Portal tarzı oyunlarla uğraşmayalı bayağı bir vakit geçti. Bu oyunlar size her ne kadar roket bilimi tarzında problemler sunmasa da, gayet eğlendiren ve bazen düşündüren bir yapıları vardı. Başta Portal olmak üzere; bu tür, oyunculara kendini sevdirmeyi başardı.
Karşınızda da aynı türde bir oyun duruyor. Üstelik Portal’ın yaratıcısı Kim Swift de projenin içinde. Airtight Games’in geliştirdiği ve Square Enix’in dağıtımcılığını üstlendiği oyun, bize yeni bir eğlence kaynağı veriyor: boyutlar!
Milisaniyede Boyut Değiştirmek
Oyunumuzun hikayesinden kısaca bahsetmek gerekirse, karakterimiz annesi tarafından bir gün kendini bilime adamış amcasının şatosuna bırakılır. Şatoda amcasını bulamayan karakterimiz, onun bilinmeyen bir boyutta kapalı kaldığını öğrenir.
Amcası şatodaki hoparlörlerden kendisiyle iletişime geçebilmektedir. Amcamızı kurtarmanın tek yolu onun direktiflerine kulak vermek ve tasarladığı eldiven ile şatonun jenaratörlerini tekrar çalıştırmaktır.
Bu noktada oyunun geri kalanında kullanacağımız tek dostumuz olan bu özel eldiven ile tanışıyoruz. Bu eldivenin özelliği, sizin boyut değiştirebilmenizi sağlayabilmesi.
Boyut değiştirmekten kastım, aslında işin yerçekiminde bitmesi. Yani Half-life’taki gibi canavarlarla dolu bir boyut veya bir paralel evren gibi değil. Buradaki boyut anlayışının çekirdeğinde yerçekimi yatıyor. Örneğin ağır kasaları diğer bir boyuta geçip çok rahat bir şekilde taşıyabilir, çok hafif bir nesneyle başka bir boyutta camları kırabilirsiniz.
{pagebreak::2}
Bilime Işık Tutan Eldiven
Eldivenimizin temel olarak 4 özelliği bulunmakta.Bu özellikler sırasıyla karşınıza çıkıyor. Başta tek bir özellik ile oynarken, oyunda ilerledikçe dört özelliğe de sahip oluyorsunuz.
Bu özelliklerden ilki fluffy (Peluş) boyutu. Bu boyutta iken nesneler tüy kadar hafif oluyor. Koca koca kasaları koşarak taşıyabiliyorsunuz.İkinci olan ise Heavy (ağır) boyut. Adı üstünde, bu boyutta da etrafınızdaki her şey taşınamaz derecede ağır oluyor.
Üçüncü özelliğimiz ise Slow Motion (Ağır çekim) boyutu. Bu boyutta da zamanı yavaşlatıyorsunuz. Esasında, yerçekimini azaltıyorsunuz. Böylece havadaki nesnelerin düşmeleri yavaşlıyor. Son özelliğimiz ise Reverse Gravity (ters yerçekimi) boyutu. Bu boyutta da yerçekimini ters çevirip nesnelerin havada uçmasını sağlayabilirsiniz.
Özelliklerimiz bunlardan ibaret ve şatoda jenaratörleri devreye sokmaya çalışırken geçtiğimiz odalarda boyutların da yardımıyla ilerlemeye çalışıyoruz. Şatonun girişinde “Great Hall” adında büyük bir oda bulunuyor ve buradan maceramıza başlıyoruz.
Dolaşmamız gereken birkaç kat ve bu katlarda olan odalardan geçerek hedefimize ulaşmaya çalışıyoruz. Oyunun Level sistemi bu yönden Portal’a oldukça benzemekle birlikte, dolaştığımız bir kat sonrası Great Hall’a dönmemiz ve diğer kattan devam etmemiz bir farklılık yaratmış.
{pagebreak::3}
Çelik Kasayla Uçmak!
Gelelim teknik konulara. Oyunun grafikleri çizgi tarzda hazırlanmış. Biraz Team Fortress 2 tarzında diyebilirim. Ayrıca boyut değiştirdiğimizde nesnelerin kaplamalarındaki değişiklik çok güzel biçimde oyuna yedirilmiş.
Örneğin ağır boyutta tüm nesneler demir tarzında kaplanıyor. Buna ek olarak çevrenizdeki hemen hemen herşey değişiklik gösteriyor. Duvarlardaki portreler dahil, boyutunuza göre her şey değişiyor.
Sesler ve müzikler ise oyunun havasını daha rahat soluyabilmenizi sağlıyor. Özellikle sizle durmadan konuşan ve bir bilim insanı olan amcanızın teorilerini ve her bir portreye yaklaştığınızda onunla ilgili bir anısını anlatması olayları çok iyi düşünülmüş.
Oyunun bu yönden Portal gibi esprili bir mizaca sahip olduğunu söyleyebilirim. Zira Glados ve Cave Johnson’u aratmayan muhabbetler geçiyor oyunda. Ayrıca bu muhabbetlerin içinde diğer oyunlara ait göndermeler de bulacaksınız.
{pagebreak::4}
Etrafta Yeşil Kedicikler görüyorum doktor!
Oyunun bu kadar artısının yanında birkaç tane eksisi de yok değil. Öncelikle söylemem gereken, oynanış süresi oldukça kısa bir oyun olduğu. Çünkü oyunun hikayesini sonlandırdığınızda oyun da bitmiş oluyor.
Ana menüde ve oyun içinde istediğimiz bölüme tekrardan ulaşabiliyoruz tabii ki ama o da genellikle bölümü ölmeden sonlandırmak ya da daha önce oynarken kaçırdığımız, gizli paket tarzı nesneleri toplamak için oluyor.
Achievement kasmak için tekrardan oynamak dışında tekrardan oynamak için bir amacınız yok. Oyuna daha çeşitli içerik ve bölüm eklense bunun önüne geçilebilirdi belki.
Onun dışında hikayesinin biraz daha insanı sarması sağlanabilirdi. Hikaye biraz sığ gibi geldi bana. Ayrıca biraz klişeye kaçıyor gibi ama ben bunu bir eksi olarak saymıyorum.
{pagebreak::5}
Neticesinde öyle klişe hikayeye sahip oyunlar var ki hikayeyi anlatmayı iyi bilirlerse efsane oluveriyorlar. Bunun piyasada birçok örneği mevcut. Sonuçta “Nothing is a cliche when it’s happening to you” deyip, inceden inceden de bir örneğini verebilirim.
Kapanışı yapmadan önce bir de menüde karşılaştığım dlc seçeneğinden bahsetmek istiyorum arkadaşlar. Büyük ihtimal oyuna birkaç indirilebilir içerik gelecek.
Zaten bildiğim kadarıyla bunların ikisi duyurulmuş durumda. Bu da yukarıda bahsettiğim tekrardan oynanabilirlik eksisini biraz olsun giderebilir. Bulmaca açlığımızı bir süre daha geçiştirebilir.
Böylelikle bir yazımızı daha sonlandırıyoruz arkadaşlar. Hepimizin bildiği gibi, oyuncular yazın sıcakla uğraşmakla kalmıyor, aynı zamanda oyun kıtlığı da çekiyor.
İkinci sorunun çözümlerinden biri olan bu güzel oyun sizi bir süreliğine oyalayabilir. Başta “Ee abi Portal bu!” deseniz de, oyuna ısınınca kendi çizgisinde yürüdüğünü göreceksiniz. Eksileri olsa da çok kaliteli bir oyun olduğunu garanti edebilirim.
Not: Bu yazı, Ali Aşkın’ın katkılarıyla hazırlanmıştır.
8/10
Artılar: Oyuna esprili bir havanın hakimliği, Portal severler için biçilmiş kaftan olması.
Eksiler: Hikayenin sığ kalması, tekrardan oynayabilmek için cezbeden bir yönünün olmayışı.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}