Apple’ın akıllı telefon serisinin bir sonraki nesli olan iPhone 18’de ve şirketin ilk katlanabilir telefonu olması beklenen iPhone Fold modelinde ön kameranın önemli ölçüde geliştirileceği iddia ediliyor. Son raporlar, Apple’ın tüm yeni modellerde daha yüksek çözünürlüğe geçiş yapacağını ortaya koyuyor.
iPhone 18, yeni nesil ön kamera sunacak
Daha önce birçok kaynak, tüm iPhone 17 modellerinde 24 megapiksel ön kamera kullanılacağı yönünde söylentiler ortaya atmıştı ancak bu gerçekleşmedi. iPhone 17, 17 Pro, 17 Pro Max ve iPhone Air modelleri, Apple’ın Center Stage adını verdiği kare sensörlü 18 megapiksel ön kamera ile donatıldı.
Apple’ın iPhone’larda ilk kez kullandığı bu kare sensör, daha geniş bir görüş alanı sağlıyor ve 18 MP’e kadar daha yüksek çözünürlükle daha fazla detay yakalıyor. Ayrıca bu teknoloji sayesinde yatay pozisyonda özçekim yapmak için telefonu çevirmeye gerek kalmıyor.
Yeni yayımlanan bir rapor, Apple’ın iPhone Fold ile birlikte iPhone 18 serisinde bu yükseltmeyi gerçekleştireceğini öne sürüyor. Rapora göre, tüm iPhone 18 modelleri 24 megapiksel ön kameraya sahip olacak.
Bu kararın hayata geçmesi, iPhone 18, iPhone 18 Pro, iPhone 18 Pro Max, ikinci nesil iPhone Air 2 ve Apple’ın ilk katlanabilir iPhone’unun daha keskin, daha detaylı özçekimler ve gelişmiş portre doğruluğu sunacağı anlamına geliyor. Bu yükseltmenin, özellikle kamera performansını önceliklendiren kullanıcılar için dikkate değer bir gelişme olacağı kesinleşti.
İnce tasarımıyla dikkat çeken Huawei Mate 70 Air resmen tanıtıldı. Yeni modelin teknik özellikleri ve fiyat detayları haberimizde.
Öte yandan, uygun fiyatlı ikinci nesil iPhone 17e ve üçüncü nesil iPhone 18e modellerinin ise 12 megapiksel ön kamera kullanmaya devam edeceği söyleniyor.
iPhone 18 serisi ve iPhone Fold’un piyasaya sürülme tarihleri ile ilgili beklentiler de netleşiyor. İkinci nesil iPhone Air, iPhone 18 Pro, iPhone 18 Pro Max ve katlanabilir iPhone modelinin 2026 yılının ikinci yarısında piyasaya sürülmesi bekleniyor. Düz iPhone 18 ve uygun fiyatlı iPhone 18e modelinin ise 2027 ilkbaharından önce piyasaya sürülmeyeceği tahmin ediliyor.
Take-Two Interactive CEO’su Strauss Zelnick, popüler nişancı serisinin son oyunu Borderlands 4 satışları hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Oyun, açılış haftasında güçlü bir başlangıç yapmasına rağmen, Zelnick ticari başarının şirketin arzu ettiğinden “daha yumuşak” (beklenenden düşük) kaldığını belirtti. Bu durumun ana nedeni olarak ise oyunun hatalı ve zayıf PC sürümü gösterildi.
Borderlands 4 satışları neden beklentiyi karşılamadı?
Zelnick’in açıklaması, Grand Theft Auto VI’nın ertelenme duyurusundan kısa bir süre sonra geldi. CEO, eleştirmenlerden “mükemmel” övgüler alan oyundan ve çıkışından memnun olduklarını aktardı. Bununla birlikte, özellikle Steam sürümündeki karşılaşılan zorluklar ve performans sorunları nedeniyle birim satışlarının istedikleri seviyede olmadığını ifade etti. Zelnick, Gearbox stüdyosunun bu zorlukları gidermek için çalıştığını ve çalışmaya devam edeceğini vurguladı. Bu nedenle, uzun vadede oyunun çok iyi iş çıkaracağını düşünüyor.
Gearbox patronundan tartışmalı PC savunması
Borderlands 4 piyasaya sürüldüğünde, PC platformundaki performansı birçok yönden kötü durumdaydı. Oyuncular, satın aldıkları bu yeni AAA oyunun makinelerinde düzgün çalışmamasından haklı olarak şikayetçi oldular. Ancak, Gearbox patronu Randy Pitchford, X (eski adıyla Twitter) üzerinden bu şikayetlere karşı çıkarak bir tartışma başlatmıştı. Pitchford, yoğun tepkiyle karşılaşan PC sürümünü o dönemde bile “oldukça optimal” olarak nitelendirmişti.
Yayımlanan güncellemeler PC performansını iyileştirdi
Neyse ki Zelnick’in belirttiği gibi Gearbox sorunları ele almak için çalışmalara başladı. İki hafta önce yayımlanan bir yama, özellikle PC performansını çift haneli yüzdelerle iyileştirdi. Ayrıca, şirket tarafından yapılan iyileştirmelerle birlikte Borderlands 4’ün gelecekte çok daha başarılı olacağına dair inancını koruyor.
En çok indirilen PlayStation oyunları açıklandı. Listede oldukça sürpriz yapımlar da yer aldı.
Pazardaki güçlü başlangıç verileri
Oyunun ticari başarısı beklentilerin altında kalsa da, çıkış verileri başlangıçta oldukça kuvvetliydi. Borderlands 4, PC’de 100 binden fazla eş zamanlı oyuncuyla tüm serinin en büyük lansmanını gerçekleştirdi ve açılış hafta sonunda 300 binin üzerine çıktı. İlk haftasında 2 milyon adet satmayı başardı. Bununla birlikte, Eylül 2025’te ABD satış listelerinde zirveye yerleşerek yılın en çok satan oyunlarından biri oldu.
Peki, Borderlands 4’ün PC performansı hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Google, yapay zeka alanındaki yatırımlarını hız kesmeden sürdürüyor. Şirkete yakın kaynaklara göre teknoloji devi, kısa süre içinde Gemini 3 Pro ve Nano Banana 2 adlı iki yeni yapay zeka modelini piyasaya sunmaya hazırlanıyor.
Sızdırılan bilgilere göre Gemini 3 Pro, kodlama ve genel kullanım odaklı bir model olacakken, Nano Banana 2 ise yüksek kaliteli, gerçeğe yakın görseller üretmek için geliştiriliyor.
Gemini 3 Pro Kasım Ayında Tanıtılabilir
X platformunda ortaya çıkan verilere göre gemini-3-pro-preview-11-2025 isimli model, ilk kez Google’ın Vertex AI sisteminde görüntülendi. Bu detay, Gemini 3 Pro’nun kasım ayında duyurulacağı yönündeki önceki sızıntıları büyük ölçüde doğruluyor.
Bazı kullanıcılar yeni modele erken erişim sağladığını iddia etse de Google’ın genellikle kapalı testlerle ilerlediği biliniyor. Şirketin, belirli iş ortaklarına sınırlı erişim vermiş olması muhtemel, ancak gizlilik anlaşmaları nedeniyle bu kişilerin sonuçları kamuya açıklayamıyor olması dikkat çekiyor.
Yeni Gemini 1 Milyon Token Bağlam Sınırı Geliyor
Sızan teknik bilgilere göre Gemini 3 Pro, 1 milyonluk bağlam penceresi (context window) desteğiyle gelecek. Bu da modelin çok daha uzun kod parçalarını, belgeleri veya konuşmaları tek seferde analiz edebilmesini sağlayacak.
Mevcut sürüm olan Gemini 2.5 Pro, bundan yaklaşık sekiz ay önce piyasaya sürülmüştü ve hâlâ sektördeki en güçlü modellerden biri olarak öne çıkıyor. Model, SWE-Bench Verified testinde özel bir ajan kurulumu ile %63,8 başarı oranı elde etmişti. Aynı testte Claude Sonnet 4.5 modeli %77 seviyesine ulaşarak zirvede yer almıştı.
Nano Banana 2 ile Görsel Üretim Güçleniyor
Google’ın ikinci yeni modeli ise görsel üretim tarafında devrim yaratmaya hazırlanıyor. GEMPIX2 kod adıyla anılan Nano Banana 2, kısa süre önce Gemini’nin resmi sitesinde görüntülendi. Bu gelişme, görsel üretim modelinin aralık 2025’te kullanıma sunulabileceğini gösteriyor.
Yeni modelin, özellikle yüksek çözünürlüklü ve gerçeğe yakın görseller oluşturmak üzere optimize edildiği belirtiliyor. Ayrıca, Google’ın mevcut üretken yapay zeka altyapısına entegre edilerek mobil ve web uygulamalarında güçlü bir görsel motor görevi görmesi bekleniyor.
Google Gemini, Deep Research platformu için güncelleme getirdi. Böylece, analiz kabiliyeti zirveye çıkacak.
OpenAI ve Google Arasındaki Rekabet Kızışıyor
Google’ın yıl bitmeden iki yeni yapay zeka modeli tanıtması, OpenAI ile olan rekabetin yeniden alevleneceğine işaret ediyor. OpenAI tarafında da GPT 5.1 ve yeni Codex modelleri üzerinde yoğun çalışmalar sürüyor. Sektör uzmanlarına göre önümüzdeki aylarda, hem kodlama yetenekleri hem de görsel üretim gücü açısından yapay zeka modelleri arasında büyük bir sıçrama yaşanacak.
Yeni BioShock oyunu projesi hakkındaki son açıklamalar, serinin hayranlarını heyecanlandırdı. Take-Two CEO’su Strauss Zelnick, uzun zamandır beklenen bu projenin “harika bir yolda” olduğunu açıkladı. Bu açıklama, oyunun seriyi bir sonraki seviyeye taşıma potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Ayrıca Zelnick, yeni stüdyo lideri Rod Fergusson ile projenin emin ellerde olduğuna inanıyor.
Yeni BioShock oyunu neden emin ellerde?
Take-Two CEO’su Strauss Zelnick, Cloud Chamber’ın başına Rod Fergusson’ı getirdiklerinden dolayı çok heyecanlı. Fergusson, endüstrinin inanılmaz deneyimli isimlerinden biri. Kendisinin BioShock serisiyle, özellikle Infinite ile bir geçmişi bulunuyor. Bununla birlikte Gears of War ve Diablo gibi büyük projelerde de yer almıştı. Bu nedenle, Zelnick, Fergusson’ın stüdyonun kaynaklarını başarılı bir şekilde oyunu tamamlamaya odaklayabileceğine inanıyor. Zelnick, Take-Two’nun 2026’nın ikinci çeyrek kazanç çağrısında, “Oyunun tüketicilerin beklentilerini aşacak bir şeyler sunmak için harika bir yolda olduğunu hissediyoruz,” dedi. Serinin bir sonraki seviyeye taşınması, her zaman şirketlerinin ana hedefi olarak kalıyor.
Cloud Chamber’ın zorlu başlangıcı ve Rod Fergusson dönemi
Immortal tek oyunculu birinci şahıs nişancı serisinin son oyunu BioShock Infinite’in çıkışının üzerinden on iki buçuk yıl geçti. Serinin yaratıcısı Ken Levine, stüdyosunu dağıtarak daha küçük olan Ghost Story Games’i kurmuştu. O stüdyo şu anda Judas üzerinde çalışıyor. Bu arada, 2K Games 2019 sonunda yepyeni bir stüdyo olan Cloud Chamber’ın BioShock fikri mülkiyetinin sorumluluğunu üstleneceğini duyurdu. Cloud Chamber’ın başlangıçta bazı zorluklar yaşadığı biliniyor. Örneğin, proje 2023 yılında yeniden başlatıldı. Ayrıca, bu Ağustos ayında yaklaşık 80 çalışanı etkileyen büyük bir işten çıkarma dalgası yaşandı. Güvenilir kaynaklara göre bu durum, yeni BioShock oyununun çıkışını 2027’nin ikinci yarısına erteledi. Eski Stüdyo Başkanı Kelley Gilmore’un yerine tecrübeli Rod Fergusson getirildi.
Xbox Store'da Kasım indirimleri görücüye çıktı. Kampanya kapsamında, birçok oyun uygun fiyatlar ile sunulacak.
Serinin geleceği: Judas ve Netflix uyarlaması
Oyunun çıkışı biraz zaman alabilir, ancak hayranlar için alternatifler de mevcut. Zelnick’e göre, Ken Levine’ın BioShock’a benzerlikler taşıyan ama birçok yönden farklı olan oyunu Judas “yakında geliyor”. Judas’ın yeni BioShock oyunundan önce piyasada olması bekleniyor. Ayrıca, Açlık Oyunları yönetmeni Francis Lawrence’ın yöneteceği bir BioShock Netflix film uyarlaması da geliştirme aşamasında. Lawrence, Açlık Oyunları serisinin bir sonraki filmini bitirdikten sonra prodüksiyona başlayacak.
Peki, yeni BioShock oyununun geliştirme süreci hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
WoW Hearthsteel para birimi ile ilgili beklenen açıklama Blizzard’dan geldi. Şirket, World of Warcraft’a yeni bir sanal para birimi ekleyeceğini resmen doğruladı. Midnight genişlemesi öncesinde duyurulan bu karar, halihazırda aylık 15 dolarlık abonelik ücreti olan oyunun kullanıcı tabanında büyük bir tartışma başlattı. Oyuncular, yeni para biriminin mikro ödeme tuzağına dönüşmesinden endişe ediyor.
WoW Hearthsteel para birimi ne amaçla kullanılacak?
Blizzard yaptığı açıklamada, yeni sanal paranın amacının oyuncuların birden fazla eşyayı aynı anda satın almasını sağlamak ve ilgili taraflar için finansal koruma sunmak olduğunu belirtti. Örneğin, bir yemek masasının etrafına tam takım sandalyeler veya davetli misafirler için birden fazla masa düzeni almak isteyebilirsiniz. Ayrıca, çok sayıda mum gibi ucuz eşya türlerini elde etme sürecini daha verimli hale getireceğini de ekledi. Bu nedenle, Hearthsteel özellikle konut sistemi (housing) odaklı eşyalar için kullanılacak.
Hearthsteel nasıl elde edilecek?
Oyunseverler, Hearthsteel’i Battle.net bakiyeleri ile satın alabilecekler. Bununla birlikte, WoW Jetonları (WoW tokens) aracılığıyla da oyun içi altın kullanarak yeni sanal parayı edinme imkanı mevcut. Şirket ayrıca, Hearthsteel ile satılacak eşya kataloğunu, oynanışla kazanılabilen eşyalara kıyasla küçük tutacağını açıkladı. Blizzard, bir oyuncunun ırkı veya sınıfının temel fantezilerine bağlı konut eşyalarının ya da Azeroth’ta zaten var olan dekorların dükkanda satılmayacağını belirterek oyuncuları
GTA 6'nın ertelenmesi ile çok eleştirilen Rockstar Games, GTA 5'i PlayStation Plus için sunacak.
Oyuncular neden tepkili?
Hearthsteel para birimi ilk olarak veri madencileri tarafından ortaya çıkarılmıştı. Blizzard’ın bu bilgiyi onaylaması üzerine oyuncular endişelerini dile getirmeye başladı. Bir WoW Reddit kullanıcısı, “Bu mesele sadece para birimiyle ilgili değil. Yıllardır oyuncu kitlesinin büyük bir kısmı oyunun bu yöne gitmesini istemediğimizi haykırıyor ve işte geldi,” yorumunu yaptı. Microsoft’un oyun bölümü için belirlediği yüzde 30’luk kâr marjı hedefinin de bu kararın alınmasında etkili olduğu düşünülüyor.
Peki, WoW Hearthsteel para birimi hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Electronic Arts (EA), Codemasters imzalı iki popüler ralli oyunu için şok edici bir karara imza attı. PS4 platformundaki DiRT 4 DiRT Rally sunucu hizmetleri, beklenenden çok daha kısa bir süre içinde kalıcı olarak kapatılıyor. Bu ani duyuru, oyun severler arasında büyük bir şaşkınlık ve tepki yarattı.
DiRT 4 ve DiRT Rally sunucu hizmetleri neden aniden kapanıyor?
Yayıncı Electronic Arts, 7 Kasım 2025 tarihli bu sessiz duyuruyu yaparak, sunucu kapanışını bir sonraki gün, yani 8 Kasım 2025’e çekti. Bu kısa bildirim süresi, oyuncuların çevrimiçi deneyimlerini son kez yaşamaları için neredeyse hiç zaman bırakmadı. Ayrıca bu kapanma, sadece iki oyunu kapsamıyor. Codemasters tarafından geliştirilen ve daha önce Mart 2026’da kapanacağı açıklanan Dirt Showdown, Dirt 3, Grid Autosport ve Grid 2 oyunları da bu kapsamda yer alıyor.
Kapanış Tarihi Neden Öne Çekildi?
Bu altı oyunun dördü için ilk belirlenen kapanış tarihi 16 Mart 2026’ydı. Fakat EA, bilinmeyen bir nedenle bu tarihi öne çekerek sunucu kapanışını cumartesi gününe, yani 8 Kasım’a kaydırdı. Bu önemli bilgi, PSNProfiles kullanıcıları tarafından World Rally Championship’in resmi Discord kanalında bir EA çalışanının paylaşımıyla ortaya çıktı.
PS4 Oyuncuları Ne Yapacak?
Öte yandan, bu oyunların PS4 sürümlerine sahip olan kullanıcılar, geriye uyumluluk sayesinde PS5’te tek oyunculu modları oynamaya devam edebilecek. Bu nedenle sunucular kapansa bile kariyer modlarına erişim mümkün olacak. Hatta bu oyunlardan bazıları daha önce PS Plus aylık oyunları arasında yer aldığı için birçok oyuncunun kütüphanesinde zaten bulunuyor. Bununla birlikte, çevrimiçi yarışlara katılma imkanı kalmayacak.
Rockstar Games, merakla beklenen GTA VI çıkış tarihi için yeni bir açıklama yaptı. Oyun, 19 Kasım 2026'ya ertelendi.
Codemasters’ın Geleceği Belirsiz
EA’nın Codemasters’ın geçmiş kataloğunu budamaya devam etmesi, stüdyonun geleceği hakkında da soruları beraberinde getiriyor. Geliştiricinin artık WRC üzerinde çalışmadığı ve çok sayıda çalışanın işten çıkarıldığı veya başka EA IP’lerine kaydırıldığı belirtiliyor. Bu durum, Codemasters’ın ralli serilerinin geleceği açısından belirsiz bir tablo çiziyor.
Peki, EA’nın DiRT 4 ve DiRT Rally sunucularını aniden kapatma kararı hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Audi, Türkiye ürün gamını yenileme hamlesine devam ediyor. Yeni A6 modelinin Türkiye pazarına girişinin hemen ardından, markanın kompakt SUV segmentindeki güçlü oyuncusu yeni nesil Audi Q3 de klasik SUV formuyla kasım ayı itibarıyla satışa sunuluyor. Yeni Audi Q3 için belirlenen başlangıç fiyatı 4.018.796 TL olarak açıklandı. Bu fiyat, Q3 SUV TFSI 150 hp S tronic versiyonu için geçerli.
Yeni Audi Q3 Türkiye’de
Yeni Q3, bir önceki nesline kıyasla boyutlarında belirgin bir artış gösteriyor ve böylece daha iddialı bir SUV duruşu sergiliyor. Modelin uzunluğu 46 milimetre, genişliği ise 10 milimetre arttı. Bu büyüme, iç mekânda daha geniş bir yaşam alanı sunuyor. Yüksekliğin 10 milimetre azalmasıyla ağırlık merkezi yere yaklaşıyor; bu durum aracın sürüş dinamiklerini ve yol tutuş dengesini güçlendirerek sportif karakterini destekliyor.
Tasarım tarafında Audi’nin modern SUV kimliği öne çıkıyor. Geniş, altıgen Singleframe ön ızgara ve yatay hava girişleri araca atletik bir duruş kazandırıyor. İnce far yapısı aerodinamik çizgilerle bütünleşiyor ve dinamik bir ön yüz oluşturuyor.
Yandan bakıldığında belirgin omuz çizgisi ve geniş çamurluk kemerleri, markanın quattro genlerinden izler taşıyan kaslı bir görünüm ortaya çıkarıyor. Arka bölümde ise dijital OLED farlar ve yatay ışık çizgisi modern bir görünüm sağlıyor.
Araç, on farklı gövde rengi ve 18 ila 20 inç arasında değişen jant seçenekleriyle kişiselleştirme imkânı sunuyor. Türkiye’de Advanced paketiyle 18 inç, S line paketiyle ise opsiyonel olarak 19 inç jantlar tercih edilebiliyor. S line paketinde ayrıca sportif tampon tasarımı ve siyah dış kaplama detayları da yer alıyor.
İnce tasarımıyla dikkat çeken Huawei Mate 70 Air resmen tanıtıldı. Yeni modelin teknik özellikleri ve fiyat detayları haberimizde.
Yeni Q3, kompakt SUV segmentinde ilk kez opsiyonel olarak sunulan dijital Matrix LED farlarla donatılıyor. Üst segment Audi modellerinden aktarılan bu teknoloji, 25.600 mikro LED’den oluşan mikro modüller sayesinde aydınlatmayı yol koşullarına göre dinamik olarak uyarlıyor.
Sistem, sürüş esnasında şerit takibi ve yönlendirme ışıklarını optimize ediyor, kötü hava koşullarında ise otomatik uyarı fonksiyonlarıyla güvenliği artırıyor. Arka bölümde ise 36 segmentli opsiyonel dijital OLED stoplar dört farklı kişiselleştirilebilir ışık imzası sunuyor. Kullanıcılar bu imzaları MMI ekranı üzerinden seçebiliyor.
İç mekân tamamen dijital bir sürüş ortamı sunacak şekilde yeniden tasarlandı. Sürücü odaklı kokpitte 12,8 inçlik MMI Touch ekran ve 11,9 inç Audi sanal kokpit plus standart olarak geliyor. Yeni direksiyon mimarisi sayesinde vites kolu direksiyonun sağ tarafına taşındı ve bu da orta konsolda daha geniş bir alan açtı.
Konforu artıran bir diğer özellik ise yüksek akustik izolasyon. İlk kez ön yan camlarda ses yalıtımlı cam teknolojisi sunuluyor, bu da otoyol sürüşlerinde iç mekân sessizliğini önemli ölçüde yükseltiyor. Opsiyonel SONOS Premium ses sistemi 12 hoparlör ve 420 watt amfi gücüyle geliyor ve dört farklı ses profili seçeneği sunuyor.
Yeni Audi Q3, Türkiye’de 1.5 litrelik TFSI 150 PS motor seçeneğiyle satışa çıktı. 250 Nm tork üreten bu motor, 7 ileri S tronic otomatik şanzımanla kombine edildi. Önden çekişli sürüş sistemine sahip Q3 SUV, 0’dan 100 km/s hıza 9,1 saniyede ulaşıyor ve azami 209 km/s hıza çıkıyor.
Araçta bulunan sönümleme kontrollü süspansiyon sistemi, sürüş moduna göre süspansiyon sertliğini otomatik ayarlayarak hem şehir içi konforunu hem de sportif sürüş dinamiklerini destekliyor. Audi drive select sistemi ise Efficiency, Comfort, Dynamic, Balanced / Individual olmak üzere beş farklı sürüş modu sunuyor.
Güncel veriler, pek çok şirketin yapay zeka alanındaki yoğun yatırımlarına rağmen, daha önce işten çıkardıkları eski çalışanlarını yeniden işe alma yoluna gittiğini gösteriyor. Çalışma analitiği firması Visier’in paylaştığı küresel veriler, otomasyon teknolojilerinin şu ana kadar beklenildiği ölçüde insan gücünün yerini alamadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Yapay zeka bekleneni veremiyor
Visier, 142 farklı şirketteki 2,4 milyon çalışanın istihdam verilerini analiz etti ve bu bulgulara göre, işten çıkarılan personelin yaklaşık yüzde 5,3’ü, yani tahmini 127 bin çalışan, bir süre sonra aynı işverenleri tarafından tekrar işe alındı. Bu oranın son dönemde artış eğilimi göstermesi, teknoloji dünyasında yeni bir gerçeğe işaret ediyor.
Visier’in baş analisti Andrea Derler, bu durumun şirketlerin yapay zekanın mevcut sınırlarıyla yüzleşmeye başladığını gösterdiğini belirtiyor. Derler’e göre, yapay zeka otomasyonu sıkça işten çıkarmalar için “uygun bir gerekçe” olarak kullanılsa da, bu gerekçeyi destekleyecek somut bir verimlilik ve tasarruf gerçekliği henüz oluşmuş değil.
ChatGPT, Claude ve Copilot gibi yaygın yapay zeka sistemleri, çoğu zaman yalnızca belirli ve dar görevleri otomatik hale getirebiliyor, ancak bir tam zamanlı çalışanın tüm görevlerini üstlenecek seviyeye ulaşamıyor.
Bu durum, şirketleri hem yeni teknolojileri yönetmek hem de genel verimlilik düzeylerini koruyabilmek adına, deneyimli ve bilgi birikimine sahip eski çalışanlarını geri çağırmaya mecbur bırakıyor.
İnce tasarımıyla dikkat çeken Huawei Mate 70 Air resmen tanıtıldı. Yeni modelin teknik özellikleri ve fiyat detayları haberimizde.
Ayrıca, yöneticilerin yapay zeka yatırımlarının gerçek maliyetini tam olarak kavrayamadığı da aktarılıyor. Donanım, karmaşık veri sistemleri ve güvenlik altyapıları dahil olmak üzere bir yapay zeka kurulumunun büyük sermaye harcamaları gerektirdiği belirtiliyor.
Bu görüş, MIT’nin araştırmalarıyla da destekleniyor; zira çalışmaya göre şirketlerin yaklaşık yüzde 95’i yapay zeka yatırımlarından henüz ölçülebilir bir finansal getiri elde edemedi. Üstelik, iş gücünde yapılan kesintiler de beklenenden çok daha pahalıya mal oluyor. Orgvue’nun verileri, şirketlerin her 1 dolarlık tasarruf için ortalama 1,27 dolar harcadığını gösteriyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, GO Bilişim Vadisi İstanbul’a ilişkin, “Burada 1000’e yakın çalışanımız imkanlardan istifade edebilecek. En az 100 girişim burada eş zamanlı olarak faaliyetlerini sürdürebilecek.” dedi.
Bakan Kacır, İstanbul’a kazandırılacak yeni GO Bilişim Vadisi İstanbul Açılış Töreni’ne katıldı. Girişim ofisinin teknoloji ve girişimcilik ekosistemine değer katacağını belirten Kacır, şunları söyledi:
TEKNOPARK SAYISI 113’E YÜKSELDİ:
Biz bu yolculukta bugüne kadar hep beraber büyük işler başardık. Türkiye’nin Teknoparklarının sayısını 2’den 113’e yükselttik. Teknopark’larda faaliyet gösteren girişimlerin sayısını 56’dan 12 bine çıkardık. Bugün Türkiye, 310 bin kişilik dev bir Ar-Ge insan kaynağı ordusuna sahip ve artık Türkiye, yüksek teknoloji, orta yüksek teknoloji üretiminde kurduğu bütün bu altyapıların neticelerini almaya başlayan bir ülke. 2002’ye döndüğümüzde 10 milyar olan teknoloji seviyesi yüksek ürün ihracatımız şimdi 108 milyar dolara erişti. Bu başarı hikayesi Türkiye’nin müteşebbisleri sayesinde bugünlere geldi ve bizler de en önemli görevimizin onların önünü açmak, varsa önlerindeki engelleri kaldırmak olduğu inancıyla hareket ettik. Ve bugün attığımız bu adım da yine bu inancın bir tezahürü.
GİRİŞİM SERMAYESİ FONLARI GÜÇLENDİRİLDİ
Bilişim Vadisi Gebze’de devasa bir kampüse sahip. Tabii 113 teknoparkımız içinde bizim için de Bilişim Vadisi’nin ayrı bir misyonu var. Bakanlık olarak TÜBİTAK, Türk Patent, KOSGEB, TSE gibi Bakanlığımızın ilgili kurumlarının doğrudan paydaş olduğu bir teknoparktan söz ediyoruz ve istiyoruz ki Bilişim Vadisi bu misyonunu ekosisteme öncülük ederek icra etsin. Teknolojik girişimler çoğunlukla borçlanma enstrümanlarıyla büyüme imkanına sahip olmayan yapılar. Teknoloji girişimlerinin büyümesi için sermaye ortaklığı enstrümanlarının gelişmesi ve büyümesi çok değerli. Girişim sermayesi fon mekanizmalarının güçlenmesi ve büyümesi çok önemli. Bu anlayışla son yıllarda biz girişim sermayesi fonlarını güçlendirecek çok sayıda iş yaptık. TÜBİTAK, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla ortak program başlattık. Orada 5 büyük girişim sermayesi fonuna ‘Fonların Fonu’ mekanizmasıyla destek verdik. Bilişim Vadisi öncü bir teknopark olarak kendi girişim sermayesi fonunu kurdu ve büyüttü. O fona daha sonra KOSGEB ve diğer paydaşlar da katıldılar ve o fon aracılığıyla da çok sayıda teknoloji girişimine yatırım yapıldı.
YATIRIMLAR YILLIK ORTALAMA 1 MİLYAR DOLARA ULAŞTI
Araştırma geliştirme ekosistemimizde bizim teşviklerimizden büyük ölçüde yararlanan büyük ölçekli şirketlerin elde ettikleri teşviklerin bir kısmını kendilerinden daha küçük şirketlere yönlendirilmesini mecburi hale getirdik. Bu sayede çok sayıda yeni fonun kurulmasına, var olan girişim sermayesi fonlarının büyümesini sağladık. Artık kurumsal şirketlerimiz her yıl girişim sermayesi fonlarına daha fazla yatırım yapmak zorundalar. Sadece o düzenlememizle Türkiye’de 15 milyar liraya yakın kaynağın yeni teknoloji girişimlerine, büyük şirketlerimiz tarafından aktarılmasını mümkün kılmış olduk. Yine kamu kaynaklarıyla yeni nesil adımlar attık, girişim sermayesi fonları kurduk. Fonların fonu eş finansman enstrümanlarımızı çoğalttık. 4,6 milyar liralık kamu kaynağıyla 120 milyar liralık girişim sermayesi fonunu harekete geçirdik ve o fonların yaptığı teknoloji girişimleri ile de toplam 160 milyar liralık bir yatırım hacmine eriştiler. Ve bütün bu adımlarımızın da etkisiyle, tabii ki dünyada değişen, dönüşen pek çok şeyin de tesiriyle, Türkiye’de teknoloji girişimlerine yapılan yatırımlar katlanarak büyüdü. 2019 öncesinde yılda 80 milyon dolar düzeyindeyken ortalama yatırım büyüklüğü, 2020’den itibaren yıllık ortalama bir milyar dolara geldi.
HEDEF 2030: 100 BİN TEKNOLOJİ GİRİŞİMİ
Daha fazla gencimizin bu alana yönelmesini, daha fazla akademisyenimizin kendi girişimini kurma yoluna yönelmesini sağlıyor. Ve böylelikle ekosistemimiz gelişiyor, büyüyor ve bizler adım adım 2030 hedeflerimize yaklaşıyoruz. 2030 hedefimiz 100 bin teknoloji girişiminin bu topraklarda doğması, büyümesi ve Türkiye’nin milyar dolar değeri aşan unicorn’larının, Turcorn’larının toplam değerinin 100 milyar doları aşması. Tabii bunun için bu altyapıları geliştirmek, büyütmek çok önemli. Türkiye’deki teknoparklardan bahsettim ama şu bir gerçek ki İstanbul’un tüm bu yolculukta çok özgün bir yeri var. 208 üniversitemizin 60’ı İstanbul’da ve 113 teknoparkımızın da 20’si İstanbul’da ve bu teknoparklar 3300’den fazla girişime ev sahipliği yapıyorlar.
ATATÜRK HAVALİMANI’NA ‘TERMİNAL İSTANBUL’ GELİYOR
Ve biz yenilerini korumak için, var olanları geliştirmek için yeni adımlar atmayı sürdürüyoruz. Yeni bir teknopark ilan ettik. Bilişim Vadisi’ne bağlı olarak kuruyoruz ve dünyanın en büyük teknoloji girişimciliği merkezini inşa ediyoruz. Atatürk Havalimanı terminal binalarında ‘Terminal İstanbul’ markasıyla önümüzdeki yıl ilk fazını tamamlayıp hizmete alacağımız Terminal İstanbul, Türkiye’nin teknoloji girişimciliği yolculuğunu yeni bir sıçramayla taçlandıracak ve Türkiye sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en önemli girişimcilik merkezlerinden biri olma yolunda çok büyük bir mesafe kat etmiş olacak.
VADİ İSTANBUL KAMPÜSÜNE YENİ GİRİŞİM OFİSİ
Burası da bizim Bilişim Vadisi’nin merkez kampüsünün dışındaki kampüslerinden biri. Vadi İstanbul kampüsündeyiz. Burada Bilişim Vadisi’ndeki ekibimizle toplantılar yaparken kendilerinden şunu istemiştik. Muhteşem bir yaşam merkezinin içinde girişimcilerimizin çokça ilgi gösterdiği bir adres. Bilişim Vadisi’nde 700’e yakın girişime ev sahipliği yaparken buraya girişimcilerin ne kadar teveccüh gösterdiğini de çok iyi görüyoruz. Ama bu merkezde bir eksiğimiz vardı, bir kuluçka merkezimiz, bir girişim ofisimiz henüz bulunmuyordu. Dolayısıyla örnek bir girişim ofisini bu kampüse kazandırmak gerektiği kanaatindeydik. Ekiplerimiz çok iyi bir çalışma ortaya koymuşlar. Son derece etkileyici, her girişimcinin yer almayı arzu edeceği bir merkezi buraya kazandırmışlar. Burada 1000’e yakın çalışanımız imkanlardan istifade edebilecek. En az 100 girişim burada eş zamanlı olarak faaliyetlerini sürdürebilecek.
TURCORN 100 PROGRAMI
Bu şüphesiz İstanbul’un girişim yolculuğuna, bizim Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğumuza çok kıymetli bir değer katacak. Bugün artık 33 Turcorn adayımız var Turcorn 100 programında. Paydaş kurumlarla birlikte onları ölçeklendirmek ve globale taşımak için gayret gösteriyoruz. Çok sayıda girişimi dünyanın dört bir yanında etkinliklere taşıyor ve böylelikle ürünlerini, hizmetlerini dünyaya daha hızlı götürebilmelerinin önünü açıyoruz. Tüm ilgili kurumlarımızla, TÜBİTAK’la, KOSGEB’le bu yolculuğu güçlendirmeye çalışıyoruz. Kurduğumuz bu merkezin bilişim ekosistemimize, Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi’ne, girişimcilerimize, yatırımcılarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MEHMET FATİH KACIR:
“GO BİLİŞİM VADİSİ, 100 GİRİŞİME VE 1000 ÇALIŞANA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK”
“2030 YILINA KADAR ÜLKEMİZDEN 100 BİN TEKNOLOJİ GİRİŞİMİNİN DOĞMASINI TEMEL HEDEF OLARAK BELİRLEDİK”
“İSTANBUL ATATÜRK HAVALİMANININ DIŞ HATLAR TERMİNALİNİ ‘TERMİNAL İSTANBUL’ MARKASIYLA, DÜNYANIN EN BÜYÜK TEKNOLOJİ VE GİRİŞİMCİLİK MERKEZİ HALİNE GETİRİYORUZ”
Tesla, uzun süredir merakla beklenen elektrikli tırı Tesla Semi’nin tasarımını güncellediğini duyurdu. Yeniden tasarlanmış bir şasi, yeni farlar ve daha fazlasını içeren bu yenilikler, aracın verimliliğini ve geleceğe yönelik yeteneklerini artırmayı hedefliyor.
Daha Verimli, Otonom ve Yenilenmiş Görünümle Geliyor!
Dün gerçekleşen Tesla Yıllık Hissedarlar Toplantısı’nda Semi hakkında detaylı bir tartışma olmasa da, CEO Elon Musk, ilk kez 2017’de tanıtılan bu elektrikli tırın önümüzdeki yıl hacimli üretime gireceğini bir kez daha teyit etti. Ancak Tesla, elektrikli tırın “daha verimli”, “artırılmış taşıma kapasitesine” sahip olacak şekilde güncellendiğini ve artık “otonomi için tasarlandığını” açıkladı.
Otomobil üreticisi, güncellenmiş Tesla Semi’ye ait yeni bir görsel yayınladı. Eski versiyonla yapılan karşılaştırmalarda göze çarpan tasarım değişiklikleri dikkat çekiyor. Daha önce geniş ve saran yapıda olan ön cam, yeni tasarımda önemli ölçüde küçültülmüş.
Çok konuşulan Tesla Roadster 2 yine ertelendi. Bu gelişme, sektörde büyük bir tartışma yarattı.
Daha modern ve muhtemelen aerodinamik olarak geliştirilmiş bir ön tampon eklenmiş. Tavan açısı artık daha yuvarlak bir forma sahip. Tırın farları, güncellenmiş Model 3’teki farları andırır şekilde yenilenmiş.
Bu tasarım değişikliklerinin aracı “daha verimli” hale getireceği belirtilse de, Tesla’nın verimlilik olarak daha önce duyurulan mil başına 1.7 kWh değerini yeniden kullanması bazı kafa karışıklıklarına yol açtı. Yine de, Semi’nin gerçek dünya testlerinde mil başına 1.55-1.73 kWh arasında bir verimlilik sağladığı daha önce tespit edilmişti.
Tesla Semi programının başındaki isim Dan Priestley, yapılan değişikliklere detaya girmeden değindi:
“Pilot filo deneyimlerinden ve bu proje üzerinde çalışan harika Tesla ekiplerinin şaşırtıcı yeniliklerinden kaynaklanan, gelecek yılın Semi’sinde muazzam sayıda iyileştirme var.”
Priestley, yılın başlarında üretime dair çıkan erteleme haberlerini yalanlasa da, Tesla kısa süre önce bu gecikmeyi doğruladı ve Musk da bu haftaki toplantıda durumu tekrarladı. Tesla’nın elektrikli tırı, Nevada’daki yeni fabrikasında 2026 yılının ikinci çeyreği civarında üretime sokması ve yılın ikinci yarısında ise hacimli üretime geçmesi hedefleniyor.
Bilgisayar donanımı dünyasının merakla beklediği Nvidia RTX 50 SUPER serisi, beklenmedik ve ciddi bir tedarik kriziyle karşı karşıya kaldı. Gelen son bilgilere göre, DRAM ve NAND sektöründe giderek büyüyen bu krizin etkisiyle, özellikle 3 GB kapasiteli GDDR7 bellek modüllerindeki arz sıkıntısı, yeni RTX 50 SUPER ekran kartlarının ya iptal edilmesine ya da süresiz olarak ertelenmesine yol açmış olabilir.
Nvidia RTX 50 SUPER serisi rafa kalkabilir
Bu kritik gelişme, özellikle bir süredir teknoloji tutkunlarının gündeminde olan RTX 5070 SUPER, RTX 5070 Ti SUPER ve RTX 5080 SUPER gibi yüksek performanslı modellerin piyasaya sürülme ihtimalini belirsizliğe itti.
UNIKO’s Hardware’den sızan detaylara göre, söz konusu 3 GB GDDR7 bellek modüllerinin tedariki o kadar kısıtlı ki, bu tür belleklerin yalnızca dizüstü bilgisayar ve profesyonel amaçlı GPU’larda kullanılması planlanıyor.
Bu durum, NVIDIA’nın masaüstü segmenti için öngördüğü SUPER modelleri için büyük bir engel teşkil ediyor, zira bu kartların da aynı yonga setlerini kullanması bekleniyordu.
Önceden yapılan planlamalar; RTX 5070 SUPER için 18 GB, RTX 5070 Ti SUPER ve RTX 5080 SUPER için ise 24 GB VRAM konfigürasyonlarını içeriyordu. Ancak 3 GB GDDR7 tedarikindeki bu büyük aksaklık, tüm bu iddialı planları şimdilik durdurmuş durumda.
İnce tasarımıyla dikkat çeken Huawei Mate 70 Air resmen tanıtıldı. Yeni modelin teknik özellikleri ve fiyat detayları haberimizde.
Öte yandan, sektör kaynakları 2 GB GDDR7 bellek modüllerinin üretiminin devam ettiğini belirtmekle birlikte, bu modüllerin maliyetlerinin de hızla tırmandığına dikkat çekiyor.
Bu maliyet artışı, kısa vadede piyasada zaten bulunan mevcut RTX 50 serisi ekran kartlarının perakende fiyatlarında bir yükselişe neden olabilir. NVIDIA’nın, iptal veya erteleme kararı sonrasında SUPER modelleri için farklı bir bellek konfigürasyonuyla yeni bir yol haritası çizip çizmeyeceği ise şu an için belirsizliğini koruyor.
Renault, iki yıl önce konsept olarak sergilediği tamamen elektrikli şehir otomobili Twingo E-Tech modelini resmen tanıttı. Tasarımında, efsanevi 1992 tarihli orijinal Renault Twingo modelinin karakteristik ve sevimli çizgilerini koruyan bu mini otomobil, klasik estetik ile elektrikli geleceği bir araya getiren bir ürün olarak piyasaya sürülüyor.
Renault Twingo E-Tech duyuruldu
Renault’nun bu yeni hamlesindeki en büyük iddia, Twingo E-Tech’i 20.000 euronun altında bir fiyat etiketiyle tüketiciye sunmak; bu stratejiyle şirket, özellikle uygun fiyatlı Çinli elektrikli araçların Avrupa pazarındaki yükselişine karşı rekabetçi bir alternatif oluşturmayı hedefliyor.
Uygun fiyat hedefini koruyabilmek amacıyla, Renault Twingo’da 27,5 kWh kapasiteli LFP (lityum demir fosfat) bataryalara yer verdiğini açıkladı. Bu batarya seçimi sayesinde, batarya maliyetlerinde yaklaşık yüzde 20’lik bir düşüş elde edildiği belirtiliyor.
Aracın WLTP standartlarına göre belirlenen menzili ise 263 km olarak duyuruldu. Batarya kapasitesinin görece küçük tutulması, şarj hızlarına da yansıyor; Twingo E-Tech, maksimum 50 kW DC hızlı şarj ve 11 kW AC şarj desteği sunuyor.
İnce tasarımıyla dikkat çeken Huawei Mate 70 Air resmen tanıtıldı. Yeni modelin teknik özellikleri ve fiyat detayları haberimizde.
Renault’nun verilerine göre, bu küçük batarya paketi sayesinde yüzde 10’dan yüzde 80’e şarj süresi sadece 30 dakika sürerken, yüzde 10’dan yüzde 100’e AC şarj süresi ise yaklaşık 2 saat 35 dakika olarak gerçekleşiyor.
Twingo E-Tech, gücünü 80 hp (60 kW) güç ve 175 Nm tork üreten bir elektrik motorundan alıyor. Bu motor verileriyle araç, 0’dan 100 km/s hızlanmasını 12,1 saniye civarında tamamlıyor ve azami hızı 130 km/s ile sınırlandırılmış durumda.
Yaklaşık 1.200 kg ağırlığa sahip olan otomobilin dış tasarımında orijinal Twingo’nun çizgileri ve belirgin yuvarlak farları korunurken, iç mekanda koyu plastik yüzeyler renkli detaylarla canlandırılmış. İç mekandaki dikkat çekici bir özellik ise, arka koltukların bağımsız olarak 17 cm ileri-geri kaydırılabilmesi.
Bu esneklik sayesinde, kullanıcılar istediklerinde arka diz mesafesini artırabilir veya 360 litre olan bagaj hacmini koltuklar yatırıldığında 1000 litreye kadar genişletebilirler. Yeni elektrikli Twingo’nun üretimi Slovenya’daki Novo Mesto fabrikasında gerçekleştirilecek ve ilk teslimatların 2026 yılının başında başlaması bekleniyor.