Galaxy S26 Ultra şarj özellikleri sızdırıldı!

Samsung’un merakla beklenen amiral gemisi telefonunun şarj hızında beklenen atılımı yapmayacağı ortaya çıktı. Yeni bir sertifika belgesi, Galaxy S26 Ultra’nın kablolu şarj hızının bir kez daha 45W ile sınırlı kalacağını doğruladı. Bu durum, daha önce 60W’a yükseleceği yönündeki söylentileri boşa çıkardı. İşte detaylar.

Çin’in Kalite Sertifikasyon Merkezi’nde ortaya çıkan belge, cihazın 10V/4.5A veya 15V/3A şarjı desteklediğini gösteriyor. Bu rakamlar, Galaxy S25 Ultra ile tamamen aynı. Çin’de satılan modeller genellikle Samsung’un en üst özelliklerini taşıdığı için, global sürümlerde bir farklılık olması pek olası görünmüyor. Serinin diğer modelleri de benzer şekilde bir gelişme göstermeyecek ve Galaxy S26 Pro ve S26 Edge’in hala 25W şarj hızında kalması bekleniyor.

Bu durum, özellikle Xiaomi, Vivo, Oppo ve OnePlus gibi Çinli markaların amiral gemisi modellerinin 100W ve üzeri şarj hızlarını sunduğu bir pazarda Samsung’un geri kalmasına neden oluyor. Samsung, bu alanda “batarya sağlığı” ve kullanıcı güvenliği gibi faktörlere odaklanırken, rakipler hız konusunda sınırları zorluyor.

HBO Max platformu zamlanacak mı?

HBO Max platformu zamlanacak mı?

Son gelişmeler, HBO Max platformunun zamlanacağını gösteriyor. Bu durum, aboneler arasında endişe yarattı.

Galaxy S26 Ultra’nın 5,000 mAh’lik bataryasını koruyacağı düşünüldüğünde, şarj sürelerinde de bir değişiklik beklenmiyor.

Sızan bilgiler, S26 Ultra’nın 3x optik yakınlaştırma kamerasının, daha küçük bir sensörle bir adım geri gideceğini de işaret ediyor. Tüm bu bilgiler, S26 Ultra’nın önceki modelden çok da farklı olmayan, sadece yıllık döngüyü sürdürmek için çıkarılmış bir güncelleme gibi hissedilmesine yol açabilir.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.

Skoda Çinli markalara ateş püskürdü

Çinli otomobil üreticilerinin özellikle elektrikli araç pazarında izlediği agresif fiyat politikası, küresel otomotiv sektöründe dengeleri değiştiriyor. Batılı firmalar bu duruma tepki gösteriyor ve fiyat rekabetinin getirdiği sonuçları tartışmaya açıyor. Bu tartışmaya katılan son firma Skoda oldu. Şirket, Çinli rakiplerinin düşen fiyat etiketlerine dikkat çekerek kalitenin göz ardı edildiğini söylüyor.

Skoda, Çinli markaları hedef aldı

Skoda’nın Avustralya yöneticilerinden Kieran Merrigan, yeni SUV modeli Elroq’un tanıtımı sırasında bu konuyu gündeme getirdi. Merrigan, “Bir aracı ailem ve arkadaşlarımla birlikte güvenle kullanacaksam, o aracın kapsamlı bir Ar-Ge sürecinden geçmiş olmasını isterim. Piyasaya aceleyle sürülen modellerde atlanan noktalar olabiliyor. Sonuçta ne öderseniz onu alırsınız” ifadelerini kullandı.

Bu sözler, fiyatları düşürmek adına Ar-Ge süreçlerinden ve kaliteden taviz verildiği iddialarını taşıyor. Skoda, fiyat konusunda Çinli rakipleriyle doğrudan rekabet edemeyeceğini kabul ediyor. Bu durum, özellikle Avustralya pazarında daha net bir şekilde görülüyor.

Temmuz ayında BYD Sealion 7 modelinin 1400’den fazla satışı, Skoda’nın aynı dönemdeki toplam satışının neredeyse beş katına denk geliyor. Bu tablo karşısında Skoda, fiyat yerine kalite ve mühendislik kozlarını kullanmaya odaklanıyor.

Yeni Elroq, bu stratejinin bir parçası olarak “Avrupa mühendisliği ve 130 yıllık marka mirasıyla uygun fiyatlı ama güvenilir bir seçenek” olarak öne çıkıyor. Avustralya’da 54.990 dolardan başlayan fiyatlarla satışa sunulan Elroq, yedi yıl garanti ve sekiz yıl/160.000 kilometre batarya güvencesiyle geliyor.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

Skoda, Elroq’un ardından daha uygun fiyatlı küçük SUV modeli Epiq ve yedi koltuklu Vision 7S’i de 2027 yılına kadar piyasaya süreceğini duyurdu. Şirket, bu modellerde de fiyat odaklı Çinli rakiplerine karşı kalite, mühendislik ve güvenilirliği vurguluyor.

Ancak, elektrikli otomobil pazarındaki genel eğilim ve kullanıcı tercihleri, Skoda’nın bu stratejisinin ne kadar başarılı olacağını sorgulatıyor. Temmuz ayında ortaya çıkan satış rakamları da bu sorgulamayı destekliyor.

iPhone 17 serisi ön siparişe açıldı!

Türkiye’deki Apple hayranları için beklenen gün geldi. Apple’ın merakla beklenen yeni telefon modelleri iPhone 17 ve iPhone 17 Pro Max için Türkiye’de ön siparişler başladı. Fiyatlar 78.000 TL’den başlıyor.

iPhone 17 serisinin ön siparişleri start aldı

Apple, geçtiğimiz günlerde tanıttığı yeni iPhone 17 serisinin ön siparişlerini Türkiye için başlattı. 12 Eylül saat 15.00 itibariyle tüketiciler, iPhone 17, iPhone Air, iPhone 17 Pro ve iPhone 17 Pro Max modelleri için ön sipariş verebiliyor.

Ön siparişler, Apple’ın kendi çevrimiçi mağazası, yetkili satış noktaları, mobil operatörler ve büyük e-ticaret platformları üzerinden alınıyor. Ön sipariş verirken, özellikle e-ticaret sitelerinde satıcıların Apple’ın belirlediği fiyata sadık kalıp kalmadığına dikkat etmek gerekiyor.

Renk seçeneklerine göre de fiyat farkları ortaya çıkabiliyor. Örneğin, iPhone 17 Pro Max’in lansman rengi olan Kozmik Turuncu’yu alırken, fiyatın resmi satış fiyatından yüksek olmamasına dikkat etmek önem taşıyor. Bu yıl Pro modellerde siyah renk seçeneği bulunmuyor.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

Yeni iPhone modelleri Türkiye’de 19 Eylül‘de satışa çıkacak. Ancak, özellikle Pro modellerde stok sıkıntıları yaşanabilir. Apple, yoğun talep nedeniyle teslimat tarihlerini güncelleyebilir.

Yeni iPhone serisinin Türkiye fiyatları şu şekilde belirlendi:

  • iPhone 17: 78.000 TL’den başlıyor.
  • iPhone Air: 98.000 TL’den başlıyor.
  • iPhone 17 Pro: 108.000 TL’den başlıyor.
  • iPhone 17 Pro Max: 120.000 TL’den başlıyor.

Tüm modeller 256 GB depolama alanıyla geliyor. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Hibrit araçlar hakkında ilginç iddia!

Şarj edilebilir hibrit araçlar; çevre dostu alternatifler olarak tanıtılsa da, bu araçların gerçek emisyon değerleri endişe yaratıyor. Avrupa Çevre Ajansı (EEA) ve çevreci sivil toplum kuruluşu Transport & Environment (T&E) tarafından yayımlanan son veriler, durumun sanılandan çok daha kötü olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, bu araçlar resmi testlerde belirtilenin tam beş katı kadar daha fazla karbon salıyor.

Hibrit araçlar, doğaya zarar mı veriyor?

2023 yılında trafiğe çıkan ve yakıt tüketim sayaçları ile takip edilen 127 binden fazla fişli hibrit otomobilin ortalama karbondioksit emisyonu kilometrede 139 gram olarak ölçüldü. Oysa bu araçların resmi WLTP testlerindeki değeri sadece 28 g/km.

Benzer bir tablo, 2022 ve 2021 yıllarında da gözlemlendi. 2022’de resmi değer 33 g/km iken gerçek tüketim 137 g/km, 2021’de ise resmi ortalama 38 g/km iken ölçülen değer 134 g/km oldu. Bu veriler, fişli hibrit araçların kağıt üzerinde sanıldığı gibi çevre dostu olmadığını gösteriyor.

Bu tutarsızlığın arkasında, laboratuvar ortamında yapılan ve gerçek hayat koşullarını yansıtmayan emisyon test yöntemleri yatıyor. Testlerde, aracın batarya ile ilerlemesi için gereken süre yüksek tutuluyor, bu da emisyon değerlerini yapay olarak düşük gösteriyor.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

Ayrıca, kullanıcıların araçlarını düzenli şarj etmemesi de içten yanmalı motorun daha sık devreye girmesine ve emisyonların artmasına neden oluyor. Bu sorun, özellikle ani hızlanma ya da yokuş çıkma gibi durumlarda da kendini gösteriyor.

Güneş ağaçları ormanları kurtarabilir!

Yenilenebilir enerji alanında yapılan yeni bir çalışma, ormanları yok etmeden enerji üretmenin mümkün olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanlarının “güneş ağacı” adını verdikleri bu dikey panelli yapılar, geleneksel güneş enerji santralleriyle aynı miktarda elektrik üretirken, orman kaybını yüzde 99’a kadar azaltıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, enerji üretimi ile doğa koruma arasındaki çatışmayı çözmek için umut verici bir çözüm sunuyor.

Bilim insanları güneş ağacı geliştirdi

Scientific Reports dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, dikey olarak tasarlanan güneş ağaçları, geleneksel enerji tesisleriyle eşdeğer bir verimlilik sağlıyor. Araştırmada yapılan simülasyonlar, 1 megavat (MW) elektrik üretmek için geleneksel bir santralin neredeyse tüm ormanı temizlemesi gerekirken, sadece 63 güneş ağacının aynı gücü üretebildiğini gösteriyor. Bu yapıların doğrusal bir şekilde yerleştirilmesiyle, orman örtüsünün yüzde 99’unun korunabildiği belirlendi.

Kore Denizcilik Enstitüsü’nden Dan-Bi Um liderliğinde yapılan araştırmada, Seul’deki bir tesis modeli kullanıldı. Modelde, 4,8 metre yüksekliğinde ve 4,1 metre genişliğinde olan ağaçların dallarında 35 güneş paneli bulunuyor.

Bu panellerin 330 W kapasiteli versiyonlarıyla 11,5 kW, 450 W kapasiteli versiyonlarıyla ise 15,8 kW enerji üretilebileceği hesaplandı. Dikey yapının en önemli avantajlarından biri, üst dallardaki panellerin enerji üretirken, alt katmanda kalan bitkilerin yeterli ışık almasını sağlaması.

Araştırma, 2014 yılında Güney Kore’nin Geoseong bölgesinde inşa edilen, 22.856 metrekarelik alana yayılan ve 4.347 panelle 1.000 kW güç üreten bir tesis üzerinde simülasyonlar gerçekleştirdi.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

Bu tesisin güneş ağaçlarıyla değiştirilmesi durumunda, standart panellerle 87, yüksek verimli panellerle ise 63 ağaçla aynı miktarda enerjinin üretilebileceği ve ormanların neredeyse tamamının korunabileceği saptandı.

Pek çok ülke, artan yeşil enerji ihtiyacını karşılamak için arazi kullanımı sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Daha az alana ihtiyaç duyan ve ekosistemi koruyan güneş ağaçları, bu sorunlara pratik bir çözüm sunuyor. Çalışma, bu yaklaşımın 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefleriyle orman koruma taahhütlerini uyumlu hale getirebileceğini belirtiyor.

Yapay Zeka ve Teknoloji Akademisi yeni dönem başvuruları açıldı

2021 yılında Teknofest’te “Oyun ve Uygulama Akademisi” adıyla başlayan program, geçen dört yılda binlerce gencin hayatına dokundu. Oyun ve mobil uygulama geliştirme odağından teknolojinin hızla gelişen alanlarına uzanan bu yolculuk; 2024’te “Yapay Zeka ve Teknoloji Akademisi”ne dönüşerek yapay zeka, veri bilimi ve otonom sistemler gibi geleceğin alanlarına odaklandı. Bu yıl, Akademi 5.0 dönemiyle daha kapsayıcı ve yenilikçi bir vizyonla ilerliyor.

Yeni dönemde üç ana bölüm gençleri bekliyor

  • Yapay Zeka ile Uygulama Geliştirme: Üretken yapay zeka, istatistik, Python temelleri ve web uygulamaları geliştirme.
  • Veri Bilimi: İleri veri analizi, tahmine dayalı modelleme, veri görselleştirme ve makine öğrenmesi.
  • Low-Code / No-Code: Kodlama bilgisi olmadan dijital ürün geliştirme, Yapay Zeka ajan tasarımı ve iş süreçlerine entegre edilebilecek çözümler üretme.

Akademi, Türkiye’de yapay zeka ajanı geliştirmeye odaklanan ilk Türkçe program olma özelliğini de taşıyor. Yazılım bilenler için derinleşme imkanı sunarken, ilk kez yazılım öğrenmek isteyenlere de temel yazılımcılık eğitimi sağlıyor.
Tamamen ücretsiz ve çevrimiçi olan program, 18-29 yaş arası üniversite öğrencisi ve mezun gençlere açık. Katılımcılar, 500 saati aşan teknik ve sektörel eğitimlerin yanı sıra proje tabanlı çalışmalar, mentorluk, sektörel buluşmalar, çevrimiçi atölyeler, kariyer buluşmaları, hackathonlar ve altı haftalık Bootcamp sürecinde yer alıyor. Akademi, mezuniyet sonrası öncü kurumlarda veya girişimlerde staj imkanı da sunuyor.

Yapay Zeka ve Teknoloji Akademisi yeni dönem başvuruları açıldı

Bugüne kadar 205 üniversiteden 108 bini aşkın başvuru alan Akademi; yüzde 50 kadın bursiyer katılımıyla teknoloji alanında fırsat eşitliği sağlıyor ve Türkiye’nin dört bir yanından gençleri aynı topluluk çatısı altında bir araya getiriyor.

Başvurular başladı!

Yapay Zeka ve Teknoloji Akademisi’nin beşinci yılı için başvurular 31 Ekim’e kadar devam edecek. Geleceğin teknolojilerini şekillendirmek, kendi ürünlerini geliştirmek ve güçlü bir kariyer yolculuğuna başlamak isteyen tüm gençler https://yapayzekaveteknolojiakademisi.com/ adresinden başvuru yapabilir.

TEKNOFEST İstanbul yaklaşıyor! İşte tüm bilgiler

Türkiye’nin en büyük teknoloji, havacılık ve uzay festivali TEKNOFEST, iki yıllık aranın ardından yeniden İstanbul’da düzenleniyor. Festival için geri sayım başladı ve etkinlik, 17-21 Eylül 2025 tarihleri arasında Atatürk Havalimanı’nda kapılarını ziyaretçilere açıyor.

TEKNOFEST İstanbul, gelecek hafta düzenlenecek

Festivali ziyaret etmek isteyenler için kayıtlar Teknofest.org üzerinden başladı ve ziyaret ücretsiz. Festival alanına giriş ve çıkışlar 09.00 ile 19.00 saatleri arasında yapılabilecek.

TEKNOFEST İstanbul’da toplam 58 ana ve 137 alt kategoride final yarışmaları düzenleniyor. Ön elemeyi geçen takımlara toplam 85 milyon TL’nin üzerinde, dereceye giren takımlara ise 65 milyon TL’yi aşan para ödülü veriliyor.

Festivalde teknoloji, bilim, havacılık, yapay zeka, savunma sanayi ve ulaşım sektörlerinden yeni ürünler sergileniyor. Bu alanlarda gösteriler, sergiler ve atölyeler yapılıyor. Etkinlik kapsamında ayrıca çeşitli konserler, yarışmalar ve eğlenceler de düzenleniyor. Festivalin detaylı etkinlik takvimi henüz açıklanmadı.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

TEKNOFEST, genç mucitlere ve girişimcilere kendilerini ifade etme fırsatı sunan bir platform olarak öne çıkıyor. Festivalin düzenlediği 58 farklı ana kategorideki yarışmalar, öğrencileri ve genç profesyonelleri havacılıktan yapay zekaya, savunma sanayiden çevre teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede projeler geliştirmeye teşvik ediyor.

Bu yarışmalar, sadece bir rekabet ortamı yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğin mühendis ve bilim insanlarının yetişmesine de katkı sağlıyor. Verilen milyonlarca liralık ödüller de gençlerin inovatif fikirlerini hayata geçirmeleri için önemli bir finansal destek sunuyor.

BioShock oyunu sonunda film oluyor

Yıllardır bir efsane olarak konuşulan BioShock filmi, sonunda beyaz perde için somut adımlar atmaya başladı. Yapımcı Roy Lee, filmin hikayesi ve çekim tarihi hakkında bazı önemli bilgileri paylaştı. Bu haber, oyun dünyasının en sevilen serilerinden birinin hayranlarını heyecanlandırdı.

BioShock filmi karşımıza çıkacak

Netflix çatısı altında hazırlanan BioShock filmi, ilk oyunun hikayesini doğrudan ekrana taşıyor. Uzun süredir devam eden belirsizlik, yapımcı Roy Lee’nin The Direct’e yaptığı açıklamalarla sona erdi.

Lee, filmin 2007’de çıkan BioShock oyunundaki olaylara odaklanacağını, yani izleyiciyi Atlantik Okyanusu’nun altındaki gizemli şehir Rapture’a götüreceğini doğruladı. Başlangıçta bir ütopya olarak kurulan ancak zamanla distopik bir kabusa dönüşen bu şehir, filmin ana mekanı olacak.

Filmin yönetmenliğini üstlenen Francis Lawrence, BioShock’un bir sonraki projesi olduğunu açıkladı. Ben Efsaneyim ve Constantine gibi yapımlarla tanınan Lawrence, şu anda çekimlerinin sonuna yaklaştığı yeni Açlık Oyunları filmini tamamladıktan hemen sonra BioShock’a başlıyor.

Bu durum, projenin yakında başlayacağını gösteriyor. Oyunun felsefi derinliği ve sürükleyici hikayesi, film uyarlamasının bu unsurları koruyacağı yönünde beklentileri artırıyor.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

Oyun, felsefi arka planıyla sadece bir macera oyunu olmaktan öte, eleştirel bir yapıya sahipti. Rapture’ın kurucusu Andrew Ryan’ın, toplumsal kısıtlamalardan arınmış, bireysel özgürlüğün sınırsız olduğu bir dünya yaratma düşüncesi, filmde de önemli bir yer tutacak.

Bu felsefi sorgulamalar, filmin sadece görsel bir şölen sunmaktan ziyade, izleyicileri düşündüren bir yapım olabileceğine işaret ediyor. Film, oyunun karmaşık ve katmanlı yapısını beyaz perdeye taşıyarak hem oyunun hayranlarını hem de yeni izleyicileri etkilemeyi hedefliyor.

Tesla eski modelleri de unutmadı! Dev güncelleme

Elektrikli otomobil üreticisi Tesla, Intel tabanlı eski model araçlarına beklenen bir yazılım iyileştirmesi sunuyor. 2025.32.2 güncellemesiyle birlikte, bu araçlarda sürücü görselleştirmesi artık geri viteste de tam kapasite çalışacak.

Tesla, eski modellere yazılım iyileştirmesi getirdi

Şirket, daha önce ileri yönde detaylı vektör tabanlı görselleştirme sunarken, geri vitese geçildiğinde sistem basit gri çizgilere ve daha az detaylı bir gösterime sahipti. Intel Atom (MCU 2) işlemcili ve ultrasonik sensörlü araçlar için bu güncelleme, FSD (Full Self-Driving) görselleştirmesini geri viteste de eksiksiz hale getiriyor.

Yeni nesil AMD işlemcili Tesla modelleri bu işlevi uzun zamandır sorunsuz bir şekilde destekliyordu. Ancak MCU 2 araçlarda, işlem gücü sınırlılıkları nedeniyle bu özellik daha önce sunulmuyordu. Tesla, eski donanımlardaki bu eksikliği yazılımsal iyileştirmelerle giderdi.

Bu değişiklik, sadece görsel bir özellikten öte, Tesla’nın eski araçlara olan desteğini sürdürdüğünü gösteriyor. Güncelleme, Tesla’nın resmi sürüm notlarında belgelenmemiş bir değişiklik olmasına rağmen, kullanıcılar tarafından fark edildi ve ek dokümantasyonlarla paylaşıldı. Bu gelişme, Tesla’nın mevcut araç parkuruna olan bağlılığını ve yazılım odaklı yaklaşımını bir kez daha ortaya koyuyor.

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber

iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.

Bu hamle, elektrikli araç sektöründe sadece yeni modellerle değil, mevcut araç sahiplerinin deneyimini de sürekli iyileştirme çabasının bir örneği olarak öne çıkıyor. Tesla, yazılım güncellemeleriyle donanım sınırlamalarını aşarak, eski araçlarına da modern özellikler getirebileceğini kanıtladı.

PDF fatura virüsüne dikkat

HP en son Tehdit Analizleri Raporu’nu yayımlayarak, eski living-off-the-land (LOTL) ve oltalama tekniklerinin geleneksel tespit tabanlı güvenlik araçlarını atlatacak şekilde nasıl evrildiğini ortaya koydu. Bir bilgisayarda yerleşik meşru araçların ve özelliklerin saldırılar için kullanıldığı LOTL teknikleri, uzun zamandır tehdit aktörlerinin araç setinin temel parçalarından biri olarak biliniyor. Ancak HP Tehdit Araştırmacıları, tek bir kampanyada birden fazla, çoğu zaman da alışılmadık ikili dosyanın kullanılmasının, kötü amaçlı faaliyetle meşru faaliyet arasındaki farkı ayırt etmeyi daha da zorlaştırdığı konusunda uyarıyor.

Rapor, gerçek dünyadaki siber saldırıların bir analizini sunarak, kurumların hızla değişen siber suç ortamında siber suçluların tespit edilmekten kaçınmak ve bilgisayarları ihlal etmek için kullandıkları en son teknikleri takip etmelerine yardımcı oluyor. HP Wolf Security1 çalıştıran milyonlarca uç noktaya dayanarak, HP Tehdit Araştırmacıları tarafından tespit edilen önemli saldırılar şunlar:

Sahte Adobe Reader Faturası, Ultra Parlak Sosyal Mühendislik Tuzaklarının Yeni Dalgasına İşaret Ediyor

Saldırganlar, saldırganlara kurbanın cihazı üzerinde kontrol sağlayan bir komut dosyası olan bir ters kabuk yerleştirdi. Komut dosyası, sahte yükleme çubuğu ile tamamlanan çok gerçekçi bir Adobe Acrobat Reader dosyası olarak gizlenmiş küçük bir SVG görüntüsüne gömüldü ve devam eden bir yükleme izlenimi vererek kurbanların dosyayı açma ve bir enfeksiyon zincirini tetikleme şansını artırdı. Saldırganlar ayrıca maruz kalmayı sınırlamak, otomatik analiz sistemlerini engellemek ve tespiti geciktirmek için indirmeyi Almanca konuşulan bölgelere coğrafi olarak sınırlandırdı.

Saldırganlar Piksel Görüntü Dosyalarında Zararlı Yazılım Gizliyor

Saldırganlar Microsoft Complied HTML Yardım dosyalarını görüntü pikselleri içinde kötü amaçlı kod gizlemek için kullandılar. Proje belgeleri olarak gizlenen dosyalar, piksel verilerine bir XWorm yükü gizledi ve bu yük daha sonra ayıklanarak birden fazla LOTL tekniği içeren çok adımlı bir bulaşma zincirini yürütmek için kullanıldı. PowerShell ayrıca indirildikten ve çalıştırıldıktan sonra dosyaların kanıtlarını silen bir CMD dosyasını çalıştırmak için de kullanıldı.

Yeniden Yükselişe Geçen Lumma Stealer IMG Arşivleri Aracılığıyla Yayılıyor

Lumma Stealer 2. çeyrekte gözlemlenen en aktif zararlı yazılım ailelerinden biriydi. Saldırganlar, güvenlik filtrelerini atlamak ve güvenilir sistemleri istismar etmek için LOTL tekniklerini kullanan IMG Arşiv ekleri de dahil olmak üzere birden fazla kanal aracılığıyla dağıttı. Mayıs 2025’teki kolluk kuvvetleri baskısına rağmen, saldırılar haziran ayında da devam etti ve grup şimdiden daha fazla alan adı kaydetmeye ve altyapı oluşturmaya başladı.

HP Güvenlik Laboratuvarı Baş Tehdit Araştırmacısı Alex Holland şu yorumu yapıyor: “Saldırganlar tekerleği yeniden icat etmiyorlarsa da tekniklerini geliştiriyorlar. Mevcut sistem araçlarını kötüye kullanma, ters kabuklar ve kimlik avı onlarca yıldır var, ancak günümüzün tehdit aktörleri bu yöntemleri keskinleştiriyor. Tespit edilmekten kaçınmak için arazide yaşama araçlarının daha fazla zincirlendiğini ve resimler gibi daha az belirgin dosya türlerinin kullanıldığını görüyoruz. Örnek olarak ters kabukları ele alalım: Basit, hafif bir komut dosyası aynı etkiyi yaratacaksa, tam teşekküllü bir RAT bırakmak zorunda değilsiniz. Kolay, hızlı ve çok basit olduğu için genellikle radarın altından kayıyor.”

Bu saldırılar, tehdit aktörlerinin ne kadar yaratıcı ve uyarlanabilir hale geldiğini gösteriyor. Kötü amaçlı kodları görüntülere gizleyerek, güvenilir sistem araçlarını kötüye kullanarak ve hatta saldırıları belirli bölgelere göre uyarlayarak, geleneksel tespit araçlarının tehditleri tespit etmesini zorlaştırıyorlar.

HP Wolf Security, bilgisayarlardaki algılama araçlarından kaçan tehditleri izole ederek (bunu yapmak için kötü amaçlı yazılımların güvenli kaplarda güvenli bir şekilde ortaya çıkmasına izin vererek) siber suçlular tarafından kullanılan en son teknikler hakkında özel bir içgörüye sahip. HP Wolf Security müşterileri bugüne kadar 55 milyardan fazla e-posta ekine, web sayfasına tıklamış ve hiçbir ihlal bildirilmeden dosya indirdi.

Nisan-Haziran 2025 verilerini inceleyen rapor, siber suçluların tespit etmeye dayalı güvenlik araçlarını atlamak için saldırı yöntemlerini nasıl çeşitlendirmeye devam ettiklerini detaylandırıyor:

  • HP Sure Click tarafından tespit edilen e-posta tehditlerinin en az %13’ü bir veya daha fazla e-posta ağ geçidi tarayıcısını atladı.
  • Arşiv dosyaları en popüler gönderim türü olurken (%40), bunu çalıştırılabilir dosyalar ve komut dosyaları (%35) takip etti.
  • Saldırganlar .rar arşiv dosyalarını kullanmaya devam ediyor (%26), bu da saldırganların şüphe uyandırmamak için WinRAR gibi güvenilir yazılımlardan faydalandığını gösteriyor.

HP Inc. Kişisel Sistemler Küresel Güvenlik Başkanı Dr. Ian Pratt şu yorumu yapıyor: “Mevcut sistem araçlarını kötüye kullanma teknikleri güvenlik ekipleri için oldukça zordur çünkü yeşil bayrakları kırmızılardan ayırmak zordur, yani bunlar meşru bir faaliyet aracılığıyla yapılan saldırılardır. İki arada bir derede kalıyorsunuz – ya faaliyetleri sıkı sıkıya kısıtlayarak kullanıcılar için zorluk ve SOC için iş yükü oluşturuyorsunuz ya da sistemi açık bırakıp bir saldırganın sızma riskini göze alıyorsunuz. En iyi tespit yöntemleri bile bazı tehditleri gözden kaçıracaktır, bu yüzden saldırılar zarar vermeden önce onları tuzağa düşürmek için katmanlı savunma ile sınırlama ve yalıtım hayati önem taşır.”

ASELSAN’ın Görünmeyen Gücü KORAL Modernize Edildi

ASELSAN, elektronik harpte çıtayı yükseltti. Operasyon sahasında değerini kanıtlayan KORAL Sistemi modernize edilerek güncel tehdit ortamında daha güçlü hâle getirildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterinde yıllardır önemli başarılara imza atan stratejik elektronik harp sisteminde, kapsamlı modernizasyon çalışmaları yürütüldü. Sistemin kritik altyapıları, ASELSAN’ın yeni nesil alt sistemleriyle geliştirilerek ordumuzun kullanımına sunuldu.

KORAL ile Sahada Mutlak Elektronik Üstünlük

Modern harp artık yalnızca fiziki unsurlarla değil, görünmeyen sinyaller ve elektromanyetik dalgalar üzerinden şekilleniyor. Hedef tespitinden haberleşmeye, radar algılamadan uydu navigasyonuna kadar birçok kritik alan, elektromanyetik spektrumun kontrolüne bağlı duruma geliyor. Gelişen tehditler, yalnızca tespit edilmekten kaçınan değil, aynı zamanda hızlı uyum sağlayan, karmaşık ve çok yönlü sistemlerle kendini gösteriyor.

Bu yeni ortamda üstünlük, yüksek çıkış gücü, gelişmiş anten teknolojileri ve çoklu hedeflere aynı anda müdahale kapasitesi gibi niteliklerle ölçülüyor. ASELSAN’ın harp sahasının yeni ihtiyaçlarına göre modernize ettiği KORAL, geniş frekans aralığında etkili karıştırma ve aldatma yetenekleri sayesinde görünmeyen cephede stratejik avantaj sağlıyor. Adaptif yapısı ve gelişmiş elektronik destek/taarruz kabiliyetleri, KORAL’ı yalnızca mevcut tehditlere karşı değil, geleceğin harp senaryolarına karşı da hazır hâle getiriyor.

ASELSAN KORAL yüksek çıkış gücü, aktif elektronik hüzme tarama sağlayan faz dizili anten yapısı ve modern teknolojisi ile modern harp sahasında büyük bir stratejik avantaj sunuyor. Kara konuşlu elektronik harp sistemi aynı zamanda çoklu hedef karıştırma ve aldatma yeteneğine sahip olmasıyla fark yaratıyor.

ÇELİKKUBBE Çok Katmanlı Hava Savunma Sisteminin temel bileşenlerinden biri olan KORAL, SEAD (Düşman Hava Savunmasının Bastırılması) görevlerinde benzersiz bir etkinlik sunarak harp sahasını kusursuz hassasiyet ve üstün güçle kontrol altına alıyor.

Görünmeyen cephede radarları etkisiz hâle getiren, dost kuvvetleri koruyan ve bilgi üstünlüğü sağlayan KORAL Uzaktan ED/ET Sistemi, yeni yetenekleri ile Türkiye’nin hava savunma gücünü ve elektronik harp alanındaki başarısını bir üst seviyeye taşımak için her zaman olduğu gibi göreve hazır.

Türk Telekom Prime ile ayrıcalıklı dünya sunuyor

Türkiye’nin dijital dönüşümünü insanı merkeze alan yaklaşımıyla sürdüren Türk Telekom, geleceği yeni teknolojilerle inşa ediyor. Yaptığı yatırımlar ve müşterilerine sunduğu kampanyalarla “değerli hissettiren” marka olmayı başaran Türk Telekom, bireyselden kurumsala kadar her türlü ihtiyaca yanıt vermeye ve hayatın her alanında faydalar sunmaya devam ediyor. Ayrıcalıklarla dolu Türk Telekom Prime; kahveden seyahate, e-ticaretten dijital servislere, bol GB’lı mobil tarifelerden yüksek hızlı fiber internet paketlerine kadar yaşamın her anına değer katıyor. Türk Telekom Prime, bu yıl 11’incisi düzenlenen İstanbul Coffee Festival’de katılımcılarla buluşuyor. Festival boyunca özel sanatçılar Prime sahnesinde yer alırken, Prime müşterileri indirimli bilet, özel festival giriş kapısı ve Prime Lounge alanındaki sürprizlerle festivali ayrıcalıklı bir şekilde deneyimliyor.

Türk Telekom’un mobildeki büyümesini ve sunduğu ayrıcalıkları değerlendiren Zeynep Özden, şunları ifade etti: “Türk Telekom olarak Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük etmeyi sürdürüyor, hayatın her alanında müşterilerimize fayda sağlıyoruz. Türk Telekom Prime ile sunduğumuz ayrıcalıklarla müşterilerimizin yaşamına değer katarken, fiber ve mobildeki gücümüze güç katmaya devam ediyoruz. Yılın ilk yarısında toplam abone sayımızı 54,2 milyona çıkarırken, mobil alanda 28,5 milyon aboneye ulaştık. Son on iki ayda 2,5 milyonu aşan faturalı net abone kazanımı ile yeni bir tarihi rekor seviyesine eriştik. Bu sonuçlar, güçlü altyapımız ve kararlılıkla hayata geçirdiğimiz müşteri deneyimi vizyonumuzun en somut göstergesidir. Özellikle faturalı segmentteki rekor büyüme, doğru stratejimizin sürdürülebilir değere dönüştüğünün en net kanıtıdır. Ağustos 2025 itibarıyla fiber uzunluğumuz 506 bin kilometreyi aştı. 5G ve yenilikçi teknolojiler için de büyük öneme sahip fiberi ülkemizin 81 ilinde uçtan uca sunmaya devam ediyoruz. Ayrıca 5G’ye geçişte gerekli olan fiberle bağlı 4.5G baz istasyonları oranımızı da dünyada 2030 için öngörülen hedefin üzerine çıkararak %55’e yükselttik.”

Türk Telekom Prime’ın ayrıcalıklarla dolu dünyası

Türk Telekom’un ayrıcalıklarla dolu markası Prime, müşterilerine hayatın her alanında fayda sağlıyor. Türk Telekom Prime, alışverişten seyahate geniş bir yelpazede sunduğu ayrıcalıklarla müşterilerinin yanında yer alıyor. Türk Telekom Prime hakkında bilgiler veren Özden sözlerini şöyle sürdürdü; “Türk Telekom Prime ile kahveden seyahate, e-ticaretten dijital servislere, bol GB’lı mobil tarifelerden yüksek hızlı fiber internet paketlerine kadar yaşamın her anına değer katan, ayrıcalıklı bir dünya sunuyoruz. Ayrıca bu yıl 11’ncisi düzenlenen 11-14 Eylül tarihleri arasında Tepe Nautilus’ta düzenlenen Türk Telekom Prime İstanbul Coffee Festival’de ayrıcalıklı bir deneyim ile kahveseverleri ağırlıyoruz. Türk Telekom Prime Sahnesi birbirinden değerli sanatçıları katılımcılarla buluşturuyor.”

default

Türk Telekom’un her ihtiyaca yönelik dijital servis dünyası

Dijital dönüşümde öncü rol oynayan Türk Telekom, müzik, oyun, yayıncılık gibi birçok alandaki farklı deneyimleri kullanıcılarına çevrim içi olarak sunuyor. Kullanıcılarının tüm ihtiyaçlarına yönelik 360 derecelik bir pazarlama evreni sunan Türk Telekom, ürün ve hizmetlerini zenginleştirmeyi sürdürüyor. Özden, “Tivibu ile dijital televizyon ve yeni nesil yayıncılık anlayışını farklı bir seviyeye taşıdık. Güncel ve zengin müzik arşivine sahip, müzik platformumuz Muud aynı zamanda birbirinden eğlenceli özellikleriyle dinleyicilerin müzik keyfini artırıyor. E-dergi uygulamamızla; modadan ekonomiye, teknolojiden magazine birçok kategoride yüzlerce dergi ve günlük gazeteyi okuyucularla buluşturuyoruz. Dijital oyun alışveriş platformumuz Playstore ile popüler PC ve Mobil oyun ile çeşitli oyun paketlerini dünya ile aynı anda, oyunseverlere sunuyoruz. GAMEON markamız dijital oyun sektörünün tüm gereksinimlerine yanıt veren ürün ve hizmetler içeriyor” dedi.