2021 yazı uzaya kafayı takmış milyarder dostlarımız için oldukça yoğun bir ay oldu. 11 Temmuz‘da İngiliz girişimci Sir Richard Branson‘ın Unity “roket uçağı”, onu ve beş diğer yolcuyu Dünya’nın 85 kilometre yukarısına uçurdu. Ve geçtiğimiz haftalarda, Amazon‘un kurucusu Jeff Bezos‘un Shepard kapsülü 106 km yüksekliğe ulaştı. Uçuş ile Bezos ve kardeşi eşsiz bir deneyim yaşadı. Ayrıca diğer iki yolcu ise bu yüksekliğe ulaşan en genç ve en yaşlı insanlar oldu.
Her iki uçuştaki yolcular, birkaç dakikalığına olsa da yerçekimsiz ortamı deneyimleme ve gezegenimizin nefes manzaralarını izleme şansını yakaladılar. Bu durum Branson’ın Virgin Galactic‘i ve Bezos’un Blue Origin‘i için medyada hızla büyüyen bir marka bilinirliği sağladı. Özellikle parasıyla da olsa uzayı keşfetmek isteyen insanlar gelişmeler yoğun bir ilgi ile izledi.
Uzaya çıkan herkes ‘astronot’ mu olacak?
Sovyet kozmonot Yuri Gagarin‘in uzaya çıkan ilk insan olmasının üzerinden 60 yıl geçti. O zamandan bu yana yaklaşık 600 eğitimli astronot uzaya gitti. Buna rağmen çok az insan uzay turisti oldu. Neyse ki artan rekabet ve azalan maliyetler nedeniyle yakında uzay turizminin yaygınlaşacağı kesin. Fakat paradan önce konuşmamız gereken bazı meseleler var.
1967 tarihli BM Dış Uzay Antlaşması, astronotları “insanlığın uzaydaki elçileri (envoys of humankind in outer space)” olarak tanımladı. Yani 1969‘daki Apollo 11‘in Ay‘a inişi sırasında durum böyleydi. Bununla birlikte 1968 BM Kurtarma Anlaşması’ndaki bir maddeye göre gemideki herkes, tam teşekküllü bir astronot olarak kabul edilmiyor.
Elbette bu yasal incelikler, uzay turizmi yapacak şirketlerin yolcularına “astronot” güzellemesi yapmayacakları anlamına gelmiyor. Virgin Glactic, Blue Origin, Space X ve daha niceleri astronotluğu bir pazarlama aracına dönüştüreceklerdir.
Uzay nereden başlar?
Bugüne kadar yazılan ve çizilen pek çok şeye rağmen, “dış uzay” kelimesinin yasal bir tanımı yoktur. Dolayısıyla hava sahasının bittiği ve uzayın başladığı hiçbir resmi sınır bulunmuyor. Geçmişte Uluslararası Havacılık Federasyonu von Karman çizgisini dikkate alıyordu. Ancak bu, atmosferin bilimsel olarak tanımlanmış katmanlarından herhangi birinin sınırıyla ve bu tür konularla ilgilenen BM Dış Uzayın Barışçıl Kullanımları Komitesi ile örtüşmüyor.
Dünya’nın tanımladığımız uzayı etkilediği bilimsel bir gerçektir. Esasen, daha büyük uzay yolculuğu yapan ülkeler, egemenliklerinin üst sınırlarını açıkça belirleyecek bir sınırı yasal olarak tanımlamaya gerek görmezler. Bu sebeple yakın zamanda resmi bir sınır açıklanması pek muhtemel gözükmüyor.
İşler ters gittiğinde hangi yasaları uygulayacağız?
1986 Challenger ve 2003 Columbia mekiği felaketleri uzay yolculuğunun tehlikelerini açık bir şekilde gözler önüne serdi. Bugüne kadar ki uzay seyahatlerinin standart yolcuları her zaman eğitimli astronotlar olarak kabul edilmişti ve risk seviyeleri her zaman en üst seviye astronotlar için belirlendi.
Ancak ticari uzay turizmi, devlet destekli uzay programlarından farklıdır. Uzay turizmi mümkün olan en yüksek güvenlik standartlarına ihtiyaç duyar. Ticari uzay yolculuğu; bir uzay turistinin yaralanma, kayıp veya mal kaybına uğraması durumunda da bir sorumluluk-sorumluluk sistemi barındırmalıdır.
Birleşmiş Milletler‘in Sorumluluk Sözleşmesi kapsamında uzay turistleri ve aileleri, yalnızca uydu enkazı gibi durumlarda tazminat talep edebilir. Olası kaza durumunda mağdurların yasal işlem başlatma hakkı olsa da muhtemelen uzay turizmi pazarında rekabet eden şirketler yolcularına dikkatlice hazırlanmış sorumluluk muafiyet belgeleri imzalatacak.
Bu nedenle herhangi bir yasal düzenleme kapsamına giren uzayda yaşanabilecek kazalar için dava açılamayacak. Ancak kıtalararası yolculuğu kolaylaştıracak yörünge altı (transorbital) uçuşların kısa süre içerisinde havacılık hukukuna dayanan yeni bir kanun kapsamına alınması bekleniyor.
Uzayda hangi faaliyetlere izin vereceğiz?
Uzay turizminin ortaya çıkışı, bazı ilginç etik sorulara da yol açacak. Uzayda reklam panoları olmalı mı? Peki ya Dünya’nın çeşitli yerlerinde illegal olan şeyler uzayda da mı illegal olacak? Bu çizgiyi hangi yasal dayanağa göre sınırlandıracağız?
Uzay turizminin felsefesi ve özgürlük tanımı nasıl olacak? Bunların hepsi merak konusu ve büyük birer muamma. Sanırım tüm bu soruların cevaplarını zaman ilerledikçe birlikte vereceğiz.
Uzay turizmi çevreye zarar verir mi?
Uzay araçlarının bir gün gezegenimizin en büyük karbondioksit emisyonu kaynağı olabileceğine dair iddialar mevcut. Günümüzde dahi roketler, tek fırlatmada 300 bin tona yakın karbondioksiti atmosfere salıyor. Bu nedenle uzay turizmi Dünya’nın çevresinde baskı oluşturacaktır.
Ayrıca hem çarpışmaları önlemek ve uzay enkazından uzak durmak için hem de uzay trafiğini dikkatli bir şekilde yönetebilmek için kapsamlı bir çalışma yapmamız gerekeceği ortada.
Turizm çalışanları uzayda yaşamak zorunda mı kalacak?
Uzay turizmi gerçekten yaygınlaşırsa, altyapıya ve hatta belki de personele ihtiyaç olacak. Bu nedenle Turizmin devam etmesini sağlayan çalışanlar uzay yerleşimlerinde kalıcı olarak kalacak. Belki de Dünya dışında doğan, diğer bir deyişle “uzay vatandaşı” olarak doğacak çocukların doğma ihtimali de oldukça yüksek.
Burada da karşımıza farklı bir problem çıkıyor. Ay üssünde doğmuş biri hangi yasal haklara sahip olacak? Karasal yasalara mı, yoksa uzay için özel olarak üreteceğimiz yasaların haklarına mı sahip olacaklar?
Bunlar açıkçası bugünün soruları değil. Ancak birkaç zengin girişimcinin kısa yolculuklarının yarattığı heyecanı göz önünde bulundurursak, şimdiden geleceği düşünmeye başlamalıyız. Dış uzay insanoğlunun yeni sınırıdır, ancak kanunsuz bir sınır değildir ve olmamalıdır.
Bazı sorular cevaplarından daha kıymetlidir.
Uzay yüzyıllardır hayallerimizi süslüyor. Antik medeniyetlerden modern devletlere kadar süregelen bu özlem yavaş yavaş son bulacak gibi. İnsanoğlu olarak Dünya dışında yaşamaya başlamamıza çok az kaldı. Fakat bu aynı zamanda güzel olduğu kadar zor bir hayal de. Bu sebeple doğru soruları sormalı ve çok çalışmalıyız.
Siz uzay turizmi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sadece zenginler arasında kalacak bir eğlence mi yoksa medeniyetimize çağ atlatacak bir yenilik mi? Fikirlerinizi yorumlar kısmında ve SDN Forum‘da belirtmeyi unutmayın!