Kısa bir süre önce piyasa değeri 3 trilyon doları aşan ilk şirket ünvanını alan Apple, güncelleme konusunda en istikrarlı üreticilerden biri. Şirket, piyasaya sürdüğü cihazlarına en az 5 yıl güncelleme desteği veriyor ve özellikle eski cihazlarının güncel kalmasını sağlayarak bir elektronik çöplüğü oluşmasını engelliyor. Tabii bu durum daha fazla mümkün olmadığı için belirli bir süre sonra miladı dolmuş modeller için destek sonlandırılıyor.
Apple'ın akıllı telefon dünyasındaki kullanıcıları birbirine düşüren iOS işletim sisteminin yeni sürümü, yani iOS 16 netleşiyor!
iOS 16 alamayacak telefonlar ortaya çıktı
Bilindiği üzere Apple, her yılın haziran aylarında düzenlediği WWDC etkinliklerinde iOS, iPadOS, macOS ve watchOS gibi işletim sistemlerinin yeni sürümlerini kullanıcıların beğenisine sunuyor. Şirket, önümüzdeki aylarda gerçekleştireceği WWDC 2022’de de geleneği bozmayarak yeni sürümleri tanıtacak. Peki, iOS 16 sürümünü hangi cihazlar alamayacak?
iOS 16 alamayacak telefonlar
Şirkete yakın kaynaklardan gelen bilgilere göre Apple, iOS’un yeni sürümünü dağıtmak için telefonlarda A10 ve üstü işlemciyi şart koşacak. Böylelikle A9 ve A9x işlemcili iPhone’lar ve A8 işlemcili iPad cihazları yeni sürümü alamayacak.
Tabii iOS 16 uyumlu cihazlar listesinin büyük ölçüde belli olması ile bir döneme damga vuran iPhone 6s, iPhone 6s+ ve iPhone SE 2016 gibi modeller için de yolun sonuna gelindiğini söyleyebiliriz. Bildiğiniz üzere üç model de Apple A9 yonga setinden güç alıyor ve şirket tarafından belirlenen işlemci sınırına takılıyor.
Bunun yanı sıra iOS 16 alacak telefonların da şu şekilde olması bekleniyor;
iPhone 13 mini
iPhone 13
iPhone 13 Pro
iPhone 13 Pro Max
iPhone 11
iPhone 11 Pro
iPhone 11 Pro Max
iPhone 12 mini
iPhone 12
iPhone 12 Pro
iPhone 12 Pro Max
iPhone 7
iPhone 7 Plus
iPhone 8
iPhone 8 Plus
iPhone SE (2020)
iPhone X
iPhone XR
iPhone XS
iPhone XS Max
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Apple’ın güncelleme politikası nasıl? Görüşlerinizi yorumlar kısmından ya da SDN Forum‘da bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Apple neredeyse her yılın mart ayı geldiğinde bir etkinlik düzenler. Bu etkinlikte genelde Mac, Apple TV ve aksesuarlarla ilgili tanıtımlar izleriz. Bu yıl da bir bahar etkinliğinin gerçekleşmesi bekleniyor. Şu ana kadar ortaya atılan söylentiler öylesine yüksek ihtimal kazandı ki, gelecek ay yeni Mac bilgisayarlarla tanışmaya kesin gözle bakar olduk.
Apple ile ilgili sızıntılarıyla meşhur olan Mark Gurman, gelecek ayki etkinlikte hangi Mac cihazların tanıtılacağını açıkladı.
2023 yılında tanıtılması beklenen iPhone 15 Pro modellerinde kullanılacak kameranın özellikleri ile ilgili bazı iddialar ortaya atıldı.
Gurman: Mart ayında 5 yeni Mac geliyor
Biraz geriye dönelim, kasım ayında Apple M2 adında yeni nesil bir işlemciyi görmeyi bekliyorduk. Ancak Apple M2’nin yerine mevcut Apple M1 işlemcisinin üzerine eklemeler yapıldığını gördük. Apple M1 Pro ve Apple M1 Max, performans konusunda çok tatmin edici iki çip olsa da gözümüz hala M2’yi arıyor. Bir süredir gelişen iddialara göre Mart ayında Apple M2 çipini göreceğiz. Bununla birlikte toplamda 5 adet yeni Mac cihaz tanıtılacak.
Gurman’ın raporuna göre gelecek ay tanıtılacak Mac’ler şu şekilde:
M2 çipli yeni nesil MacBook Air (Çoklu renk seçenekleriyle)
Makyajlanmış M2 çipli giriş seviyesi 13 inç MacBook Pro
M1 Pro ve M1 Max seçenekli yeni nesil üst seviye 27 inç iMac
M1 Pro ve M1 Max seçenekli yeni nesil Mac mini
Yeni nesil iMac Pro (Apple Silicon işlemcili)
Kasım ayında zaten yeni MacBook Pro’ları görmüş olsak da Apple’ın M2 çipini en iyi gösterebileceği cihaz MacBook Pro’dur. MacBook Air’in yeniden tasarlanmış halini ve MacBook Pro’nun küçük değişiklikler yapılmış halini mart ayında göreceğiz. Mark Gurman’ın açıklamaları kesinlik taşımasa da en güvenilir Apple analistlerinden biri olduğu herkes tarafından kabul edilir.
Mart ayında göreceğimiz tek ürün Mac değil. Muhtemelen yeni nesil iPhone SE ile de tanışacağız. Son olarak 2020 yılında karşımıza çıkan iPhone SE 2, kendi çapında başarılı olmuştu. Ancak 2022 yılına gelindiğinde artık iPhone 8’in kasası çok ilkel kalıyor. Yeni bir iPhone SE ile karşılaşırsak tasarım olarak iPhone XR’ı referans almasını bekleyebiliriz.
2018’de piyasaya sürülen ve özellikle kamera yetenekleriyle dikkat çeken Pixel 3 serisi için yolun sonu gözüktü. Google, Pixel 3 ve 3 XL‘in son Android güncellemelerini yayınladığını açıkladı. Kendi cihazlarına üç yıl Android, beş yıl da güvenlik güncellemesi sözü veren şirket, böylelikle kullanıcılarına karşı sorumluluklarını yerine getirdi. Peki bu durum söz konusu telefonun kullanıcılarını nasıl etkileyecek?
9to5Google'ın ortaya çıkardığı bilgilere göre Google Pixel 7 ve Pixel 7 Pro akıllı telefonlarının bazı detayları açıklığa kavuştu.
Pixel 3 hala güvenli, ancak ileride olmayabilir
Pixel 3 ve 3 XL, Google için birer amiral gemisi olmasa da, sahip olduğu Snapdragon 845 yonga seti hala geçerli bir teknoloji. Yine de düşük RAM ve kullanıcıların söylemlerine göre bazı uygulamaları açarken yavaşlama problemleri mevcut. Pil ömrünün kısa olması da bir diğer sorun.
Bütün bu problemlere rağmen, hala güncelleme almaya devam eden daha eski telefonların var olduğunu düşününce, Pixel 3 ve Pixel 3 XL’nin son güncellemelerini almış olmaları, kullanıcıları biraz hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü güncelleme almayı bırakmasını gerektirecek kadar kötü bir donanıma sahip değil.
Üstelik bir güncellemenin tek sebebi, cihaza yeni özellikler eklemek değil, aynı zamanda güvenliğini de sağlamaktır. Bir önceki güncellemede bir güvenlik açığı tespit edilirse, bu bir diğer güncelleme aracılığıyla düzeltiliyor. Bu aylık Android güncellemelerin başlamasının sebebi de Stagefright güvenlik açığıydı.
Android 13 bile almayan Pixel 3, şu an her ne kadar güncel olsa da, ileride yeni güncellemeler geldikçe geride kalacak. Fakat Pixel’leri diğer Android cihazlardan avantajlı kılan bir özelliği var; Mainline ve APEX modüllerinin oluşu. Bu da sistemin temel parçalarını işletim sisteminin kendisinden ayrı olarak güncelleyebileceği anlamına geliyor. Günün sonunda Pixel 3, diğer birçok Android cihazdan hala daha güvenli, ancak zaman geçtikçe bu değişecek.
Sizler son güncellemesini alan Pixel 3 serisi hakkında neler düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Mobil işlemcilerin ilk gelişim yolculuğunu ve nasıl bir ana kaynaktan yola çıktığını ilk dosyamızda anlattık. ARM’nin doğuşu ile başlayan bu yolculuk, akıllı telefon devrimi ile yeni bir yola girdi. Ancak Apple’ın akıllı telefonları günümüze uyarlamasına ön ayak olan ise mobil işlemcilerin bu altyapıyı sağlamasıydı.
Otomobilden telefona, bilgisayara kadar her üründe tedarik sıkıntısına yol açan çip krizi konusunda Foxconn'dan iyi haber geldi.
Akıllı telefon devrimi ve mobil işlemci rekabetinde ilk adımlar
Rekabetin ilk fitilini Apple, 2007 yılında iPhone 2G ile ateşledi. Aslında o dönemde birçok marka PDA ve telefon benzeri bir akıllı cihaz üretmenin peşindeydi. Qualcomm ise o yıllarda Intel ile rekabet edebilecek ARM tabanlı bir taşınabilir bilgisayar işlemcisi üretmenin ilk adımlarını attı. iPhone 2G ise tüm planları alt üst etti.
iPhone 2G, ARM tabanlı işlemcisi ile akıllı telefon çağının ilk adımını attı
Apple, 2001 yılında ilk iPod modelinde mobil işlemci tarihini değiştirecek bir işbirliğine imza attı. Bu büyük ekranlı ve döneminde devrim yapan MP3 cihazı ARM işlemcisi kullanıyordu. Bildiğiniz gibi bir önceki dosyamızda ARM ile Apple arasında nasıl bir işbirliği olduğunu anlattık. İki firma da birbirlerinin yeniden doğumunda pay sahibi oldu. ARM’yi büyük bir krizden çekip çıkaran Apple, bir kaç yıl sonra ARM hisselerini satması sayesinde ayakta kaldı.
Mobil işlemciler son yıllarda işlemci piyasasının yükselen yıldızı. Peki, ARM'nin temelini attığı mobil işlemci tarihi nereden nereye geldi?
Akıllı telefon devrimi için de ARM’nin Cortex CPU tasarımlarını kullanan Apple, yeni bir çağın kapısını bu sayede açtı. Ancak bu yeni çağın kapısından sadece Apple girmedi. Birkaç yıl önce PDA tabanlı telefon üreten ama başarısız olan Qualcomm, bir süredir ARM tabanlı mobil işlemci üretiyordu.
Bu fırsatı gören ABD’li firma Snapdragon adını verdiği işlemci markasıyla 2007 yılının sonunda karşımıza çıktı. Bildiğiniz gibi iPhone 2G, Haziran 2007’de karşımıza çıktı. Bu anlamda Qualcomm’un bu yeni çağ için hazırlıksız yakalandığı pek doğru değil. Hatta bu çağa ilk ayak uyduran Qualcomm ile Microsoft oldu.
Qualcomm, Snapdragon markası ile yeni bir çağa geçiş yaptı
Günümüzde Windows Mobile ve Windows Phone projeleri başarısız girişimler olarak anılıyor. Ancak Android projesi henüz emekleme aşamasında olduğu 2007 yılında Microsoft hali hazırda bir mobil işletim sistemine sahipti. Bu işletim sistemi PDA cihazları ve el terminallerinde kullanılan özel bir Windows sürümüydü. Hatta Microsoft’un bu platformda önemli partnerlerinden biri de bugün eski günlerini arayan Tayvanlı merkezli HTC markasıydı.
Qualcomm ve 1 GHz mobil işlemci devrimi
Bugün oldukça absürt gelen 1 GHz işlem gücü 2007 yılında mobil işlemciler için oldukça uzaktaydı. O yıllarda ortaya çıkan bir çok telefon 400 MHz ile 500 MHz arasındaydı. Qualcomm ise uzun süredir ARM tabanlı mobil işlemci geliştiriyordu. Microsoft’ta yeni nesil Windows Mobile platformunu bu dönemde ortaya çıkardı.
Cep telefonu teknolojisi ve tarihi açısından yeni bir çağ başlamıştı. Akıllı telefon çağı sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Bu anlamda Google ve Android’den çok daha önce harekete geçen teknoloji devi 1 GHz işlem gücüne sahip Snapdragon S1 işlemcisini kullanan ilk akıllı telefona da yer verdi. Toshiba TG01 adlı cihaz, 4,1 inçlik ekranıyla dönemine göre oldukça büyük bir ekrana sahipti. İlk Android telefon olan HTC Dream ise Qualcomm’un Snapdragon öncesi mobil işlemcilerinden MSM7201A işlemcisi ile geldi. Bu işlemci ise 528 MHz gücünde çalışan ARM 11 çekirdeğine sahipti.
Snapdragon S1, 1 GHz sınırını geçen ilk mobil işlemci
Snapdragon S1 ise Qualcomm’un Scorpion adlı özelleştirilmiş ARM 11 tabanlı özel çekirdeği kullandı. Daha sonradan ise bu özelleşen çekirdekler Krait adıyla karşımıza çıkacaktı. Snapdaragon S1, neredeyse 2011 yılına kadar bir çok akıllı telefona güç verdi. Bu ilk 1 GHz gücündeki işlemci, Android dünyasının da kısa sürede canlanmasına neden oldu.
Bir taraftan ARM’nin temelini attığı mobil işlemci piyasasında Qualcomm yeni çağın temellerini atmaya başladı. Ancak Texas Instruments ve Nvidia da mobil işlemci piyasasına girmese belki de Qualcomm bu günlere gelemezdi. Bu rekabeti anlatmadan önce mobil işlemci piyasasında önemli güç haline gelen Qualcomm’un nasıl bu günlere geldiğini kısaca ele alalım.
Qualcomm ve CDMA teknolojisi ile başlayan yükseliş hikayesi
Peki ama Qualcomm nasıl bu kadar büyüdü ve mobil işlemci tasarlayacak finansmana nasıl sahip oldu? Qualcomm, 1985 yılında ortaya çıktığında Quality Communication yani kaliteli iletişim kelimelerinin harflerinin birleşimden meydana geldi.
Linkabit firmasında çalışan yedi çalışan Irwin Jacops liderliğinde bu yeni firmada bir araya geldi. Amaç devlet destekli savunma projeleri için araştırma ve geliştirme yapmaktı.
Qualcomm, CDMA teknolojisi için uzun yıllar halka açık testler yaptı
İlk başarısını Omninet firmasıyla birleşmesiyle yapan firma, Omnitracs uydu iletişim sistemini üretmek için 3,5 milyon dolar fon topladı. Bu proje ile Qualcomm uzun süre büyük gelir elde etti. Şirket bu geliri ise Qualcomm’u bugünlere getiren CDMA teknolojisinde kullandı.
Peki ama 2G, 3G, 4G hatta 5G’nin temellerini atan bu teknoloji neydi ve Qualcomm nasıl bir devrim yaptı? O yıllarda iletişim standardı olan TDMA teknolojisi Ericsson patentliydi ve telekomünikasyon sektörü bu teknolojiye milyon dolarlar yatırmıştı. Ancak 1940’lı yıllarda Hollywood oyuncusu Hedy Lamarr ve besteci George Antheil, alternatif bir çoklu frekans yöntemi keşfetti.
CDMA, TDMA savaşında kazanan Qualcomm oldu
Bu teknoloji müzik notalarının düzenlenmesinden esinlendi. Buna göre tek bir radyo yayını göndermek için birden farklı frekans kullanılabilecekti. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılmak üzere ABD Ordusu’na verilen patent kullanılmadı ve patent kullanım süresi geçti. CDMA ile TDMA ise temel anlamda şu farklara sahip. TDMA, birden fazla kişinin aynı frekansta konuşması için zamansal boşlukları kullanıyor. CDMA ise her diyalogu farklı şekillerde şifreleyip daha fazla konuşmanın aynı frekans üzerinden yapılmasına imkan tanıyor.
Qualcomm, CDMA patentleri ile 3G’nin de yolunu açtı
Qualcomm’un kurucusu Irwin Jacops, CDMA teknolojisinin potansiyelini keşfetti. 1985 yılında alınmaya çalışan ilk patent FDA tarafından onay almadı. CDMA teknolojisi TDMA’ya göre kağıt üstünde daha başarılı olsa da ilk başta oldukça karmaşıktı. Qualcomm ise daha sonradan bu patente eklemeler yaptı ve sonunda CDMA patenti gibi stratejik bir patentin sahibi oldu.
Ancak o yıllarda Qualcomm’un aldığı bu patent pek de önemli görünmüyordu. Şirket ise bu teknolojinin TDMA’dan üstün olduğunu gösteren bir dizi halka açık deney gerçekleştirdi. Bu deneyler sonrası Kuzey Amerika’da Qualcomm ilk zaferini kazandı. Artık iki telekom şirketi TDMA yerine CDMA teknolojisine geçiş yapmıştı.
Bu teknolojik avantaj ve Qualcomm’un yatırımları şirketin 2000’li yıllarda büyük değer kazanmasına neden oldu. Bu kazanılan maddi güç ise yeni yatırım alanlarının önünü açtı. Ve tabii ki şirket bugün bile CDMA’nın ekmeğini yemeye devam ediyor. Bu arada CDMA teknolojisinde Sovyetlerin de payını unutmamak gerekiyor. Uzun yıllar bu konuda gizli araştırmalar ve geliştirmeler yapan Rus bilim insanları, bu teknolojiyi 80’li yılların sonunda askeri olarak kullanmaya başlamıştı.
Qualcomm ve Texas Instruments rekabeti ile başlayan mobil işlemci savaşları
Her ne kadar 2009 yılı mobil işlemci piyasası için ilk büyük sıçramayı ifade etse de, Qualcomm’dan bile önce 2002 yılından beri mobil cihazlar için işlemci üreten tecrübeli bir firma vardı. Aslında Texas Instruments, hesap makineleri devrinden beri mobil işlemci piyasasında var olan bir şirket. Hali hazırda da firmanın mobil işlemci piyasasında önemli patentleri elinde tuttuğu biliniyor.
Tüm bu tecrübeye ve PDA cihazlardan beri ARM tabanlı işlemcilere hakimiyete rağmen Qualcomm’un 2009 hamlesi firmanın ekonomik olarak kendini zorlamasına neden oldu. Daha önce 130 nm ile 90 nm işlemci mimarisiyle üretilen OMAP işlemciler, 2009 yılında OMAP 3 ile 45 nm seviyesine inmeyi başardı. Bu anlamda yine 45 nm olan S1 seviyesine gelen OMAP işlemciler, işlem gücü anlamında da rakibine kısa sürede yetişti.
İlk dönemler bu ikilinin rekabeti özellikle Android tarafında devam etti. Ancak bu iki teknoloji devi rekabet ederken bir taraftan da Apple işlemcilerini Samsung’a tasarlatıyor ve ürettiriyordu. Ancak bir süre sonra Apple, kendi tasarımı olan işlemcilere kaymaya başladı. Samsung’un da kendi işlemci fabrikasında Exynos işlemcilere yönelmesi mobil işlemci piyasasında rekabeti kızıştırmaya başladı. Ancak mobil işlemci tarihi açısından tüm dengeleri Nvidia Tegra işlemci değiştirecekti.
Özellikle artan kurla birlikte otomobil fiyatlarında büyük oran artışlar meydana geldi. Bu artışlar sonucunda otomobil fiyatları neredeyse ikiye katladı ve uygun fiyatlı otomobillerin fiyatları 300 bin TL bandına geldi.
Volkswagen, Şubat 2022 fiyat listesini yayınladı. Peki sevilen otomobillerin son fiyatları ne kadar oldu? Sizler için derledik.
En ucuz otomobiller 2022
İkinci el otomobillerin de en az sıfır otomobiller kadar bu fiyat artıştan etkilendiği bir dönemde bu yazımızda sizlere ülkemizde satışta olan en uygun fiyatlı otomobilleri sizlere aktaracağız. İşte Türkiye’de satlan en ucuz arabalar…
1 – Fiat Egea Sedan
Fiat Egea, ülkemizde çok seviliyor. Özellikle yerli üretim olmasından dolayı birçok otomobilden daha uygun bir fiyat etiketine sahip. Giriş paketiyle birlikte 260.900 TL’den başlayan araç, 1.4 litrelik 95 beygir güç üretebilen bir motorla geliyor. Manuel şanzımanla kombine edilen otomobil kullanıcılarına birçok özellik sunuyor.
2 – Hyundai i10
Hyundai i10, şirketin en küçük otomobilleri arasında bulunuyor. Küçük boyutu sayesinde park sıkıntısından kurtaran araç uygun bir fiyat etiketine sahip. 253.550 TL’den başlayan fiyatlarla satışa çıkan otomobil, giriş paketinde 1.0 litrelik 67 beygir güç üretebilen bir motorla geliyor. Araç, sadece manuel şanzıman seçeneğiyle alınabiliyor.
3 – Kia Picanto
Kia Picanto, Hyundai i10 gibi Kia’nın küçük otomobilleri arasında yer alıyor. Daha çok küçük ailelere hitap eden otomobil cazip bir fiyat etiketine sahip. 289.900 TL’den başlayan fiyat etiketlerine sahip otomobil giriş donanım paketinde 1.0 litrelik 67 beygir güç üretebilen bir motorla geliyor.
4 – Renault Clio
Renault Clio, ülkemizin en çok sevilen otomobilleri arasında bulunuyor. Özellikle ikinci el piyasasında çok fazla karşılaşabileceğiniz otomobil uygun bir fiyat etiketine sahip. 291.900 TL’den başlayan fiyatlarla karşımıza çıkan araç, giriş donanım paketinde 1.0 Sce 65 beygir güç üretebilen bir motorla geliyor.
5 – Dacia Sandero Stepway
Dacia Sandero Stepway, Dacia’nın hatchback otomobili Sandero’nun SUV görünümlü versiyonu olarak bizlerin karşısına çıkıyor. Ucuz otomobiller listemizde yer alan aracın başlangıç fiyatı 323.900 TL. Eklenen donanımlarla birlikte fiyatları artan aracın giriş paketinde 1.0 Turbo ECO-G 100 beygir güç üretebilen bir motor bulunuyor.
Peki, sizin düşünceleriniz neler? Otomobil fiyatlarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında ve SDN Forum‘da bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Kripto para topluluğu, Coinbase borsasında devasa bir hata keşfettiğini iddia eden hacker’ın uyarı mesajıyla harekete geçti. Kripto platformu Coinbase’teki açık hakkında Twitter’da paylaşım yapan ve Coinbase’i potansiyel olarak milyarlarca dolar kayıptan kurtaran isimsiz hacker’a 250.000 dolar ödül verildi.
Hata, “Tree of Alpha” isimli, anonim beyaz şapkalı hacker tarafından Coinbase Gelişmiş Ticaret platformu için tanımlandı. Yatırımcıların kripto alıp satması için basit kullanıcı arayüzünden farklı olarak Gelişmiş Ticaret platformu, karmaşık ticaret araçlarına ve sipariş yöntemlerine olanak sağlar. Ancak Coinbase, bu platformda kullanıcıların elinde olmayan varlıkları satmalarına izin verecek bir hata yaptı.
Ethereum kurucusu Vitalik Buterin, kripto para dünyasının geleceği ve madencilik için önemli açıklamalarda bulundu.
Kripto platformu Coinbase’teki açık korkuttu
Coinbase, resmi blogunda önceki güvenlik açığı olayı hakkında bir soruşturma raporu yayınladı ve 11 Şubat 2022’de üçüncü taraf bir araştırmacıdan Coinbase Gelişmiş Ticaret arayüzünde bir kusur keşfettiğini söyleyen bir rapor aldı.
Tree of Alpha isimli hacker, araştırmaları sırasında BTC-USD çiftini kullanarak “0.0243 BTC” almak için “0.0243 ETH” satılabileceğini fark etti. Diğer testler, kullanıcıların 50 BTC karşılığında 50 SHIB (0,001 dolar değerinde) satmak için bir ticaret çifti oluşturabileceğini ve bunun, Coinbase sipariş defterleri aracılığıyla yapılabileceğini (yani resmi olarak alım-satımın mümkün olduğunu) ortaya koydu.
Beyaz şapka korsanının belirttiği gibi, siyah şapkalı bir bilgisayar korsanı Coinbase’in sipariş defterlerini kademeli olarak boşaltmak ve varlıkları geri çekmeye çalışmak için bu hatayı kullanabilirdi. Bu yüzden Coinbase’teki hata, potansiyel olarak “piyasa bombası” olarak adlandırıldı. Siyah şapkalı bilgisayar korsanları, kârları maksimize etmek için bu hatayı diğer borsaların short pozisyonlarında kullanabilir ve piyasada panik yaratabilirdi.
Hatanın ciddiyeti ve potansiyel olarak piyasaya milyarlarca dolara mal olabileceği gerçeği, kripto para topluluğunun, Coinbase’in verdiği 250.000 dolarlık ödülü sorgulamasına neden oldu. Ancak Coinbase’in bu hatayı çoktan kapattığını da belirtmek gerekiyor.
Kripto platformu Coinbase’teki açık hakkındaki görüşlerinizi yorumlar kısmında ve SDN Forum‘da bizimle paylaşabilirsiniz.
Dünyanın en büyük NFT pazarı olan OpenSea, kimlik avı saldırısına uğradığını açıkladı. Milyonlarca dolarlık bir kayıpla karşı karşıya olduğunu söyleyen OpenSea, onlarca kullanıcısı için güvenlik çalışması başlattığını ifade etti. OpenSea NFT saldırısı ne durumda?
En az 32 kullanıcının 1,7 milyon dolar değerindeki değerli NFT’lerini kaybettiğini dile getiren OpenSea kurucu ortağı ve CEO’su Devin Finzer, phishing (oltalama) saldırısı üzerinde çalıştıklarını ve daha fazla kayıp yaşanmaması için uğraştıklarını söyledi.
Opera, yaptığı işbirliği sayesinde hem normal hem de NFT içeren emojilerle web site ziyaretini mümkün kılıyor.
OpenSea NFT saldırısı ile çalkalanıyor
Sosyal medyada kısa sürede yayılan OpenSea hack girişiminin, 200 milyon dolarlık bir zarar uğratabileceği belirtilmişti. Ancak CEO, bu miktarlardaki kayıp söylentilerin uydurma olduğunu ve saldırganın, çalınan NFT’lerin bazılarını sattığı için 1,7 milyon dolarlık ETH’i (Ethereum) ele geçirdiğini ifade etti.
I know you’re all worried. We’re running an all hands on deck investigation, but I want to take a minute to share the facts as I see them:
NFT pazarı paylaştığı son tweette, “OpenSea’nin akıllı sözleşmeleriyle ilişkili bir istismar söylentilerini aktif olarak araştırıyoruz. Bu, OpenSea’nin web sitesi dışından kaynaklanan bir kimlik avı saldırısı gibi görünüyor.” dedi.
Saldırı, OpenSea’nın platformda etkin olmayan NFT’leri kaldırmak için son tarih olarak bir haftayı içeren yeni akıllı sözleşme yükseltmesini duyurmasının ardından gerçekleşti. Akıllı sözleşme yükseltmesi, kullanıcıların listelenen NFT’lerini ETH blok zincirinden yeni bir akıllı sözleşmeye geçirmelerini zorunlu kılıyordu.
OpenSea’nin yükseltme duyurusundan saatler sonra birden fazla kaynaktan, yakında listeden çıkarılacak NFT’leri hedef alan bir saldırı hakkında raporlar ortaya çıktı. Bu raporların ardından NFT’lerin phishing ile çalınması merak uyandırdı.
NFT pazarı henüz siber saldırının büyüklüğünü anlamamışken Blockchain araştırmacısı Peckshield, kimlik avı saldırısını tetikleyen olası bir kullanıcı bilgisi sızıntısından (e-posta kimlikleri dahil) şüphelendiğini söyledi. OpenSea CEO’su, etkilenen kullanıcıları Twitter’da doğrudan kendisine mesaj göndermeye çağırdı.
OpenSea NFT saldırısı hakkındaki görüşlerinizi yorumlar kısmında ve SDN Forum‘da bizimle paylaşabilirsiniz.
Yapay zekanın bilinçli olma olasılığı yeterince ürkütücü değilmiş gibi, artık insanlar yapay zekanın oluşturduğu yüzlerin daha güvenilir olduğuna inanıyor. Deep fake sayesinde daha karmaşık hale gelen yapay zeka, gerçek insanlardan bile güvenilir olan yüzler oluşturabiliyor.
Deep fake’i önlemek için güvenlik önlemleri arayan araştırmacılara göre insanlar, StyleGAN2 kullanılarak yapay zeka tarafından oluşturulan bir yüz ile gerçek yüz arasında ayrım yapamıyor. PNAS dergisindeki yayınlanan makalede yazılan bilgiler deep fake yüzler şaşırtıyor.
Freiburg Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, tamamen doğal protein ile yapay kas üretmeyi başardı. İşte ayrıntılar...
Yapay zekanın oluşturduğu yüzler gerçek olanlardan daha güvenilir
Lancaster Üniversitesinden yapılan bir basın açıklamasına göre, araştırmacılar StyleGAN2 adlı bir sinir ağının gerçek insanlar ayırt edilemeyen yüzler yaratabildiğini keşfetti. Hatta katılımcılar, yapay zeka tarafından oluşturulan yüzleri gerçek insanların yüzlerinden daha güvenilir buldu.
Lancaster Üniversitesinden Dr. Sophie Nightingale ve California Üniversitesinden Prof. Hany Farid, katılımcılardan son teknoloji StyleGAN2 sentezlenmiş yüzleri gerçek yüzlerden ayırmalarının istendiği ve yüzlerin ne düzeyde güven uyandırdığının sorulduğu deneyler gerçekleştirdi.
“Yapay zeka ile sentezlenen yüzlerin fotoğraf gerçekçiliğine ilişkin değerlendirmemiz, sentez motorlarının ‘esrarengiz vadiden’ (yapay zekanın güvenilmez olduğunu belirtmek için kullanılan bir tabir) geçtiğini ve gerçek yüzlerden ayırt edilemez ve hatta daha güvenilir yüzler yaratabildiğini gösterdi.”
Araştırmanın bir parçası olarak ekip, katılımcılardan yüzleri güvenilirlik açısından bir ile yedi arasında bir ölçekte derecelendirmelerini istedi. Ortalama olarak sahte yüzlerin, normal yüzlerden yüzde yedi daha güvenilir olduğu oylandı.
Çalışmayı yürüten ekip, gerçeklikten ayırt edilemeyen deep fake görüntülerin veya videoların neler yapabileceği konusunda endişeli. Hırsızlık, dolandırıcılık ve hatta siyasi konularda bile tehlikeli şeylerin kapısını açabileceği gerçeği de dahil olmak üzere bir dizi korkunç çıkarımda bulunuldu. Ancak daha endişe verici olanı, insanlar artık gerçek fotoğraflar ve videolara bile şüpheyle yaklaşacak.
Yapay zekanın oluşturduğu yüzlerin daha güvenilir bulunması hakkındaki görüşlerinizi yorumlar kısmında ve SDN Forum‘da bizimle paylaşabilirsiniz.
Apple, fitness takip paketindeki özellikleri sürekli olarak geliştiriyor, örneğin en son Koşma Zamanı özelliği ile kullanıcıların daha tutarlı ve daha iyi koşular yapmasına fırsat tanıdı. Ancak yeni ortaya çıkan bir patent, Fitness+ için bir şeyleri değiştirme planları olduğunu gösteriyor: AirPods ile spor takibi yapmak mümkün mü?
Şu anda Apple Watch, teknoloji devi tarafından sunulan ve egzersizler sırasında hareketi izleyebilen birincil ürün olsa da, Apple, Fitness+’a Airpods’u dahil etmek istiyor. Apple Insider tarafından yayınlanan bir rapora göre patent başvurusu; hareketinizi ve konumunuzu algılamak, uzamsal sese yardımcı olmak ve Fitness+ egzersizleri sırasında hareketi ölçmek için AirPods’un nasıl kullanılabileceğini ele alıyor.
Ortaya çıkan sızıntılara göre, Apple ABD'nin perakende çalışanları, pastadan daha büyük bir pay almak için gizlice sendikalaşıyor.
Apple, AirPods ile kullanıcıları formda tutacak
Apple Insider tarafından keşfedilen patent başvurusunun adı “Poz Algılamalı Kablosuz Kulaklık Sistemi”. Patent başvurusuna göre Apple’ın kablosuz kulaklıkları, kullanıcının hareketleri sırasında ivmeölçer gibi yön bilgilerini toplamak için çeşitli sensörlerden yardım alacak.
Rapora göre, ana elektronik cihaz (iPhone, iPad) kablosuz olarak kulaklığa bağlanabilir ve kullanıcının kafa hareketi rutini veya herhangi bir egzersiz performansını değerlendirirken, kullanıcıya yön ve geri bildirim sağlayarak spor takip sisteminin bir parçasını oluşturabilir.
Ayrıca geçen yıl Mayıs ayında yayınlanan bir rapora göre ikinci nesil Apple AirPods Pro, fitness takibine odaklanan güncellenmiş hareket sensörlerine sahip olacak. Bu iki rapor, Apple’ın Fitness+ için yeni planlarını daha belirgin hale getiriyor.
Yine de Apple patentlerinde alınan teknolojilerin her zaman gerçek ürüne ulaşmadığını da unutmamak gerekiyor. Ayrıca şirket bu teknolojiyi gelecek AirPods’a eklemeyi planlıyorsa en azından birkaç yıl daha beklemek zorundayız. Apple’ın ayrıca AirPods için duruş ve vücut sıcaklığıizleme dahil olmak üzere çeşitli sağlık özellikleri üzerinde çalıştığı söyleniyor.
AirPods ile spor takibi yapma hakkındaki görüşlerinizi yorumlar kısmında ve SDN Forum‘da bizimle paylaşabilirsiniz.
Akıllı telefon sektörünün başarılı oyuncularından Xiaomi, geçtiğimiz aylarda tanıttığı MIUI 13 arayüzünün dağıtımına hız kesmeden devam ediyor. 28 Aralık’ta Çin ve 26 Ocak’ta küresel pazarlarda çıkış yapan yeni sürüm, bir plan dahilinde uyumlu modellere gönderiliyor. Son olarak ülkemizde de sıklıkla tercih edilen bir Xiaomi modeli daha çok yakında yeni sürümü almaya başlayacak.
Xiaomi, MIUI 13 arayüzünü tanıtıldığı günden bu yana birçok cihazına gönderdi. MIUI 12.5 Enhanced Edition’a kıyasla daha iyi bir sistem kararlılığı ve kullanım deneyimi sunan yeni sürüm, şirkete yakın kaynaklardan Xiaomiui’ye göre Çin pazarında Redmi K30s olarak bilinen Xiaomi 10T için çok yakında yayınlanacak.
Xiaomi – MIUI 13
V13.0.1.0.SJDCNXM yapı numarasıyla Xiaomi 10T modeli için yayınlanacak güncellemenin boyutu 2,5 GB ila 3 GB aralığında olacak. Son olarak Xiaomi tarafında hazırlıkların tamam olduğunu, güncellemenin çok yakında cihazlara gönderilmeye başlanacağını belirtelim.
Not: Aşağıdaki cihazların MIUI 13 alacak cihazların sadece bir kısmı olduğunu, ilerleyen dönemlerde bu listenin daha da genişleyeceğini belirtmekte fayda var.
Xiaomi tarafından açıklanan MIUI 13 2022 ilk çeyrek güncelleme planı ise şöyle;
M4 Pro 5G modelinin Hindistan tanıtımını gerçekleştiren POCO, MIUI 13 global güncellemesi alacak telefonlar listesini paylaştı.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Xiaomi’nin MIUI 13 güncelleme politikası nasıl? Görüşlerinizi yorumlar kısmından ya da SDN Forum‘da bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Oyun sektörünün geleceği olarak lanse edilen bulut oyunculuk, son dönemde popülaritesini artırdı. Pandemi ve çip krizi gibi nedenlerden dolayı artan bilgisayar fiyatlarının üzerine ön plana çıkmaya başlayan hizmet, güçlü sistemler gerektirmeden sadece iyi bir internet bağlantısı ile kaliteli bir oyun deneyimi vadediyor.
Bulut oyun hizmetleri arasında başı çeken GeForce Now, bu hafta 10 yeni oyunun daha bünyesine katıldığını duyurdu. İşte liste.
GeForce Now kütüphanesine 8 oyun eklendi
Bulut oyunculuk denince akla ilk gelen platformlardan biri de GeForce Now diyebiliriz. Halihazırda kütüphanesinde 1000’den fazla oyun bulunan platform, her hafta yeni yapımları bünyesine ekliyor. GeForce Now, kısa bir süre önce bu haftanın oyunlarını duyurdu. Platformun kütüphanesine 8 oyun eklendi.
İşte bu hafta GeForce Now kütüphanesine eklenen 8 yeni oyun;
SpellMaster: The Saga (Steam)
Ashes of the Singularity: Escalation (Steam)
Citadel: Forged With Fire (Steam)
Galactic Civilizations III (Steam)
Haven (Steam)
People Playground (Steam)
Train Valley 2 (Steam)
Valley (Steam)
Bunun yanı sıra platform, geçtiğimiz haftalarda kritik bir karara imza atarak 14,9 TL‘lik 24 saatlik Premium paketini satıştan kaldırmıştı. Ancak daha sonra söz konusu paketi yeniden satışa çıkardı.
GeForce Now
İşte güncel paket fiyatları;
24 saatlik Premium = 14,9 TL
Haftalık Premium = 44,9 TL
Aylık Premium = 89,9 TL
3 Aylık Premium = 199,9 TL
6 Aylık Premium = 349,9 TL
Peki siz bu hafta platformun kütüphanesine eklenen oyunlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından ya da SDN Forum‘da bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Geçtiğimiz yılın aralık ayında kullanıcıların beğenisine sunulan Xiaomi 12 serisi, kullanıcılardan olumlu geri dönüşler almayı başardı. Xiaomi 12X, Xiaomi 12 ve Xiaomi 12 Pro modellerini bünyesinde barındıran seri, çok yakında Ultra modelinin de tanıtılması ile daha da genişleyecek. Ancak kısa bir süre önce ortaya çıkan bilgilere göre seriye eklenecek tek model Ultra ile sınırlı olmayacak.
Akıllı telefon sektöründe sızıntıları ile ön plana çıkan Digital Chat Station, Çinli mikroblog sitesi Weibo üzerinden 2206122SC model numaralı bir cihazın sertifika sürecinden geçtiğini duyurdu. SM8475 kod adlı Qualcomm Snapdragon 8 Gen 1 Plus ya da 8 Gen 2 olarak adlandırılması beklenen işlemciden güç alan cihaz, teknik özellik tarafında serinin en güçlü modeli ünvanını alacak.
Bilindiği üzere Qualcomm’un halihazırda en güçlü işlemcisi konumunda bulunan Snapdragon 8 Gen 1, 4 nm mimari ile üretildi ve bir adet 3.0 GHz ARM Cortex-X2, üç adet 2.5 GHz ARM Cortex-A710 ve dört 1.8 GHz ARM Cortex-A510 çekirdeklerine ek olarak Adreno 730 grafik birimine ev sahipliği yapıyor. Söz konusu yonga setinin serinin standart ve Pro modellerinde de kullanıldığını belirtelim.
Xiaomi 12 serisine Ultra haricinde yeni bir üyenin daha eklenmesi durumu artık kesinleşti. Ancak modelin hangi isimle çıkış yapacağı tam olarak belli olmadı. Zira cihazın teknik özellik tarafında Pro ve Ultra’dan önde olması Xiaomi 12 Extreme Edition ve Xiaomi 12S Pro iddialarına neden oldu. Sızıntının kaynağına göre ilk ismin daha ağır bastığını belirtmekte fayda var.
Xiaomi 12 Ultra ise mart ayında kullanıcıların beğenisine sunulacak Redmi K50’nin hemen ardından çıkış yapacak. Qualcomm Snapdragon 8 Gen 1 işlemcisinden güç alan akıllı telefonun tanıtım tarihi net olarak bilinmese de, nisan veya mayıs aylarında kullanıcıların karşısına çıkabilir.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Xiaomi 12 Extreme Edition, teknik özellik ve tasarım açısından kullanıcılara neler sunacak? Görüşlerinizi yorumlar kısmından ya da SDN Forum‘da bizlerle paylaşmayı unutmayın.