Takvimler 1 Mart 1995 tarihini gösterirken, bilişim dünyasını sonsuza dek değiştirecek bir olay gerçekleşti. Silikon Vadisi olarak bilinen Sunnyvale Kaliforniya’da, Yahoo Inc. kuruldu. İlk günlerde otoriteler Yahoo’nun amacını anlayamamış ve sektöre hiçbir faydasının dokunmayacağını iddia etmişlerdi. “iPod saçma bir cihaz” diyen de aynı bilişim otoriteleri değil miydi?
Ne Yanılgı Ama!
O otoriteler yine, yeni, yeniden yanıldı. Arama motoru sektörü, internetin vazgeçilmezi haline geldi ve hissedarlarına yüzlerce milyon dolar kazandıran, süper güçler oldu.
{pagebreak::Bir Fenomen Doğuyor}
Bir Fenomen Doğuyor
Otoriteler, tarihin en büyük hatalarından birini yaptıklarının farkına geç varacaklardı. 18 Şubat 1995’de, “Yahoo.com” alan isminin patenti Jerry Yang ve ve David Filo tarafından alınacaktı. Yang ve Filo, internetin yaygınlaşması ile yaptıkları hamlenin, milyar dolar değerinde olduğunun farkındaydı. İş dünyası onlara gülerken, bu iki dahi girişimci muazzam bir başarıya imza atmaya hazırlanıyorlardı.
Yahoo, internette adeta bomba etkisi yarattı. Rocket Mail, Yahoo Mail, Yahoo Messenger gibi servisler ardı ardına kuruldu. Yahoo’nun sahipleri, Classicgames.com sitesini satın alıp, adını Yahoogames.com olarak değiştirerek, popülerliklerini artırma yolunda bir adım daha attı.
{pagebreak::Kara Şubat}
Kara Şubat
7 Şubat 2000’de, Amerikalı şirket zirvenin tartışılmaz ismi olurken, arama motoruna olağandışı bir saldırı gerçekleştirdi. Yahoo.com, 24 saatten fazla kullanılmaz hale geldi ve doğal olarak bu, borsa değerlerine de yansıdı.
Aynı yıl içerisinde, eBay ve Yahoo arasında, bilişim sektörünün göreceği en büyük birleşmenin gerçekleşeceği haberleri gündeme geldi. Prensip anlaşması yapılmış, işin resmiyete dökülmesi artık imzaların atılmasına kalmıştı. Bununla birlikte Jerry Yang ve David Filo, son anda bu birleşmeden vazgeçti. Köprüler atılmamıştı, birleşme olmasa da, eBay ve Yahoo, 2006’da pazarlama ve reklam alanında ortak hareket etmeye karar verdi.
{pagebreak::Google’ın Yükselişi}
Google’ın Yükselişi
4 Eylül 1998’de Eric E.Schmidt, Sergey M.Brin ve Lawrence E.Page, Yahoo’nun başarısından ilham alarak, Google arama motorunu yarattı. Google’ın, dünyaya lanse ettiği ilginç bir hedefi vardı: Bilgiyi evrenselleştirip, kolay erişebilir hale getirmek ve gezegenin dört bir yanındaki insanlarla paylaşmak. Şirketin, bir de resmi olmayan sloganı mevcuttu; “Kötü Olmayın!”
Google’ın kuruluşunda, Sun-Microsystems yöneticilerinden Andy Becholsteim’in önemli bir rolü olmuştu: 100.000 dolarlık katkı! 1999 yılının ilk günlerinde Eric Page ve M.Brin, bu parayı değerlendirip, Google hizmetlerini zenginleştirdi. O sıralarda sadece öğrenci olan Page ve Brin’in amacı geleceklerini kurtarıp, öğrenim yaşamlarına devam etmekten başka bir şey değildi.
{pagebreak::Bilişim Tarihinin En Büyük Hatası}
Bilişim Tarihinin En Büyük Hatası
Page ve Brin, altyapıyı kurmuşlar ve Google’ı kârlı hale getirecek tüm adımları atmışlardı. Heyecanla, Excite’ın CEO’su George Bell’i ziyaret ettiler ve Google’ı, 1 milyon dolar karşılığında satmayı teklif ettiler. George Bell ise, teklifi gülünç bulup, iki öğrenciyi utandıracak biçimde davrandı. Hatasının farkına vardığında çok geçti çünkü Google, milyar dolarlık şirket konumuna gelmiş ve kurucularını, hisse satışlarından “dolar milyarderleri” yapmıştı.
{pagebreak::Kötü olmayın!}
Kötü Olmayın, Biz Herkese Yetecek Kadar Kötü Oluruz
Takvimler artık 2005 senesini işaret ediyordu. Google, çağa Yahoo’dan çok daha hızlı uyum sağlıyor, Google Earth, Gmail, Google News, Google Maps gibi servislerle gücüne güç katıyordu. Yahoo, ilk olmanın rehavetiyle gerilemeye başlamış ve biraz hantal bir yönetim anlayışına sahip olmuştu.
1999 yılında Google’ın resmi olmayan sloganı “Kötü Olmayın”dı. Bununla birlikte işler değişmişti, Google uluslararası bir şirket konumuna dönüşmüş ve kullanıcılara ait, binlerce terabytelık bilgiyi elinde tutuyordu. 2007’de, YouTube’u satın alan Google, basının hedefi haline geldi. Bir eleştirmen, “Bilişim sektörünün en büyük kötüsü Google’dır. Bilgilerimizi elinde tutmakla kalmıyor ve bunları, iznimiz olmadan reklam şirketlerine dağıtıyor.” iddiasında bulundu.
{pagebreak::11 Eylül}
11 Eylül
Google tepe yönetimi de, “11 Eylül sonrası Vatandaşlık Kanunu gereğince, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’nin talebi üzerine, gereken her bilgiyi vermek zorunda olduklarını” duyurdu. Terörden haklı olarak korkmasıyla tanınan Amerikalılar, bu duruma fazla tepki vermese de, dünyanın dört bir yanı için aynı şey geçerli değildi.
Google, 2010 yılında Çin’in sansürü ile yüzleşmek zorunda kaldı. Çin, İnternet siteleri için adeta bir yasaklar diyarıydı ve olur olmadık taleplerde bulunmakta sakınca görmüyordu. İnsan hakları örgütü mensuplarının Gmail hesapları kırılınca, Google patladı.
Birkaç ay süren soğuk savaştan sonra Çin, Google ve YouTube’u defterden sildi ve erişimi engelledi. Her şeye rağmen, Google, Yahoo’yu fersah fersah geride bıraktı ve 2010 yılında, yüzde 85’lik paya sahip oldu. Yahoo’nun artık tek bir şansı vardı; daha önce, kendisine yönelik alım teklifinde bulunan Microsoft ile işbirliği yapmak.
{pagebreak::Bing ve Yahoo İşbirliği}
Bing Ve Yahoo, Google’a Karşı!
Microsoft, gittikçe lezzet kazanan arama motoru pastasından, kendisine koca bir dilim istiyordu. Ne var ki o dilimler, Google tarafından, “obez olurcasına” yutulmuştu. 1 Haziran 2009’da “Bing” adı verilen arama motoru geliştirildi. Lakin aradan bir ay geçmeden Microsoft gerçeği gördü; mevcut durumda, Google ile mücadele etmek mümkün değildi.
Yahoo da, geri adım atmış ve Microsoft ile anlaşmaya sıcak bakar olmuştu. 20 Temmuz 2009’da, Bing ve Yahoo beraber hareket etme kararı aldı ve Bing, “Yahoo Power” motoruyla güçlendi. Anlaşma için “Dar alanda kısa paslaşmalar yapıp, Google sahasına girme” stratejisi denilebilirdi.
{pagebreak::Günümüz}
Günümüz
Google, “Great Firewall Of China”, yani bilişim dünyasının Çin Seddi’ne rağmen, dünyadaki açık ara liderliğini sürdürüyor. Cep telefonları ve akıllı telefonları işgal eden Android işletim sistemiyle, daha da büyümek niyetinde. Microsoft – Yahoo ikilisi de boş durmuyor ve taht için gereken her şeyi yapacakları kesin. Geleceğin bize ne sunacağı ise merak konusu.
Süper bir çalışma olmuş hocam ellerine sağlık