Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net
Reklam
Reklam

Bunları bilmelisiniz! Akıllı telefonların gizli dünyası

Ana sayfa / Akıllı Telefon

Akıllı telefonlar hakkında ilginç bilgiler öğrenmek isteyen milyonlarca kullanıcının bulunduğu teknoloji dünyasının renkli tarafları da var. Bazen bir icat ortadan kayboluyor. Bazen de bir icatın hayatımızı bir anda değiştirdiğine şahit oluyoruz.

Bazı insanlar, sanal dünyayı arkadaşlarından ve aile üyelerinden daha çok seviyor. Bunun yansımasını telefon satışlarında görüyoruz. İnternet kullanımının ne düzeyde olduğunu anlamak için toplanan veriler de bu argümanı destekliyor.

Hayatın merkezine konumlandırılan akıllı telefonlar hakkında sahip olduğunuz bilgileri şöyle bir tazelemek ister misiniz? Belki de daha önce hiç karşılaşmadığınız bilgiler ile tanışacaksınız!

Reklam
Reklam

Bu yazıyı okumaya başlamadan önce şu sorulara cevap verir misiniz: Akıllı telefonlar ne kadar şarja ihtiyaç duyduğunu ve ne kadar şarja sahip olduğunu (yüzde bazında) nasıl biliyor? Bir başka soru: Bataryalar artık neden çıkartılamıyor?

Bu yazıda temel seviye olarak nitelendirilen 10 adet soru ve 10 adet cevap mevcut. Dilerseniz sözü daha fazla uzatmayalım ve içeriğimize geçelim. Eğer siz de bu cihazlar hakkında ilginç bir bilgiye sahipseniz bu bilginizi okuyucularımızla paylaşabilirsiniz!

Kaybolmasaydı hayatınızı değiştirecekti! 6 kayıp icat

İnsanlıktan gizlenen icatlar, gizemliliğini korumaya devam ediyor. Bu icatlardan bazıları mucidinin hayatını sonlandırdı. Neden ve nasıl?

Akıllı telefonlar hakkında ilginç bilgiler: Neden büyükler?

9 Ocak 2007 tarihinde Apple’ın teknoloji dünyasına hediye ettiği birinci nesil iPhone projesi büyük bir devrime yol açtı diyebiliriz. Zira bir telefonun fiziksel klavyeye (tuşlu) sahip olmaması gerektiğini düşünen Steve Jobs, “Telefon dediğin tuşlu olur!” algısını yıkmak istedi ve yıktı.

13 yıl önce kullanıcıların beğenisine sunulan iPhone’un ekran boyutu 3.5 inç idi. Bu noktadan itibaren âdeta cebimizde yaşayan bu ürünler için üretilen ekranların boyutu 6 inç düzeyini bile geçebiliyor.

Samsung’un Galaxy Fold isimli ürününün ekran boyutu 7.3 inç! Bazı otomobillerin monitörleri de bu büyüklükte. Evet, yanlış duymadınız. Akıllı telefonlar artık otomobiller için kullanılan ekranlar kadar büyük olabiliyor.

Bir tablet ile bir telefonun birleştirildiği ürünlere “phablet” deniyor. Günümüzde böyle cihazlara rağbet gösterilmesinin nedeni insanların bu ürünlerin masaüstü ve dizüstü bilgisayarlardan daha pratik olduğunu düşünmesi.

Masaüstü bilgisayarları dışarıda kullanamıyoruz. Dizüstü bilgisayarlar ise taşınmak için ekstra bir ekipmana ihtiyaç duyabiliyor ancak telefonlar cebimize sığabiliyor. Ayrıca bu modeller bir bilgisayarın yapabildiği işlemlerin çoğunu yapabiliyor.

İnternet hızlarının yüksek olması da (4G ve 5G) bu algının mimarlarından bir tanesi. Kullanıcılar artık saniyeler içerisinde e-postalarına bir göz atabiliyor, oyun oynayabiliyor, video izleyebiliyor ve müzik dinleyebiliyor.

Çekilen fotoğrafların ve videoların kalitesi profesyonel bir fotoğraf makinesini aratmıyor. Bunların yanı sıra kullanıcılara iletilen mesajların rahat bir şekilde okunabilmesi ve yüksek çözünürlük kalitesi eşliğinde görüntülü konuşma devrinin başlatılması kullanıcıların tercihlerini değiştirdi.

Kısacası işlevselliği ile öne çıkan akıllı telefonların ekranları da büyütüldü. İnsanlar, doğası gereği, rahatı seçti ve firmalar da bu tercihi görmezden gelmedi. Finansal açıdan böyle bir talebi görmezden gelmek hiç de akıllıca bir fikir değil.

Şarj edilen bir telefon elektrik çarpılmasına sebep olur mu?

Bir şarj, bir telefonun suyudur. Susuz bırakılan telefonun yaşama şansı yoktur. Şarj edilen bir telefon elbette elektrik ile dans ediyor ve ondan güç alıyor. Bu durumda onların size karşı ittifak etme şansı var mı? Sizi elektrik çarpabilir mi?

Bu soruya bir örnek ile cevap verebiliriz. Eğer Xiaomi tarafından üretilen bir akıllı telefonu merdiven altında üretilen bir şarj aleti ile şarj etmiyorsanız elektriğin sizi çarpma ihtimalî neredeyse yüzde sıfır (elektrik kaçağı veya şarj ucunun parçalanması hariç).

Eğer sahte bir şarj aleti kullanıyorsanız elektrik tarafından çarpılabilirsiniz. Bir şarj aleti, alternatif akımı doğru akıma dönüştürür. Böylece alternatif akım olarak adlandırılan güçlü elektrik, nispeten daha zayıf olan ancak şarj işlemi için yeterli olan bir elektrik türüne dönüştürülür.

Kulaklıkların ilettiği ses ile akıllı telefonların ilettiği ses farklı mı?

Bu sorunun cevabı kesinlikle evet ancak asıl soru kulaklıklar tarafından iletilen ses ile akıllı telefonların hoparlörleri tarafından iletilen sesin neden farklı olduğu ile ilgili. Bu farklılığın esas sebebi büyüklük ve mesafe ile alakalı.

Seslerin hava molekülleri aracılığı ile birbirlerine çarparak dalgalar hâlinde kulaklarımıza iletildiğini biliyoruz. Sesin iletildiği kaynak ne kadar büyük olursa iletilen ses o kadar güçlü olur ve o sesin gücü kulaklarımızın algılama yetisini etkiler.

Telefonların hoparlörlerinden iletilen sesler bu yüzden televizyonlar veya dizüstü bilgisayarlar tarafından iletilen sesler ile boy ölçüşemez. Kulak üstü kulaklıklar da nispeten küçük ancak onlar kulağımıza çok yakın bir mesafede çalıştığı için oldukça etkili. Etkin (aktif) gürültü engelleme özelliği de bu etkiyi ikiye katladı.

Planlı eskitme nedir?

Eskiden sadece bir iddiadan ibaret olan bu kavram artık günümüzün bir gerçeği. Zira bu olay mahkemeler tarafından doğrulandı ve bazı firmalar da böyle bir stratejiye başvurduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.

Her elektronik parçanın bir ömrü var. Firmalar bu ömrü makul bir süreye göre biçimlendiriyor. Buna ek olarak her bataryanın kaçıncı şarj işleminden sonra (kullanıma da bağlı olarak) hayatını kaybedeceği de belli.

Bataryaların çıkartılamamasının sebebi oldukça basit. Akıllı telefonlar üreten ve bunları kullanıcılara satan markalar, kullanıcıların batarya değişimini tek başına yapmasını istemiyor. Bunun yerine kullanıcıları yeni bir telefon almaya veya batarya değişimi için para ödemeye zorluyor.

Bir ürünün bir süreden sonra eskimesine (daha doğrusu eskitilmesine) ve işlevselliğini yitirmesine neden olan stratejinin teknolojiye uyarlanmasına ve bunun hayata geçirilmesine planlı eskitme denir.

Bataryalar neden çıkartılamıyor?

Bunun birden fazla cevabı var. “Planlı eskitme nedir?” başlıklı yazıda bu soruya bir cevap verdik. Madalyonun bir de öteki yüzüne bakalım. Büyük bataryalar, telefonların estetik açıdan güzel bir şekilde algılanmamasına sebep olabiliyor.

Bazı kullanıcılar, Nokia 3310 isimli telefonun bu yüzden güzel bir tasarıma sahip olmadığına inanıyor. Ayrıca günümüzün güzellik ve estetik anlayışı da (akıllı telefonlarda) plastik değil metal ve cam ikilisi ile bağlantılı.

Tasarım ile ilgili sorunlardan ve maddi kaygılardan ötürü üretim stratejisini değiştiren akıllı telefon firmaları, bu bataryaları korumak için ekstra bir katman kullanıyordu. Bu katman da ekstra maliyete sebep oluyordu.

Firmalar bu katmanı ortadan kaldırdı ve bataryalarını kendi ürünlerine gömmeyi tercih etti. Böylece o katman için kullanılan o boşluğa daha işlevsel olan donanımlar ve yazılımlar (kablosuz şarj gibi) yerleştirildi.

Bir akıllı telefon güçlü bir soğutma cihazı olmadan nasıl çalışıyor?

Bu soru aslında “Bir akıllı telefon güçlü bir soğutma cihazı olmadan neden aşırı ısınma sorunları ile başımızı ağrıtmıyor?” gibi uzun bir sorunun kısaltılmış hâli. Isınma sorunları yaşayan akıllı telefonlar elbette var ancak biz bu yazıda genele bakıyoruz.

Masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar aşırı ışındığında kendisini kapatıyor. Bu cihazların güçlü bir soğutucu olmadan sürekli bir şekilde çalışması mümkün değil. Akıllı telefonlar neden bilgisayarlar kadar güçlü soğutuculara ihtiyaç duymuyor?

Günümüzde “oyun bilgisayarı” olarak nitelendirilen bilgisayarlara tek bir güçlü soğutucu yetmeyebiliyor. Bünyesinde 4 adet güçlü soğutucu çalıştıran makineler de var. Bir soğutucunun kalitesi oldukça önemli.

Telefonların ekstra bir soğutucuya ihtiyaç duymama sebebi üretim mimarisi ile bağlantılı. Telefonların kasası, içerideki ısıyı emebilen ve dışarıdan gelen ısıya (belli bir sıcak derecesine veya belli bir soğukluk derecesine kadar) dayanabilen ham maddeler eşliğinde üretiliyor.

Emilen ısı dışarıya doğru püskürtülebiliyor. Son olarak bir bilgisayarda yer alan mekanik bir parça tarafından kullanılan alternatif akımın (veya doğru akımın) miktarı ile bir telefonda yer alan mekanik bir parçanın kullandığı alternatif akımın (veya doğru akımın) miktarı aynı değil.

Telefonlarda mıknatıs varsa pusula uygulaması nasıl çalışıyor?

Akıllı telefonlarda hem mıknatıs hem de pusula uygulaması var. Bir mıknatıs bir pusulanın doğru yönü göstermesine engel olur. Bir telefonda yer alan mıknatıs ile pusula arasında hiçbir bağ yoktur ve her ikisi de birbirini engelleyemeyecek şekilde üretilir.

Telefonların hoparlörlerinde mıknatıs kullanılıyor. Bu malzeme, telefonun içine gömülen pusulayı etkilemez ancak dışarıdan getirilen (telefona gömülü olmayan) bir mıknatısın telefonda bulunan pusulayı bozacağından emin olabilirsiniz.

Aynı durum metal dedektörler ile manyetik rezonans görüntüleme (MRI) cihazları için de geçerli. Bu cihazlardan herhangi birine mesafe anlamında yakınken telefonunuzun pusulasını kullanmayı deneyin. Başarılı olamayacaksınız. Akıllı telefonlar hakkında derlediğimiz ilginç bilgiler henüz bitmedi.

Akıllı telefonlarda neden gömülü radyo kullanılmıyor?

Eski telefonlarda radyo kullanılıyordu ancak günümüzdeki akıllı telefonlarda radyo kullanmak için bir radyo yazılımına ihtiyaç duyuyoruz. Her akıllı telefonda bir radyo yongası mevcut ancak bu yongayı aktif etmelisiniz.

Sony Ericsson’ın akıllı telefonlarında kullanılan bu yonga hâlihazırda aktifti ve bir kullanıcıya ihtiyaç duymuyordu. Ne oldu da bu karar akıllı telefon üreticilerinin iznine tabi oldu?

Telefon firmalarına göre kullanıcılar artık radyoya ihtiyaç duymuyor, radyolar yerine asenkron İnternet radyosu (podcast) ile vakit geçiriyor ve haberleri İnternet sitelerinden okuyor.

Akıllı telefonlar kendi şarjının yüzdesini nasıl algılıyor?

Akıllı telefonlar ne kadar şarja ihtiyaç duyduğunu ve ne kadar şarja sahip olduğunu (yüzde bazında) nasıl biliyor? Bu soruyu hatırladınız mı? Bir akıllı telefonun bataryası, üretim aşamasında test edilen voltaj aralıkları eşliğinde çalışır. Bu testlerde bir bataryanın ulaşabileceği maksimum voltaj kapasitesi test edilir.

Bu kapasite, o bataryanın kendi bünyesinde en fazla ne kadar miktarda voltaj barındırabileceğini gösterir. Maksimum kapasite ile minimum kapasite arasında numerik bir aralık oluşur (0-15 gibi).

Bu aralıkta yer alan sayılar yüzdesel dilimlere dönüştürülür ve bir yazılım aracılığı ile ekrana yansıtılır. Böylece akıllı telefon da kendisinin şarj konusunda ne kadar donanımlı olduğunu öğrenir. Bu durumu bir örnek ile açıklayalım ve  4.3 volt = Yüzde 100 ve 2.7 volt = yüzde 1 ikilisini kullanalım.

Akıllı telefonunuz bu aralıktaki değerleri baz alır ve şarjının yüzde kaç olduğunu tespit eder. iPhone modelleri bu sayede kullanıcıları şarj yüzdesi yirmiye veya ona düşünce uyarabiliyor.

Bir akıllı telefonun navigasyonu neden daha hızlı?

Evet, bir akıllı telefonun navigasyon sistemi bir otomobilin navigasyon sistemiden daha hızlı bir şekilde çalışıyor. Akıllı telefonlar sizin konumunuzu tespit etmek için aynı anda birden fazla ağa erişebiliyor (hücresel veya kablosuz).

Otomobiller ise sadece uydulardan yararlanabiliyor. Eğer hücresel veya kablosuz ağlar olmasaydı akıllı telefonlar da konum belirlemek konusunda otomobiller kadar yavaş olacaktı.

Bir yazımızın daha sonuna geldik. İçeriğimiz hakkında neler düşünüyorsunuz? Akıllı telefonlar hakkında ilginç bilgiler öğrenmeye devam etmek istiyor musunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz. Bir başka yazıda görüşmek dileği ile. Hoşça kalın!

Reklam
Reklam

Yorum Ekleyin


Reklam
Reklam