Yaz ve kış, gece – gündüz, sıcak – soğuk, kadınlar – erkekler, henüz tam bilemesek de tahminen uzaylılarla insanlar ne kadar farklıysa, Androidişletim sistemiyle iOS işletim sistemi de o kadar farklı.
Geçtiğimiz gün incelediğim ve oldukça beğendiğim iPhone 6 incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu yazı nasıl hazırlandı?
iPhone 6‘yı bir süre kullandım ve uzun süredir Android kullanan birisi olarak, objektif bir şekilde Android’deki avantajları ekran görüntüleriyle beraber ıspatlayarak karşınıza çıkarma kararı verdim. Tabi iOS 7 ile de 8 aylık bir tecrubemiz bulunuyor. Önceki iPhone deneyimlerini de bir kenara bırakalım.
Aynısını iOS için de hazırlayacağız. Daha sonra bir de bizleri iOS’in Android’e karşı avantajları makalemiz bekliyor.
İki işletim sisteminin de oldukça güzel yanları ve birbirlerine göre avantajlı olduğu noktalar var. iOS’in Apple sayesinde kendi ekosistemini başarılı bir şekilde oluşturduğunu görüyoruz. Android tarafında bu açıdan bir bölünmüşlük söz konusu. Tabi bu dezavantajı Android, özgürlükle kapatıyor. Belki de iOS’ten pek çok farklı avantaj olarak karşımıza çıkartıyor.
iOS 8 ile beraber pek çok eksiğini kapatan Apple, hala Android’de olmayan pek çok özelliğe sahip. Peki bunlar neler? Android’in iOS’e karşı avantajları ne? Hepsini sizler için sıralıyoruz. Tek tek bakmaya üşenmemenizi tavsiye ediyorum. O yüzden her sayfayı şimdiden merak edin.
{pagebreak::2}
Widget ve Ana Sayfa Yapısı
Mac, Linux ve Windows farketmez bilgisayar kullanan bir nesiliz. Bu yüzden masaüstü yapısı hepimizin benliğinde yer kazanmış bir gerçeklik.
Kimisi en sık kullandığı uygulamaların ikonlarını buraya atar, kimisi de oldukça güzel bir şekilde süsler ve çok sevdiği bir duvar kağıdını koyar. Android’de bu ana sayfa yapısı devam ediyor ve oldukça da güzel bir şekilde devam ediyor. Cihazına göre değişmekle beraber 7 ya da 9’a kadar ana sayfa oluşturabiliyorsunuz.
Buraya da istediğiniz gibi widget ya da uygulama ikonlarını atabiliyorsunuz.
Tabi bu işin bir de widget bölümü var. iOS 8’de widget desteği gelmiş olsa da Android’in epey gerisinde bir deneyim sunuyor bu konuda.
Pek çok uygulamanın widget’ını ana ekrana yerleştirip, doğrudan kullanım yapabiliyorsunuz. Mesela ben takvim ve gmail uygulamamı widget olarak ikinci ana sayfama yerleştirdim.
{pagebreak::3}
Galaxy Note 3 ile ekran görüntüleri alındı. Bazı özellikler TouchWiz’de bulunuyor olmasına rağmen artık LG‘nin cihazlarında kullandığı arayüzde ve pek çok benzer firmaların kullandığı arayüzlerde bulunabiliyor. Yani sonuçta bazı şeyler bu arayüzde olsa bile sonuçta Android tabanlı olduğu için, bu işletim sisteminin hanesine yazılabilecek özellikler olduğunu düşünüyorum.
Çoklu Pencere
Bir phablet ve tablet alacak olduğumda en çok önem verdiğim hususlardan bir tanesi, aynı anda kaç tane iş yapabileceğim. Özellikle bu durum tablette çok daha önemli.
Düşünün elinizde 10 inçlik bir cihaz var. Bu cihaz sadece iPhone ve diğer telefonlar gibi sadece çalıştırdığınız uygulamanın görüntüsünü gösterebiliyor. Aynı anda başka bir pencere gösteremiyor. Bu en azından benim için bir eksi. Ayrıca Apple’ın yeni phableti iPhone 6 Plus için de bir eksi.
Samsung ve diğer Android üreticilerinin uygulamaya başladığı çoklu pencere sistemi üzerinden, aynı anda iki tane uygulamayı açabilir, arka planda da iki ya da daha fazlasını çalıştırarak, çoklu işlemin doruklarına çıkabilirsiniz.
Tabi burada bir Android handikapı olarak donanım gücüne bağlısınız. Note 3, 3 GB RAM ve güçlü işlemcisiyle bu işlemleri yeterli bir şekilde yapabiliyor.
{pagebreak::4}
Tarayıcıdaki Google Play Store’dan uygulama yükleyebilme
Bilgisayarınızdasınız ve Google Play Store’a tarayıcıyla girdiniz. Burada beğendiğiniz bir uygulamayı telefona yükleyebiliyorsunuz.
Google Play Store, uygulama kalitesi olarak App Store’dan geride olsa bile, kullanım kolaylığı açısından daha başarılı ve yetenekli.
{pagebreak::5}
Son kullanılan uygulamaları kapatma
En son arkada çalışan uygulamaları iOS’te kapatmak için hepsinin üzerine gelip swipe hareket ile uygulamayı kapatmanız gerekiyor. Yani tümünü kapat diye bir buton eklenmemiş.
iOS’in bu konuda artısı çoklu dokunmatik ile aynı anda 2 ya da 3 uygulamayı sürükleyip kapatabiliyorsunuz. Android’de bu yok. Ama daha kolayı var.
Tümünü kapa butonu!
{pagebreak::6}
İstediğiniz gibi düzenleyebileceğiniz üst menü kısayolları ve gelişmiş bildirim sistemi
Burada TouchWiz arayüzünün özelleştirmeleri bulunsa da, Android işletim sisteminde yerleşik olarak üst bildirim çubuğu deneyimi çok ileri seviyeye çıkartılmış durumda. İstediğiniz her türlü kısayolu ekleyebiliyorsunuz.
Tamamen seçim size kalmış. Yani bir ayar için ayarlar kısmına gitmenize gerek yok.
Mail geldi. Bildirimden yanıtlayın ya da arşivleyin! Biri check in mi oldu? Beğenin. Detayları görmek için gelen bildirimi iki parmağınızla aşağı doğru çekin yeter. İşte pratiklik bu olsa gerek?
Kulaklık taktınız. Bildirim menüsünde bir uyarı geliyor. Siz kulaklık taktınız. Kulaklıkla en çok bu uygulamaları kullandınız. O zaman sizlere bunu kısayol olarak belirtelim. Bu özellik LG ve Samsung arayüzlerinde bulunuyor. Belki bazı diğer firmalarda da bulunabilir. Varsayılan Android özelliği değil.
{pagebreak::7}
Özgür paylaşma seçenekleri
iOS işletim sistemli bir cihaz kullanıyorsunuz. Diyelim tarayıcıda bir içerik beğendiniz ve onu paylaşmak istediniz. Çektiğiniz bir fotoğrafı beğendiniz ve bunu paylaşmak istiyorsunuz. Paylaşım yapabileceğiniz uygulamalar biraz kısıtlı. Yani buna da biraz Apple karışıyor. O ne uygun görürse, onunla paylaşım yapabiliyorsunuz. Bu noktada da Android özgür.
Örneğin Pocket’ta kayıtlı bir haberi paylaş butonuna bastığımda karşıma çıkanlar!
{pagebreak::8}
WEB Tarayıcı ve Tarayıcılardaki ek ayar eksiklikleri
Burada çok teknik bilgiler ve çok fazla lafı uzatmak istemiyorum.
Sadece girdiğim bir web sayfasını masaüstü bilgisayardaki gibi görmek istiyorum. Bunun için Android’de ayarlar butonuna basıp, bir sürü seçenek içerisinden masaüstü görünümü iste diyebiliyorum. Fakat iPhone’da ise girdiğiniz sitenin insiyatifine kalmış durumdasınız.
iOS 8 ve 8 Beta’da gelen bu özellik henüz her sitede çalışmayabiliyor. Daha önce Safari’de böyle bir butonun olmaması da ayrı bir konu.
Sekme sınırı ve RAM yetmediğinde sayfa yenileme
Denediğim iPad cihazında 36 sekme sınırlandırması yapan Apple, ayrıca 1 GB RAM’e sahip olduğu için 10 tane dolu sekmeye sahip olduğunuz zaman, RAM’i verimli kullanmak adına sayfaları tekrardan yenilemeye başlıyor. Yani siz bir sekmeden diğer sekmeye geçtiğinizde, diğer sekmedeki açık sayfa tekrardan yenileniyor.
Android’de ise sekme sınırı yok. 99’dan sonra Chrome’da “:D” ibaresi yer alıyor.
{pagebreak::9}
Dosya sistemine müdahale ve klasör yapısı
Android, Windows Phone ve iOS. Bunların hepsinin bir dosya yapısı var. Windows Phone’da klasörleri görüntüleme özelliği yeni eklendi. Fakat iOS kapalı platform olduğu için ne bir klasör oluşturabilirsiniz, ne de telefonun bilmediği bir formatı dosya sisteminde göremezsiniz. Jailbreak yapmadan tabiki.
Android’de gizli dosya oluşturabilir, ilgilendiğiniz klasörleri açabilir, bilgisayara takıp cihazı usb belek gibi kullanabilir, kısaca her bir şeyi yapabilirsiniz.
İnternetin yavaş olması sebebiyle GTX 980 testlerini yapmak için sürücüyü Android telefonumdan indirip, onu istediğim dosyaya atabiliyor ve bunu paylaşabiliyorum.
Uygulamalara müdahale ve SD kart desteği
SD kart desteği benim özellikle beğendiğim bir destek. Örneğin DSLR fotoğraf makinesiyle çekim yaptınız. Bu çekimlerinizi microSD kartı adaptörle SD Kart’a dönüştürüp makinada kullanarak yaptınız.
Daha sonra o kartı telefonunuza takıp, DSLR ile çektiğiniz fotoğrafları doğrudan telefona aktarabilir, bunu da sosyal medyadan paylaşabilirsiniz.
Bir ajansta çalışıyorsunuz ya da gazetecisiniz. Çektiğiniz bu görselleri hızlı bir şekilde mail atabilirsiniz. Merak etmeyin Android’de her dosyayı dosya yöneticisi üzerinden, istediğiniz uygulama üzerinden atabilirsiniz. Bu noktada da kısıtlamanız yok.
Tabi uygulamalara müdahale edebilmenin de güzelliği ayrı. Mesela bir uygulamayı SD kart’a taşıyabilirsiniz. Bu çok önemli değil çünkü iPhone’da yeterli hafıza seçenekleri var. Yani illa SD karta uygulama taşımayı aramıyorsunuz. Fakat bir önemli nokta var. Uygulamalara müdahale edemiyorsunuz!
Önbellek temizleme
Ablamdaki eski 8 GB’lık iPhone 4’e iOS 7 güncellemesi yapacakken bir türlü yapamamıştık. Neden? Çünkü gerekli alan yoktu. Uygulamaları siliyorum fakat hala yeterli alan yok. Kullanılan uygulamaların önbelleği o kadar birikmiş ki, meğersem hafızayı onlar dolduruyormuş. Maalesef iOS’te önbellek temizleme diye bir seçenek yok. Yani o artık Apple’ın insiyatifinde. Kısaca diyor ki, siz anlamazsınız. Biz gerek görürsek otomatik sileriz. İşte her zaman istenildiği gibi o operasyonlar tamamlanamıyor.
{pagebreak::8}
Cihaza müzik atmak için iTunes’a mahrum olmamak
iTunes‘u ciddi anlamda beğenen biri olarak, pek çok açıdan taktir ediyorum. Android’de olsa da yükleyeceğimi belirtmek istiyorum. Fakat burada ters giden birşeyler var. Ben akıllı diye tabir edilen bir cihaza neden bir program vasıtasıyla müzik yükleyebiliyorum?
Yıllardır kullandığımız, klasörleyerek arşivlediğimiz müzik arşivimizi iTunes’a aktarıpi iTunes üzerinden mi yollamak zorundayız telefona?
Ayrıca bir kötü nokta daha. iOS’te maalesef klasör halinde müzik atamıyoruz. Müziklerinizi klasör klasör ayırıyorsanız, albüm albüm ayırıyorsanız bunu unutun. iTunes üzerinden albüm albüm ayırmanız gerekecek artık.
Tabi iTunes’un bu kuralları korsana karşı mücadele açısından oldukça önemli. Orasını parantez olarak eklemek istiyorum.
Tabi müzik çalar içerisinde de bazı artılar bulunuyor. Fakat genel müzik deneyimi açısından iTunes ve iPod deneyimi oldukça başarılı. Tek handikapı klasör yapısı.
{pagebreak::9}
Torrent mi? O da ne?
128 GB iPad kullanıyorsunuz. Fakat akşam torrentten bir dizi, film ya da başka bir dosya indirmek için bütün akşam bir bilgisayara ihtiyaç duyuyorsunuz. Ne kadar mantıklı?
Android tablet ve telefonlarda pek çok farklı Torrent uygulaması mevcut. Bu torrent uygulamaları bilgisayardaki torrent uygulamalarıyla senkronize bir şekilde çalışabiliyor ve ayrıca bilgisayardaki indirmelerinizi bile kontrol etme imkanı sunuyor.
{pagebreak::10}
Klavye
iOS 8 ile beraber üçüncü parti klavye uygulamaları yüklenebiliyor. Bu maalesef iOS kullanıcıları için çok önemli bir haber. Yıllar yılı Apple bizi kendi klavyesine mahrum etmişti. Bu klavye tahmin bile yapamıyordu. Quicktype adındaki tahmin iOS 8 ile de geldi.
Android’de bu özellikler çok uzun süredir var. Bu yüzden geniş bir 3. parti uygulama desteği ve tahmin yeteneği kuvvetli klavyeleri var.
{pagebreak::11}
Bluetooth ve kablosuz ağ kullanım özgürlüğü
Esasında bu kısımda denilecek her şeyi, herkes biliyor. iOS’te Bluetooth ya da Wireless üzerinden dosya yollayamıyorsunuz. Bir arkadaşınız fotoğrafınızı çekti mi, kaliteyi düşürmeden fotoğrafı size yollaması için tek şart mail atması.
Android cihazlar, Bluetooth üzerinden dosya alıp yollayabiliyor. NFC üzerinden pek çok paylaşım yapabiliyor. Ekran görüntüsünü paylaşabilmeden tutun, pek çok farklı teknoloji Android cihazlardaki yerini almış durumda.
{pagebreak::12}
İstenilen müziğin, istediğiniz kısmını, bilgisayar gereksinimi duymadan zil sesi yapma
iTunes kullanmadan, bilgisayara kablo ile bağlanmadan, zil sesini seçebilmek; 2014 yılında çok büyük bir yenilik değil. O yüzden bunu Android’in bir kazanımı olarak göstermek benim için hoş değil. Bu özellik 10 yıl önce Symbian tabanlı cihazlarda bile vardı. Fakat iOS’te yok.
Samsung’daki ses seçicisi bu durumu daha da ileri taşıyor. Yani albümlerden, klasörlerden her yerden seçim yapıp, şarkının otomatik olarak vurgularının yüksel olduğu bir yerden melodi belirleyebiliyor.
Sonuç Olarak;
Esasında değerlendirdiğimiz pek çok şey, biraz da alışkanlıklarla alakalı. iOS kullanmaya uzun zamandır devam eden bir kullanıcı, burada belirttiğimiz eksiklikleri pek de önemsemiyor olabilir.
Ayrıca iOS’in de mevcut olduğu pek çok artı var. Biz sadece şimdilik Android’in artılarını belirttik. Bir sonraki yazımızda, iOS’in artılarıyla görüşmek üzere hoşçakalın.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}