Duyurulduğu günden bu yana bu kadar çok ses getirmeyi başaran çok az oyun vardır. Hakkında yayımlanan videolar, ekran görüntüleri ve yapılan röpörtajlar ile beklentileri doruk noktaya çıkarmayı başaran Battlefield 3, aslına bakarsanız reklam kampanyalarının ne kadar başarılı olduğunu gösteren bir oyun olarak karşımızda duruyor.

Ürettiğiniz şey nasıl olursa olsun, yapacağınız iyi reklam ve düzgün yatırımlarla ürününüz hakkında büyük beklentiler oluşturabilirsiniz. Battlefield 3 için böyle bir giriş yapmayı en az isteyen insanlardan biri olduğum gerçeğini hemen belirtmek istiyorum. Çünkü ben de reklam kampanyası sayesinde ve yayımlanan videoların beni heyecandan çıldırma noktasına taşıması nedeniyle ellerimi ovuşturarak bekliyordum bu oyunu.

Öncelikle belirtmek istiyorum ki, biraz uzun bir inceleme okuyacaksınız. Tabii ben de bu yazıyı keyifli bir hale getirmek için elimden geleni yapacağım. Zira Battlefield 3, öyle 2-3 sayfada incelenip iyi ya da kötü denilebilecek bir oyun değil. Artıları olduğu kadar, belki de daha fazla eksileri olan bir oyun ve her şeyiyle bunları sizlere anlatmak da benim görevim.

{pagebreak::bf3-2}

Yıl 2011, ben İran’da terörist avlarken…

FPS türü oyunları her zaman, tabii mevcutsa, PC üzerinde oynamak tercihim olmuştur. Hem daha yüksek çözünürlüklere ulaşabilmem hem de klavye ile farenin verdiği oynanış rahatlığı sayesinde oyundan çok daha fazla keyif alabiliyorum.

Fakat Battlefield 3 bu konuda bir istisna oldu. Çünkü oyunu önce PC versiyonu ile oynayıp bitirdim, ardından da Xbox 360 versiyonunu deneme şansına sahip oldum. Bu sayede, büyük tartışmalar yaşanan PC ve konsol sürümleri arasındaki farkları da gözlemleme fırsatım oldu. Bunlardan da yazı içerisinde bahsedeceğim.

PC versiyonu ile devam edelim. Battlefield 3, elimize takılan kelepçelere hiçbir anlam veremediğimiz bir şekilde, metroda trenin üzerinde kendimizi bulmamız ile başlıyor. Haliyle şaşırıyoruz ama devam etmemiz gerekiyor. Karşımızda bir sürü terörist, bizi öldürmeye çalışıyor ama bir şekilde onları alt etmeyi başararak, son vagona ulaşıyoruz. Ardından başımıza aldığımız darbe ile gözlerimiz kararıyor ve kendimizi bu kez, tutuklanmış olarak buluyoruz.

Bu süreçte Amerika, her propaganda aracı olan savaş oyununda olduğu gibi, yine süper güç ve yine dünyayı kurtarmak için tüm kaynaklarını seferber etmiş. Orta Doğu‘ya gönderdiği ordusuyla, İran‘ın sahip olduğu nükleer başlıkları bularak yok etmek istiyor. Burada Amerika’nın yalnızca kendisini değil, Avrupa‘yı da tehdit eden bu tehlikeye karşı koymaya çalıştığını öğreniyoruz.

{pagebreak::bf3-3}

Tabii tek büyük tehlike İran değil, zira işin içinde bambaşka bir güç daha var. O da tabii ki Rusya. İran’dan Solomon, Al-Bashir, Rusya’dan ise Kaffarov isimli liderlerin komutası altında bir organize birlik oluşturulmuş ve Avrupa ile Amerika, nükleer silahlar ile vurulacak. Tabii biz olmasaydık vurulabilirdi ama maalesef ki biz senaryoya bu arada müdahil oluyoruz ve başlıyoruz önümüze geleni öldürmeye.

Senaryodan kısaca bahsettim ve gördüğünüz üzere oldukça klişe, basit ve komplike olmayan bir ilerleyişe sahip. Tabii oyun içerisinde klasik olarak Orta Doğu’ya düzenlediğimiz atraksiyon dolu operasyonlar, Avrupa’da geçen bir bölüm ve son olarak Amerika’da yaşayacaklarımız var. Bu görevlerin hepsi o kadar fazla aksiyona sahip ki, oyunda tansiyon bir saniye olsun düşmüyor diyebilirim.

Sorularıma cevap ver pislik

Oyunun hikaye anlatımı da bir sorgu odasında bizi sorgulayan iki arkadaşın, sorularına cevap verdikçe “Flashback”ler yaşayarak ilerliyor. Daha önce birçok oyunda karşımıza çıkan bu oynanış tarzı (Black Ops, Black vb.) Battlefield 3’te de kullanılmış ve benim deyimimle taklitçilikten öteye gidememiş.

Bir soru soruluyor ve ekran o anda verdiğimiz cevapla birlikte kararıyor. Ardından kendimizi ateş altında, bir uçağa binerken ya da bir tankla saldırı sırasında buluyoruz. Etrafınızda düşmandan bol bir şey yok ve oyun sizi öyle güzel kısıtlıyor ki, devasa haritalar üzerinde yalnızca ufacık bir alan içerisinde hareket edebiliyorsunuz.

Yani yabancıların “Flanking” dediği, düşmanı çepeçevre sararak ya da arkasından dolaşarak öldürmek gibi lükslerimiz yok. Belirtilen noktada, belirli bir silahı alarak, belirli düşmanları öldürmemiz gerekiyor.

{pagebreak::bf3-4}

Eğer olur da bir şekilde düşmanın arasına sızmayı başarırsanız ve arkalarına geçerseniz, düşmanlarınız siz sanki hayaletmişsiniz gibi yanınızdan geçip gidiyor ve siper alıyor. Ne kadar ateş ederseniz edin, dönüp bir kişi bile size bakmadığından arkalarından “enayi gibi” duran düşmanlarımızı öldürebiliyorsunuz. Eğer ne demek istediğimi anlayamadıysanız, bu videoyu izleyerek, tam olarak anlayabilirsiniz.

#video_956#

Tabii bu arkalarına dolaşma olayı genel olarak yaşanmıyor çünkü haritada bulunmanız gereken yerden 3-5 adım uzaklaştığınız anda bile karşınıza “5 saniye içerisinde geri dön yoksa hayatını kaydırırız.” tarzı bir mesaj çıkıveriyor.

Eh yani. Oyunu nasıl oynayacağımdan sanane arkadaşım. Ben istersem 100 metre geriye gidip ateş edebilmek isterim, düşmanın olduğu yeri daha net gören bir açıda siper alıp, gizli gizli düşmanları öldürmek isterim. Rambo gibi olduğum yerden insanlara ateş ederek öldüreceksem, bir film izlemekten ne farkı kaldı bu oyunun?

Kahrol düşmen, al sana bombe

Hal böyle olunca, oyunun size gösterdiği şekilde zorlanarak oynamak durumunda kalıyorsunuz. Dediğim gibi bir film izlemekten hiçbir farkı kalmıyor bu işin ve internette okuduğum bir yorum ile gerçek anlamda örtüşüyor. Battlefield 3, Heavy Rain adlı oyunun sanki savaşlı versiyonu gibi. Gerekli anlarda gerekli müdahaleleri yaparak, saçma sapan ve hiçbir gerçeklik payı olamayacak olayları izlemekle yetiniyorsunuz.

{pagebreak::bf3-5}

Örneğin, bir görevde size aracın üzerindeki silahı kullanmanız söyleniyorsa, karşınıza gelen düşmanları ne kadar vurursanız vurun yenileri gelmeye devam ediyor. Siz aracın tepesine çıktığınızda ise dokuz ya da on düşmanı vurarak, sinematiğin aktifleşmesini bekliyorsunuz ve ardından, yok efendim bir bina üzerinize yıkılıyor, yok deprem oluyor. Kısacası hep bir fantastik olaylar silsilesi yani.

Tüm bunların haricinde, oynanışa genel bir bakış atarsak, seslerin ve atmosfer yaratımının etkisiyle, kendinizi savaş alanı içerisinde gibi hissedebiliyorsunuz açıkcası. Oldukça heyecanlı anlar yaşayabiliyor ve kendinizi bir anda düşmanların üzerine “Allah Allah” nidalarıyla koşarken bulabiliyorsunuz. Eh, Battlefield denildiğinde akla ilk gelen şey zaten her zaman sesler, grafikler ve atmosfer olmuştur.

Battlefield 3‘te bu geleneği sürdürmeyi başarmış. Birkaç paragraftır oyunun kötü yanlarından bahsederken, oynarken rahatsız olduğum şeyleri dile getirmek istedim ama oldukça hoşuma giden özellikler de yok değil.

Örneğin, çatışmalar sırasında eski savaş oyunlarında bir siperin arkasına geçer ve herkesi vurana kadar orada bekleyebilirdik. Battlefield 3 bu yargıyı tamamen yok ediyor. Zira arkasına geçtiğiniz her türlü siper, gelen mermiler yüzünden kırılıp dökülüyor ve sizi tamamen açıkta bırakıveriyor.

Bu da oynanışa, hızlı olma gereği getiriyor. Çok hızlı olmalı ve sabit bir noktada duracaksanız, karşınızda gördüğünüz herkesi minimum sürede öldürmelisiniz. Zaten arkadaşlarınız işlevsiz askerler olduğundan ve nedense hiçbiri ölmediğinden, düşmanlarınız da bunu anlamış olacak ki sadece size ateş ediyorlar.

{pagebreak::bf3-6}

Arkamda 100 Amerikan askeri, 3 tank ve keskin nişancılarla dolu bir ordu varken, tüm düşmanların ve hatta tankların bile yandaşlarımı es geçerek yalnızca bana nişan almaları o kadar sinir bozuyor ki anlatamam sevgili okurlar.

Kırılıp dökülme demişken, büyük binaların ya da kalın duvarların yıkılacağını da düşünmeyin. Hepsi o kadar sağlam ki, 20 şiddetinde depreme bile dayanabilirler gibi geldi. Zira tankla bile vurduğumda hiçbir etki göremedim. Hani her yer kırılıp dökülecekti DICE? Bizi mi kandırdın bunca zaman?

Eğer büyük bir binanın yıkılacağını düşünüyorsanız, emin olun ki bu yalnızca araya giren sinematikler sayesinde olacaktır. Örneğin oyunun başında bir keskin nişancıyı vurmanız gereken bölümde, roket atarı elinize alıp ateşlediğiniz anda binayı bir toz bulutu kaplıyor ve binanın üçte biri büyüklüğünde bir delik açılıyor. Tamam güzel görünüyor ama hasarın daha büyük olması gerekmez miydi?

Peki, yayımlanan videolardaki köprü sahnesini hatırlar mısınız? Hani bir silahı elinize alıp da helikopter desteği gelene kadar o üst geçidi korumanız gereken sahne. Sonunda helikopter gelirdi ve ateşe başladığında üstünüze yağan boş kovanları görebiliyordunuz. Tüm detaylar sonuna kadar açıkken oynadığım Battlefield 3’te böyle bir olay yaşanmıyor. Kovan falan yok, hepsi kandırmacaymış.

{pagebreak::bf3-7}

İşbirlikçi DICE, kandırıkçı EA

Gelelim oyunun grafiklerine. Zaten grafik, ses ve atmosfer ile birlikte oyunun en güçlü yanlarına değinmiş olacağız. Zira son yıllarda gördüğüm en ama en gerçekçi grafiklere sahip Battlefield 3. Çevre, silah tasarımları, karakter modellemeleri, yıkımlar, patlamalar ve ışık efektleri o kadar güzel yapılmış, o kadar güzel düşünülüp tasarlanmış ki gerçekten gözleriniz bayram edecek.

Özellikle ışık efektlerinin bu kadar efektif olarak kullanıldığı bir oyun daha görmedim. Karanlık bölümlerde, düşmanın feneri ya da benzer bir objesi ile göz göze gelirseniz, kelimenin tam anlamıyla “Flashbang” yemiş gibi kör olabilirsiniz. Ekran bembeyaz olacak ve hiçbir şey göremeyeceksiniz.

Çok güzel düşünülmüş bir özellik ve araba farları, sokak lambaları gibi cisimler de işin içine girdiğinde çok daha taktiksel bir savaşın içerisinde buluyorsunuz kendinizi. Ortamı karanlık hale getirerek düşmanlara daha az görünmek için sokak lambalarını patlatacak, arabaların farlarını kırarak kendinize görüş alanları açacaksınız.

Tabii bu ışık efekti, silahların ateş anında o kadar abartılmış durumda ki, ateş ettiğiniz yeri asla göremeyeceksiniz. Tamam güzel bir şey yapmışsın da, şu duruma da biraz el atsaydın be DICE. Ateş ettiğim yeri üçüncü mermimden sonra hiçbir şartta göremiyorum.

Kör atışlarla bir bakıyorum karşımdaki üç kişi ölmüş. Allah allah diyerek yoluma devam ediyorum. Tabii bu ışıklandırma olayı oyundaki tek grafiksel hata değil. Zira yukarıdaki ekran görüntüsünden de görebileceğiniz gibi bir sürü iç içe geçme hatası mevcut.

{pagebreak::bf3-8}

Ayrıca, oyunun konsol versiyonları ile PC versiyonu arasında o kadar büyük görsellik farkları mevcut ki, Xbox 360 sahibiyseniz en çok üzülecek olanların sizler olacağını da belirtmem gerekiyor. Zira oyunun ikinci diskinden çıkan kaplama paketini yükleseniz bile çok değişen bir şey olmayacak.

Tabii mutlaka yükleyin, diğer türlü Half-Life 2‘ye yakın kalitede grafiklerle karşılaşırsınız, benden söylemesi.

Duyamıyorum, duyamıyoruuuuum!!!

Battlefield 3‘ün en yüksek not alacağı nokta, sesleridir. Başından sonuna dek, o kadar gerçekçi sesler duyuyorsunuz ki, oynanışı cümbüşe çeviriyor. Son zamanlarda sesi sonuna kadar açıp kulaklarıma bayram ettirdiğim bu denli bir oyun görmemiştim.

Oynarken evin diğer sakinlerinin başıma gelip, “hayırdır evde savaş mı çıktı?” sorularına maruz kalmam üzerine, kulaklık kullanmaya karar verdim ve seslerin temizliği ile etkisini daha da iyi anlamış oldum.

Bağırışlar, kumandanlardan aldığınız komutlar, telsiz konuşmaları, mermi sesleri, mermilerin kovanlarının yere değdiğinde çıkardığı çınlamalar ve adımlarınızın sesleri bile harikulade olmuş. Gerçekten bu konuda büyük bir tebriği hakediyor Battlefield 3.

{pagebreak::bf3-9}

Seslere de değindikten sonra, oyunun en önemli yanına, çoklu oyunculu modlara da değinmek istiyorum. Açıkcası, Battlefield’ı ilk oyunlarında sıkça çoklu oyunculu olarak oynamış bir insanım. Ardından bir süre ara verip, Bad Company 2 ile yoluma devam etmiştim.

Oyunun bu modlarında araç kullanımı, taktiksel oynanış gibi ön plana çıkan özellikleri beni her zaman cezbetmiştir. Fakat hiçbir zaman Deathmatch ya da Team Deathmatch gibi özelliklerini başarılı bulmamışımdır.

Benim için, Battlefield 3, kumandanların düzgün taktikleri ve ciddi anlamda sınıfların düzgün kullanımı ile zevkten dört köşe olabileceğiniz bir oyun. Tabii şu anda internetten oynamaya çalıştığınızda, karşınıza hileciler, taktikten bir gram anlamayan “noob” oyuncular, araç spawn noktalarında dakikalarca bekleyip, aldığı uçağı üç saniye içerisinde kendi arkadaşlarının üzerine çakan insanlar geliyor yalnızca.

Battlefield serisinin en büyük problemi her zaman bu olmuştur. Harikulade çoklu oyunculu modlara sahip olmasına rağmen, bu oyunu bu denli profesyonel olarak oynayabilecek bir kitle sahibi olamamıştır. Tabii bu internet üzerinden rastgele oynanan oyunlar için geçerli. Zira yapılan takım maçlarında hiçbir oyunda göremeyeceğiniz taktikler görebiliyorsunuz.

{pagebreak::bf3-10}

Haliyle, oyunu aylarca, yıllarca oynayıp, bir clanda yer alarak profesyonel oynanışa ulaşabilecek zamanı olmayan insanlardansanız, internetten oynamak isteyecek ama karşınıza çıkan sivri zekalılar sayesinde oyundan soğuyacaksınız. Cipe binip arkasından siz koştururken bir saniye bile beklemeyen “troll” oyuncular sayesinde bir daha oynamak istemeyeceksiniz.

Olur da iyi oyunculara denk gelirseniz, bu kez de çoklu oyunculu FPS‘lerde çoğu zaman alamadığınız bir zevki alabilirsiniz. Biraz şans işi olmuş yani kısacası. Hele ki şu anda forumlar üzerinde oyunu oynayan insanların şikayetlerine bakacak olursanız, bahsettiğim gibi insanlar yüzünden oyunu bir daha oynamayacağını söyleyen bir sürü insanla karşılaşabilirsiniz.

Sağlam bir tanıdık grubunuz varsa, gayet güzel oyunlar çıkarabilirsiniz. Önemli olan, oyunun modlarının ne kadar güzel olduğu değil, Battlefield‘ın çoklu oyunculu modlarının nasıl bir şey olduğunu anlayabilen oyuncular bulabilmek zaten.

Hele bir de oyun dünyasının görmüş olduğu en saçma fikir olan Battlelog’u da hesaba katarsak, oyun zevkiniz dörtte birine inecek demektir. Herhangi bir ayar yapmanıza izin vermeyen ve oyunlara bağlanmak için öncelikle tarayıcınızdan sunuculara bağlanmanızı isteyen bu ilginç fikir kimden çıktıysa, gerçekten tebrik etmek gerek.

Diyerek oyunla ilgili son sözlerimize geldik ve Battlefield 3 için bu son paragraflarda hiç de iyi şeyler söylemeyeceğim açıkcası. Zaten yazının genelinde yerden yere vurmak gibi bir durum söz konusu ve bu konuda o kadar haklıyım ki, ancak oyunu oynadığınız zaman beni anlayabilirsiniz.

{pagebreak::bf3-11}

Battlefield 3, görüşme odasına lütfen.

Battlefield 3, oldukça zayıf, kısıtlanmış ve çizgisel oynanışa sahip senaryosuyla, tek kişilik modlarda tam anlamıyla çuvallıyor. “Battlefield 3 zaten çoklu oyunculu bir oyundur.” diyecek olursanız, ben de sizlere, “O zaman DICE bunca zaman tek kişilik modlarımız gelmiş geçmiş en iyi oyun olacak!” diye çığırmasaydı derim.

Grafikleri güzel fakat teknik hatalarla dolu. Ses ve atmosfer konusunda ise oldukça iyi bir iş çıkarılmış. Peki oyunlarda her şey grafik demek midir? Hayır asla değildir ve böyle de olmamalıdır. Tabii ki yeni çıkan her oyundan daha iyi grafikler beklemek hakkımız ama yalnızca grafiksel anlamda gelişmeler yapacaksanız, oyun motoru üretmenizi tavsiye ediyorum. Oyun değil.

Kısacası Battlefield 3, tek kişilik modlarında benim için bu yılın en büyük hayal kırıklığıdır. Modern Warfare 3‘ün piyasaya sürülmesine sayılı günler kaldı ve onu da yakında sitemizde inceleme fırsatımız olacak. Yılın en iyi FPS oyunu hangisi olur diye soracak olursanız, bu sorunun cevabını ancak MW 3′ü denedikten sonra verebilirim.

Eğer Battlefield 3 ile çoklu oyunculu modların gerçek kalitesine sahip olmak istiyorsanız, düşünmeden satın alabilirsiniz. Çünkü oyunun çoklu oyunculu modları, çıtayı bir önceki oyunlarına göre çok daha ileri taşıyor.

Yani eğer sıkı bir Battlefield hayranıysanız, yalnızca çoklu oyunculu modlarını oynamak için satın alınması gereken, yoksa yanına bile yaklaşmasanız, çok bir şey kaybetmeyeceğiniz bir oyun olmuş diyebilirim. DICE, bir kez daha senaryo modu ile ilgili ne kadar amatör bir firma olduğunu kanıtlamış. Belki çok acımasız oldum ama bunu beni ters köşeye yatırmadan önce düşünecektin ey DICE!

Tabii, görsel şölen, başarılı bir savaş atmosferi için de deneyebilirsiniz. Karar size kalmış. Hepinize iyi oyunlar, iyi eğlenceler dilerim.

Puan: 8/10

Not: Eleştirilere rağmen 8 puanı neden verdiğimi soracak olursanız, bugüne kadar görülmemiş grafikleri, sesi ve atmosferi ile çoklu oyunculu modları sayesinde daha düşük bir puanı haketmediğini söyleyebilirim.

:: Battlefield 3’ü beğendiniz mi?