Geçtiğimiz Ekim ayında Jeff Bezos‘un Blue Origin uzay uçuşu şirketinin düşük Dünya yörüngesinde kendi ticari uzay istasyonunu kurmayı planladığı ortaya çıktı. Ardından NASA, yaptığı duyuruda istasyonun tasarımını geliştirmek için Uzay Yasası Anlaşmasıyla fon sağlamak için programı seçtiğini duyurmuştu.
Şu anda Uluslararası Uzay İstasyonu’nun (ISS) yerini alacak olan şey hakkında tartışmalar devam etse de, ikonik yörünge istasyonu yakın zamanda hiçbir yere gitmeyecek gibi duruyor. Çünkü yerine gelecek olan istasyon henüz emekleme aşamasında bulunuyor.
NASA, başta Blue Origin ve SpaceX olmak üzere, özel sektördeki tüm havacılık ve uzay sanayi şirketlerini destekliyor.
NASA, 2030’a kadar ISS operasyonlarına devam edecek!
Dünyanın dört bir yanından astronotlara ev sahipliği yapan ISS, 20 yılı aşkın bir süredir sürekli olarak kullanılıyor. Ayrıca istasyon, geçen yıl başlayan yeni güneş enerjisi dizilerinin kurulumunu içeren güç sisteminde devam eden bir yükseltme gibi sürekli olarak yeni teknolojileri kendine entegre ediyor.
Blue Origin tarafından geliştirilen uzay istasyonunun temsili hali
Fakat şu bir gerçek ki ISS artık oldukça eskidi. Her ne kadar NASA sürekli olarak yükseltiyor olsa da istasyonun temelini oluşturan sistemler ve iskeleti 24 yaşına geldi. 20.yüzyılın en iyi teknolojisini içerisinde barındırıyor olsa da artık Astronotların günümüz standartlarıyla üretilen yeni bir yuvaya ihtiyacı var.
Çin, kısa süre önce kendi uzay istasyonunun ilk bölümünü başarılı bir şekilde yörüngeye yerleştirdi. NASA da yeni bir uzay istasyonu için planlar üzerinde üç özel şirketin çalışacağını duyurmuştu. Haberin başında bahsettiğimiz Jeff Bezos’un Blue Origin uzay şirketinin planları da bu doğrultu da ilerliyor.
Her ne kadar bu işi gerçekleştirebilecek şirket sayısı oldukça yeterli olsa da tamamen hazır bir haldeki fırlatılacak roketin bile testlerinin yapılması aylarca zaman gerektiriyor. Dolayısıyla NASA, ISS’i ne kadar süre uzayda tutmaya devam edebilirse bu o kadar iyi olacak.
Çünkü zamanlaması oldukça kritik. Örneğin bu yeni istasyonun 2020’lerin sonuna doğru tamamlanması ön görülüyor. Ardından başarılı bir fırlatma gerçekleştirip eski ISS terkedilecek. Eğer fırlatmada bir hata olursa bunun telafisi uzun yıllar alabilir. Elon Musk’ın roketlerinin aksine, maliyeti milyar dolarları bulan projeler oldukları için yedeği de yapılamıyor.
NASA yöneticisi Bill Nelson konuyla alakalı yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Uluslararası Uzay İstasyonu, barışçıl uluslararası bilimsel işbirliğinin bir işaretidir ve 20 yılı aşkın bir süredir insanlığa fayda sağlamak için muazzam bilimsel, eğitimsel ve teknolojik gelişmeler sağlamıştır. İdaresinin istasyon operasyonlarını 2030 yılına kadar sürdürmeyi taahhüt etmesinden memnunum.
Amerika Birleşik Devletleri’nin ISS’ye devam eden katılımı, yenilikçiliği ve rekabet gücünü artıracak, aynı zamanda NASA’nın Artemis programı kapsamında ilk kadını ve ilk beyaz olmayan kişiyi Ay’a göndermek için gerekli araştırma ve teknolojiyi ilerletecek ve ilk insanı Mars’a göndermenin yolunu açacaktır.
Gittikçe daha fazla ulus uzayda aktif olduğundan, ABD’nin büyüyen uluslararası ittifaklar, uzayın barışçıl ve sorumlu kullanımı için kurallar ve normlar modellemesi konusunda dünyaya liderlik etmeye devam etmesi her zamankinden daha önemli.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Vivo’nun alt markası olarak pazara birçok model kazandıran ve üst segmentte de başarılı temsilcileri bulunan iQOO, yeni amiral gemisi serisini bir süredir sık sık gündeme getiriyor. Yakın zamanda tanıtılacağı açıklanan ve yayınlanan teaserlar ile gerek tasarımsal olarak, gerekse donanımsal olarak büyük ölçüde netleşen serinin şimdi de kamera detayları ortaya çıkmıştı. Şimdiyse şirket, cihazın çektiği fotoğrafları yayınladı.
Xiaomi 12 serisi anavatanında satışa çıktı. Akıllı telefon çevrim içi ve fiziksel satış kanallarında ilgiyle karşılandı.
iQOO, 9 Pro tarafından çekilen görüntüleri yayınladı
5 Ocak tarihinde gerçekleştirilecek lansmanda tanıtılacak olan iQOO 9 serisi, kamera tarafında iddialı olacak. Xiaomi Mi 11 Ultra’nın kamera kurulumuna benzeyen ancak ikinci ekrana sahip olmayan geniş kamera platformuyla gelen seride 50 Megapiksel çözünürlükte ana kamera yer alacak. Bu ana kameranın sensörü Samsung GN5 olurken, bu sensör ile gelen ilk modeller de bu serideki telefonlar olacak.
IQOO 9 Pro modelin ikinci kamerası özellikle kalabalık olan gruplar için oldukça yararlı olacak. Bu modelde yer alan ikinci kamera 150 derece ultra geniş açılı çekimler gerçekleştirebilecek. Ayrıca yine her iki modelde de Gimbal Stabilizasyonu yer alacak. Bu sebeple muhtemelen OIS desteği de bulunacak.
Bugünse şirket yaptığı paylaşımda, yukarıda ve aşağıda bulunan görselleri kullanıcıların beğenisine sundu. İkisi balık gözü modunda çekilen fotoğrafların dördünün de iQOO 9 Pro’nun 150 derecelik ultra geniş açılı ikinci kamerasıyla çekildiği belirtiliyor.
Snapdragon 8 Gen 1 işlemci, 4700 mAh pil, 50W kablosuz şarj, 2K çözünürlükte 120Hz tarama ve 1000Hz dokunmatik örnekleme hızına sahip E5 AMOLED ekran gibi oldukça iddialı özellikleri bulunan serinin 5 gün sonra tanıtılması bekleniyor.
Bunların dışında cihazlarda 120W hızlı şarj desteği bulunacak. Ancak telefonda standart şarj cihazı değil, GaN (Galyum Nitrür) şarj cihazı bulunacak. Bu da daha verimli, az ısınan ve çok daha küçük boyutlu olan şarj aleti anlamına geliyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Günümüzde bazı devletlerin ve hükümetlerin, kendi vatandaşlarından veri topladığını biliyoruz. Hatta ABD, Çin ve Rusya gibi bazı ülkelerin uluslararası bir şekilde bunu uluslararası boyuta taşıyarak, komşu ülkeleri veya ilişkilerin gergin olduğu bölgeleri yakından takip ettiği de biliniyor. Fakat bugün ortaya çıkan bir haber Çin’in bu işi ne kadar ilerlettiğini gözler önüne serdi.
Otonom araçlar üzerine birçok şirket yatırımlarını arttırıyor. Hala gelişmekte olan teknoloji için büyük şirketler ortaklık yoluna gidiyor.
Çin, Batılı devletlerden bir dünya veri topluyor!
Washington Post’un yüzlerce Çinli hakkında yaptığı bir incelemeye göre Çin, devlet kurumlarını, ordusunu ve polisini yabancı hedeflerle ilgili bilgilerle donatmak için Facebook ve Twitter da dahil olmak üzere Batı sosyal medyasında madencilik yaparak dahili internet veri gözetim ağının büyük bir bölümünü dışa çevirmiş durumda. Buna ihale belgeleri, sözleşmeler ve şirket dosyalarının da dahil olduğu söyleniyor.
Çin’in, 2010’lu yıllardan beri geliştirdiği ve yerel olarak yetkilileri, çevrimiçi ortamda siyasi açıdan hassas bilgiler konusunda uyarmak için kullanılan Kamuoyu Analiz Yazılımı adı verilen ülke çapında bir devlet veri gözetim hizmetleri ağına sahip olduğu biliniyor.
Yazılım, öncelikle Çin’de bulunan internet kullanıcılarını ve medyasını gözetliyor. Ancak 2020’nin başından bu yana 300’den fazla Çin hükümeti projesi için ihale belgelerinin ve sözleşmelerin, Twitter, Facebook ve diğer Batılı sosyal medya platformlarını yabancı hedefler hakkında veri toplamak için inceliyor.
Aynı zamanda, yerel hükümet ihale platformları aracılığıyla kamuya açık olarak erişilebilen belgeler, devlet medyası, propaganda departmanları, polis, askeri ve siber düzenleyiciler gibi kurumların veri toplamak için yeni veya daha karmaşık sistemler satın aldığını da ortaya koyuyor.
Bunlar arasında, yabancı gazeteciler ve akademisyenlerden oluşan bir veri tabanı oluşturmak için Twitter ve Facebook’ta madencilik yapan 320 bin dolarlık bir Çin devlet medya yazılım programı, Batı’nın Hong Kong ve Tayvan’daki konuşmalarını analiz eden 216 bin dolarlık bir Pekin polis istihbarat yazılımı ve Uygurca dil içeriğini yurtdışında kataloglayan bir Sincan siber merkezi de bulunuyor.
Çin’in Merkezi Propaganda Departmanına rapor veren bir birim için çalışan Pekin merkezli bir analist anonim bir şekilde bir zamanlar bireysel akademisyenler, politikacılar ve gazetecilerin profilleri de dahil olmak üzere, Pekin’in üst düzey liderliğiyle ilgili olumsuz içeriğin Twitter’da nasıl yayıldığına dair bir veri raporu hazırlamakla görevlendirildiklerini söyledi. Ayrıca “Artık Çin karşıtı personelin yeraltı ağını daha iyi anlayabiliriz” dedi.
Bu gözetleme ağlarının, Pekin’in büyük veri ve yapay zeka yoluyla yabancı propaganda çabalarını iyileştirmeye yönelik daha geniş bir yöneliminin parçası olduğu söyleniyor. Ayrıca bunlar, Pekin’in çıkarlarını baltalayan eğilimler için gerçek zamanlı alarmlar vermek üzere tasarlanmış bir uyarı sistem ağını da oluşturuyorlar.
Başkan Xi Jinping
Biden yönetiminin, ABD’nin askeri veya gözetim bağları olan Çinli teknoloji şirketlerine yaptığı yatırımlardan endişe duyduğu biliniyor. Fakat Alman Marshall Fonu’nun kıdemli bir üyesi olan Mareike Ohlberg, Çin’in iç kamuoyu ağı hakkında yapılan araştırma için şunları söyledi:
Şu anda bu çabanın bir kısmını dışa doğru yeniden yönlendiriyorlar. Bunun Çin’de aldığı rakamlara ve büyük ölçeğe bakınca, bu açıkçası oldukça ürkütücü.
Çin hükümetinin bütçesinin bir kısmı, polis ve propaganda departmanları adına yabancı sosyal medya hesaplarının satın alınmasını ve sürdürülmesini içeriyor. Yine de diğerleri, Pekin’in yurtdışındaki devlet medya kapsamını iyileştirmek için hedeflenen analizi kullanmayı sürdürdüğünü anlatıyor.
Satın almaların boyutunun, küçük-otomatik programlardan, İngilizce konuşanlar ve dış politika uzmanları dahil olmak üzere ekipler tarafından günde 24 saat çalışan yüz binlerce dolara mal olan projelere kadar uzandığı iddia ediliyor. Ayrıca belgeler, bireysel sosyal medya kullanıcılarından gerçek zamanlı verilerini toplayabilen ve son derece özelleştirilebilir programları açığa çıkarıyor. Bazıları, ABD seçimleri de dahil olmak üzere konularda genel eğilimlerin izlenmesini anlatıyor.
Meta CEO’su Mark Zuckerberg
Habere göre sistemler tarafından toplanan verileri gözden geçirilememiş. Ancak konuyla alakalı doğrudan hükümet kamuoyu analizine dahil olan Pekin merkezli dört kişiyle konuşulduğu belirtiliyor. Bunun sonucunda Facebook ve Twitter verilerini otomatik olarak toplayan ve yerel Çin sunucularında gerçek zamanlı olarak depolayan ayrı yazılım sistemleri açıklanıyor.
Bu doğrultuda, Twitter ve Facebook’un önceden izin almadan hizmetlerinde otomatik veri toplanmasını yasakladığı söyleniyor. Ayrıca Twitter’ın politikası geliştiricilerin bir kullanıcının siyasi üyeliğini veya etnik ve ırksal kökenini anlamak için kullanılan verileri toplamasını da açıkça yasakladığı belirtiliyor.
Twitter sözcüsü Katie Rosborough, geliştiricilerin diğerlerinin yanı sıra platformdan genel verileri almasına olanak tanıyan şirketin Uygulama Programlama Arayüzü’ne (API) atıfta bulunarak şunları söyledi:
API’miz, özel bilgilere değil, yalnızca genel verilere ve Tweetlere gerçek zamanlı erişim sağlar. Geliştirici politikamız ve şartlarımız uyarınca, gözetim amacıyla API’mizin kullanımını yasaklıyoruz.
Eski Twitter CEO’su Jack Dorsey
Çin’in yerel kamuoyunu çevrimiçi analiz etme sistemleri, Başkan Xi Jinping’in Çin’in propaganda aygıtını modernize etme ve İnternet üzerindeki kontrolünü sürdürme programının güçlü ama büyük ölçüde görünmeyen bir ayağı olduğu söyleniyor. Kapsamlı veri toplama ve izleme çabaları, kamu seçimleri düzenlemeyen veya bağımsız medyaya izin vermeyen bir ülkede yetkililere kamuoyu hakkında fikir veriyor.
Tabii hizmetlerin ayrıca Çin’in sansür aygıtı için giderek daha fazla teknik gözetim sağladığını ve çoğu sistemin, yetkilileri ve polisi gerçek zamanlı olarak olumsuz içeriğe karşı uyarmak için tasarlanmış alarm işlevleri içerdiğini belirtmek lazım. Fakat hükümet lehine kamuoyu oluşturma politikasının önemli bir parçası olduğunu da unutmamak lazım.
Çin hükümetinin kamuoyu izleme endüstrisinin tam kapsamı henüz bilinmiyor. Ancak büyüklüğü hakkında bazı tahminler mevcut. Örneğin 2014 yılında, devlet destekli China Daily gazetesi, 2 milyondan fazla insanın kamuoyu analisti olarak çalıştığını söyledi. 2018’de, bir başka resmi yayın organı olan Halkın Günlüğü, hükümetin çevrimiçi fikir analizi endüstrisinin milyarlarca dolara eşdeğer “on milyarlarca yuan” değerinde olduğunu ve yılda yüzde 50 oranında büyüdüğünü söyledi.
Edward Snowden
İşin ucunun nereye varacağını henüz kimse öngöremiyor. Fakat pek çok devletin buna benzer uygulamaları olduğu ve bunun kanıtlarıyla birlikte ortada olduğunu biliyoruz. Hatta Amerikalı bilgisayar uzmanı, eski Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve eski Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) çalışanı Edward Snowden, NSA tarafından yürütülen küresel izleme aletlerinin işletme detaylarını ortaya çıkaran sızıntılarını başlatan kişi olarak şu anda Rusya’ya sığınmış durumda. Bu konu hakkında çekilen ve başrolünde Joseph Gordon-Levitt’in oynadığı Snowden filmini de dilerseniz daha fazla bilgi edinmek için izleyebilirsiniz.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Performans denilince akla gelen ilk otomotiv üreticilerinden biri olan Koenigsegg, bu yıl tanıtacağı hiper otomobili hakkında ilk ipucunu yayınladı. Instagram hesabında hiper otomobilin örtülü fotoğrafını paylaşan şirket, otomobil tutkunlarını heyecanlandırmayı başardı.
Hiper otomobil pazarında oldukça önemli bir yere sahip olan Koenigsegg, yeni yıla otomobil sektörünü merağa sürükleyen bir paylaşım ile girdi. Bugatti ile rekabetini farklı bir boyuta taşımak isteyen şirket, yeni modelinin ilk görselini paylaştı.
CarWow adlı YouTube kanalı, BMW'nin M7 modeliyle otomobil tutkunların karşısına çıkacağını iddia etti.
Koenigsegg, 2022 yılında yeni hiper otomobilini tanıtacak
Paylaşılan fotoğrafta şirketin ürettiği diğer modellerden farklı olarak girintili arka far tasarımı dikkat çekiyor. 2006 yılında üretilen CCX’i andıran arka far tasarımı, birçok kişi tarafından beğenildi. Koenigsegg CCX, Ford ünitesi yerine kendi geliştirdiği 795 beygir V8 motorun kullanıldığı ilk otomobil olma özelliğine sahip.
Yeni modelin tasarım çizgilerinde 2004 yılında piyasaya sürülen CCR esintileri de mevcut. 2004 yılında tanıtıldığında dünyanın en hızlı yol otomobili olan CCR, şirketin dönüm noktalarından biri olarak nitelendiriliyor.
Arkada ince bir difüzör bulunan yeni model, arka tampon tasarımıyla Agera modelini andırıyor. 2017 yılında 457 km/s hıza ulaşarak Bugatti Chiron’un en hızlı otomobil ünvanını elinden alan Koenigsegg Agera RS, oldukça iddialı bir otomobil.
2022, 2002 yılında şirketin ilk üretim otomobili olan CC8S’in 20. yıl dönümü. Bu yüzden tasarım detaylarında yeni modelde CC8S modeline atıfta bulunulacağı tahmin ediliyor.
2022 hedeflerini açıklayan Koenigsegg, bu yılda hedefinin “akıllı mühendislik hamleleri ve optimum tasarım yoluyla daha üstün performans” olduğunun altını çizdi.Henüz yeni modelin hiçbir detayı bilinmese de V8 motor ile tanıtılacağı tahmin ediliyor.
Geçtiğimiz aylarda incelediğimiz Philips 58PUS8506 UHD LED 4K Android TV, tekrar konuğumuz oldu. Direksiyon seti ve Philips 58PUS8506 ile Formula 1 oyununu oynadık.
Philips 58PUS8506 ile Formula 1 keyfi yaşadık
ShiftDelete YouTube kanalında farklı içerikler ile karşınıza çıkmaya devam ediyoruz. Bu Philips 58PUS8506 ile oyun oynadık. Dilerseniz sözü daha fazla uzatmayalım ve sizleri videomuz ile baş başa bırakalım.
Ekibimizden Furkan ve Mert, yüksek çözünürlük ve Dolby Vision kalitesine sahip Philips 58PUS8506 ile oynadıkları oyunda kıyasıya mücadele etti. Gelişmiş özellikler ile karşımıza çıkan akıllı TV, beklentileri fazlasıyla karşılıyor.
Philips TV’lerden alıştığımız Ambilight özelliğine sahip olan 58PUS8506, 58 inç boyutunda bir model olarak öne çıkıyor. 4K UHD 3840×2160 piksel çözünürlük sunduğunu belirtelim. Tüm bunların dışında, HDR10 Plus, Dolby Vision gibi görüntü teknolojilerini destekleyen TV, 16:9 görüntü formatına sahip.
Google Play Movies, Google Play Music, Google Arama, YouTube, Netflix, Amazon Instant Video ve BBC player gibi uygulamalar ise Android 10 işletim sistemine sahip TV’de kullanmak oldukça kolay. TV’nin 16 GB belleği bulunduğunu da sizlere aktaralım. Ayrıca, Bluetooth 5.0, Wi-Fi 802.11ac, 4 adet HDMI 2.1 ve 2 adet USB gibi bağlantı desteklerini bulundurduğunu da aktaralım. Televizyon 2x10W toplamda 20W hoparlörü de kaliteli özelliklerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.
Korku oyunlarına sıkı sıkıya bağlı bir oyuncu kitlesi bulunuyor. Bu insanlar aynı türdeki dizi ve filmleri tüketmeyi ne kadar çok sevseler de korku oyunlarında sizi soktuğu çaresiz durumları iliklerinize kadar yaşayabiliyorsunuz. Tarihteki ilk korku oyunu 1972 yılında piyasaya çıkan Haunted House olarak biliniyor. Haunted House o dönemde bulunan Magnavox Odyssey adlı bir oyun konsoluna çıktı. İnsanların korkmak istemesi ve korkudan keyif almasının nedeni, bir tehdide ve krize maruz kaldığımızda aldığımız hormonal tepki içerisinde yatıyor.
İnsanın bu duyguları yaşaması adrenalin olarak geri dönüyor. Özellikle konfor alanından çıkmadan bu tür duygulara maruz kalmak, adrenalin bağımlılığı oluşturuyor. Bu da bizde korku türündeki yapımlara bağımlılığımızı artırıyor. Sizin için hazırladığımız listede konfor alanından çıkmadan korkuya kapılabileceğiniz oyunlar yer alıyor. Listede size göre korku oyunu sayılmayan yapımlar da olabilir. Fakat çoğu oyuncuyu oynarken geren ve düşmanların tasarımıyla korkutan oyunlar mevcut.
Oyun performansıyla rakiplerinden ayrılan cihazları sizler için bir araya getirdik. En iyi oyuncu telefonları listesiyle karşınızdayız.
İşin içinde biraz da aksiyon olsun isteyenler için korku oyunları
Bazı korku oyunları sizi çaresiz bir şekilde bırakabiliyor. Düşmanlara saldıramıyor veya onlar için tuzaklar kuramıyorsunuz. Böyle durumlarda en iyi şey düşmanlarınızdan kaçmak ya da saklanmak oluyor. Günümüzde bu oyun mekaniğini kullanan adını duyurmuş oyunlar var. Bu tarz yapımlar, oyuncunun üzerindeki gerginliği ve korkuyu maksimum seviyeye çıkarıyor. Yine de benim için fark etmez gönder gelsin diyorsanız, işte listemiz sizlerle.
Alan Wake
İlk oyunumuz olan Alan Wake, sizi karanlık ve aksiyon dolu bir atmosfere sürüklüyor. Elinizdeki bir fener ve bir silahla düşmanlarınıza karşı mücadele ediyorsunuz. Ünlü bir yazar olan Alan, kitabındaki olayları yaşadığını keşfediyor. Oyun başlarda sizi korkutsa da ilerleyen zamanlarda tamamen bir aksiyon oyununa dönüşüyor. Tabii buradaki önemli nokta oyunun korku dozajına ne kadar kısa sürede alışabildiğiniz. Çabuk alışabilirseniz sizin için eğlenceli bir aksiyon oyununa dönüşecektir.
Uzay temalı korku oyunlarını sevenler için Alien: Isolation
Alien: Isolation, uzay istasyonundaki karakterinizle birlikte kurtulmaya çalıştığınız gizlilik korku oyunu. Fakat bu oyunda elleriniz armut toplamıyor. Yakın dövüş silahları ya da menzilli silahlar ile düşmanlarınıza ve en önemlisi de sizi sürekli takip eden ana düşmanınız uzaylıya karşı (Sevastopol Drone, The Creature ya da Xenomorph olarak da bilinir) büyük avantaj sağlıyor. Xenomorph’u öldüremediğiniz için cephanenizi dikkatli bir şekilde kullanmalısınız ve yalnızca kaçış yolu oluşturmak için Xenomorph’a cephane harcayın.
Ayrıca oyunda çok farklı bir düşman yapay zekası bulunuyor. Bu düşman yapay zekası, insanlarda ve robotlarda çok iyi değilken, Xenomorph’un sahip olduğu yapay zeka sizi sürekli diken üstünde tutuyor. Yaratığın sahip olduğu yapay zeka seviyesi oyuncudan oyuncuya farklılık gösterebilir. Sizi saklandığınız yerde bulmak için sesleri dinleyebilir ya da sizi dışarı çıkmanız için yemleyebilir. Yaratığın yapay zekası sizin hareketlerinize ve aldığınız kararlara göre sürekli gelişiyor. Bu da oyunda ilerledikçe sizi daha zorlu bir durumun içerisine sürüklüyor. Korku ve gerilimi iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız Alien: Isolation’a bir şans verin.
Amnesia Serisi
Amnesia serisi, yürüme simülasyonu olarak belirtilen oyunlardan çok daha önce piyasaya çıkan bir yapım. Sizi karanlık bir atmosferde kapana sıkışmışsınız gibi hissettiriyor. Ana karakteriniz hiçbir şeyi hatırlamadığı için olayları kendiniz çözmeniz gerekiyor. Ayrıca oyunda karakterinizin akıl sağlığını da korumalısınız. Özellikle karanlık alanlarda uzun süre ışıksız durmak ve oyundaki düşmanlar ile uzun süre karşılaşmak karakter akıl sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.
Doki Doki Literature Club
Bu oyun tamamen iki boyutlu, görseller ve metinlerden ibaret, tüm bunlara rağmen oyunda ilerledikçe farklı diyalog seçeneklerinin karşınıza çıkması ve oyunun ara sıra dördüncü duvarı yıkması ürpertici gelebilir. Özellikle ilerleyen safhalarda Doki Doki Literature Club’ın oyun dosyalarında bazı değişiklikler yapması sizi şaşırtabilir. Tüm bunlar rahatsız edici bir atmosfer oluşturuyor. Oynayan oyuncuların büyük bir çoğunluğu Doki Doki Literature Club’ı beğeniyor.
The Evil Within
The Evil Within, Resident Evil’i geliştiren Shinji Mikami’nin elinden çıktı. Aslında Resident Evil, Tokuro Fujiwara tarafından tasarlandı fakat Fujiwara “korkmaktan nefret” ettiği için tasarladığı dünyayı Shinji Mikami’ye emanet etti. Mikami de Resident Evil evrenini günümüzdeki haline kadar geliştirdi. The Evil Within, ana karakterimizin bir kabusta sıkışıp kalmasına ve o dünyadan kurtulmaya çalışmasına yardım ettiğimiz bir oyun. Korku ve aksiyon öğeleri ile bezenen yapım, sunduğu kasvetli ve gerilimli atmosfer nedeniyle listemizde yerini alıyor.
Layer of Fear
Layer of Fear, yürüme simülasyonları arasında yerini alan bir korku oyunu. Yine de oyuncuyu korkutmak için saldıramadığınız düşmanları karşınıza çıkarmıyor. Onun yerine haritanın sürekli olarak değişmesi ve sizi kafa karışıklığı ile birlikte hikayeyi çözmeye itmesi oyuncuyu sürekli olarak geriyor. Oyunun hikayesinin sanat üzerinden yürümesi ve sizi bilinmezliğin içerisine sürüklemesi, korku ögelerini biraz destekliyor. Onun dışında oyuncuları çok tatmin ettiği söylenemez. Yine de bir şans vermek istiyorsanız deneyebilirsiniz.
Outlast
Outlast listemizde yer alan bir başka yürüme simülasyonu. Akıl hastanesi atmosferi ile birçok kişinin bilinçaltında yatan korku öğelerini uyandırmayı başarıyor. Ayrıca karşınıza çıkardığı düşmanlardan kaçmak ya da saklanmak dışında başka bir tepki veremiyorsunuz. Oyun size çaresizlik hissini, elinizden düşmana karşı koyma fırsatını alarak veriyor. Bunlar olunca yapmanız gereken tek şey saklanmak veya kaçmak oluyor.
Karakterinize yardımcı ekipman olarak da yalnızca kamera veriliyor. Gece görüşü olan kameranız karanlık noktalarda oldukça işe yarıyor. Outlast bir gazeteci olarak akıl hastanesini ziyaret etmenizle başlıyor. Oyun boyunca düşmanlardan kaçmak ve saklanmak bir süre sonra sizi sıksa da bu duruma oyunu bitirmek için alışıyorsunuz. Yine de karanlık atmosferi ve çaresizlik hissini tatmak isterseniz, Outlast’ı deneyebilirsiniz.
Korku oyunları arasında en iyilerinden biri: Resident Evil 2, Biohazard ve Village
Bu üç oyun da seriye modern bir bakış açısı kattı ve Biohazard ile oyunun serisi resmen ayağa kalktı. Daha önce sırt kamerası ile oynadığımız Resident Evil oyunları, FPS kamera açısı ile oyuncuları korkunun içine çekmeyi başardı. Özellikle metroidvania harita tasarımının Biohazard’da devam etmesi sürekli sizi bir şeyleri keşfetmeye itiyor. Daha sonra Remake olarak karşımıza çıkan Resident Evil 2, serinin hayranları tarafından çok beğenildi. Dar haritalar ve zombi tasarımları oldukça etkileyiciydi. Özellikle mermi sıkıntısını iliklerinize kadar yaşamanız ve “acaba şu zombiyi tek mermi ile alabilir miyim” gibi düşüncelere kapılmanız, sizi ister istemez geriyor.
Resident Evil 2’de zombilerden temizlediğiniz koridorlar oyunun sonuna kadar öyle kalıyor. Bu yüzden zombileri öldürüp öldürmemek konusunda yaşadığınız ikilem oyuncu içerisinde tatlı bir kuşku bırakıyor. Resident Evil Village ise serinin en son çıkan oyunu ve Lady Dimitrescu karakteri daha oyun çıkmadan önce popüler bir hale gelmişti. Tüm bunların yanında serinin son yapımında sunulan hikaye birçok oyuncuyu tatmin etti. Aynı şekilde Village de metroidvania harita tasarımına sahipti ve yine mermi sıkıntısı çektiğiniz zamanlar oluyordu. Serinin bu üç oyununu oynamadıysanız bir şans verebilirsiniz. Resident Evil oyunlarındaki boss dövüşleri de tatmin edici bir seviyede.
SOMA
Soma, günümüzden 100 yıl sonrasında bir su altı araştırma tesisinde geçiyor. Karakterimizin bu yolda çıktığı yolculuk ve yapımın oyunculara anlatmaya çalıştığı bilinç ve ruh felsefesi oldukça çarpıcı. Tüm bunlar bir yana oyundaki düşmanların çeşitli olmaması ve bir yerden sonra aynı görevleri yapıyormuşsunuz gibi bir hisse sürüklemesi sıkıcı gelebilir. Fakat hikaye anlatımı ve olay örgüsü bir korku oyununun sahip olmadığı seviyede.
Until Dawn
Until Dawn, hikaye odaklı bir PS4 özel oyunu. İnteraktif film diyebileceğimiz bir yapıda. Barındırdığı korku öğeleri, oyuncu kadrosu ve atmosferi ile sizi hemen içine çekmeyi başarıyor. Oyunun hikayesi size biraz klişe gelebilir çünkü alışık olduğumuz klasik Amerikan korku filmlerini çok andırıyor. Onun dışında atmosfer ve hikaye korku ihtiyacınızı karşılayabilir. Ayrıca oyunda alacağınız kararlar yapımın sonunu etkiliyor. Oyundaki kararlarınız daha çok karakterlerin hayatta kalıp kalmaması ile alakalı. Çünkü oyun boyunca tüm karakterlerle oynayabiliyorsunuz. Tüm karakterleri hayatta tutmak oyunun sonunu etkiliyor.
2021’i geride bıraktık ve yepyeni bir yıla girmenin heyecanını siz değerli Mediatrend okurları ile paylaşıyoruz! Kış teması ile karşınıza çıktığımız bu sayımızda; kış aylarında hayatınızı kolaylaştıracak teknolojileri ve birbirinden eğlenceli kış aktivitelerini anlattık.
Mediatrend Ocak sayısına Turkcell Dergilik uygulamasından ve Mediatrend web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Mediatrend Ocak sayısında neler var?
Mobil Hayat köşemizde, 2022 yılında sahneye çıkacak en iyi amiral gemisi telefonları sıraladık. Ayrıca sosyal medyada etkileşiminizi artıracak püf noktaları sizlerle paylaştık. Her ay olduğu gibi, bu sayımızda da bir ünlü isimle sohbet gerçekleştirdik. Sevilen karikatürist Emrah Ablak ile teknoloji ve hayat üzerine konuştuk.
Gezi sayfamızda, Yavaş Şehirler hakkında bilgi verdik. Mutfakta Yaşam köşemizde ise yağsız kızartmanın ipuçlarını ve kış sebzeleriyle hazırlanabilecek çorbaları aktardık. Evde Yaşam köşemizdeyse, evde çalışarak para kazanabileceğiniz iş önerilerinden bahsettik. Aynı zamanda evde olduğunuz zamanı daha verimli nasıl değerlendirebileceğinizi paylaştık.
Kış temalı sayımızda, kış fotoğrafçılığında dikkat edilmesi gereken konuları sıraladık. Öte yandan termal kameralı dronelar ve bunların kullanım alanlarıyla Objektif köşemizi çeşitlendirdik. Ses ve Görüntü sayfalarımızda ise her ihtiyaca yönelik kulaklık önerilerini seçki haline getirdik ve sinema dünyasının gotik yönetmeni Tim Burton’ın hayatını anlattık.
Bilgisayar Dünyası köşemizde iki ilgi çekici başlık yer alıyor. Bunlardan ilki, bir döneme damgasını vuran yazılımcılar… İkinci olarak ise bilgisayar kullanıcıları için olmazsa olmaz aksesuarları seçtik. Dergimizin en keyifli köşelerinden biri olan Eğlence Dünyası bölümünde ise Tom Clancy’s Rainbow Six Extraction’dan bahsettik. Ayrıca 18 yıl sonra yeniden hayranlarıyla buluşan The Matrix filmini de unutmadık!
Çayınız hazırsa, hadi gelin hep beraber yeni sayıya göz atalım…
Aralık 2021’de uzaya gönderilen James Webb Uzay Teleskobu, ilk kritiş aşamayı başarı ile geçti. Görevine yaklaşık 4 gün kalan James Webb, iki başarılı yakma işlemi ve güneş enerjisi ile anten kurulumunu tamamladı.
Dev güneş perdesini açmak için çalışmalara başlayan Webb ekibi, ilk verinin 6 ay sonra alınacağını ve teleskobun 10 yıl yörüngede kalacağını açıkladı. Yaklaşık 22 yıldır James Webb Uzay Teleskobu üzerinde çalışma yürüten NASA, uzayın derinliklerindeki sırları açığa çıkarmak için gün sayıyor.
Geçtiğimiz cumartesi uzaya gönderilen James Webb Uzay Teleskobu için bir diğer kritik sürecin başlamasına günler kaldı.
James Webb Uzay Teleskobu, anten kurulumunu tamamladı
Dev güneş perdesi, tenis kortu büyüklüğünde. Bu yüzden kurulum aşamalarının zorlu olacağı belirtiliyor. Herhangi bir yanlış hamlede 10 milyar dolarlık teleskobun kullanılmaz hale gelebilir.
Güneş perdesinin açılması için ilk iki aşamayı başarılı şekilde tamamlayan ekip, güneş perdesini tutacak olan paletlerin yerleştirildiğini duyurdu. Avrupa Uzay Ajansı ve Kanada Uzay Ajansı ile ortak yayın yapan NASA, Webb ekibinin Salı sabahı ileri paletin konuşlandırılması için çalışmaya başladığını ve süreci 13:20 civarında bitirdiğini açıkladı.
NASA, paletlerin yerleştirilmesinden sonra yaptığı açıklamada, “Webb, görev operasyonu ekibi, gözlemevinin ön ve arka kısmındaki paletleri yerine oturttuğunu açıklamaktan mutluluk duyuyoruz. Ön paleti istiflediğimiz konumdan olması gereken yere yerleştirmek sadece 20 dakika sürdü. Arka palet ise 18 dakikada yerine yerleştirildi. Gerekli ek adımlar nedeniyle genel işlem süresi her biri için birkaç saati buldu.” ifadelerini kullandı.
Teleskop görev yerine ulaştığında, yaklaşık 13,7 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksinin en uzak ve en eski erişim noktalarını görüntüleyebilecek. James Webb Uzay Teleskobu, görev süresince galaksinin filtrelenmemiş görüntülerini Dünya’ya geri gönderecek.
Xiaomi’nin 2019 yılında bağımsız bir marka haline getirdiği Redmi, yeni modelleri ile kullanıcılarının karşısına çıkmaya devam ediyor. Bu doğrultuda önümüzdeki haftalarda K50 modellerinin tanıtılması beklenirken, yakın zamanda serinin oyun odaklı modeli hakkında yeni detaylar ortaya çıktı.
Xiaomi Redmi K50'nin lansman tarihi yaklaştıkça bilgiler gelmeye devam ediyor. Şimdi de akıllı telefonun işlemcisi netleşti.
Redmi K50 Gaming Edition, 3C sertifikası aldı
Redmi K50 Gaming Edition, kısa süre önce 21121210C model numarası ile 3C sertifikası aldı. Bunun üzerine sektörde güvenilir sızıntıları ile ön plana çıkan Digital Chat Station, akıllı telefonun teknik özelliklerinden bazılarını Weibo’dan takipçileri ile paylaştı.
Sızıntı, cihazın geçtiğimiz haftalarda tanıtılan MediaTek Dimensity 9000 işlemcisinden güç alacağını iddia etti. 4 nm fabrikasyon süreci ile üretilen yonga seti, bir adet 3.05 GHz Arm Cortex-X2 performans, üç adet 2.85 GHz Arm Cortex-A710 ve dört adet 1.8GHz Arm Cortex-A510 verimlilik çekirdeklerini bünyesinde barındırıyor. Grafik tarafında ise 10 çekirdekli Arm Mali-G710 birimi kullanılıyor.
Buna ek olarak sızıntıya göre Redmi K50 Gaming Edition, 120W şarj hızlarını destekleyeceği ve uzun kullanım süreleri sunan büyük bir bataryadan beslenecek. Yüksek oyun performansı ve deneyimiyle doğru orantılı şekilde selefi Redmi K40 Gaming’e benzer şekilde tetik düğmelerine sahip olacak.
64 Megapiksel Sony Exmor IMX686 ana kamera, 13 Megapiksel OV13B10 ultra geniş açılı, 8 Megapiksel OV08856 telefoto ve 2 Megapiksel GC02M1 derinlik sensöründen oluşan dörtlü kamera kurulumuyla gelecek. Aynı zamanda ana kamerasında 108 Megapiksel Samsung ISOCELL HM2 sensörü bulunan farklı bir sürümü de olabilir. Selfie kamerası ise ekranın ortasına nokta şeklinde konumlandırılacak, ancak çözünürlüğü şu an için bilinmiyor.
Son olarak telefonun Gorilla Glass Victus teknolojisi ile korunacağını ve kutudan çıkar çıkmaz Android 12 tabanlı MIUI 13 arayüzünü çalıştıracağını belirtelim. Lansman tarihi konusunda da henüz net bir bilgi yok. Ancak daha önceki sızıntılar ve raporlara göre, serinin diğer modelleri ile aynı anda Şubat 2022‘de düzenlenmesi beklenen etkinlikte tanıtılacak.
Oyun sektörünün geleceği olarak lanse edilen bulut oyunculuk, son yıllarda popülaritesini büyük ölçüde artırdı. Bunun nedeni ise şüphesiz küresel çip krizi, pandemi ve artan döviz kuru gibi unsurların bilgisayarlar başta olmak üzere tüm elektronik ürünlerin fiyatlarına olan negatif etkisi.
Durum böyle olunca aylık belirli bir abonelik ücreti karşılığında güçlü bilgisayar sistemleri gerektirmeden sadece iyi bir internet bağlantısı ile hizmet veren bu tür hizmetler daha da cazip hale geldi. Bunun en büyük örneklerinden biri de GeForce Now diyebiliriz. Halihazırda kütüphanesinde 1000’den fazla oyun bulunan platform, abonelerine daha iyi hizmet vermek için her hafta yeni yapımları bünyesine katmaya devam ediyor.
Bulut oyun hizmetleri arasında başı çeken GeForce Now, bu hafta 6 yeni oyunun daha bünyesine katıldığını duyurdu. İşte liste
İşte GeForce Now kütüphanesine eklenen 7 oyun
Bildiğiniz üzere GeForce Now, herhangi bir aksilik olmaması durumunda her hafta kütüphanesine eklediği oyunları aboneleri ile paylaşıyor. Bu haftanın oyunları da kısa süre önce açıklandı. 7 eğlenceli yapım, kullanıcıların beğenisine sunuldu.
Bu haftanın oyunları arasında dikkat çeken yapımlar mevcut. Bunlara The Irregular Corporation ve Romanyalı bağımsız geliştirici Claudiu Kiss tarafından üretilen PC Building Simulator’u örnek gösterebiliriz. Bilgisayar toplamaya karşı ilgisi bulunanlar için adeta biçilmiş kaftan olan yapım, an itibariyle GeForce Now üzerinden oynanabilir durumda.
Buna ek olarak GeForce Now’ın son dönemde kurda yaşanan düşüşün ardından yapılan fiyat indirimlerine henüz dahil olmadığını belirtelim. Bunun dışında geçtiğimiz günlerde platforma Haftalık Premium adında yeni bir abonelik paketi eklendi. Haftalık abonelik paketi ile 7 gün boyunca en sevilen oyunları donmadan oynayabilecek oyuncular, bunun karşılığında 44,9 TL ödeyecek.
Kısa süre önce EFL Championship’te mücadele eden İngiltere’nin köklü futbol kulüplerinden biri konumundaki Hull City’i satın aldığını açıklayan ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı, NTF dünyasına da adım attığını duyurdu. Ilıcalı, Eneftio adı verilen NFT platformunu resmen hayata geçirdi.
Son yıllarda NFT terimini sıklıkla duymaya başladık. Dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blok zinciri adındaki bir dijital defterde depolanan veri birimi olarak lanse edilen tokenler, artık hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaya başladı.
Tabii bununla birlikte sosyal medyada en çok paylaşılan memler, daha önce yayınlanmayan film sahneleri ve hatta dünyanın ilk SMS’i gibi akla hayale gelmeyecek birçok unsur NFT olarak satılmaya başlandı. Doğal olarak NFT’nin popülerliğini artırması hiç de zor olmadı.
Eneftio'nun ilk NFT'leri olan All Star NFT'lerini keşfetmek ve avantajlarla dolu bu dünyanın bir parçası olmak için hemen https://t.co/ZqPEru0qem'a kayıt ol. @eneftiotr ‘yi takip et, NFT dünyasında yerini Eneftio ayrıcalıkları ile al. pic.twitter.com/V7ahwYm7zQ
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda bir NFT projesi üzerinde çalıştıklarını açıklayan Acun Ilıcalı, kısa süre önce Twitter’dan yaptığı paylaşımda NFT dünyasına girdiklerini ve Eneftio’yu kurduklarını duyurdu.
Eneftio, kullanıcıların kendi NFT’lerini üretmesine, satmasına veya satın almasına olanak sağlayacak. Ancak şu an için söz konusu işlevlerin kullanılamadığını ve ilerleyen dönemlerde açılacağını belirtelim. Öte yandan platformda belirlenen kampanya süresi boyunca kullanıcıların ilk NFT’sini satışa çıkarması ve sonraki işlemleri gerçekleştirmesi ücretsiz olacak. Bunların hepsi önümüzdeki günlerde detaylı bir şekilde duyurulacak.
Bu doğrultuda sadece ülkemiz özelinde değil, küresel pazarlarda da aktif şekilde faaliyet göstermesi beklenen platformun ilk koleksiyonu konumundaki Survivor All Star NFT’leri de kullanıcıların beğenisine sunuldu.
Eneftio’nun resmi web sitesine göz attığımızda ise Metaverse ögelerinin karşımıza çıktığını görüyoruz. Bu noktada önümüzdeki süreçlerde bu konu ile ilgili yeni projeler de hayata geçirilebilir.
Peki ülkemizde de NFT konusunda önemli adımların atılmaya başlanması hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Söz konusu video düzenlemek olduğunda kişilerin aklına karışık pek çok işlem geliyor. Ancak günümüzde ortaya çıkan çeşitli uygulamalarla video düzenlemek oldukça kolaydır. Özellikle kamera açısından daha da güçlü bir hale gelen iPhone’lar ile hem kaliteli videolar çekebilir hem de videoları düzenleyebilirsiniz.
Seyahatlerinizde, ailelerinizle, arkadaşlarınızla ya da eğlendiğiniz her anın videosunu almak son zamanlarda oldukça popüler bir hale geldi. Video kaydı yapmaktan hoşlanan ve bu videoları düzenlemekten keyif alan kişilerin kullanacağı iPhone için en iyi video editör uygulamalarını sizler için hazırladık.
TikTok, şu sıralar yoğun bir çalışma temposu içerisinde yer alıyor. Bu noktada 1080p video yükleme ve kaydetme seçeneğini getiriyor.
iPhone için en iyi video düzenleme uygulamaları
Movavi Clips
iPhone’unuzda olağanüstü videolar yapmak istiyorsanız, Movavi Clips kesinlikle yapmanız gereken her şeyi hallediyor. Bu uygulama, iPhone ya da iPad’inizle kaydedilmiş klipleri kolay bir şekilde kesmenizi veya birleştirmenizi sağlar. Aynı zamanda video hızını kontrol edebilir ve sesleri kaldırabilirsiniz.
iMovie
Apple’ın kendisi tarafından yapılan videoları düzenlemeye yönelik bir uygulamadır. Aynı zamanda iMovie, iPhone için bu kategorideki en iyi uygulamalar arasında yer alıyor. Uygulama, yapmayı istediğiniz her türlü video düzenleme özelliklerini sizlere sunar. Ayrıca pek çok sosyal medya platformlarında da paylaşım yapmanıza yardımcıdır.
Quik App
Eğer bir GoPro kameranız varsa ya da aksiyon kameralarının kaydettiği video türlerini seviyorsanız aradığınız uygulama Quick olabilir. GoPro tarafından geliştirilen sayısız model ve stil arasından seçim yaparak videolarınızı özelleştirerek düzenleyebilirsiniz.
Adobe Premiere Rush
Bir Adobe hesabı kullanarak giriş yapabileceğiniz Adobe Premiere Rush, kullanıcılara ücretsiz bir şekilde sunuluyor. En iyi video düzenleme uygulamaları arasında yer alan bu uygulama hem manuel hem de otomatik bir düzenleme olanağı tanıyor. Adobe Premiere Rush’ta videoların renk, ses ve ışık ayarını kolay bir şekilde yapabilirsiniz.
InShot Video Editor
Videoları baştan sona düzenlemek, kesmek, oynatma hızını değiştirmek, müzik eklemek, emoji eklemek ve daha fazlasını yapma imkanı sunan uygulama herkes için kolaylık sunar. İstediğiniz tüm düzenlemeleri yaptıktan sonra binlerce çıkartma arasından istediğinizi seçerek videolarınızı daha eğlenceli hale getirebilirsiniz.
KineMaster
KineMaster uygulaması sayesinde videoları istediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz. Aynı zamanda pek çok video parçası ile kolay bir şekilde çalışabilirsiniz. Aynı zamanda uygulama parlaklık, doygunluk ve renk anahtarı gibi araçlara da sahiptir.