Her zaman olduğu gibi, teknolojinin ne kadar açgözlü bir sistem olduğunun altını çizmeliyiz. Her geçen sene, bir önceki sene çıkan ürün tarihin tozlu sayfalarına gömülmeye yüz tutuyor. Kim derdi ki 10 sene öncesine kadar en popüler portatif müzik dinleme aygıtı olan Sony Walkman‘lerin günümüzde esamesi bile okunmayacak diye? Günümüz teknolojisinin bir parçası olan iPod‘lar için de 10 sene sonra aynı şeyi diyebilir miyiz? Bunu sadece zaman gösterecek.


Kaçımız Betamax’ları hatırlıyoruz?

Bir başka örnekten yola çıkalım. Doksanlı yıllar, CRT monitörlerin egemenliğiyle geçti. Henüz LCD monitörler piyasada yoktu ve bizler, o zamanlarda 17″ CRT monitörü devasa bir monitör olarak görüyorduk. Fakat şimdi birçoğumuzun evinde LCD monitör var, ve bunların boyutlar 19″ ile 22″ arasında değişiyor. Bu LCD monitörleri kullandıktan sonra CRT monitörün karşısına geçen biri, ekranı yadırgamadan edemiyor.

{pagebreak::Bilimsel Teknoloji}

Bilimsel Teknoloji

10 seneden bu yana birçok şey değişti. Teknolojide kullanılan nanometrik ölçümler arttı. Artık daha küçük mikroçipler üretebiliyoruz. Bunu sağlayan yegane etken de bilim oldu. Bilimin insanlık adına ne kadar önemli gelişmelere imza attığını, son 1000 yıldır gördüğümüz gibi bir kez daha görmüş olduk. Ülkemizde de nanometre alanında oldukça önemli gelişmeler yaşanıyor ve bu gelişmeler her daim desteklenmeyi bekliyor. Sadece sponsorlar tarafından değil, halktan da destek gerekiyor.

Peki ya 10 sene sonrası ne olacak? Walkman’e güldüğümüz gibi, 10 sene sonra da iPod’lara mı güleceğiz yoksa? LCD monitörlere burun kıvıracak yıllar ne zaman gelecek? Klavye ve fare ikilisi olmadan bilgisayar kullanmaya alışmanın vakti gelmeye başlıyor mu?

O zaman sizlere, 10 sene sonrasında tarihe gömülmesi olası olan ürünlerden söz edelim. Bu ürünler başlı başına, yıllardır vazgeçemediğimiz ürünlerin başında geliyor.

{pagebreak::Klavye ve Fare}

Klavye ve Fare

İnanması çok kolay değil ama, klavye ve fare ikilisinin son yıllarına tanık oluyoruz. Bu teknoloji ikilisi, yaklaşık 20 yıldır tercih ediliyor. Daha iyi bir teknoloji gelmediği için de tercih edilmeye devam ediliyor. Fakat artık durum öyle değil. Ufukta görülen puslu günlerde klavye ile fareye yer yok! Zira artık dokunmatik ekranlar ve benzeri teknolojiler mevcut.

Yüksek hassasiyetli dokunmatik arabirimlere mevcut, çoklu dokunmayı destekleyen teknolojiler, günümüz telefonlarında kullanılmaya başlandı bile. Ayrıca olumlu geri dönüşler alıyor. dolayısıyla klavye teknolojisinin ergonomik tasarımını, bu dokunmatik ekranlara entegre edebilirsek, klavye ile faremizi emekliye ayırabiliriz demektir.

Tüketici ürünleri analiz uzmanı Jon Peddie‘ye göre yeni arabirimler klavye ile fare değil de, bizler olacağız. Yani ellerimizi ve parmaklarımızı arabirim olarak kullanacağız. Çeşitli el kol hareketleriyle çeşitli uygulamalar açıp kapayabilecek ve kullanabileceğiz.

{pagebreak::Halka Açık Wi-Fi}

Halka Açık Wi-Fi

802.11n sonunda standart hale gelmeyi başardı. Fakat biraz geç olmadı mı? Yıllardır kullanılan bir iletişim teknolojisi, bu kadar uzun süre standart olarak kabul edilmediyse, bundan sonra yapabileceği çok fazla şey yoktur. Zira tüm dünya, uzun süredir test halinde olan ve kimi yerlerde kullanılmaya başlanan WiMax için kolları sıvıyor. Ülkemizde de hizmet vermeye hazırlanan ve şimdilik sadece test lokasyonlarında hizmet veren WiMax, Wi-Fi standartlarını kökten değiştirecek.

WiMax ile, tıpkı 3G teknolojisinde olduğu gibi, dilediğiniz her yerden bilgisayarınızla internete girebileceksiniz. Dizüstü bilgisayar sahibiyseniz, parktaki bir bankta otururken bile internete erişmeniz mümkün olacak.

{pagebreak::Sabit Hatlı Telefonlar}

Sabit Hatlı Telefonlara Elveda

Uzmanlar, sabit hatlı telefonların uzun süredir tarihe gömüleceğini belirtiyor. Gerçekten de bu telefonların kullanımı tüm dünyada giderek azalıyor. Onun yerine telefon operatörlerinin ev kampanyaları ya da benzeri kampanyalar mevcut. Ülkemizde de bu tür kullanım giderek yaygınlaşıyor. Michael Gartenberg adlı bir analiz uzmanı, 10 yıl içerisinde sabit hatlı telefonlara verilen desteğin kesileceği, akıllı telefonların onların yerini alacağını belirtiyor.

Ülkemizde bu süre biraz daha uzun olabilir. Zira halen daha sabit hatlı telefonlar için yeni kampanyalar hazırlanılıyor. Ayrıca gün içinde sadece belli başlı yerlerle konuşmak için gidip de akıllı telefon satın almak çok akıl karı bir iş değil. Dolayısıyla firmaların çeşitli kampanyalarını bizim ülkemizde de hizmetimize sokması şart.

Öte yandan yine ülkemizdeki birçok kurumsal firma, tüm telefon sistemlerini, ağ sistemleriyle entegre ederek IP tabanlı hale getirdi. Böylece analog iletişim kanallarına gerek duymayarak, deyim yerindeyse çağı yakaladılar. Uzman Jon Peddie, günümüzde kullanılan cep telefonların da 10 sene içerisinde tarihe gömüleceğini iddia ediyor. Fakat görünen o ki, daha uzun bir süre cep telefonlarıyla haşır neşir olacağız.

{pagebreak::Optik CD}

Optik CD’ler

Günümüzde satılan dizüstü ve masaüstü bilgisayarların halen daha optik okuyucularla birlikte gelmesi, son derece ilginç bir olay. Zira artık çok fazla cd/dvd kullanılmıyor. Öte yandan Blu-ray teknolojisi giderek yaygınlaşıyor ve optik okuyucuları yeniden popüler hale getirmeye yönelik bir market grafiğine sahip. bu okuyucuların okuma ve yazma hızları ise oldukça düşük. Blu-ray‘ler ile bu değerler yukarı çıkacak olsa da, daha iyi teknolojiler varken kimsenin Blu-ray teknolojisi ile veri depolayacağına ihtimal vermiyoruz.

Akamai ve Limelight gibi firmalar, veri aktarım trafiğini nasıl daha efektif hale getirebileceklerini araştırıyorlar. Bunun için en makul çözüm yolunun web uygulamaları olduğu yönünde açıklamalar mevcut. Sonuç ise kesinlikle belli: optik okuyuculara gerek yok.

{pagebreak::Gamepad}

Standart Oyun Gamepad’leri

Xbox 360 gamepad’ine alışmak için kısa da olsa belli bir süre harcamışsınızdır. Aynı şekilde Sony PlayStation 3‘ün gamepad’inde de durum çok farklı değil. Zira bunlar, oynadıkça alışılan ve bir kere alışıldı mı, kolay kolay zorluk yaşatmayan gamepad‘lerdir. Fakat bir sonraki jenerasyona ait gamepad’lere baktığımızda, herhangi bir şey göremiyoruz. Zira ortada bir gamepad yok. Microsoft’un Project Natal‘ı olsun, PlayStation 4 veya Xbox 720 ile ilgili söylentiler olsun, gamepad’leri rafa kaldırtacak gibi gözüküyor.

Artık el sensörleri aracılığıyla, ya da Nintendo‘nun 2 sene önce hayatımıza soktuğu Wiimote gibi teknolojilerle birlikte oyun oynayacağız. Bunun için yaklaşık 6-7 sene daha bekleyecek olsak da, önümüzdeki projelere baktığımızda, beklememize değecek gibi gözüküyor. tabii ki herkes bu şekilde oynamak zorunda olmayacak. Fakat büyük bir çoğunluk tarafından gamepad‘lere tarih gözüyle bakılacağı kesin.

Bunun dışında oyun oynamak da artık iyice tek kişilik bir aktivite olmaktan çıkıp, bir grup, bir komünite aktivitesi olma yolunda hızla ilerliyor.

{pagebreak::Masaüstü Bilgisayarlar}

Masaüstü Bilgisayarlar

Eğer siz de “Ne varsa masaüstü bilgisayarlarda var” diyenlerden iseniz, ve yıllardır süre gelen masaüstü bilgisayar geleneğinden oldukça memnunsanız, bu rahatınızın 10 sene içerisinde bozulacağını söylersek ne hissederdiniz? Neyse ki bu kadar karamsar olmayın. Zira masaüstü bilgisayarlar olduğu yerde kalıyor, fakat işlevsellik ve teknik birkaç özellik bakımından masaüstü bilgisayarlar da sınıf atlayacak.

Intel ve AMD firmalarının dizüstü bilgisayarlar için ürettiği işlemciler ve grafik yonga setleri, artık masaüstü sistemlerle rekabete girecek düzeye geldi. Dolayısıyla, dizüstü bilgisayar ile çalıştırılabilecek bir uygulama için kimse masaüstü bilgisayarları tercih etmiyor. İleriki yıllarda bu tercih daha da artarsa, masaüstü bilgisayarları sadece, teknolojiden vazgeçemeyen insanlar kullanıyor olacak.

{pagebreak::İşletim Sistemleri}

İşletim Sistemleri

Teknoloji, her alanda kendini yeniliklerle tanıştırırken, işletim sistemleri bundan faydalanmaz mı hiç? Windows 7 ile hepimiz yavaş yavaş tanışıyoruz. 2010 senesi içerisinde birçoğumuz artık tamamen Windows 7 ile içli dışlı olacağız zaten. Dolayısıyla o günlerde de fark edeceğimiz gibi, işletim sistemleri artık bir çağ atlamanın eşiğinde duruyor. Zira tüm Windows serilerinde kullanılan klişe özelliklerden Windows 7’de vazgeçilmeye çalışıldığı her açıdan belli oluyor.

İşlevsellik ve basitlik. Yeni işletim sistemlerinin sloganı bu iki etken olacak. Zira kullanıcılar artık karman çorman menüleri istemiyor. Aynı şekilde beceriksiz işletim sistemlerinden de bıkmış durumda. Bu konuda Linux dağıtımları bir adım önde gibi gözüküyor. zira özgür yazılımı arkasında alan Linux dağıtımları, Microsoft ya da Apple gibi, sınırlı sayıda geliştiriciye sahip değil. Tüm dünyadaki geliştiriciler, işletim sistemine katkıda bulunabiliyor. bu da geleceğin işletim sisteminin oluşturulmasında ve yenilikçi tavırdan uzaklaşılmamasına sebep oluyor.

:: Sizce bu teknolojilere 10 sene sonra elveda diyecek miyiz?