Teknoloji dünyasının yenilikçi markası Nothing, merakla beklenen yeni kablosuz kulaklık modeli Nothing Ear 3 hakkında heyecan verici detayları paylaştı. 18 Eylül’de resmi olarak tanıtılacak olan kulaklık, özellikle şarj kutusuna entegre edilen benzersiz özelliklerle dikkat çekiyor. Kulak içi form faktörünü koruyan model, telefon görüşmesi deneyimini yeniden tanımlamaya hazırlanıyor.
Nothing Ear 3 yakında geliyor
Nothing’in yaptığı son paylaşıma göre, Nothing Ear 3’ün şarj kutusu üzerinde “Super Mic” olarak adlandırılan bir mikrofon ve özel bir “TALK” düğmesi bulunacak. Bu yenilik sayesinde kullanıcılar, telefonlarını ceplerinden çıkarmadan doğrudan şarj kutusu üzerinden telefon görüşmeleri yapabilecek.
Şirket ayrıca, sürdürülebilirlik anlayışı doğrultusunda, şarj kutusunun belirli bölümlerinde yüzde 100 geri dönüştürülmüş anodize alüminyum kullanıldığını belirtti. Tasarım dilinde büyük bir sürpriz barındırmayan Nothing Ear 3, küresel lansmanının ardından Türkiye pazarında da teknoloji tutkunlarıyla buluşacak.
Apple’ın yeni kulaklığı AirPods Pro 3 ön siparişe açıldı. 19 Eylül’de kullanıcılarla buluşacak olan ürün, beraberinde ilginç bir ayrıntıyı da getiriyor. Önceki model AirPods Pro 2’nin kutusunda şarj kablosu bulunurken, AirPods Pro 3 kutusundan şarj kablosu çıkmıyor ve kablo ayrı satılıyor.
AirPods Pro 3, kutusunda şarj kablosu sunmuyor
Teknik özellik sayfasında yer alan bilgilere göre, AirPods Pro 3’ün kutusundan USB-C MagSafe şarj kutusu ve beş boy silikon kulaklık ucu çıkıyor. USB-C şarj kablosu ise kutuya dahil değil. Apple Store’da bu kablonun fiyatı 870 TL olarak belirlendi.
1 metre uzunluğundaki kablo 60 watt’a kadar şarjı destekliyor ve USB 2 hızında veri transferi yapıyor. Apple’ın geçen yıl AirPods Pro 4 modelleriyle başlattığı bu uygulama, yeni modelde de devam ediyor.
Şirket, ürünlerin kutusundan şarj kablosu ve güç adaptörü gibi aksesuarları çıkarma kararını çevresel nedenlere dayandırıyor. AirPods Pro 3 kutusunun önceki modele göre daha küçük tasarlandığı belirtiliyor.
iPhone 17 ve iPhone Air için kötü haber geldi. Apple bu iki modelde de eski teknoloji olan USB 2.0'a yer veriyor.
Bu sayede her sevkiyatta %25 daha fazla ürün gönderildiği ifade ediliyor. Ayrıca, AirPods Pro 3’ün %40 oranında geri dönüştürülmüş malzemelerden üretildiği ve üretiminde kullanılan elektriğin %40’ının yenilenebilir kaynaklardan sağlandığı bildiriliyor. Ancak bu hamlenin ardındaki çevresel gerekçeler tartışılmaya devam ediyor.
Son çıkan modele yönelik bu karar, Apple’ın sadece telefonlar için değil, kulaklık gibi diğer ürünleri için de aynı stratejiyi sürdürdüğünü gösteriyor. Şirketin bu yaklaşımı, kullanıcıları ekstra maliyetlerle karşı karşıya bırakıyor.
Türkiye’de elektrik üretimi ve tüketimi rekor kırdı. Temmuz ayında yaşanan yoğun talep, elektrik tüketimini zirveye taşıdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İzmir’de düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nde bu durumu açıkladı.
Temmuz ayında elektrik talebi rekora koştu
Bayraktar, Türkiye’nin temmuz ayında toplam 36,7 milyar kWh elektrik üreterek aylık bazda en yüksek değere ulaştığını söyledi. Ayrıca, 29 Temmuz’da da günlük elektrik üretiminin 1 milyon 250 bin 178 kWh ile zirve yaptığını belirtti. Bakan, 2024 yılında dünya genelindeki 30 bin TWh’in üzerindeki elektrik üretiminin yüzde 1,1’ini Türkiye’nin 349 TWh üretimle karşıladığını kaydetti.
Bakan Bayraktar, eskiden kış aylarında artan elektrik tüketiminin, artık klima kullanımının yaygınlaşmasıyla yaz aylarında rekor kırdığını söyledi. Bayraktar’ın açıklamasına göre, Türkiye’nin elektrik talebi önümüzdeki 30 yıl içinde üç katına çıkarak 1000 TWh seviyesine ulaşacak.
Bu artışı karşılamak için yenilenebilir enerjiye ek olarak Karadeniz gazı ve nükleer enerji gibi kaynaklara da ihtiyaç duyuluyor. Bu kapsamda, önümüzdeki 30 yıl içinde en az 5 GW kapasiteli küçük modüler reaktörler inşa edilmesi hedefleniyor.
Elektrikte kurulu güç, temmuz sonu itibarıyla 120 bin megavatı aştı. Bunun yüzde 61’i, yani 73 bin 477 megavatlık kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Bayraktar, 2002’de neredeyse sıfır olan rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünün bugün 37 bin 118 megavata ulaştığını ve kurulu güç içindeki payının yüzde 31’e çıktığını söyledi.
iPhone 17 Türkiye fiyatı belli oldu. Peki, Apple'ın yeni gözdesi ülkemizde ne kadara satılacak? İşte tüm detaylar.
Geçtiğimiz mayıs ayında 81 ilde toplam 6 bin 182 elektrik üretim santrali devreye alındı. Bu yatırımlar sayesinde her yıl 12,5 milyon ton karbondioksit salınımı engelleniyor ve doğal gaz ithalatından yaklaşık 1,3 milyar dolar tasarruf sağlanıyor.
Karadeniz’de beş yıl önce keşfedilen doğal gaz sahasından üretim yapılıyor ve bu gazla 4 milyon hanenin ihtiyacı karşılanıyor. Bayraktar, üretimi artırma planlarının olduğunu söyledi. Türkiye’nin gaz altyapısına yapılan yatırımlarla, 2030 yılına kadar yıllık ihtiyacın yüzde 20’sine denk gelen 12 milyar metreküp gazın depolanması ve yeniden gazlaştırma kapasitesinin beş katına çıkarılması hedefleniyor.
Yapay zeka destekli sohbet robotları, sınıflardan ofislere ve günlük hayatımıza kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Ancak bu araçların can sıkıcı bir sorunu var: Bazen tamamen asılsız, uydurma bilgiler üretebiliyorlar. Bu duruma “halüsinasyon” adı veriliyor. OpenAI, bu sorunun nedenini çözdüğünü ve gelecekteki yapay zeka araçlarını çok daha güvenilir hale getirecek bir çözüm bulduğuna inanıyor. İşte detaylar.
Sorun yapay zekanın değerlendirme yönteminde
OpenAI, Georgia Tech’ten Santosh Vempala ve diğer araştırmacılarla birlikte yayımladığı 36 sayfalık makalede, bu konuyu derinlemesine inceledi. Araştırmacılar, halüsinasyonların model tasarımındaki bir eksiklikten değil, yapay zekâ sistemlerinin test edilme ve sıralanma biçiminden kaynaklandığını öne sürüyor.
Mevcut değerlendirme yöntemleri, bir sohbet robotunu her soruya cevap verdiği için ödüllendirirken, emin olmadığı zamanlarda sessiz kalan modelleri cezalandırıyor. Bunu, bilmediği soruları boş bırakmak yerine, rastgele cevap veren bir öğrenciyi ödüllendiren çoktan seçmeli bir sınava benzetebiliriz.
OpenAI ve Oracle, yapay zeka alanında kapsamlı bir iş birliğine gidiyor. Bu hamle, sektördeki dengeleri değiştirebilir.
Bu sorunu çözmek için yapılan açıklamada puanlama sisteminin tam tersine çevrilmesini öneriyor: Yanlış olduğu halde kendinden emin bir şekilde verilen cevaplar, modele karşı güçlü bir şekilde cezalandırılmalı. Bunun yanı sıra, dikkatli davranıp belirsizliğini belirten veya “bilmiyorum” diyen modeller ödüllendirilmeli.
Bu yeni yaklaşımın farkını gösteren ilk örnekler oldukça aydınlatıcı. Bir testte, temkinli bir model soruların sadece yarısına cevap veriyor ancak bu cevapların yüzde 74’ü doğru çıkıyor. Diğer bir model ise neredeyse tüm soruları cevaplıyor ancak her dört cevaptan üçünde halüsinasyon görüyor.
Bu yaklaşım kabul edilirse, yapay zekâ asistanlarının günlük davranışları tamamen değişebilir. Artık uydurma bir kaynak veya istatistik üretmek yerine, “Bu konuda emin değilim” ya da “Bilmiyorum” gibi cevaplar vermeleri daha olası hale gelecek.
Bu, ilk bakışta daha az etkileyici görünse de, kullanıcıların cevapları sürekli kontrol etme zorunluluğunu ortadan kaldırarak çok daha güvenilir bir deneyim sunabilir. OpenAI için bu araştırma, gösterişli ama güvenilmez bir özgüven yerine, doğruluğa ve güvene değer veren bir yapay zekâya doğru atılan önemli bir adım.
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI), yapay zekanın gelecekte yol açabileceği potansiyel tehlikeleri incelediği “Yapay Zeka Risk Raporu”nu yayımladı. Raporda, yapay zekanın sağlık, eğitim, tarım ve güvenlik gibi birçok alanda sunduğu fırsatların yanı sıra, hızlı gelişim ve denetimsizliğin getirdiği temel risklere dikkat çekiliyor.
TRAI, Yapay Zeka Risk Raporu’nu paylaştı
TRAI’a göre insanlığın geleceğini etkileyecek bu riskler arasında insan müdahalesi olmadan karar alan otonom silahlar ve askeri kullanım, otomasyonun iş gücü piyasasına etkileriyle ortaya çıkan işsizlik ve ekonomik dengesizlikler öne çıkıyor.
Veri gizliliği ve mahremiyetin ihlali, önyargılı verilerle eğitilen sistemlerin yol açtığı adaletsizlik ve yanlılık sorunları, algoritmaların şeffaf olmamasıyla ortaya çıkan hesap verebilirlik problemleri de raporda yer alıyor.
Bununla birlikte, deepfake gibi sahte içerik ve bilgi kirliliğinin yayılması, kendi kendini geliştiren yapay zekanın yönetilemez hale gelmesi, teknolojiye aşırı bağımlılık yüzünden insan yeteneklerinin zayıflaması da temel riskler arasında.
iPhone 17 Türkiye fiyatı belli oldu. Peki, Apple'ın yeni gözdesi ülkemizde ne kadara satılacak? İşte tüm detaylar.
Raporda ayrıca, yapay zeka tabanlı siber saldırıların kritik altyapıları hedef alması ve yapay zeka modellerinin yüksek enerji tüketiminin çevresel etkileri de vurgulanıyor.
Yayımlanan raporda, risklerin teknik konulardan çok sosyal, hukuki ve etik sorunlar taşıdığı belirtiliyor. TRAI, güvenilir bir yapay zeka ekosistemi için güçlü düzenlemeler yapılması, etik ve şeffaflığın önemsenmesi gerektiğini söylüyor. Kurum, ulusal düzeyde etik ilkelerin belirlenmesini, uluslararası iş birliklerinin artırılmasını ve sorumlu yapay zeka kültürünün geliştirilmesini öneriyor.
Samsung, 2026 yılı için amiral gemisi telefon serisini yeniden şekillendiriyor ve yeni isimlendirme stratejisi hayranlar arasında tartışma yaratıyor. Sızan son bilgilere göre, Galaxy S26 Pro modelinin “Pro” takısını hak edip etmediği sorgulanıyor. Cihazın özellikleri kullanıcılar tarafından beğenilmeyebilir. İşte detaylar.
Galaxy S26 Pro adı gibi “Pro” Mu?
Ortaya çıkan raporlara göre, Samsung’un Galaxy S26 Pro, S26 Edge ve S26 Ultra olmak üzere üç yeni model piyasaya süreceği iddia ediliyor. Ancak güvenilir sızıntı kaynağı Ice Universe, bu “Pro” isminin hakkını vermediğini savunuyor. X platformunda yaptığı bir paylaşımda, S26 Pro’nun bu unvanı taşıması için yeterli yenilik sunmadığını belirtti.
Cihazda dikkat çeken tek iki değişikliğin, ana kameradaki yeni sensör (aynı sensör boyutunda) ve S25’teki 12 megapiksellik kameranın yerine gelen yeni 50 megapiksel ultra geniş açılı sensör olduğunu söyledi. Eleştirinin sebebi ise 50 megapiksel sensörün gerçekte sadece marjinal olarak daha büyük bir sensör alanına sahip olması.
Leapmotor B05 modeli, resmen Avrupa pazarına sunulacak. Araç, Volkswagen Golf'e olan benzerliği ile dikkat çekiyor.
10MP telefoto lens ve Full HD+ ekran gibi diğer özelliklerin değişmeden kalacağı söyleniyor. Bu durum, S26 Pro’nun “gerçek bir ilerlemeden” çok, sadece bir yenileme olduğu yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.
Ancak telefonun tamamen yeniliklerden yoksun olmayacağı da biliniyor. Cihazın bölgeye bağlı olarak Qualcomm’un yakında çıkacak olan “Snapdragon 8 Elite Gen 5” veya Samsung’un kendi Exynos 2600 işlemcisini taşıması bekleniyor. Ayrıca bataryanın da biraz daha büyük olacağı söyleniyor.
Galaxy S26 Pro, yükseltme arayan Galaxy hayranları için yine de yeterli amiral gemisi donanımına sahip olabilir. Periskop telefoto lensin olmaması, “Pro” ve Ultra modeller arasındaki temel ayrım noktasını oluşturmaya devam ediyor ve Ultra’yı Samsung’un fotoğrafçılık vitrini olarak konumlandırıyor.
Peki siz bu telefon hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
X’in yapay zekası Grok, Türkiye’den erişime kapandı. Verileriyle gündemde kalmaya devam eden Grok’a yönelik mahkeme kararıyla X hesabı erişime kapatıldı. Karar, Türkiye’deki kullanıcıların Grok’a ait X hesabını görmesini de engelliyor.
Grok resmen erişime kapatıldı
Tartışma konusu olan yapay zeka Grok’un Türkiye’deki erişim yasağının nedeni de ortaya çıktı. İfade Özgürlüğü Derneği, Grok’un X hesabının 5651 sayılı Kanun’un 8/A maddesi kapsamında “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişime engellendiğini belirtti. Bu karar, internet servis sağlayıcılarına ve X platformuna bildirildi.
Grok'un X hesabı, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle erişime engellendi. Hangi sulh ceza hâkimliğinin kararı verdiği bilinmezken, hesap henüz X tarafından Türkiye'den görünmez kılınmadı. https://t.co/AR6IeDmVkRpic.twitter.com/6dA3IGFYw9
Kararın ardından Türkiye’deki X kullanıcıları Grok’a soru sorabiliyor ancak yapay zekanın verdiği yanıtları görüntüleyemiyor. Ancak Grok’un mobil uygulamasına veya doğrudan x.com/i/grok adresine yönelik bir erişim engeli kararı bulunmuyor. Grok’un eleştirel, agresif ve sert dille verdiği yanıtlar bir süredir gündemi meşgul ediyordu.
Bu durum, yapay zekanın Türkiye’deki erişim yasağını getiren sebeplerden biri oldu. Karar, Türkiye’de yapay zeka platformlarına yönelik ilk erişim engellerinden biri olma özelliğini taşıyor.
iPhone 17 Türkiye fiyatı belli oldu. Peki, Apple'ın yeni gözdesi ülkemizde ne kadara satılacak? İşte tüm detaylar.
Meydana gelen olay, yapay zeka teknolojilerinin hukuki denetimi ve düzenlemesi konusunda yeni bir tartışma başlatabilir. Özellikle kamu düzeni ve milli güvenlik gibi kavramlar çerçevesinde yapay zekaların nasıl değerlendirileceği ve bu platformlara nasıl bir yaklaşım gösterileceği merak konusu.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
Güçlü donanma kurma çabasındaki Avustralya, sessiz ve görünmez bir güce sahip olmak için harekete geçti. Ülke, su altında istihbarat toplayan ve aynı zamanda saldırı yapabilen insansız su altı dronları projesi için düğmeye bastı. Projeye göre önümüzdeki beş yıl içinde onlarca otonom saldırı dronu donanmaya katılıyor.
Askeri su altı dronları, yeniden karşımıza çıkıyor
Su altı dronları, sessizce ilerleme, derin sularda uzun süre kalma ve hem keşif hem de saldırı görevlerini yerine getirme yetenekleri sayesinde modern donanmaların en önemli araçlarından biri haline geliyor. Bu alana yatırım yapan ülkelerin sayısı da artıyor.
Avustralya da bu ülkeler arasına katılıyor ve 1,1 milyar dolarlık bir bütçeyle “Ghost Shark” projesini hayata geçiriyor. Proje, su altı otonom dronlar konusunda dünyanın en gelişmiş teknolojilerinden biri olarak görülüyor.
Yaklaşık 11 metre uzunluğundaki bu otonom araçlar, 6.000 metre derinliğe kadar dalıyor ve 10 güne kadar su altında kalıyor. İstihbarat toplama, keşif, gözetleme ve saldırı operasyonları için kullanılacak dronlar, Avustralya topraklarından çok uzak mesafelerden bile hedefleri vurabiliyor.
Araçlar, yapay zeka destekli otonom sistemleri sayesinde görev sırasında insan müdahalesi olmadan rota belirliyor, yeni hedeflere yöneliyor ve değişen koşullara ayak uyduruyor. Modüler gövde yapısı, istihbarat sensörlerinden sonar sistemlerine, elektronik harp modüllerinden silahlı yüklere kadar farklı ekipmanlarla donatılmalarına olanak tanıyor.
iPhone 17 Türkiye fiyatı belli oldu. Peki, Apple'ın yeni gözdesi ülkemizde ne kadara satılacak? İşte tüm detaylar.
Bu sayede tek bir platform hem keşif hem de saldırı görevlerinde kullanılabiliyor. Düşük akustik izleri ve sessiz hareket kabiliyetleri sayesinde düşmanlar tarafından tespit edilmeleri zor oluyor. 10 gün boyunca su altında kalabilmeleri, onları uzun menzilli görevlerde stratejik bir unsur haline getiriyor.
Kriptolu iletişim sistemleri ile hem birbirleriyle hem de insanlı denizaltılar veya uydu ağlarıyla koordineli şekilde çalışabiliyorlar. Geleneksel denizaltılara kıyasla çok daha düşük maliyetle etkinlik sağlamaları da önemli bir avantaj olarak dikkat çekiyor.
Bu su altı dronlar, Avustralya’nın nükleer denizaltı filosu kurma projesinin bir parçası. Ancak Avustralya, ABD ve Birleşik Krallık ile imzaladığı AUKUS anlaşması kapsamında, nükleer denizaltı filosunu ancak 2030’lu yıllarda faaliyete geçirebilecek.
Dünya genelinde geniş bir hayran kitlesine sahip Dragon Ball anime serisinin yeni oyunu çıktı. Ganbarion tarafından geliştirilen ve Bandai Namco Entertainment tarafından yayımlanan Dragon Ball Gekishin Squadra, şu anda Steam üzerinden ücretsiz olarak oynanabiliyor. Oyun, MOBA türünde 4’e 4 takım savaşlarına odaklanıyor ve serinin sevilen karakterlerini bir arenada karşı karşıya getiriyor.
Dragon Ball, yeni oyunu ile karşımızda
Oyun, Gohan, Goku, Vegeta, Krillin, Piccolo, Caulifla, Majin Buu, Cell, Android 18 ve Android 17 gibi pek çok karakteri kontrol etme imkanı sunuyor. Bu karakterlerin her biri, seriden bilinen güçleri ve benzersiz yetenekleri ile geliyor.
Karakterler, MOBA türünden tanıdık olan tank, hasar verici ve destek gibi rollere sahip. Oyuncular, karakterlerini özelleştirebiliyor ve bitirici hamleler de dahil olmak üzere animasyonlarını değiştirebiliyor. Bu özellikler, oyunculara kendi tarzlarını yaratma şansı tanıyor.
Dragon Ball Gekishin Squadra’yı oynamak için bilgisayarınızın belirli sistem gereksinimlerini karşılaması gerekiyor. Oyun Windows 11 işletim sisteminde çalışıyor ve 8 GB RAM gerektiriyor.
iPhone 17 Türkiye fiyatı belli oldu. Peki, Apple'ın yeni gözdesi ülkemizde ne kadara satılacak? İşte tüm detaylar.
Ekran kartı olarak NVIDIA GeForce GTX 650 veya AMD Radeon R9 270, işlemci olarak ise Intel Core i3-8100 veya AMD Ryzen3 3100 donanımları isteniyor. Oyun 9 GB depolama alanı kullanıyor ve DirectX 12 sürümünü destekliyor.
Steam’de 813 incelemesi bulunan oyunun, incelemelerinin yaklaşık yüzde 65’i olumlu yönde. Bu oran, oyuncuların çoğunun oyundan memnun kaldığını gösteriyor. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
Apple’ın en yeni amiral gemisi akıllı saatleri, Apple Watch Ultra 3 ve Apple Watch Series 11, pil ömrü konusunda önemli iyileştirmelerle geliyor. Bu durum, özellikle pil ömrünün her zaman öne çıkan bir özellik olduğu Ultra serisi için büyük bir gelişme anlamına geliyor. İşte detaylar ve karşılaştırma.
Pil Ömrü Karşılaştırması: Ultra 3, Ultra 2 ve Series 11
Apple Watch Ultra 3, serinin önceki modellerine göre daha uzun bir pil ömrü sunarak öne çıkıyor. İşte Apple’ın saatler için sunduğu tahmini pil ömrü değerleri:
Apple Watch Ultra 3
Normal Kullanım: 42 saate kadar
Düşük Güç Modu: 72 saate kadar
Apple Watch Ultra 2
Normal Kullanım: 36 saate kadar
Düşük Güç Modu: 72 saate kadar
Diğer yandan, Apple Watch Series 11 de pil ömrünü artırarak Ultra modellerine biraz daha yaklaşıyor.
Apple Watch Series 11
Normal Kullanım: 24 saate kadar
Düşük Güç Modu: 38 saate kadar
Tüm üç model de hızlı şarj özelliğini desteklese de, şarj hızları arasında belirgin farklar bulunuyor. İşte Apple’ın resmi olarak açıkladığı şarj süreleri:
Ultra 3: Yaklaşık 45 dakikada %80 şarj; 15 dakikada 12 saatlik normal kullanım; 5 dakikada 8 saatlik uyku takibi şarjı
Ultra 2: Yaklaşık 1 saatte %80 şarj
Series 11: Yaklaşık 30 dakikada %80 şarj; 15 dakikada 8 saatlik normal kullanım; 5 dakikada 8 saatlik uyku takibi şarjı
iPhone Air, Türkiye'de SIM kart yuvası olmadan satılacak. Böylece, batarya kapasitesinde artış yaşanacak.
Görüldüğü gibi, Apple Watch Ultra 3 ve Series 11 hızlı şarj konusunda benzer özellikler sunarken, Ultra 2 bu alanda biraz daha geride kalıyor.
Apple’ın bu hafta düzenlediği etkinlikte tanıttığı birçok yeni Watch özelliği, eski saat modellerinde de destekleniyor. Ancak pil ömrü artışları, bu yıl Apple Watch Ultra 3 ve Series 11’in en büyük yükseltmeleri arasında yer alıyor. Yıllardır pil performansı sabit kalan bu ürünler için bu artış, kullanıcılar tarafından memnuniyetle karşılanacak bir gelişme.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Elektrikli otomobillerde her geçen gün farklı bir araçla karşılaşıyoruz. Bugün de Honda tarafından yeni bir hamle geldi. Honda, beklenenden daha fazla iç hacim ve segmentinde “sınıf lideri” menzil sunan yeni elektrikli aracı N-ONE e’yi tanıttı. Sadece 18.000 doların biraz üzerinde bir fiyatla satışa sunulacak olan bu mini EV, piyasada ses getirecek gibi görünüyor. İşte detaylar.
Honda N-ONE e, tamamen elektrikli
Volkswagen, Hyundai, Kia, Ford ve GM gibi otomotiv devleri uygun fiyatlı EV modelleri üzerinde çalışırken, Honda rakiplerinin önüne geçmeyi başardı. Honda, ilk elektrikli hafif otomobili olan N-ONE e’yi Perşembe günü tanıttı. Geçen yıl piyasaya sürdüğü N-VAN e’den sonra Honda’nın ikinci mini-EV’si olan N-ONE e, ticari kullanım yerine yolcu taşımacılığı için tasarlandı.
Honda’nın retro tasarımlı, benzinli N-ONE modelini temel alan bu yeni elektrikli araç, 12 Eylül’de Japonya’da satışa çıkacak ve başlangıç fiyatı yaklaşık 2.7 milyon Yen (yaklaşık 18.300 dolar) olacak.
OpenAI ve Oracle, yapay zeka alanında kapsamlı bir iş birliğine gidiyor. Bu hamle, sektördeki dengeleri değiştirebilir.
N-ONE e, elektrikli van modelinde de kullanılan 29.6 kWh’lik bataryaya sahip. Honda, bu batarya ile aracın 295 km’ye (183 mil) kadar “sınıf lideri” bir menzil sunduğunu belirtiyor. Bu menzil, Japonya’nın en çok satan elektrikli aracı olan Nissan Sakura’nın WLTP döngüsüne göre sunduğu 180 km’den (112 mil) bile daha fazla.
Honda, en büyük zorluklarından birinin, aracı günlük kullanıma uygun hale getirecek yeterli iç hacmi sağlamak olduğunu söyledi. Bu sorunu çözmek için şirket, zeminin altına düz bir şekilde yerleştirilen daha ince bir batarya paketi geliştirdi.
Japonya’da zaten en popüler kei otomobili ve en çok satan aracı olan N-Box’a sahip olan Honda, yeni EV’sinin daha da büyük bir hit olabileceğine inanıyor. Japonya’daki yeni otomobil satışlarının yaklaşık yüzde 40’ını mini EV’ler oluşturuyor. Daha fazla menzil ve iç hacim gibi özelliklerle Honda, rekabette önde kalmak için yeni küçük EV’sine güveniyor.
Peki siz bu araç hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Amerikan Uzay Ajansı NASA, Mars’ın geçmişine dair tarihi bir bulguyu dün akşam yaptığı basın toplantısıyla duyurdu. Ajans, Perseverance keşif aracının Kızıl Gezegen’de topladığı örnekleri bir yıldır analiz ediyor ve bu çalışmaların sonunda geçmişte Mars’ta yaşam olduğunu gösteren güçlü kanıtlara ulaştı.
NASA, Mars’ta yaşam olduğuna inanıyor
Perseverance, söz konusu örneği 2024 yılının Temmuz ayında, Jezero Krateri’nin kenarındaki Neretva Vallis bölgesinden, ok başı şeklinde bir kayadan aldı. Bilim insanları bu örneğe “Sapphire Canyon” adını verdi. Neretva Vallis bölgesinin, yaklaşık 3,5 milyar yıl önce güçlü akarsuların aktığı bir alan olduğu düşünülüyordu ve elde edilen bu bulgular, bölgenin geçmişte sulak bir alan olduğuna dair yeni kanıtlar da sunuyor.
Örneğe yapılan incelemeler, özellikle üzerindeki “leopar benekleri” ve “haşhaş tohumu” adı verilen siyah noktaları ortaya çıkardı. Rover’ın PIXL cihazı, bu beneklerde demir ve fosfat yoğunlaşmaları tespit etti.
Bu iki element, Dünya’daki bazı mikrobiyal süreçlerde enerji kaynağı olarak biliniyor. Özellikle düşük sıcaklık ve suyun varlığında ortaya çıkan demir-fosfat, Mars’ta benzer biyokimyasal koşulların yaşanmış olabileceğine işaret ediyor.
Kayanın üzerindeki bir diğer önemli bulgu ise kalsiyum sülfattan oluşan beyaz damar yapıları. Bunlar, suyun kaya çatlaklarından geçtiğini gösteriyor. Ayrıca, SHERLOC aracıyla yapılan ölçümlerde karbon bazlı moleküller olan organik bileşiklere de rastlandı. Araştırmacılar, bu organik maddelerin “paslı kırmızı çamurla” birlikte birikerek kayayı şekillendirmiş olabileceğini belirtiyor.
iPhone 17 Türkiye fiyatı belli oldu. Peki, Apple'ın yeni gözdesi ülkemizde ne kadara satılacak? İşte tüm detaylar.
Kayada ayrıca, Mars’ın kızıl renginden sorumlu minerallerden biri olan hematit mineralinin varlığına dair işaretler de bulundu. Araştırmacılar, kırmızımsı kayaların beyaza dönüşmesi sırasında açığa çıkan demir ve fosfatın siyah halkalar oluşturduğunu düşünüyor. Bu süreç, Dünya’daki mikroorganizmaların organik maddeyi tüketerek enerji ürettiği metabolik reaksiyonlara benzerlik gösteriyor.
Bilim insanları bu yapıların sadece jeokimyasal süreçlerle mi yoksa mikrobiyal yaşamla mı oluştuğu konusunda bir süre tereddüt yaşadı. Ancak Perseverance’ın verileri, kayaların hiçbir zaman jeokimyasal süreçler için gerekli olan yüksek sıcaklıklara maruz kalmadığını gösteriyor. Eldeki tüm veriler, bulguların mikrobiyal kökenli olduğuna işaret ediyor.
NASA’nın geçici yöneticisi Sean Duff, “Tüm incelemelerden sonra başka bir açıklama bulamadık” dedi. Araştırmanın başında yer alan isimlerden Joel Hurowitz ise “Gördüğümüz bu mineral ve doku kombinasyonları, Dünya’da çoğunlukla mikropların organik maddeyi tüketerek geride bıraktığı izlere çok benziyor” diyerek bu açıklamayı destekledi.