Her ne kadar "Intel 45’e indi, AMD daha 65’e inecek", "Nvidia DirectX 10’a geçeli ay oluyor, ATI tarafında daha yeni birşeyler var" veya "o eski muzaffer günler çook geride kaldı, oyuncular Intel’e gidiyor" gibi düşünceler her yerde gezse de, hem bazıları sadece söylevde geçerli şeyler hem de yakında yanına ATI’yi almış olan AMD birkaç güzellik yapacak. Belki herkes birden bire şok olmaz ama makul platformlar üzerinde çeşitli esneklikler sunacak olan yeni nesil iki ve dört işlemcilerle birlikte SOI üzerinde 65 nanometreye inilmesi, güç tasarrufu (ve umarız hız aşırtabilme yeteneği) açısından önemli getiriler sağlayacak.

Yeni Çekirdek ve Yeni İşlemciler

Türevleriyle ilgili ilk bilgileri HD 2000 serisi tanıtımının yapıldığı Tunus toplantısında aldığımız yeni nesil 65 nanometre çekirdek yakında görücüye çıkıyor. Aslında birkaç şanslı basın mensubu Taipei Computex‘te bildiğimiz kadarıyla kendisiyle müşerref oldu. Tabii şu sıralarda sınama aşamasındaki ürünlerin olacağından çok düşük hızlarda çalıştığını söyleyebiliriz. Yoksa ellerine örnek geçenlerin "1,6 GHz Barcelona gördük, yok pek olmamış" yorumlarının ürünün piyasadaki durumunu göstermediğini biliyoruz.

AMD çok çekirdekli işlemcilerde, çok işlemcili sistemlerde de olduğu gibi iki üstünlüğe sahip. Birincisi, AMD sistemle daha esnek şekilde iletişim kurulmasını sağlayan HyperTransport veriyolunu kullanıyor. Birden fazla işlemcili sistemlerde (Opteron’un iki ve daha fazla işlemcili uygulamaları) HyperTransport veriyolu, işlemcilerin önbelleklerindeki verileri bile tutarlılık gözeterek denetim altında tutabiliyor. İkinci  üstünlük ise bellek denetçisinin işlemci içinde olması. Her işlem için kuzey köprüsü üzerinden belleğe ulaşıp geri dönülmediği için o yol sadece grafik kartı ile işlemci arasına kalıyor diyebiliriz. Gerçi bu iki özellik teknik açıdan bir getiri; uygulamada ise o kadar da verimli ve öldürücü avantajları (sunucu tarafı haricinde, çünkü HyperTransport kesinlikle çok önemli bir temel taş) olmayabiliyor. Bakalım yeni işlemcilerde bu durum ne kadar daha gelişecek?

La Rumba de Barcelona!

La Liga seyredenler şarkıyı mırıldanmaya başlayabilir, seyretmeyenler de kafasını toplayıp yazıyı okumaya devam edebilir; ama gerçek şu ki hem Barcelona çekirdeği hem de bundan yola çıkılarak üretilecek olan masaüstü işlemcileri ciddi farklar barındırıyor. Sunucu tarafındaki soket özellikleri konusunda çok büyük bir uzmanlığımız bulunmadığı için işin o kısmını bir gün elimize Barcelona geçerse aktarırız, deyip geçiyoruz. Bahsedilen bilgilerde çekirdeklerdeki güç yönetimi özelliklerine oldukça vurgu yapılıyordu. Dört çekirdeğin dördünde de farklı güç seviyeleri ve çalışma hızlarının olabilmesi en çok ilgimizi çeken kısımdı. Bu durumun özellikle taşınabilir sistemlerde uygulanması güzel sonuçlar doğuracak. Tabii dizüstünde dört çekirdek görür müyüz veya ne zaman görürüz, bu konuda bir bilgimiz yok.

Teşekkürler Athlon, Merhaba Phenom

Biz rumba yaparken AMD yeni masaüstü işlemcilerini de duyurdu. Her ne kadar çok yakın zamanda bizimle olmayacaklarsa da Athlon’a veda edip Phenom’a selam durma zamanı geliyor. Phenom serisi, Phenom, Phenom X2 ve Phenom FX olarak üç farklı ürün gamında piyasaya sürülecek olan, soket AM2+ uyumlu yeni masaüstü işlemcileri olacak. Barcelona’nın üzerine temellendirilen Phenom işlemcileri 65 nanometre SOI (bu aslında önemli, değineceğiz) olarak üretilecek ve tek, çift ve dört çekirdekli olarak piyasaya sürülecek.

AMD’nin çok eleştirilen durumlarından birisi de üretim teknolojisinin rakibinden daha geri olması, veya en azından öyle gözükmesi. Geçtiğimiz ay AMD’nin bulunduğumuz bölgedeki yöneticilerinden Pierre Brunswick ile yapılan bir toplantıda da sorulan bu soruya ilginç (ama beklenmedik değil) bir yanıt geldi. Brunswick, AMD’nin üretim teknolojileri konusunda IBM’le çalıştığını ve ne teknoloji gerekiyorsa zaten ellerinin altında olduğunu söyledi ve "Biz SOI kullanıyoruz, yani yalıtkan üzerinde silikon (silicon on insulator) ama rakibimiz bunu kullanmıyor. Bizim silikon üzerindeki kayıpları azaltmak ve sızıntıları engellemek için sürekli olarak üretim sürecinde güncellemeler ve nanometre cinsinden indirimler yapmamıza gerek yok." dedi.

AMD’nin beyanına göre işin teknoloji kısmında bir geride kalma durumu yok; fakat daha düşük üretim süreci teorik olarak aynı çekirdeğin silikon tabakasında daha az yer kaplamasını ve aynı parça silikonda daha fazla işlemcinin "çizilebilmesini" sağladığı kesin. Bu da üreticilere fiyatlar konusunda daha rahat hareket edebilme ferahlığını sağlıyor. Dolayısıyla 65 nanometrelik Phenom işlemcilerle fiyat konusunda yine ciddi bir rekabet ortamının gelişeceğini ve bunun AMD tarafına daha az zararı olacağını söyleyebiliriz.

İşlemci Değişir Soket Değişmez

İlginç bir durum gibi gelecek; fakat AMD’nin soket uyumluluğunu korumak konusunda sanırız biraz takıntılı. Yanlış anlamayın, bu konuda asla şikayetçi değiliz. Özellikle kullanıcıların yatırımlarını korumak konusundaki duyarlılığı sebebiyle onlara teşekkür etmeliyiz. Ama nasıl oluyor da oluyor sorusunun yanıtını merak ediyorsanız, biz yardımcı olalım.

Soket AM2+, fiziksel olarak AM2 ile aynı. Yalnızca gelişmiş güç yönetimi özellikleri için küçük bir fark bulunuyor. AM2’de işlemciye tek bir güç hattı giderken AM2+’da ise iki farklı güç var. Bunlardan bir tanesi tümleşik bellek denetçisine diğeri de işlemcinin kendisine gidiyor. Sonuç olarak, işlemcinin bazı özelliklerinden vazgeçip şimdiki AM2 yuvalarına Phenom takabildiğiniz gibi, AM2+ yuvasına sahip bir anakarta şimdiki AM2 uyumlu Athlon 64‘leri yerleştirebiliyorsunuz. Tabii yeni işlemcilerin düzgün çalışması için eski anakartlarda bir BIOS güncellemesi gerekecektir; en azından işlemci kimliğinin okunabilmesi için. Dört çekirdekli Phenom FX konusunda ise yorum yapamıyoruz.

Grafikte Kaza Yok: HD 2400 ve HD 2600

Geçtiğimiz hafta, iş yerleri sıcaktan tatil edilmişken bizler eskiden ATI, şimdi ise AMD için çalışan halkla ilişkiler yöneticisi Chris Hook ile bir toplantı için hayatımızı tehlikeye atıp dışarı çıktık. Açıkçası çok keyifli bir sohbet ortamının yanında ne olacak bu işlerin sonu muhabbetini de eksik etmedik. Bana sorarsanız, dışarıdaki hava nefes çektiğimde ciğerlerimi yakmış da olsa, buna değdi.

Aldığımız bilgiye göre şu sıralarda gümrükten geçmesi beklenen ürünler Türkiye’de kısa süre içinde gelecek. Ne kadar kısa? Sanırız siz bunu okuduktan 2 hafta sonra ATI Radeon HD 2400 ve HD 2600 ürünleri, Pro’suyla XT’siyle raflarda yerini alacak. Peki yeni nelerimiz var? Bunlara kısaca değinelim.

65 nanometre üretim sürecinden geçen HD 2400 ve HD 2600 kartlar, hem performans hem de ısı üretimi konusunda yeni serinin en üst modeli olan HD 2900 XT’ye göre daha ekonomikler. R600 kod adıyla anılan ve HD 2900 XT ismiyle paketlenen kart yeni arkadaşlar gibi 65 değil 80 nanometre üretim teknolojisine sahip. Herhalde bu kartın bir üst sürümünde 65 nanometreye inmesini bekleyebiliriz zira biraz daha hızlanırsa kendisini soğutmak için daha farklı yöntemler aramaya başlayacağız. Gerçi çok kötü birşeymiş gibi 65 değil 80 dedik ama, Nvidia’nın ilk DirectX 10 destekli grafik kartları olan GeForce 8800 ve 8600 türevleri 90 nanometreydi. Bu ölçütte ileride görünen kartlar genellikle bize daha iyileştirilmiş ısı dağılımı ve daha fazla hız aşırtma imkânı sağlıyor. Tabii merak etmeyin; bunu deneyeceğiz.
Kısa Bir Soru-Cevap

Bu geniş AMD konusunun bitiminde, geçtiğimiz hafta Chris Hook ile yaptığımız sohbetin/toplantının küçük bir özeti olarak, sorduğumuz sorular ve aldığımız yanıtlardan küçük bir derleme yapalım istedik.

Berkin Bozdoğan – SDN: HD 2400 oldukça küçük ama HD 2600’ün baskılı devre kartı x1600 gibi önceki orta sınıf ürünlere göre biraz büyük değil mi? Soğutucu tek yuva kaplasın diye mi böyle yapıldı?
Chris Hook – AMD: Evet, ama ısınma bizim için dert değil. Bu kartı özel soğutucularla fansız olarak da soğutabilirsin.

B: Ürünler ne zaman satışa çıkacak?
C: Bunu en kesin şekilde ATI’nin kanal tedarikçilerinden öğrenebilirsin; ama benim bildiğim kadarıyla 2-3 hafta içinde Türkiye’de herkes bunlar alabiliyor olacak.

B: (yurt dışı fiyatlarını gördükten sonra) Fiyatlar bu listeden sonra düştü diyorsun ama sanırım burada biraz daha pahalı olacaklar.
C: En önemli fark Amerika ile Avrupa arasında, çünkü Amerika’da KDV yok, Avrupa’da ise var ve yüksek. ayrıca Birleşik Devletler’de vergi eyaletten eyalete değişiyor. Türkiye’de ise benzer fiyatlar göreceğimize eminim.
B: 400 dolar olarak duyurulan HD 2900 XT burada 460 dolar gibi piyasaya girmişti. %20 gibi bir fark yani en fazla. Sanırım fark bu civarda olacak.
C: Tabii, yine çıkış tarihi gibi o soruyu da kanal tedarikçileri daha iyi cevaplayacaktır.(Not: Bahsi geçen arkadaşları bir yakalasak konuşturacağız da…)

B: Bir AMD sorusu ama hazır seni yakalamışken sorayım. Phenom’un zamanı belli mi? Eylül gibi duyuyoruz yeni Barcelona ve devamıyla ilgili olarak…
C: Barcelona yılın ikinci yarısında çıkacak, ama birkaç gün sonra yılın ikinci yarısı başlıyor; dolayısıyla geniş bir zaman aralığı söz konusu. Phenom için ise 2008 gibi demek doğru olur .(Not: Görüşmemizden sonra Barcelona çekirdekli Opteron’ların Eylül civarında piyasaya çıkacağı AMD tarafından duyuruldu. Phenom için Eylül’ü ben rüyamda gördüm sanırım)

B: AMD tarafında görüyoruz ki hemen yeni ürün çıkartalım, daha hızlısını yapalım, daha üst modelini yapalım, daha fazlasını yapalım… gibi bir durum yok. AMD aynı sektördeki diğer şirketlere göre daha rahat, daha düzenli gidiyor, ani çıkışlar yapmıyor. Kullanıcıların genelini hedefleyen çok başarılı platformlar ve ürünler var ama sanki kimse değerlendirmeyi bunla yapmıyor gibi. Bu AMD imajı hakkında ne düşünüyorsun?
C: Pazarın %1’ine hitap eden ürünler çıkartmak ve bunlar için talep yaratmak gibi bir çabamız yok. Örneğin 600 dolarlık grafik kartına para verecek kişi gerçekten çok az. Biz müşteri odaklı olmaya devam edeceğiz. Çünkü çok az kişiye hitap eden bir ürünü geliştirmek için harcayacağımız mühendislik ve ar-ge gücünü bizim için daha önemli olan ve müşterinin bizden beklediği şeylere harcıyoruz.

Önümüzdeki günlerde hem HD 2000 serisinin testlerini hem de yeni platformlardaki tümleşik grafik savaşlarını SDN’de bulabilirsiniz.

Yazan: Berkin Bozdoğan
SDN – http://shiftdelete.net