Türkiye’nin dijital dönüşümü tüm hızıyla devam ediyor. Hem kamu kuruluşlarında hem de özel sektörde dijitalleşmeyi destekleyen ülkemiz, son olarak Avrupa Birliği ile 7,5 milyar Euro değerindeki Dijital Avrupa Programı Katılım Anlaşması’nı imzaladı. Son olarak konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin bu programa dahil olmasını değerlendirdi.
Türkiye, Avrupa Birliği’nin 7,5 milyar euro bütçeli dijital dönüşüm programına katıldı
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, AB Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ile Bakanlıkta bir araya geldi. Görüşmenin ardından ise Dijital Avrupa Programı (DAP) hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Kaçır konuşmasında şu ifadeler yer verdi:
AB programları bizim için önemli bir perspektif sunuyor. Araştırmacılarımıza, girişimcilerimize, sanayicilerimize, Avrupalı paydaşlarla çalışma fırsatı sunuyor. Ufuk 2020 Programı kapsamında ilk kez ödediğimiz katkı payının üzerinde bir geri dönüşle 297,5 milyon avro tutarında fonu ülkemize kazandırdık. Ufuk Avrupa Programı’nda son 2 yılda yaklaşık 154 milyon avro tutarında fon elde ettik.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın konuşmasının geri kalanında değindiği konu başlıkları ise şunlar oldu:
“AB’nin; bilim, teknoloji ve inovasyon alanındaki yetkinliklerinden yararlanmayı ve bu ekosisteme güçlü bir şekilde katkıda bulunmayı önemsiyoruz. Bu doğrultuda ülkemizin, Türkiye’nin Dijital Avrupa Programı’na katılımına ilişkin Anlaşmanın iki tarafça da imzalandığını ifade etmekten büyük memnuniyet duyuyorum.
Toplamda 7,5 Milyar Avro bütçeli bu program, hepimiz için tarihi bir fırsat sunuyor. Program; Yüksek Başarımlı Hesaplama ve Yapay Zeka alanlarında stratejik altyapıların kurulumuna ve bu alanlarda ihtiyaç duyulan insan kaynağının yetiştirilmesine finansman sağlıyor.
Ülkemizin bu stratejik programa katılımı sonucunda paydaşlarımızın; Program kapsamında kurulan kritik önemi haiz altyapılardan faydalanabileceğini, Avrupa Komisyonu tarafından açılan çağrılara başvuruda bulunarak Komisyon hibelerini almaya hak kazanabileceğini belirtmek isterim.
IFA 2023’teki teknolojiler ne zaman Türkiye’de satılacak?
Farklı sektörel ve teknolojik yetkinliklere sahip olacak bu merkezler, kâr amacı gütmeden faaliyetlerini sürdürecek ve Avrupa çapında oluşturulan ADİM ağına dâhil olacak. Merkezlerimiz; Avrupa çapındaki 227 ADİM ile yakın bir iş birliği tesis ederken, işletmelerimizi ihtiyaç duydukları yetkinliklere sahip diğer AB üyesi ülkelerdeki ADİM’lere de yönlendirebilecek.
Benzer şekilde, ülkemiz Dijital inovasyon Merkezleri Avrupa’daki işletmelere de dijital dönüşüm alanında ihtiyaç duydukları destekleri sunabilecek. Dijital Avrupa Programı ile birlikte her iki taraf için de yeni fırsat pencereleri doğacağını ümit ediyorum.
Ülkemiz sanayii üretim ve ihracat odaklı hamleler ile birlikte her geçen gün Avrupa’nın değer zinciri içerisinde rolünü güçlendirdi. Bu adımların neticesinde Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacmi, geçtiğimiz yıl 196 milyar doların üzerine çıktı. Avrupa Birliği şu anda bizim en önemli ticari ortağımız.
Birçok sektörde Ülkemiz Avrupa’nın üretim merkezi haline geldi. Bugün Türkiye olarak; güneş paneli, beyaz eşya, ticari araç, düz cam ve çimento üretiminde Avrupa’nın 1 numarasıyız. Sektörlerimizin rekabetçiliğini korumak ve yaşanabilir bir geleceği çocuklarımıza bırakmak için, yeşil dönüşümü gerçekleştirmek ajandamızın en üst sıralarında yer almakta.
Bu noktada, son dönemde somut plan ve projeleri hayata geçirdik. Hazırladığımız “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” ile Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum sürecimizi başlattık. “Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritası” ile sektörlerimizin çevreci çözümler ışığında büyümesini hedefliyoruz.
Diğer yandan yeşil dönüşümü başarı ile gerçekleştirmemize imkân sağlayacak finansman altyapısını da oluşturuyoruz. Dünya Bankası ile birlikte geliştirdiğimiz 450 milyon dolar değerindeki “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” ile de bu stratejileri somut adımlarla hayata geçiriyoruz. Benzer şekilde, yine Dünya Bankasından elde ettiğimiz 300 milyon Dolarlık “Yeşil OSB’ Projesi ile planlı sanayileşmenin merkezi olan OSB’lerin çevreci dönüşümünü gerçekleştiriyoruz.
Tüm dünyayı ilgilendiren yeşil dönüşüm alanında somut projeler oluşturmak için, IPA III Programı başta olmak üzere Avrupa Birliği ile iş birliğine açık olduğumuzu belirtmek isterim. AB tedarik zincirinde yer alan Türkiye’ye sağlanacak destekler, yalnızca ülkemize değil Avrupalı paydaşlarımızın yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşmasını da mümkün kılacaktır.
Bununla birlikte; vurgulamak istediğim önemli bir husus da vize serbestisi. Vize rejiminde mevcut durum sadece Türkiye ve Türk vatandaşları için değil aynı zamanda Avrupa Birliği için de çok boyutlu olumsuz sonuçlar doğuruyor. Avrupa değer zinciri içerisinde güçlü konumda olan sanayicilerimizin,
Avrupa Araştırma Alanında aktif katkı sunan bilim insanlarımızın, Avrupa’nın teknolojik gelişimine destek sunan girişimcilerimizin, mühendislerimizin, Avrupa’yı daha yakından tanımak isteyen gençlerimizin hedeflerine, ideallerine engel koyan vize politikası nedeniyle Türkiye ile AB arasındaki işbirliği potansiyelini etkin bir şekilde değerlendiremiyoruz.
Arzumuz bir an önce vize serbestisi için Avrupa Birliği’nin somut ilerleme kaydetmesi. Ayrıca ülkemizi tam üyeliğe taşıyacak bir adım olarak tasarlanan ve 1996’dan bu yana yürürlükte olan Gümrük Birliği, özellikle ekonomik ilişkilerimiz bakımından önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Ancak katılım müzakereleri sürecinde yaşanan tıkanıklıklar ve dünya ticaretinde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, günümüz koşullarında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi her iki taraf için de bir ihtiyaç halini almıştır.
Umuyorum önümüzdeki dönemde, Türk firmalarının Avrupa pazarına adil erişimi için hayati olan bu hususta somut adımlara ve Türkiye’nin AB’ye çok daha fazla katkı vermesine şahit olacağız. Bir kez daha ifade etmek isterim ki; bizler, Türkiye-AB ilişkilerini ve iş birliklerini oldukça önemsiyor ve destekliyoruz. Önümüzdeki dönemde, AB yolunda mesafe kat ederek çalışmalarımızı sürdüreceğimize inanıyorum.
Sözlerime burada son verirken, Dijital Avrupa Programı’nın ülkemize ve paydaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyor ve sizlerin huzurunda Sayın Komisere nazik ziyareti için bir kez daha teşekkür ediyorum.“
DAP’a katılım, Türkiye’nin dijital dönüşüm hedeflerine ulaşmak için önemli bir fırsat sunuyor. Program kapsamında, Türkiye’deki paydaşlar, AB tarafından sunulan fonlara ve desteklere erişebilecek. Bu sayede, Türkiye’nin dijital altyapısı güçlendirilecek, dijital becerilerin geliştirilmesi hızlanacak ve dijital ekonominin büyümesi desteklenecek.
DAP’a katılım, Türkiye’nin AB ile iş birliğini de güçlendirecek. Program kapsamında, Türkiye ve AB, dijital teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımı konusunda ortak projeler yürütecek. Bu iş birliği, iki tarafın dijital rekabet gücünü artırmaya yardımcı olacak.