Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net

Resistance 3 İncelemesi

Ana sayfa /

PlayStation 3’ün en önemli oyun serilerinden olan Resistance, aslen PlayStation 3’ün çıkış oyunu. Hatta Playstation 3’e ilk çıktığı dönemde sahip olanların büyük bir çoğunluğunda, ilk oyun olan Resistance: The Fall of Man vardır. Ben de ilk olarak Playstation 3 lansmanında tanışmıştım Resistance ile.

Playstation 2 ve ilk Xbox ile ne kadar FPS kavramı konsollara sıkı bir şekilde sıçramış olsa da konsolların en büyük FPS atılımlarının PS3 ve Xbox 360’da olduğunu söyleyebiliriz. PS3 tarafındaki en önemli FPS oyunu da Resistance’dır. İlk oyun üzerinden 5 sene geçmiş durumda. 

Resistance 3, ilk iki oyunda olduğu gibi Playstation 3’e özel olarak çıkan bir oyun. Insomniac Games’in hazırladığı oyunun dağıtımcılığını da Sony yapıyor. Eğer ilk iki oyunu oynamadıysanız size Resistance evreninden kısaca bahsedeyim.

{pagebreak::2}

Uzaylı istilasında olan bir dünyada asker olarak savaşıyoruz. Fakat düşmanın en büyük silahi Chimera virüsü. Düşmanın çoğalması bu virüsle olduğundan, tek amaçları da virüsü dünyaya yaymak. İlk iki oyunun ana karakteri olan Nathan Hale’i bu oyunda canlandırmıyoruz. İkinci oyunu bilenler –spoiler uyarısı- oyunun sonunda Nathan Hale’in, Joseph Capelli tarafından başından vurulduğunu hatırlayacaktır. İkinci oyun burada bitmesine rağmen bunun daha başlangıç olduğu söylenmiş ve üçüncü oyun beklenmeye başlamıştı. –spoiler uyarısı bitti-

Konusu

Resistance 3’de Joseph Capelli’yi oynuyoruz. Askerden atılan Joseph, kendisini ailesine adamış durumdadır. Karısı ve çocuğu için sığınaklarda yaşayan ve savaşan Joseph ve ailesi, Chimera’ların yoğun saldırısı sonrasında taşınmak zorunda kalır. Fakat taşınmadan hemen önce Doktor Fyodor Malikov isimli amca, Chimera’ların kökünü kurutmanın formülünü bulduğunu ve çözüm için New York’a gitmeleri gerektiğini söyler. Joseph, bu amcaya güvenmese de karısının zoruyla, zorlu bir yolculuğa çıkar. Aslen tek derdi ailesini kurtarmak olan Joseph, güvenmediği doktor amcayla Chimera’ların kalbine saldırmaya gider.

Hem seriyi daha önce oynayanlar, hem de Resistance ile ilk kez tanışacaklar için Resistance 3’ün oynanış yapısından biraz bahsedeyim. Bildiğiniz gibi konsolda FPS ve TPS oyunlarının sayısının artması sebebiyle yeni bir sağlık düzeni getirilmişti. Hatta ilk Gears of War’un bu konuda öncülerden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yeni sistemde bildiğiniz gibi sağlık barı bulunmuyor, darbe aldıkça ekran kızarıyordu. Biraz dinlenmeyle ekran kızarıklığı normale dönüyor ve tam sağlıkla oynamaya devam ediyorduk. Bunun amacı biraz konsolda oynanışı kolaylaştırmak olsa da aynı zamanda aksiyonu kesmemek anlamına da gelebilir (sertliğe müsade veren hakem misali). Tabii oyun boyunca sağlık paketi arama derdinin olmaması da ekstrası.

{pagebreak::3}

Sağlık sistemi

Resistance 3’de köklere geri dönüş söz konusu. Hatta ilk Doom’a, Wolfeinstein’a dönüş! Abarttım tabii fakat oyunda, ilk Resistance’da olduğu gibi sağlık barımız ve etrafta sağlığımızı dolduracak First Aid’ler mevcut. First Aid’ler, onları taşıyan bazı Chimera’lardan düştüğü gibi, etraftan da toplanabiliyor. Yine de bu sistem biraz daha planlı oynamamızı sağlıyor. Haritayı açıp birkaç adım öncesini planlamaktan bahsetmiyorum. Sadece büyük çatışmalarda hem First Aid’leri düzenli kullanmak hem de silahları doğru kullanıp fazla hasar almamak gerekiyor. Oyunun nişanlama yardımcısı olmadığı için de analogları iyi kullanıp, hızlı hedef almanız gerekebiliyor. Tek sorun, çatışmanın ortasına kadar geldiyseniz, fakat chekcpoint’e biraz daha olmasına rağmen sağlığınız oldukça az ise oynarken kalbiniz daha hızlı atmaya başlaması. En azından gece oynarken, özellikle karakterin tek başına kaldığı bölümlerde bu duyguyu yaşadım. Sağlık barı olmayan oyunlara alışmışız tabii, en sıcak çatışmada geçerdik sipere dinlenirdik biraz, sapasağlam geri dönerdik.

Resistance 3, yeni oyunların gerçekçilik adına getirdiği silah sınırını da kaldırıyor ve sağlık barında olduğu gibi silah konusunda da köklere dönüş yapıyor. Bütün silahlar toplandığı taktirde aynı anda oynanabilir 12 adet silah taşıyabiliyoruz. Bu da mermi bitme sıkıntısını ortadan kaldırıyor. Çünkü sıcak çatışmada ya da önümüze birden Chimera çıktığında üçgen tuşuna basarak silah menüsünü açıp istediğimiz silahı seçebiliyoruz. Silah menüsünü açtığımızda oyun otomatik olarak durduğu için bunu oyun boyunca taktik olarak kullanmak mümkün. Hatta kısa bir soluklanma için Start tuşuna basıp oyunu durdurmaktansa üçgen ile durdurmak daha mantıklı.

{pagebreak::4}

Her çeşit silah mevcut!

Silah demişken 12 silahı biraz daha açalım. 12 Silahın hepsi birbirinden farklı. Sniper, pistol, shotgun ve tüfeğimiz klasik olarak mevcut. Tabii isimleri farklı. Oyuna Bullseye isimli taramalı tüfek ile başlıyoruz ki bu oyunun ana silahı diyebiliriz. En çok mermi bulunan silah da Bullseye. Sniper’ın adı Deadeye. Pompalı tüfek de Rossmore ismiyle geçiyor. Fakat bunlara ek olarak çok daha değişik silahlar mevcut. Mesela Auger diye bir silah var ki tam bir taktiksel silah. Çünkü duvarın arkasını görebildiğimiz gibi aynı zamanda ışın mermimiz ile duvarın arkasındaki adamı vurabiliyoruz. Atomizer diye bir silah var ki sanırım 7 ya da 8. bölümde, fabrikaya girdiğimizde (silahı aldığımız bölüm) oldukça işimize yarıyor. Keza Wildfire diye bir silah var ki bununla hem Chimera’ları toplu şekilde patlatmak hem de büyük uzay gemilerini düşürmek mümkün.

Silahların olmazsa olmazı da ikinci özellikleri. Her silahın kendine has bir özelliği bulunuyor. Sınırlı sayıda kullanabiliyor olsanız da çoğunun oldukça işe yaradığını söyleyebilirim. Bunlar hedefi işaretleme, küçük otomatik silah yerleştirme, bomba atma, uzağa ateş gibi, hedefe daha büyük roket gibi değişik özellikler. Özellikle Marksman silahının ikinci özelliği olan küçük otomatik silah yerleştirme pek kullanışlı. Çatışmanın ortasına yerleştirip kaçtığınızda işiniz pek bir kolaylaşıyor.

{pagebreak::5}

Yine silahların yanı sıra 4 adet farklı bomba bulunuyor. Bombaların hepsinden aynı anda taşıyabiliyoruz. Hepsi değişik özelliklere sahip olsa da, adı üstünde bomba olduğu için genelde aynı görevi görüyorlar. Bombalar arası gamepad’in ok tuşlarıyla geçmek mümkün. Fakat oyun durmadığı için çatışma esnasında bombayı değiştirmeyi çok hızlı yapmak gerekiyor.

Gerilimli bölümler

Oyun boyunca düz ilerlemek yerine basit ama değişik detaylar konulmuş. Uzay gemisi düşürmek, ormanda görünmeyen sniper’lı Chimera’ları avlamak, gemi ile (normal gemi) ilerleyip güverteyi Chimera’lardan temizlemek, büyük yaratıkları öldürmek, karanlık fabrikada sadece fener ile ilerlemek gibi. Hepsinin tadı birbirinden farklı olduğu için oyunun bu konuda pek de sıkmadığını söyleyebilirim. Ne kadar sağlık barı ile geriye dönüş yapsa da her bölümün kendine has tadı olduğu için oynanışı gerçekten başarılı.

Senaryo özellike Resistance serisini daha önce oynamış olanlar için anlamlı olsa da ilk defa Resistance oynayacaklar ya da konsolda FPS arayanlar için pek de sıkmayan yapıda. İlk defa bu oyunu alarak Resistance serisini oynayabilirsiniz. Zaten bu konuyu Insomniac Games düşünmüş olacak ki, oyunun başında kısa bir tanıtım videosu mevcut. Tadımlık FPS arayanlar için de ideal bir oyun. Ancak anlatımda biraz başarısızlık sezdim. Daha doğrusu kopukluk demek daha doğru olur. Bana, ara videolar ile oyun birbirinden hafif bağımsız gibi geldi. Her ne kadar oyunda ilerledikçe ve oyunun yapısına alışınca pek göze batmasa da özellikle oyunun başında çok bariz bir fark mevcut. Zaten oyunun ara videolarının çok başarılı olmadığını da söylemek lazım. Belki oyunun grafikleriyle arasında bir fark olmasın diye yapılmış olabilir. Eğer L.A. Noire oynadıysanız en çok konuşmalara sinir olacaksınızdır. Gerek senkronda gerek de dudak hareketlerinde bir düzensizlik mevcut.

{pagebreak::6}

Grafikler ve müzikler için olması gerektiği gibi diyebiliriz. Resistance 3, Playstation 3’e özel bir oyun olmasına rağmen özel grafiklere sahip değil. Hani Blu-ray’in hakkını pek de vermiyormuş cinsinden. Ama bu kötü bir eleştiri olarak algılanmasın. Tam da olması gerektiği gibi grafiklere sahip diyebiliriz. En azından daha önceki Resistance oyunlarıyla karşılaştırdığımızda hem serinin en iyi grafiklerine sahip oyunu, hem de o havayı halen bozmamış. Sonuçta Crysis 2’nin grafikleriyle de karşılaştırmamak gerekiyor.

Yapay zeka

Oyunun yapım vaatleri arasında bulunan yapay zeka, gerçekten geliştirilmiş olsa da halen bir tutarsızlık mevcut. Yerimizi hemen keşfetmelerine, bizi çabuk farketmelerine ve iyi takip etmelerine rağmen ellerindeki silahı genelde pek düzenli kullanamıyorlar. Belki bu bize avantaj sağlamak için yapılmış olabilir. Oyunun ilk başında bizi çabuk farketmelerinden dolayı gerilimi hissetsek de oyunun ilerleyen bölümlerinde ustalaşmanın da verdiği güvenle daha rahat oynayabiliyoruz. Tabii oyun ilerledikçe daha güçlü düşmanların çıktığını da belirtmem gerek. Bu konuda da bir denge var. Daha doğrusu gerilimi oyun boyunca hissetme durumu var. Oyun içinde yapay zekadan takım arkadaşlarımız olduğunda pek de güvenmememiz gerekiyor. Her işi bize bırakıyorlar. Ama yine de gerilimi azalttıklarını söyleyebilirim. Tek başımıza oynadığımız görevler bu yüzden daha heyecanlı geçiyor.

{pagebreak::7}

Resistance 3’ü tamamen Co-Op oynamak mümkün. Hem internet üzerinden hem de aynı konsol üzerinden oynayabilirsiniz. Bunun için oyunun menu ekranında ikinci kolun Start tuşuna basması yetiyor. Ya da tek başınıza oynuyorsanız Start’a basıp Invite Friend seçeneğini seçerek online arkadaşlarınızı oyuna davet edebiliyorsunuz. Resistance 3, PlayStation 3’e özel oyun olduğunu, ayrıntılarda hissettiriyor. Öncelikle oyunda Move desteği mevcut. Bende Move olmadığı için tam olarak deneme şansım olmadı fakat Move seviyorsanız oynanış hissini biraz daha gerçeğe dönüştürüyor diyebiliriz. Oyunun ayarlar menüsünden Move seçeneğini aktif etmek yetiyor. Oyun, aynı zamanda 3 boyutu da destekliyor. Eğer 3 boyutlu bir televizyona sahipseniz gözlüklerini hazırlayın, çünkü Resistance 3’ü baştan sona 3 boyutlu olarak oynamak mümkün.

Online modu

Multiplayer modu pek özenle hazırlanmış. Sony, dağıtımcılığını da kendi yaptığı için multiplayer moduna oldukça önem veriyor. Bunu da oyunda hissedebiliyorsunuz. 16 kişinin aynı anda oynayabildiği haritalar bulunuyor.Ama yine de belirtmekte fayda var; Call of Duty’nin yerini tutmuyor. Eğer Call of Duty’i online oynuyorsanız Resistance 3’ün online modu pek zevk vermeyebilir. Üzülmeyin, 20 bölümlük tek kişilik oyun modu yeteri kadar lezzeti size verebiliyor.

{pagebreak::8}

Oyunun online modu için Online Pass sistemi kullanılıyor. Yani oyunun kutusundan çıkan şifre ile bütün multiplayer özelliklerinden faydalanabiliyorsunuz. Şifreniz varsa bütün internet ile alakalı özellikleri bedava. Fakat oyunu ikinci el almak isterseniz ve içinde şifresi yoksa, PSN üzerinden satın almanız gerekecek. Online Pass kodunu da oyun içinden aktif etmek mümkün değil. PSN’e girip buraya şifreyi girmek gerekiyor.

Toplanabilir materyaller

Eğer İngilizcenize güveniyorsanız oyun boyunca görünebilir yerlere bulunan ses kayıtlarını ve kağıtları toplamanızı öneririm. Bu sayede eğer Resistance serisini daha önce oynamadıysanız ayrıntılı bilgiye de sahip olursunuz. Hem de oyunun atmosferi sizi daha rahat içine çekebilir. Ayrıca topladığınız materyallerle trophy de kazanabilirsiniz.

Resistance 3’ü toparlayacak olursak; PS3 sahibiyseniz ve FPS seviyorsanız bu oyunu edinmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Özellikle Call of Duty tarzı oyunlardan bıktıysanız Resistance 3 harika bir FPS oyunu. Eğer PS3’e özel oyunları oynamayı düşünüyorsanız da Resistance 3’ü kesinlikle tavsiye ederim. Ancak PS3’ünüz yoksa, konsol aldıracak kalitede bir oyun olmadığının altınız çizmem gerek. Resistance 3, her şeyi bir kenara bırakırsak başarılı bir devam oyunu. Resistance serisini oynayanlar için de çıtayı yükselten bir oyun.

Puan: 8/10

Artılar: Resistance’ın kendine has yarattığı ortam. Chimera virüsünün dünyayı ele geçirmesiyle birlikte insanlığın pek umudun kalmadığını bize iyi yansıtıyor. Zaten tek umudun peşinden koşuyoruz.

Eksiler: Grafikler iyi olsa da PlayStation 3’e özel bir oyun için yeterli seviyede değil gibi. Sağlık sistemi bana göre geçerliliğini yitirdiği için eski kalmış. 

:: Resistance 3’ü beğendiniz mi?

 

Yorum Ekleyin