Uzun süredir kullandığım Sony Vaio Z51‘in eskimesi (Şubat 2010’dan beri kullanıyormuşum, onu fark ettim) üzerine yerine uygun bir Ultrabook bulamadığım şu zamanlarda kendimi Apple‘ın yeni nesil MacBook‘larını kurcalarken buldum.

Yine ani bir karar ile 13.3 inçlik bir MacBook Air siparişi verdim. Yaklaşık 4 gündür, bu ürünle beraberim. Benim için kolay bir değişim olmadı diyebilirim.

Bu değişimin bir benzerini, uzun süredir kullandığım Apple iPhone 4S’i çekmeceye koyup, HTC One X ile Android dünyasına geçişimde de yaşamıştım.

Günlük hayatımda kullandığım yazılımların neredeyse tamamı Mac OS X’te de bulunuyor. Zaten vaktimin çoğu, tarayıcıda geçiyor. Bilgisayara kurulan programlar, yerini Web uygulamalarına bırakmış durumda.

Tarayıcı yeter ama…

Tarayıcı dışında kullandığım olmazsa olmaz yazılımlar arasında Microsoft Office, Adobe Photoshop, Camtasia gibi programlar var. Bunların hepsinin de Mac için sürümleri mevcut. Çok oyun oynadığım da söylenemez.

Yeni nesil MacBook Air ön incelemesi için buraya tıklayın.

Sadece Microsoft Office 2011‘de biraz sıkıntı var. Türkçe arabirim olmaması ve tasarımın, Windows‘ta kullandığımız ve Office ile kıyasladığımız OpenOffice gibi kötü olması, her zaman alıştığımız Microsoft Office deneyimini aratıyor.

Benim gibi her zaman yazı yazan biriyseniz ve imla hataları, asla kabul edilemeyecek bir şey ise, o zaman yazım denetimi de çok önemli.

Office 2011‘i kurduğumda Türkçe yazım denetimi yoktu. Konuyu SDN Forum‘a sorduğumda üyelerimizden fyodor, burada çözümü paylaştı.

Apple‘ın sunduğu klavye tasarımı, Windows PC klavyelerinden farklı. Windows, Ctrl, tuşları yerine Apple tuşlarını kullanmaya alışmak 1-2 günü alıyor.

Windows’u en çok aradığım zamanlar

MacBook Air’de Windows‘u en çok özlediğim anlar, birden fazla pencere le aynı anda çalışmak istediğimde gerçekleşiyor. Windows 7 ile beraber gelen pencereyi sağa, sola veya üste yaslamak çok kolay yapılırken Mac OS X’te bunu nasıl kolay yapacağımı henüz bulamadım.

MacBook Air’in bana kazandırdığı en yeni alışkanlık ise dizüstü bilgisayar ile birlikte fare kullanma ihtiyacımın olmaması. TrackPad‘in sunduğu avantajlar, hem zaman kazandırıyor hem de daha önceden farenin çalışmayacağı ortamlarda da cihazınızı özgürce kullanmayı sağlıyor.

MacBook Air’den ve Mac OS X’ten sonra daha fazla yazı yazdığımı, SDN Forum‘da daha fazla vakit geçirdiğimi, e-postalarıma daha geniş zaman ayırdığımı belirteyim.

14 yıl sonra işletim sistemini değiştiren birisi olarak ilk birkaç günümü bu şekilde özetlemek istedim. Aslına bakarsanız, bu deneyimleri birçok kişi merak ediyor ama dile getirmeye çekiniyor.

Belki bu anlattıklarım, soru işaretlerinin yok olmasına sebep olur.

:: Radikal değişim için sizin görüşleriniz neler?
Tıklayın, SDN Forum’da tartışalım
.