Fotoğraf çekme olgusu insanlığın en popüler uğraşlarının başında gelmektedir. Bunun sebebi hemen herkesin bir adet fotoğraf makinesi edinip, kolayca fotoğraf çekmeye başlayabilmesidir. Bu aşamada fotoğraf makinelerinin önemi devreye giriyor. Çeşitli amaçlar için üretilmiş olan çeşitli fotoğraf makineleri mevcuttur.
Örneğin günümüz teknolojisi, sadece hatıra ve kompozisyon amacı taşıyan fotoğraflar için bas ve çek olarak adlandırılan (Point & Shoot) fotoğraf makinesi türünü geliştirmiştir. Bunlara dijital kompakt fotoğraf makineleri de denilebilir. Bu fotoğraf makineleri herhangi bir kompozisyon ve betimleme amacı taşımadığı için, konumuzun dışında kalıyor fakat burada öğrendiğiniz bilgileri bas ve çek makinelere de uygulayabilirsiniz pek tabii ki.
Canon
EOS 500D’nin iç yapısını buradan görebilirsiniz. Gövdenin tek aynalı
yapısı dikkatinizi çekti mi?
Teknoloji henüz bu kadar gelişmemişken SLR, yani Single Lens Reflex olarak adlandırılan fotoğraf makineleri vardı. Bu tür fotoğraf makineleri hala var ve halen daha önemli fotoğrafçılar, bu tür makineleri tercih ederler. Bu tür makinelerle yapılan çekimlerde film kullanılır ve filmin banyosu için en az fotoğrafı çekerkenki kadar efor sarfedilir.
Ne var ki SLR makineler de teknolojiye ayak uydurdu ve dijital hale getirildi. Dolayısıyla DSLR adını aldı. Artık piyasada oldukça uygun fiyatlara a giriş seviyesi DSLR fotoğraf makinesi bulmak mümkün. Makine komplike hale geldikçe, diğer bir deyişle profesyonelleştikçe uçuk fiyatlara çıkabiliyor.
{pagebreak::Temel Teknikler}
Temel Teknikler
Bir fotoğraf makinesiyle birlikte çekebileceğiniz fotoğraflar oldukça geniş bir çizgiye sahiptir. Aynı manzarayı gören farklı fotoğrafçılardan hiçbiri aynı fotoğrafı çekmez. Zira görüş açıları ve teknikleri farklıdır. Siz de fotoğraf çektikçe kendi tekniğinizi geliştireceksinizdir. Bir konuya yaklaşırken önce kafanızda nasıl bir fotoğraf çekeceğinizi planlayın. Bir fotoğraf için birçok farklı parametre vardır.
Sony
marka bir DSLR’ın LCD ekranı. Perde hızı, F durağı (diyafram),
ISO
değeri, Beyaz Dengesi (AWB) gibi bilgiler bu ekranlarda yer alır.
Temel olarak bunlar diyafram, enstantane (perde hızı), ISO ayarı, odak uzaklığıdır. Fotoğrafçılık düzeyiniz profesyonelleştikçe işin içinde çok daha fazla parametre olduğunu göreceksinizdir. Fakat ilk aşamada bilmeniz gerekenler bunlar. Diyafram ayarı fotoğraf makinenizin ucunda bulunan objektifin (lensin) perdesinin hangi açıklığa sahip olacağı ile ilgilidir.
F durağının sayısal değerleri ile diyafram deliğinin açıklık/kapalılık oranını
bu görsel ile daha iyi anlayabilirsiniz.
Ortalama bir objektifte diyaframın en açık hali 3.5 iken, en kapalıya yakın hali ise ortalama 22‘dir. Burada unutulmaması gereken, sayısal değer ne kadar küçük ise, perde o kadar büyük yarıçapa sahip olacak şekilde açık demektir. Bu sayısal değerlerin her birine durak (stop) denir. Eğer bir objektifin en açık diyaframı 1.6, 2.8 gibi değerlere sahipse bu, objektifin hızlı olduğunu gösterir. Eğer en açık hali 4.5, 5.6 gibi bir değerse bu da objektifin yavaş olduğunu gösterir.
{pagebreak::Perde Hızı}
Perde Hızı
Bir diğer önemli parametre ise perde hızı, yani enstantanedir. Perde hızı ile diyaframın uyumlu olması gerekir ve pozometre, bu ikisinin değerlerine göre bir sonuç çıkarır. ISO da pozometreyi etkiler fakat objektif üzerinde bir etkisi yoktur. Perde hızı değerlerine baktığınızda 1/500, /640, 1/800, 1/1000 gibi değerler veya 1″, 2″, 3″, 4″ gibi değerler görürsünüz.
Kesirli sayılar (1/500), perdenin, saniyenin paydadaki değer kadarı kadar bir sürede açılıp kapanacağını gösterir. Örneğin 1/500‘lük enstantane değerinde perde, saniyenin 500’de 1’inde açılıp kapanır. Bu da ışığın içeri girebilmesi için çok düşük bir süredir.
Perde hızının farklı sonuçları
Işık yoğunluğu çok fazla olan veya anı dondurmak istediğiniz bölgelerde bu tür perde hızlarını tercih edebilirsiniz. Perde hızı düştükçe enstantanenin açılıp kapanmasının daha uzun sürdüğünü kulağınızla da fark edebilirsiniz.
1/10, 1/5 gibi değerler, saniyenin 10’da veya 5’de 1’i kadar bir sürede açık kalması anlamına geldiğinden, ışık yoğunluğunun az olduğu bölgelerde daha fazla ışık toplayabilmek için tercih edilebilir. Fakat bu sefer de unutmamanız gereken nokta, perde açık kaldıkça hareketin de kaydolacağı ve makine veya konu sabit değilse ortaya bulanık bir fotoğraf çıkacağı gerçeğidir.
Bunların dışında 1″, 2″, 5″, 10″, 30″ gibi değerler var demiştik. Bu değerler ise artık saniyenin x’te biri değerlerinden çıkıp, direkt saniyeleri gösterir. Yani perde hızı 10″ ise perde, 10 saniye boyunca açık kalacaktır ve bu süre zarfı boyunca tüm ışığı toplayacaktır. Kimi yerlerde bu, çok hoş görüntülerin oluşmasını sağlar.
{pagebreak::Gürültüye Dikkat}
Gürültüye Dikkat
Son olarak ISO hızından bahsedelim. ISO, filmli makinelerde var olan bir tür film hızıydı ve parlaklığı belirlerdi. Aynı sistem dijital ortama da taşındı. Diyafram ve perde hızı ikilisinin uyumu sizin fotoğrafınızda güzel bir konunun oluşmasını sağlıyor fakat, ışık size yeterli gelmiyorsa ISO ayarını artırabilirsiniz.
Farklı ISO değerlerindeki noise (gürültü) farkları
Fakat unutmayın; ne kadar yüksek ISO, o kadar gereksiz nokta demektir. Bu noktalara noise (gürültü) denir ve fotoğrafın kalitesini düşürür. Sizin yapmanız gereken, diyafram, perde hızı ve ISO arasındaki dengeyi yakalamak ve fotoğrafı çekmek.
Diyaframın açık olması (yani durağın 3.5 civarında olması), alan derinliğinin düşük olması anlamına gelir. Düşük alan derinliği, odaklandığınız objenin arka tarafının bulanık olması anlamına gelir. Bu, çoğu fotoğrafçının hoşuna giden bir olaydır.
F durağının sayısal değerini azaltarak alan derinliğini de azaltmış oluruz.
Böylece arkaplan bulanık çıkarken, fotoğrafın odağı kedi olur.
Diyaframı ne kadar kısarsanız (yani F durağını 16, 18, 22 gibi değerlere getirirseniz) alan derinliğiniz artar ve fotoğraftaki her yer net olur. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi, bu sefer de yüksek perde hızlarını tercih edemezsiniz (tabii elinizde güçlü bir harici flaş ekipmanı yoksa). Bu sebeple ISO’yu artırma yoluna başvurabilirsiniz. Bu sefer de gürültü olmaması için dikkat etmelisiniz.
{pagebreak::Objektif}
Objektif
Kullandığınız objektif de bir hayli önemli. Farklı amaçlar için farklı objektifler bulunuyor ve siz, amacınıza yönelik bir objektif seçmelisiniz. Örneğin 18-75mm bir objektif, günlük kullanım için yeterli gelebilirken, uzak bölgeleri çekmeye yeterli gelmez.
Bu sefer de 70-300mm gibi bir adet teleobjektif seçmelisiniz. Uygun fiyatlara satılan teleobjektiflerin hızlı olduğunu ise söyleyemeyiz. Özellikle 300mm‘den yüksek odak uzaklığına sahip objektiflerin fiyatları bir hayli yüksek. Gelişmiş teleobjektif modellerini aynı zamanda tek tuşla makro moduna geçirebiliyorsunuz.
İşte bir fotoğrafçının isteyebileceği objektif’ler. Her objektifin farklı bir bakış açısı vardır
Dolayısıyla hem teleobjektif sahibi hem de makro objektif sahibi olmuş sayılırsınız. Geniş açı olarak da piyasada 10-20mm objektifler bulmak mümkün. Kısacası objektif konusunda seçim tamamen size kalmış durumda.
:: Fotoğrafçılığa meraklı mısınız? Bu bilgiler işinize yaradı mı?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}