Korku filmlerini herkes sevmez. Kimileri gerçekten korktuğundan, kimileri de saçma bulduğundan… Ne olursa olsun, yine de oldukça çekici yanları vardır. Her yıl binlerce film bu listeye dahil olmasına rağmen, ne yazık ki gerçekten başarılı olanlar, hala sayılabilecek kadar azdır. Başarısız olmalarının nedeni de, çoğunlukla klişelere yenik düşmeleridir. Yeni yazı dizimizde, korku filmlerinin klişelerden en uzak, hatta tam aksine bu klişeleri yaratan, en akılda kalan, en güzel örneklerini inceleyeceğiz. Eğer cesaret edebilirseniz, listemizdeki filmleri ışıkları kapatıp izlemenizi tavsiye ederiz!
The Others – Diğerleri (2001)
Grace, 2. Dünya Savaşı sırasında kocasını kaybetmiştir. Güneş ışığına karşı ciddi hassasiyeti olan iki çocuğuyla birlikte, neredeyse hiç ışık girmeyen evlerinde yaşamaktadır. Günün birinde üç yabancı çıkagelir. Bu üç yabancı, tam da Grace’in istediği gibi, hem ev işlerinde yardımcı olacak, hem de çocukların bakımını üstlenecek durumdadırlar. Fakat evlerinde olmaya başlayan gizemli olaylar, durumlarını çok daha karışık hale getirecektir. Her saniye tırmanan gerilimi ve insanı allak bullak eden müthiş finaliyle, bu işi çok iyi bilen İspanyolların korku sinemasına kazandırdığı tam bir başyapıt.
{pagebreak::2}
The Cabin in The Woods – Dehşet Kapanı (2012)
Fragmanıyla korku sinemasını sevenleri oldukça heyecandırmıştı. Bir grup gencin ormanın derinliklerinde bir klübede yaşadıklarını anlatan film, finaliyle korku sineması tarihine müthiş göndermeler barındırıyor. En iyisi izleyin, daha fazla bahsetmeyelim!
{pagebreak::3}
The Entity – Karabasan (1982)
Gerçek bir öyküye dayandığı iddia edilen filmde, bizim kültürümüzde de oldukça yer edinmiş olan, görünmeyen bir varlık tarafından rahatsız edilen bir kadının başından geçenleri izliyoruz. Kadının başına gelenlere kimsenin inanmaması ve üzerinde oldukça rahatsızlık verici psikolojik deneylerin de yapılması, filmi bazen gerçekten zorlayıcı hale getirebiliyor.
{pagebreak::4}
The Texas Chainsaw Massacre – Texas Katliamı (1974)
Tobe Hooper, 1974 yılında bu filmi çekerken sinema dünyasına aynı zamanda bir tür de kazandırdığının farkında mıydı, bilemeyiz. “Teen Slasher” yani gençlerin çılgınca eğlenip, sonra sırayla öldüğü filmlerden bahsediyoruz. Film o dönemde oldukça eleştirilmiş, bir çok ülkede yasaklanmış ve kesintiye uğramıştır. Bir grup gencin Texas’ta yamyam bir ailenin eline düşmesini konu alan filmi izlemek için, biraz cesaretli olmanız gerekiyor. Bir çok devamı ve yeniden çevrimleri yapılsa da hiçbiri ilki gibi olamamıştır.
{pagebreak::5}
Eden Lake – Kan Gölü (2008)
Romantik bir haftasonu geçirmek için göl kenarında kamp yapmaya giden çiftin, hesaba katmadıkları bir şey vardır. O da kasabada yaşayan ve yaşları 13-17 arasında değişen, kasabanın asi gençleri… İngiliz yapımı olan film, gerçekten gerilmek nedir, sorusunun cevabı niteliğinde. Özellikle hiç hesapta olmayan finaliyle, uzun zaman etkisinden kurtulamayacağınızı garanti ediyoruz.
{pagebreak::6}
The Amityville Horror – Dehşet Sokağı (1979)
Perili ev filmleri türünün öncülerinden olan filmde, artık bize çok klişe gelmesine rağmen, o dönemde oldukça ilgi görmüş bir hikaye bulunuyor. Yeni bir eve taşınan aile ve o evi mesken edinmiş iblisler… Özellikle çocukluğunda video kasetlerden bu filmi izlemiş olanların aklından çıkmayacak bol böcekli, balçıklı, iblisli, gerçekten çok ürkütücü sahneler içeren filmin, bir de çok başarılı olmayan tekrar çevrimi mevcut.
{pagebreak::7}
Stephen King’s IT – O (1990)
1960‘lı yıllarda başlayan hikayede, aynı kasabada yaşayan bir grup gencin, başlarına musallat olan sevimli(!) bir palyaço kılığındaki kötü varlığı yenmelerinin üzerinden 30 yıl geçmiştir ve 30 yılın ardından, korkuları gerçek olmuştur; o, geri dönmüştür. Stephen King’in aynı adlı romanından uyarlanan iki bölümlük mini tv dizisi, 192dk. gibi oldukça uzun süresine rağmen, izlerken gözlerinizi bir an bile ayıramayacağınız, çok zekice işlenmiş detaylarıyla, tam bir korku efsanesi!
{pagebreak::8}
The Hills Have Eyes – Tepenin Gözleri (1977-2006)
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz, korku sineması denilince akla gelen ilk isimlerden olan Wes Craven‘in 1977 yılında çektiği filmde, Amerika’nın nükleer deney yaptığı Arizona çölünde, radyasyona maruz kalıp, mutasyona uğramış insanların korkunç intikamlarını izliyoruz. Yolu oradan geçen insanlara tuzaklar kurup, hayatlarını kabusa çevirmek için yapmadıkları kalmıyor, diyebiliriz. Filmin, 2006 yılında da oldukça başarılı bir yeniden uyarlaması mevcut. Özellikle 2006 versiyonunu izlemek için, midenizin sağlıklı olması gerekiyor.
{pagebreak::9}
Drag Me to Hell – Kara Büyü (2009)
Alison, bir bankada kredi bölümünde çalışmaktadır. Bir gün garip bir müşteri gelir ve kredi ister. Şartları karşılamadığı için kredisini onaylamaz ve aralarında oldukça kötü bir diyalog geçer. Gelen müşterinin yaptığı büyüyle birlikte Alison’un hayatı tam bir kabusa döner. Korku sinemasının en başarılı yönetmenlerinden Sam Raimi‘nin, oldukça ilginç bir espri anlayışına da sahip olan filmini, mutlaka izlemenizi öneririz.
{pagebreak::10}
The Conjuring – Korku Seansı (2013)
“Artık güzel korku filmi yapılmıyor” derken, adeta bizi koltuklarımıza çivilemiştir. 1970‘li yıllarda geçen filmde, hayatlarını, insanları kendilerine musallat olan dünya dışı varlıklardan kurtarmaya adamış Warren çiftinin, yaşadıkları en zor göreve tanık oluyoruz. En sağlam korku filmi izleyicilerini bile en az bir kaç kere yerinden hoplatabilen proformansta olan filmin, gerçek bir hikayeden alınmış olması da, gerçekten ürkütücü. Internette kısa bir araştırmayla, Warren çiftinin gerçek hikayesini ve bu evlerden topladıkları lanetli eşyaları da görebilirsiniz.
:: Listede en beğendiğiniz film hangisi?
{{user}} {{datetime}}
{{text}}