Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #1

Bazı filmler vardır, etkisinden uzun süre kurtulamazsınız. Arkadaşlarınızla tartışırsınız, bir çıkış yolu ararsınız. Çünkü beyniniz yanmaya başlamıştır. Yatağınıza yatarsınız, düşünmekten uykunuz kaçar. Yolda, evde her yerde etkisinden kurutlana kadar düşünürsünüz. Bu etki üzerine bir kaç film izledikten sonra geçecektir ama o film aklınıza geldiğinde “Ne filmdi be” diye yüzünüzde ufak bir tebessüm, her zaman baki kalacaktır.

Gelin şimdi yazımızın ilk bölümünde beyin hücrelerimizin ölümünü hızlandıran bu filmlerin yedi tanesine bir göz atalım. Hepsini arka arkaya izlemenizi tavsiye etmeyiz. Zira ciddi sorunlar yaşayabilirsiniz.

The Jacket

“İlk öldüğümde 27 yaşındaydım” başlığı ile dikkat çeken film, farkında olmadan zaman yolcuğu yapan (veya yapmayan) bir askerin başından geçenleri anlatıyor. Özellikle klostrofobik sahnelerle ciddi anlamda izleyici sıkıntıya sokan filmde, oynadığı her filmde başında gelmedik kalmayan Adrien Brody bulunmakta. Bunu da yüzündeki hep o acıklı ifadeye bağlıyoruz.

{pagebreak::2}

The Butterfly Effect

Geçmişi değiştirmek her zaman farklı sonuçlar doğuracaktır. Kaos teoremine göre, sadece bir kelebeğin kanat çırpışı bile evrendeki bütün işleyişi değiştirebilir. Bu teoremden ismini alan filmde, kendi çapında zaman yolcuğunu keşfeden bir gencin başından geçenleri izliyoruz. Yaptığı her yolculuk, onu farklı bir geleceğe gönderecek ve bundan hiç memnun kalmayacaktır.

{pagebreak::3}

Inception

Rüyalarımız hala bilimin bile tam olarak açıklayamadığı bir şey. İnsan niye rüya görür? Rüyalarımızda neden bu kadar özgürüz? Peki başka insanların rüyalarına girebilir miyiz? Daha da ileri giderek, bir insanın rüyasına girip, ona hiç istemediği bir fikri kabul ettirebilir miyiz?  Christopher Nolan’ın her filmi gibi, günlerce aklınızdan çıkaramayacağınız bir film. Ayrıca Leonardo Dicaprio’nun muhteşem oyunculuğuna rağmen, yine Oscar alamadıklarından.

{pagebreak::4}

Timecrimes

Bir zaman makinesi düşünün; sadece 15 dakika yolculuk imkanı sağlıyor . Bu 15 dakikalık sürede, farkına varmadan değiştirdiğiniz bazı şeyleri eski haline getirmek için neler yapabilirsiniz? Düşük bütçeli ve fazla bilinmeyen bir film olmasına rağmen, izlemesi çok eğlenceli. Kaçırmayın!

{pagebreak::5}

FAQ About Time Travel

Bir barda oturan üç kafadarın, barın tuvaletinde yanlışlıkla açılan ve zaman ajanlarının kullandığı kapıdan geçmesiyle, sizi hem yüksek sesli kahkahalara  hem de derin düşüncelere salacağı bu filmi, kaçırmamanızı öneririz.

{pagebreak::6}

Memento

Karanlık atmosferi, tamamiyle ters ilerleyen kurgusuyla dünyanın en ilginç filmlerinden biri Memento’dur desek yanlış olmaz. Karısının katilini arayan ve hastalığı nedeniyle sürekli hafızasını kaybeden, bu yüzden de yaşadığı her şeyi not alan bir adamın, oldukça hüzünlü hikayesini izliyoruz. Film tamamen ters ilerliyor, yani finali başında, başı sonunda, ama sonunda yine şaşkınlıktan ağzımız açık kalıyor. Enteresan!

{pagebreak::7}

Predestination

Son dönemin izleyiciyi en şok eden filmi Predestination’dır diyebiliriz. Zaman yolcuğununun asla mümkün olmayacağını savunan bilim adamlarının ortaya attığı “Dede paradoksu” üzerinden ilerleyen film aslında 1950’lerde kaleme alınan bir hikaye. İzlerken defalarca “Yok artık” diyeceğiniz filmin sonunda uykusuz geceler, düşünceli dakikalar, izleyen arkadaşlarınızla tartışmalar sizleri bekliyor. Filmi izledikten sonra, dede paradoksunu da araştırmanızı öneririz. Beynimiz yanmışken tam yansın!

:: Etkisinden kurtulamadığınız film hangisi?