Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net
Reklam
Reklam

The Elder Scrolls 5: Skyrim İnceleme

Ana sayfa /

2006’da The Elder Scrolls: Oblivion’ın ilk çıktığı zamanı hatırlıyorum. İlk defa bu oyunla tanıştığım The Elder Scrolls serisi, tek hamlede beni kendine aşık etmeyi başarmıştı. O grafikler, o atmosfer, o görev derinliği… Hatta WoW’a yeni başladığım günlerde ortaya çıkmış olmasından dolayı, uzunca bir süre elimi WoW’a sürmemem ile sonuçlanmıştı. Biri MMO, diğeri Single Player olsa bile, 10 tane böcek öldürüp bacaklarını teslim etme görevlerinden çok daha çekici gelmişti bana Oblivion.

11.11.11 tarihi geldi ve bir deja vu ile karşı karşıya kaldım. Tek farkı, bu sefer yaklaşık 2 senedir oynadığım WoW’u terk etmiş olmam. Loncadan arkadaşlar beni bekliyorlardır muhtemelen 🙂 Ama olmaz, Skyrim geldi ve oy-na-ma-lı-yım! Piyasaya çıkmadan önce yayımlanan muhteşem videoları, ağzımın suyunun akmasına sebep olmuştu. O animasyon videosu, o gerçek karakterlerle yapılmış olan diğer video… Ve evet, şu anda bu Skyrim oynuyorum.

Reklam
Reklam

{pagebreak::2}

Skyrim’in girişi, Oblivion’da da olduğu gibi script sahnelerin sıralanması biçiminde olmuş. Oyun başlar başlamaz ilk dikkatimizi çeken şey, çevrenin grafik detayı oluyor. Beraber yol aldığımız “kader dostlarımız” bir yana, dağlar, taşlar, çiçekler, böcekler muhteşem görünüyor. Keşke Oblivion gibi önce zindanda başlasaydı da, güneşi, suyu ve bitki örtüsünü ilk gördüğümüzde beynimizden vurulmuşa dönseydik diyorum. Gerçi Oblivion gibi etkilemesi mümkün değil; zira oyunun haritasının neredeyse tamamı karlı bölgelerden oluşuyor.

Skyrim, doğasıyla büyülüyor.

Skyrim’in giriş bölümünün içerisinde, ismimizin sorulduğu bir sahnede karakterimizi yaratıyoruz. Irk tercihinin yanısıra, görsel olarak bize çok fazla seçenek sunuluyor. Karakterin ten rengi, kaşı, gözü, burnu, kafatası, dövmeleri, cinsiyeti, yüzündeki yaralar gibi seçenekler arasında bir anda kayboluveriyoruz. Neyse ki, bize önceden hazırlanmış 10 – 15 tane karakter tasarımı sunuluyor. İstersek bunlardan birini alıp, üzerinde çok az oynama yaparak oyuna başlayabiliyoruz. Aslına bakarsanız, karakterin tipiyle uğraşmanın bu oyunda çok da önemi yok. Zira ilk bulduğumuz zırhları giydiğimiz zaman bile, karakterin vücut yapısı hariç neredeyse hiç bir noktasını göremiyoruz. Bu ekranda asıl dikkat edilmesi gereken konu, ırk seçimi.

Oyunun geceleri ürkütücü.

Her ırkın ekstra olduğu bir stil ve özel yeteneği bulunuyor. Mesela Khajiit’ten iyi bir okçu ve rogue tipi karakter yaratılabiliyorken, Orc’tan çok güzel bir kasap oluyor. Very big cat Khajiit, özel yeteneği gece görüşüyken Orc, kasaplığına kasaplık katacak Berserk yeteneğine sahip. Ben ilk olarak Khajiit okçu karakteri yarattım. Fakat biraz oynadıktan sonra, World of Warcraft’taki Death Knight’ımı Skyrim’e taşımaya karar verdim. Irkım bu durumda tabi ki Orc oldu. WoW’da Frost Death Knight oynayanınız var ise, evet. Tam olarak onu yapmaya çalışıyorum Skyrim’de 🙂

{pagebreak::3}

Giriş bölümü ilerledikçe en çok dikkatimi çeken detay, karakter animasyonlarının son derece hoş görünüyor olması oldu. Arada ufak tefek hatalar olsa da, akıcılık ve gerçekçilik konusunda Skyrim’in başarılı olduğunu söyleyebilirim. Oyun ilerledikçe gelişen karakterimiz, yeni yetenekleriyle beraber ilginç Finishing Move’lar yapmaya başlıyor. Şöyle ki, eğer düşmanınızın canı, sizin o an vurmak üzere olduğunuz hasardan aşağıdaysa (yani mutlak son vuruş ise), özel animasyonlu bir ölüm vuruşu gerçekleştirliyor.

Ejderhanın kafasına atlayıp, beynini deşmek… Paha biçilemez.

Tabi bu ölüm vuruşları, elinizdeki silahın tipine ve düşmana göre değişiyor. Finishing Move’ların çeşitliliğinin çok fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, eğer karşımızdaki karaktere yakın bir silah ile vurmaya çalıştıysak ve rakip o sırada blok modundaysa, elimizdeki silah rakibin vücuduna sanki hiç blok yememiş gibi oturup da sadece “küt” sesiyle blok yediğimiz anlamıyoruz. Bir şekilde bloğa denk getirdiğimizde, elimizdeki silahın sallanması durarak, geri çekiliyor. Yani gerçekten baltayı taşa vurmuşsunuz gibi bir görüntü oluşuyor sonucunda. Çok başarılı…

Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Skyrim’de yeni gelen ve oyunu en çok dikkat çekici kılan özellik, karakterin hem sağ elini hem de sol elini ayrı ayrı kullanabiliyor olması. Yani sol elimizde Ice Spike büyüsü yer alırken, sağ elimizde de tek elle tutulan bir balta ile düşmanların arasına dalabiliyoruz. Tabi benim verdiğim çok basit bir örnek. Bu özellikten faydalanarak eşsiz bir karakter yaratmamız ve çok değişik bir oynama biçimi elde etmemiz mümkün oluyor. Birazdan bahsedeceğim yetenek ağaçlarından alınan Perk’ler sayesinde, her iki elimizde de aynı büyü olduğunda hem sol tuşa, hem de sağ tuşa aynı anda basarsak, büyüyü katmerli bir şekilde atabiliyoruz. Yani bir Ice Spike 5 vururken, her iki el kullanılarak atılan tek Ice Spike 10’dan fazla vurabiliyor.

{pagebreak::4}

Oyunun seviye atlama sistemi, Oblivion’dan çok daha basite indirgenmiş. Destruction, Conjuration, One Handed, Two Handed, Heavy Armor… gibi çok sayıda yetenek türü, biz o yetenekleri kullandıkça gelişiyor. Her ne kullanırsak kullanalım, karakterimizin seviye yükselmesinde katkısı oluyor Skyrim’de. Hal böyle olunca, seviye atlamak da bir miktar daha kolaylaşmış oluyor. Seviye atladığımızda artık bir yatak aramak durumunda kalmıyoruz. Öntanımlı tuşlarda Tab’a ayarlanmış olan menü tuşuna basıp, Level Up’ı tercih ederek yeni seviyeye ulaşıyoruz. Bizden ilk önce Health, Magicka ve Stamina üçlüsünden hangisini 10 yükselteceğimiz soruluyor. Sonrasında ise her seviyede verilen 1 Perk hakkını doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Hemen size bir örnek vereyim…

Kafasına Ice Spike yemiş bir iskelet… Sıkıntı var.

Mesela benim karakterim, One Handed yeteneği 35 iken yeni seviyeye ulaştı. One Handed ağacına baktığımda, en altta 5 kademeli Armsman yeteneğini görüyorum. Bu yetenek, ilk seviyesi için One Handed yeteneğinin 20 olmasına ihtiyaç duyuyor. Perk’i buna harcadığımda, 2. seviye için 40 istediğini görüyorum. Bu durumda, eğer bir dahaki seviyeye kadar One Handed’ımı 35’ten 40’a çıkarmam gerekiyor. Eğer çıkmazsa da sorun değil, Perk’lerimizi saklayıp, daha sonra da kullanabiliyoruz. Perk’leri tek tek okuduğumda, kazanılan yeteneklerin karakteri ne kadar etkilediğini görünce şaşırdım doğrusu.

{pagebreak::5}

Tüm bu yeteneklerin yanında, bir de Shout’larımız var. Öldürdüğümüz ejderhaların ruhlarını çekerek elde ettiğimiz bu büyü tipleri, diğer büyülerden çok daha güçlü özellikler sunuyor. Öntanımlı olarak Z tuşuna atanmış olan Shout’lar, oyuna inanılmaz keyif katıyor. Hazır yeri gelmişken söyleyelim, Oblivion’daki Oblivion Gate’lerin yerini ejderhalar almış. Ejderhalar, tahmin ettiğinizden bir hayli güçlüler aslında. Fakat ne hikmetse, seviye atladıkça anormal bir şekilde kolaylaşıyorlar. Sırf ejderha savaşlarının daha keyifli olması için bile oyun, zorluk derecesi en üst seviyede oynanır. Ejderha ile kapışmanın keyfinden de söz etmek gerekirse… Muhteşem… Bir ejderhanın ne kadar kudretli olduğunu, en net Skyrim’de anlayabiliyoruz. Çevremizde çok geniş daireler çizerek üzerimize uçan, sağa sola konup bize ateş üfleyen koca koca yaratıklar…

Flame Atronach, düşük seviyelerde en büyük yardımcınız olabilir.

Oblivion’da pek zayıf olan büyü sistemi, çeşitliliği ve animasyonları, Skyrim’de işin suyu çıkarılarak düzeltilmiş. Bir Blizzard büyüsünün yapılışı ve atıldıktan sonraki animasyonunu görmelisiniz! Eğer benim gibi bu tip animasyonlardan fazlasıyla etkilenen birisiyseniz, oyuna sırf bu yüzden aşık olabilirsiniz. Conjuration yeteneklerinin nimeti Flame Atronach’ın güzelliği, yine Conjuration nimeti olan silahların seksiliğini görünce kendinizi kaybedebilirsiniz. Benden söylemesi.

{pagebreak::6}

Skyrim’de de çeşitli loncalar bulunuyor. Oblivion’da Mage’s Guild ve Warrior’s Guild adı altında toplanan karakterler, Skyrim’de farklı isimlerde loncalarda yer alıyorlar. Bu loncalara bulabilmek ve girebilmek için biraz araştırmacı olmamız gerektiğini de belirtmeden geçmeyelim.

Bir ejderha gördüm sanki!

Oyuna gelen bir diğer yenilik ise, Oblivion’da bir hayli kısıtlı olan crafting sisteminin de yine suyu çıkarılarak yansıtılmış olması. Hemen hemen tüm oyunlarda çok basit bir şekilde sağı solu tıklayarak gerçekleştirdiğimiz crafting işlemleri, Skyrim’de bambaşka bir boyut kazanmış. Sağda solda bulduğumuz tas, örs, Alchemy Table’lar gibi araçlar ile elinizdeki materyalleri kullanarak envanterinizi kuvvetlendirebilir veya yeni zırhlar ve silahlar dikebilirsiniz. Ayrıca Enchanting ile eşyalarınıza yeni yetenekler kazandırabilir, kendinize yemekler pişirip dövüş esnasında kullanabilirsiniz. Her meslek, derin düşünülerek tasarlanmış. Ayrıca karakterimizin crafting malzemelerini kullandığını canlı olarak izleyebiliyoruz.

Görmez olaydım o ejderhayı…

Biraz da menülerden söz edelim. Açıkçası oyunun tek bezdiren yanı bu bence. Menüler, “Ben konsol oyuncuları için tasarlandım!” diye bas bas bağırıyor. Bu durum, konsol oyuncularının yüzünü tabi ki güldürecektir. Fakat bilgisayar için daha düzgün bir arayüz tercih edilebilirdi doğrusu. Menüler altında gezinmeyi W, A, S ve D tuşlarıyla gerçekleştiriyoruz. Giriş için E, çıkış içinse TAB tuşları atanmış. Arada bazen fare ile tıklamak zorunda olduğumuz menüler çıkıyor. Fakat menülerin çoğunda, fare hiç bir işe yaramıyor. Fare ile menülerde gezinmek isteseniz bile neredeyse imkansız. Hal böyle olunca da, Skyrim bizden ilk eksisini alıyor.

{pagebreak::7}

Oblivion’un en büyük artısı olan görev derinliği, Skyrim’de de aynı şekilde devam ediyor. Basit görünen herhangi bir görev ile uğraşırken işin altından çıkan 1001 türlü gariplik, şaşkınlık yaratıyor. Bir görevi yapayım derken, diğer görev ortaya çıkıyor. İnsanlarla (tabi Khajiit ve Argonian da dahil) sık sık muhabbet etmeniz, size daha fazla görev bulmanız konusunda yardımcı olacaktır. Ayrıca, NPC’lerin kendi aralarındaki konuşmaları, Oblivion’dakilerin askıne, gayet dinlenebilir olmuş. Eskiden ana bir başlıktan sonra “Evet katılıyorum.“, “Bence de, sonumuz çok kötü.” gibi cevaplar veren diğer NPC’ler, artık gayet düzgün muhabbet eder olmuşlar.

Berserk modunda bir Orc, kısa sürede katliam yapabiliyor.

Skyrim’in grafikleri, göze son derece hoş görünüyor. Yakından bakıldığında kaplamalar ufak çaplı sıkıntı yaratsa da, oyunun aksiyon esnasında maksimum keyif sağlayabildiğini söyleyebilirim. Kapalı mekanda da, açık mekanda da Skyrim harika görünüyor. Kar fırtınasına girdiğimde soğuğu ve çarpan karları yüzümde hissediyorum. Bir şelale gördüm mü, suyun soğuk olduğunu bilsem de içerisinde yüzesim geliyor.

Oyunun su mekaniği çok hoş görünüyor.

Dağlardaki mükemmel sis efekti, oraya çıkmaktan kormama sebep oluyor. Sesler desen, zaten mükemmel… Yalnız, şehirlerde, zindanlarda ve açık alanda daha baskın müzikler olsaydı daha iyi olurdu. Müzikler (savaş müziği hariç) biraz silik kalmış oyunda.

{pagebreak::8}

Oyunu ben GTX 580 ve 4.2 GHz’e hızı aşırılmış bir Intel E2500K işlemciyle oynadım. Ayarların tümünü Ultra ve maksimuma çekip, 16x AF ve 8x AA açtım. Oyun bu haliyle, bu bilgisayarda çoğu zaman 60 FPS’yi gösterebiliyordu. Fakat yer yer 45’lere düştüğü de oluyordu doğrusu. Eminim ki Anti Aliasing’i mantıklı bir seviyeye çekerek daha iyi sonuç elde edebiliriz. Ama şunu da söyleyebilirim ki, orta seviye bir ekran kartı ile bu oyunu maksimum ayarlarda akıcı bir şekilde oynamanız çok zor görünüyor. Belki Anti Aliasing açmadan olabilir…

Inn’lerde bu tip müzikallerle bol bol karşılaşacaksınız.

İşte Skyrim böyle bir şey… Menülere inatla alışın, koşarak serüvene dalın. Son dönemde çıkan en iyi RPG oyununu kaçırmayın. Oyunu, tüm diyalogları okuyarak ve gerçek hayattaymış gibi oynayın, maksimum keyif için. Söyleyebileceğim çok da söz yok aslında… Skyrim MUH-TE-ŞEM!

Artılar: Animasyonlar, görev derinliği, atmosfer, çift eli kullanabilme

Eksiler: Arayüz konsollar için tasarlanmış, 3D harita zaman zaman zorluk çıkarabiliyor, dağlar pek köşeli

Puan: 9.5 / 10

Platformlar: PC, PS3, Xbox 360

Sistem gereksinimleri: Skyrim’in Sistem Gereksinimleri Belli Oldu

:: Oyuna hangi ırkla başladınız? Ne tip bir karakter geliştirmeyi düşünüyorsunuz?

 

Reklam
Reklam

Yorum Ekleyin


Reklam
Reklam