlaşmasının Snapdragon 8 Elite Gen 6 yongasıyla 2026 sonunda gerçekleşmesi daha olası görünüyor. Samsung ayrıca ikinci nesil 2nm GAA (SF2P) sürecinin temel tasarımını tamamladı ve SF2P+ olarak bilinen üçüncü sürüm üzerinde çalışıyor.
Samsung’un 2nm GAA teknolojisi, aynı zamanda Teksas’ta bulunan Taylor fabrikasındaki üretim planına da dahil edildi. Kısa süre önce ASML’nin, yeni nesil plaka üretimine başlamak için gerekli ekipmanın teslimatı ve kurulumundan sorumlu bir ekip kurduğu bildirildi. Bu adımın tamamlanmasıyla birlikte ABD’deki tesisin, 2027 yılına kadar ayda 15.000’den fazla plaka üretebilecek kapasiteye ulaşması hedefleniyor. Peki siz Samsung’un yonga üretim pazarındaki bu hamleleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Üretken yapay zeka, yazılım geliştirme alanında büyük bir değişim yaratıyor. Mühendislerin çalışma, kod geliştirme ve yenilik yapma biçimlerini kökten dönüştürüyor. Bu dönüşümün etkilerini veri yönetimi, izleme ve genel gözlemlenebilirlik alanlarında da görüyoruz. Yapay zeka sadece iş akışlarını değil, aynı zamanda kariyer yollarını da yeniden şekillendiriyor. Geliştiricilerin bu yeni çalışma düzenine uyum sağlamak için rollerini yeniden tanımlamaları ve bilgi açıklarını kapatmak üzere mevcut güçlerini kullanmaları gerekiyor.
Yapay zeka sadece kod yazmıyor: Geliştirici verimliliği ve kariyer yolları dönüşüyor
Büyük dil modelleri (LLM’ler) fikir üretme, bilgi toplama ve kod yazma amacıyla kullanılabiliyor. Ancak bu sistemler hâlâ hatalar yapıyor ve “halüsinasyon” olarak bilinen yanlış bilgi üretme eğilimi gösteriyorlar. Halüsinasyon, yanlış bilgiyi doğruymuş gibi sunmayı veya sorulan soruyla ilgisi olmayan, doğrusal olarak doğru bir yanıt üretmeyi içerir. Bu tür başarısızlıklar, geliştiriciler için süreci daha da karmaşık hale getirebilir. Günümüzde geliştiriciler, yapay zeka kodlama asistanlarını iki temel yolla kullanıyor: Çözümün daha küçük, belirli bir parçasını yazdırmak veya algoritma özellikleri, dil semantiği ve referanslar hakkında sorular sorarak kendi kodlarını daha etkili yapılandırmak.
Teknoloji henüz çok yeniyken, halüsinasyonların sık görülmesi mühendislerin kodu gözden geçirmek için aşırı zaman harcamasına neden oluyordu. Bu durum, yapay zekayı bir zaman tasarrufu aracından ziyade zaman kaybettiren bir engele dönüştürmüştü. Ancak bu durum hızla değişiyor. Artık yapay zeka kodlama ajanları, yazdıkları koda karşı testler oluşturup çalıştırıyor ve kendi hatalarını düzeltebiliyorlar. Sonuç olarak, halüsinasyonlar giderek daha az sorun teşkil ediyor.
Cerebral Valley konferansındaki anket sonuçları: OpenAI, Nvidia ve AGI tahminleri. Anthropic yükselişte, Perplexity ise tartışmalı.
Yapay zekanın kodlama sürecini hızlandırıp hızlandırmadığı ise kişisel koşullara bağlı bir durum. Bu, büyük ölçüde geliştiricinin deneyim seviyesine ve yapay zeka okuryazarlığına dayanıyor. Hatta yakın zamanda yapılan bir araştırma, geliştiricilerin yapay zeka araçları kullandıklarında, kullanmadıkları duruma göre yüzde 19 daha uzun sürede çalıştıklarını ortaya koydu. Kodlama ajanları, özellikle atipik kod tabanlarında veya karmaşık görevlerde, kendi kodlarını düzeltmek için döngüsel girişimlerde takılı kalabiliyor. Görev ne kadar özelleşirse, insan müdahalesi olmadan iyi sonuç almak o kadar zorlaşıyor.
Yapay zeka ajanları için günümüzdeki en iyi kullanım alanlarından biri Site Güvenilirlik Mühendisliği (SRE) olarak öne çıkıyor. Cursor ve Claude Code gibi araçlarla entegre olan Model Bağlam Protokolü (MCP) sunucuları, yapay zekanın günlük DevOps iş akışlarına kolayca entegre olmasını sağlıyor. MCP’ler, telemetri verilerini yapay zekaya sunarak veriler üzerinde mantık yürütmesine ve manuel bilgi girişine olan ihtiyacı ortadan kaldırmasına olanak tanıyor. Bu, verimliliği artırırken SRE’lerin hizmet seviyesi hedeflerinin (SLO) durumunu hızla değerlendirmesine ve hata dağılımlarını gözlemlemesine yardımcı oluyor.
Yapay zeka, finansal hizmetler sektöründe büyük bir değişim yaratıyor. Dönüşüm ve fırsatlar Türkiye için çok önemli.
Üretken yapay zekanın geliştiriciler için günümüzdeki temel değeri, bir fikrin taslağını çıkarma, çözüm üretme ve adım adım talimatlar sunma yeteneğinde yatıyor. Özellikle deneyimli bir mühendisin mentorluğundan yoksun olan genç geliştiricilerin daha hızlı gelişmesine yardımcı olabiliyor. Yapay zeka araçları geliştikçe ve mühendisler yeni yöntemlere uyum sağladıkça, kodlamanın kendisine yönelik zihniyetin de değişmesi bekleniyor. Yapay zeka insanların yerini tamamen almayacak; bunun yerine ekiplerdeki bilgi boşluklarını dolduracak, yeni fikirler sunacak ve mühendisleri yavaşlatan angarya işleri üstlenecek.
Nihayetinde, en güçlü yapay zekanın insan destekli yapay zeka olacağı öngörülüyor. Peki siz, yazılım geliştirme süreçlerinizde yapay zeka araçlarından faydalanıyor musunuz? Deneyimlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Bethesda’nın popüler açık dünya rol yapma oyunu Fallout 4 için heyecan verici yeni bir mod yayınlandı. Nexus Mods platformunda dün itibarıyla yerini alan bu mod, oyuna AMD FSR 3 Kare Oluşturma (Frame Generation) teknolojisini getiriyor. Bu yeni eklenti sayesinde, özellikle işlemciye (CPU) yoğun yük binen sahnelerde performansta büyük artış sağlanıyor. Mod geliştiricisi, bu artışın CPU ağırlıklı sahnelerde performansı iki katına (2x FPS) kadar çıkarabildiğini belirtiyor.
Eski oyuna yeni teknoloji: Fallout 4 ücretsiz FSR 3 kare oluşturma moduna kavuştu.
Oyuncular hatırlayacaktır, mod geliştiricisi PureDark da iki yıldan uzun bir süre önce Fallout 4 için hem NVIDIA DLSS hem de AMD FSR destekli Kare Oluşturma modları yayınlamıştı. Ancak, PureDark tarafından geliştirilen bu modlar hâlâ ücretli bir sistemle, geliştiricinin Patreon abonelerine özel olarak sunuluyor. Dün yayınlanan bu yeni mod ise tamamen ücretsiz olmasıyla öne çıkıyor.
Bu ücretsiz mod, “doodlum” isimli bir mod geliştiricisi tarafından yaratıldı. Doodlum, daha önce The Elder Scrolls V: Skyrim için geliştirilen Community Shaders grafik iyileştirme paketinin arkasındaki ana kodlayıcı olarak tanınıyor. Bu eklenti, geliştiricinin “Fallout 2025 Modathon” isimli yarışma için sunduğu ikinci çalışması oldu. Nexus Mods üzerinde düzenlenen bu mod yarışması Fallout günü olarak da bilinen 23 Ekim’de başladı ve 31 Aralık 2025’te sona erecek.
Doodlum’un geliştirdiği mod, gücünü AMD FidelityFX Super Resolution 3 (FSR 3) teknolojisinden alıyor. Mod, AMD’nin halka açık FidelityFX SDK GPUOpen API’ını kullanıyor ve AMD imzalı bir DLL dosyası içeriyor. Özel olarak hazırlanmış bir DirectX 12 ara zincir vekili (swap chain proxy) aracılığıyla çalışan bu mod, FSR 3 teknolojisinin doğası gereği herhangi bir DirectX 12 uyumlu ekran kartıyla çalışabiliyor.
Digital Foundry, AMD FSR 4 Xbox Series X performansını test etti. Yeni INT8 versiyonu, görüntü kalitesinde FSR 3'ten üstünlük sağlıyor.
Geliştiriciye göre Kare Oluşturma özelliği, özellikle şehirler gibi oyunun en zorlu senaryolarında performansı daha akıcı hale getiriyor. Ayrıca, Sim Settlements 2 gibi popüler modlar işlemci yükünü daha da artırabildiği için, FSR 3 teknolojisi bu noktada daha da önemli hale geliyor. Mod, varsayılan olarak yalnızca 120Hz veya daha yüksek yenileme hızına sahip monitörleri algıladığında devreye giriyor. Ancak kullanıcılar, .ini ayar dosyasından bu ayarı zorla etkinleştirebiliyor.
Fallout hayranları, yeni çıkan Fallout 4 Anniversary Edition ve beraberindeki güncellemenin oyunlarını bozmasından şikayetçi.
Modun çalışması için “Address Library for F4SE Plugins” ve “High FPS Physics Fix” eklentilerine ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca oyunun başlatıcısından Fallout 4’ü “Kenarlıksız” veya “Pencereli” moda ayarlamak gerekiyor. Eklenti, ENB modlarıyla ve PureDark’ın ücretsiz yükseltici (upscaler) moduyla (DLAA veya yerel AA’ya ayarlandığı sürece) uyumlu çalışıyor. Ancak mod, oyunun VR (Sanal Gerçeklik) sürümüyle uyumlu değil. Zaten VR sürümünün “spacewarp” özelliği benzer ve daha etkili bir kare oluşturma tekniği sunuyor.
Fallout 4, kısa süre önce çıkışının onuncu yıl dönümünü yeni bir Yıldönümü Sürümü (Anniversary Edition) ile kutlamıştı. Bu güncelleme birçok modu bozmuş ve bazı kullanıcıların eski sürüme dönmesine neden olmuştu. Peki siz bu yeni ücretsiz FSR 3 modunu Fallout 4’te denemeyi düşünüyor musunuz?
Çoğumuz telefonlarımızı ne zaman veya nasıl şarj ettiğimizi pek düşünmeyiz. Bazı kullanıcılar telefonun şarjının tamamen bitmesine izin verirken, bazıları her gece düşünmeden cihazlarını şarja takar. Ancak bu konunun görünenden daha derin bir boyutu var. Telefonunuzun bataryası zamanla eskir. Sizin şarj etme alışkanlığınız, bataryanın ömrünü doğrudan etkileyebilir.
Batarya ömrünü uzatmanın yolu: %100 şarj efsanesi ve gerçekler
Son zamanlarda telefonları %100’e kadar şarj etmememiz gerektiği fikri, en yaygın batarya efsanelerinden biri haline geldi. Bu fikir, fazla gücün ısıya veya yangına neden olabileceği düşüncesine dayanıyor. Bu mantıkla, dolu bir bataryanın “aşırı yüklenebileceği” düşünülüyor. Peki bu gerçekten doğru mu? Uzmanlar, bu efsanenin nereden geldiğini ve günümüzdeki en iyi yöntemin ne olduğunu açıkladı.
Uzmanlara göre, %100 şarj uyarısının kökeni eski batarya teknolojilerine dayanıyor. Avustralya Merkez Queensland Üniversitesi’nden sosyo-teknik uzmanı Doçent Ritesh Chugh, bu inanışın nikel-kadmiyum gibi eski tip bataryalardan geldiğini belirtiyor. Bu eski piller, “hafıza etkisi” adı verilen bir sorundan muzdaripti. Eğer bu piller tam boşalmadan tekrar şarj edilirse, zamanla daha düşük bir kapasiteyi “hatırlıyor” ve toplam enerji tutma yeteneklerini kaybediyorlardı.
İddialara göre Galaxy S26 Ultra şarj hızları artıyor. Cihazın 60W kablolu ve 25W kablosuz şarj desteği sunacağı belirtildi.
Günümüzdeki modern akıllı telefonlar ise lityum-iyon piller kullanır. Bu pillerde “hafıza etkisi” bulunmuyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden kimya profesörü Kent Griffith, bu pillerin çalışma prensibini açıklıyor. Ancak önemli bir nokta var: Telefonunuz %100 şarj gösterdiğinde bile, aslında pilin kimyasal kapasitesinin tamamını kullanmaz. Üreticiler, gerçek aşırı şarjı önlemek ve bataryayı korumak için pillerde yerleşik bir tampon bölge bırakır.
Peki, %100 şarj etmek kısmen doğru, kısmen yanlış bir kanı mı? Uzman Chugh’a göre “Bu kısmen doğru, yani tam bir efsane değil.” Telefonu ara sıra %100’e kadar şarj etmenin bir zararı yok, bu durum telefonunuza anında zarar vermez. Ancak uzmanlar, bataryayı uzun süreler boyunca tam şarjda tutmanın veya sürekli olarak %100’e tamamlamanın batarya aşınmasını hızlandırabileceği konusunda uyarıyor.
Fransa'daki A10 otoyolunda başlayan testler, elektrikli araçları hareket halindeyken 200kW hızla kablosuz şarj etmeyi amaçlıyor.
Uzmanlar, lityum-iyon pillerin en verimli çalıştığı aralığın kabaca %20 ile %80 arasında olduğunu belirtiyor. Neyse ki, çoğu modern akıllı telefon üreticisi artık yerleşik koruma sistemleri sunuyor. Örneğin, Apple’ın “İyileştirilmiş Pil Şarjı” özelliği, şarj alışkanlıklarınızı öğreniyor. Telefonun şarjının %80’i geçmesini, tam sizin ihtiyaç duyduğunuz andan hemen öncesine kadar geciktiriyor.
Uzmanlar, %100 şarjdan daha büyük risklerin olduğuna dikkat çekiyor: Isı ve kalitesiz şarj cihazları. Profesör Griffith, “Cihazınızı şarj olurken serin tutun; yastık altında veya doğrudan güneş ışığında şarj etmeyin” diyor. Ayrıca, saygın markaların şarj cihazlarını kullanmak kritik önem taşıyor. Hatalı şarj cihazları hem güvenlik sorunlarına yol açabilir hem de bataryanın hızla bozulmasına neden olabilir.
Sonuç olarak, telefonunuzu %100 şarj etmek onu “mahvetmez” ancak bataryanızın daha hızlı yaşlanmasına neden olabilir. İdeal aralık %20-80 olsa da, Profesör Griffith gibi bazı uzmanlar günlük kullanım kolaylığı için bu kurala uymayabiliyor. O, “Telefonumu her gece %100 şarj ediyorum. Gün içinde daha uzun dayanmasının rahatlığı buna değer” diyor. Peki siz telefonunuzu genellikle hangi seviyede şarj ediyorsunuz ve pil sağlığınızı korumak için nelere dikkat ediyorsunuz?
Spotify, kullanıcıların yarım bıraktığı sesli kitaplara zahmetsizce ve hızla geri dönmesini sağlayan dikkat çekici yeni özelliği Sesli Kitap Özetleri’ni duyurdu. Bu yenilik, sesli kitap deneyimini daha akıcı hale getirmeyi hedefliyor.
Sesli Kitap Özetleri geliyor
Özellik, özellikle yoğun tempoda yaşayan, uykuya dalarken dinlediği için kaldığı yeri unutan veya uzun bir ara verdikten sonra hikâyeye yeniden adapte olmakta zorlanan dinleyicilere pratik bir çözüm sunuyor.
Spotify, son yıllarda sesli kitap pazarına yaptığı yatırımlarla öne çıkıyor ve Sesli Kitap Özetleri bu kullanıcı odaklı yaklaşımın en güncel örneği olarak karşımıza çıkıyor. Teknoloji, dinleme sürecini daha sezgisel ve kullanıcı dostu kılmak için geliştirildi. Bu sistemin merkezinde hem yapay zekâ destekli bir analiz sistemi hem de içerik üreticilerini koruyan etik bir çerçeve bulunuyor.
Sesli Kitap Özetleri, yalnızca kitabın daha önce dinlenmiş bölümünü analiz ederek özel bir özet oluşturuyor. Bu sayede dinleyicinin kitabı baştan dinlemesine gerek kalmıyor ve hikâyeye hızla yeniden adapte olması sağlanıyor.
Özellik, kullanıcı bir sesli kitaba geri döndüğünde kitabın sayfasında yer alan özel Özet düğmesine dokunulmasıyla çalışıyor. Sistem, ilk özetinizi yaklaşık 15–20 dakikalık bir kitap dinleme süresinden sonra kullanıma hazır hale getiriyor ve kullanıcı kitapta ilerledikçe bu özetler güncelleniyor. Bu güncelleme sayesinde, kullanıcılar uzun bir ara vermiş olsalar bile hikâyeye sorunsuz bir şekilde devam etme imkanı buluyor.
Audi, Formula 1 aracı ile karşımıza çıkıyor. Konsept tasarım, yenilikçi hatlarıyla dikkat çekiyor.
Bu teknolojinin arkasındaki yapay zekâ sistemi, bilgiyi analiz ederken yazarın anlatım tarzını kopyalamıyor, kitabın seslendirmesini yeniden üretmiyor ve asla orijinal içeriğin yerine geçmiyor.
Bu etik yaklaşım, hem içerik üreticilerinin haklarını koruyor hem de platformun etik standartlarını güçlendiriyor. Sesli Kitap Özetleri, şu anda beta aşamasında bulunuyor ve iOS kullanıcıları için sınırlı sayıdaki İngilizce başlıkta erişilebilir durumda.
Microsoft, Windows işletim sistemi için uzun süredir kullanılan popüler bir korsan etkinleştirme yöntemini tamamen devre dışı bıraktı. Yazılım devi, Windows 11 için yayımladığı KB5068861 ve KB5067112 numaralı güncellemelerle birlikte, korsan Windows kopyalarının çevrimdışı etkinleştirilmesini sağlayan KMS38 yöntemini kullanılamaz hale getirdi.
Korsan Windows tarihe karışabilir
KMS38, korsan kullanıcılar arasında oldukça yaygın bir yöntemdi. Bu yöntem, GatherOSstate.exe dosyasını manipüle ederek Windows’un etkinleştirme süresini normalde olduğu gibi 180 gün yerine, 2038 yılına kadar uzatıyordu.
İnternet bağlantısı gerektirmemesi ve uzun vadeli, neredeyse “kalıcı” bir aktivasyon sağlaması nedeniyle tercih ediliyordu. Ancak Microsoft, yayımladığı güncellemelerle GatherOSstate’in temel işlevlerini tamamen devre dışı bırakarak bu yöntemi engelledi.
Korsan aktivasyon araçlarının geliştiricisi olan MASSGRAVE, bu yöntemin artık çalışmadığını doğrulayan bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamaya göre Microsoft’un attığı bu adım, özellikle KMS38 yöntemini hedef alıyor.
Audi, Formula 1 aracı ile karşımıza çıkıyor. Konsept tasarım, yenilikçi hatlarıyla dikkat çekiyor.
Açıklamada, HWID (Hardware ID) ve TSforge olarak bilinen diğer alternatif aktivasyon yöntemlerinin ise bu durumdan etkilenmediği belirtildi. Şu anki durumda, bu iki alternatif yöntem sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Bu gelişme, Microsoft’un korsan kullanıma karşı güvenlik hamlelerine devam ettiğini gösteriyor.
Bu engelleme, korsan aktivasyon pazarında önemli bir etki yaratıyor. KMS38’in devre dışı kalması; korsan yazılım kullananları, Microsoft tarafından henüz tespit edilmemiş ve engellenmemiş olan HWID ve TSforge gibi alternatif yöntemlere yönlendirecek.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
