Belki sonda söylememiz gereken şeyi başta söylüyor olacağız ama tablet cephesinde iPad‘in ezici bir üstünlüğü var ve bunun kısa vadede değişeceğini beklemek de mantıksız.
Sektördeki farklı kişilerin de ifade ettiği gibi “tablet pazarından söz etmek mümkün değil. iPad pazarından söz edilebilir.” Gerçekten de 2010 yılında piyasaya sürüldüğünden birçok kişi “bu cihaz çok güzel ama ne işe yarar ki?” dediği iPad, uygulama desteği ve kolay kullanımı ile birçok kişi için vazgeçilmez cihazlardan biri oldu. Ayrıca cihazı tek bir şarjla 10 saat kadar kullanabiliyor olmak önemli bir artıydı.
Konuyu derinlemesine ele almadan önce tabletler hakkında kısa bir bilgi vermek gerekiyor: Tabletler insanlık tarihi kadar eski yardımcılarımızdı. İlk yazı ve belgeler hep tabletler üzerine kazındı.
Teknolojik tabletlerin hayatımıza girmesi ise 1980’li yıllarda oldu. Aslında çalışmalar çok daha önce başlamıştı (tabletlerin atası 1968 yılında tasarlanan Dynabook kabul edilir) ama ticari örneklerin kullanıma sunulması 80’li yıllarda oldu.
2010 yılına kadar geniş kitlelere ulaşan ve milyonlarca adet satan bir tablet olmadı. Ancak Apple iPad ile bu dengeyi değiştirdi. Ardından 2011 yılında iPad2’yi piyasaya süren firma sektördeki konumunu iyice sağlamlaştırdı.
{pagebreak::2}
Google da boş durmadı
Elbette bunlar olurken Google cephesinde de çalışmalar devam ediyordu. Apple ile aynı dönemde (2007) telefon pazarına giren Google, rakibinden farklı olarak donanım işine el atmadı. Bunun yerine Microsoft taktiği uygulayarak yazılımını üreticilere bedava sundu. Bu bir anda Android adını verdiği işletim sistemini kullanan onlarca telefonun üretilmesine sebep oldu.
Buradaki ivmeyi tablete de taşımak isteyen firma aynı işletim sisteminin tabletlerde de kullanılabileceğini açıkladı. Firmalar da birbiri ardına Android’li tabletler üretmeye başladılar. Ancak ortada bir sorun vardı: Tabletler iyiydi güzeldi, hatta bazıları donanımsal olarak iPad’den bile daha iyiydi. Ama uygulama anlamında iPad’in yanına bile yaklaşamıyorlardı. İşletim sistemine odaklanan Google, uygulama ekosistemini ihmal ettiğinden tablet tarafında yok denecek kadar az sayıda uygulama üretilmişti.
Bu da cihazların verimli kullanılmalarının önündeki en büyük engel oldu. Ayrıca iPad’deki teknik özellikler bir tane idi ve uygulama üreticileri sadece bir cihaza göre yazılım üretiyorlardı. Android cephesinde ise (telefonda olduğu gibi ) 7, 8, 8.9 ve 10 inç gibi farklı boyutlar vardı. İşletim sistemi ise bu farklı boyutları desteklemediğinden uygulama üretmek deveye hendek atlatmaktan daha zordu.
Her ne kadar Android ocak ayının başından itibaren piyasaya sürdüğü 4. sürümünde tablet/telefon ve ekran boyutu ayrımını ortadan kaldırdığını açıklasa da bunun pratikte nasıl olacağını görmeden yorum yapmak zor. Ayrıca her üreticinin eski cihazlara Android 4.0 yükletmek konusunda çok hevesli olmadığını da belirteyim.
{pagebreak::3}
Tablette galip kim?
Bu soruya kesin bir cevap vermek mümkün: Elbette iPad. Kullanım kolaylığı, uygulama zenginliği, varolan uygulamaların içinde yerel seçeneklerin de fazlasıyla bulunması ve uygulama satın alabilme imkanı (Android Market’ten Türkiye’de iseniz yazılım satın alamıyorsunuz) gibi sebepler iPad’i zirveye taşıyor. Zaten satış rakamları da bunu gösteriyor: iPad bugüne kadar dünya çapında yaklaşık 40 milyon adet sattı.
Elbette iPad’in bu zirve yolculuğu ne kadar sürecek bilinmez. Ancak Android tarafında ciddi hazırlıklar olduğunu da belirtelim. Ayrıca Windows 8 ile tablet pazarına da göz kırpan Microsoft da bu yıl rekabete dahil olacak. Ancak onun etkisinin önümüzdeki yıldan itibaren gözleneceğini söylersek çok yanılmış olmayız.
Ne olursa olsun tablet cihazların basitçe internete girmek, e-postaları kontrol etmek, film izlemek ve fotoğraflara bakmak gibi işlemler için pratik, hızlı ve kolay olduğunu söylemek mümkün. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı tabletlerin önümüzdeki yıllarda daha da popüler hale geleceğine kesin gözle bakılıyor.
:: Sizce en iyi tablet işletim sistemi hangisi?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}