Bazı filmler vardır, etkisinden uzun süre kurtulamazsınız. Arkadaşlarınızla tartışırsınız, bir çıkış yolu ararsınız. Çünkü beyniniz yanmaya başlamıştır. Yatağınıza yatarsınız, düşünmekten uykunuz kaçar. Yolda, evde her yerde etkisinden kurutlana kadar düşünürsünüz. Bu etki üzerine bir kaç film izledikten sonra geçecektir ama o film aklınıza geldiğinde “Ne filmdi be” diye yüzünüzde ufak bir tebessüm, her zaman baki kalacaktır.

Gelin şimdi yazımızın dördüncü bölümünde beyin hücrelerimizin ölümünü hızlandıran bu filmleri incelemeye devam edelim. Hepsini arka arkaya izlemenizi tavsiye etmeyiz. Zira ciddi sorunlar yaşayabilirsiniz.

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #1

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #2

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #3

Enemy – Düşman (2013)

15-09/30/enemy.jpg

İşte size, izledikten sonra ciddi anlamda kafanızı karıştıracak, merak içerisinde bir çok araştırma yapmanızı sağayacak bir film. Adam, bir gün izlediği bir filmde kendine çok benzeyen bir figüran oyuncuya rastlar. Ardından yaptığı araştırmalarla, kendisine neredeyse ikizi kadar benzeyen Anthony’nin karanlık dünyasına girmeye başlar veya… En iyisi izleyin!

{pagebreak::2}

Looper – Tetikçiler (2012)

15-09/30/looper.jpg

Yıl 2074.. Zaman makinesi çoktan icat edilmiş ama tehlikeli bulunduğundan yasaklanmıştır. Tabii ki böylesine büyük bir buluş hemen yok edilecek değil ya, yeraltı dünyasının eline geçmiştir. Takip sistemleri yüzünden, insanları öldürmek oldukça zorlaştığı için, ortadan kaldırılması gereken insanlar, zaman makinesiyle günümüze yakın bir geleceğe gönderilmekte ve oradaki elemanlar tarafından icabına bakılmaktadır. Joe da bu elemanlardan biridir ve günün birinde ortadan kaldırılması için 2074 yılındaki hali gönderilir. Oldukça çılgın detaylar barındıran film, kurgusuyla da oldukça başarılı

{pagebreak::3}

Oldboy – İhtiyar Delikanlı (2003)

15-09/30/oldboy.jpg

Dae-su Oh, bir gece kaçırılır. Tam 15 yıl sürecek hapis hayatı başlar. Tek odalı bir dairede 15 yıl, hiçbir sorusuna cevap alamadan yaşamak zorunda kalır. Bunu ona kim yapmıştır? Neden yapmıştır? Bunu hakedecek ne kötülük yapmış olabilir? Ve günün birinde serbest bırakılır, cebinde bir telefon ve karşısında onu bulmasını isteyen gizemli bir ses.. Sinema tarihinin en iyi filmlerinden sayılan, izlerken sizi meraktan mahfedecek bir film.

Not: Amerikan versiyonundan uzak durmanızı öneririz. Ne varsa orjinallerde  var, değil mi?

{pagebreak::4}

Lost Highway – Kayıp Otoban (1996)

15-09/30/losthighway.jpg

Sinema dünyasının en ilginç yönetmenlerinden David Lynch’den, izleyen herkesin kafasını allak bullak eden, adeta bir bulmaca çözüyormuş hissi veren bir film. İzleyen başka arkadaşlarınızla bir beyin fırtınası yapıp, çözme ihtimaline belki biraz daha yaklaşabilirsiniz. Hakikaten çok değişik, çok farklı!

{pagebreak::5}

The Prestige – Prestij (2006)

15-09/30/prestige.jpg

1900’lerin başlarında geçen hikayede, birbirlerine oldukça düşman iki illüzyonistin, artık sınırları aştıkları çekişmelerini izliyoruz. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki, artık izlerken kendi kendinize “nasıl yani?” diye sormanız çok normal.  Yönetmenliğini Christopher Nolan’ın yaptığı, oyuncu kadrosuyla göz dolduran, oldukça kafa karıştıran bir film. 

{pagebreak::6}

The Thirteenth Floor – 13. Kat (1999)

15-09/30/13floor.jpg

1990’lı yılların sonunda, bir bilgisayar sistemiyle, 1937 yılının Los Angeles’ının birebir kopyası oluşturulur. Kahramanlarımız bu sanal gerçeklik sistemini kullanarak,  maceradan maceraya koşmaktadırlar. Günün birinde içlerinden birinin ölmesiyle, olaylar çok değişik hal alacaktır. Matrix’in ilham aldığı filmlerden olan ve hakettiği ilgiyi bir türlü göremeyen filmi, şiddetle öneririz.

{pagebreak::7}

Cube – Küp (1997)

15-09/30/cube.jpg

Birbirini hiç tanımayan yedi yabancı, bir küpte uyanır. Oraya nasıl geldiklerini hayal meyal hatırlamaktadırlar. Bulundukları küpten başka küplere de açılan kapılar olduğunu ve geçtikleri her odanın da farklı tuzaklarla dolu olduğunu, oldukça acı şekilde farkederler. Sonunda başlarına ne geleceğini bilmeden bu küpler arasında ilerlemeye başlarlar ve hepsinin birbirlerinden sakladıkları şeyler vardır. Oldukça düşük bütçeli ve bol ödüllü bir film.

{pagebreak::8}

Fight Club – Dövüş Kulübü (1999)

15-09/30/fightclub.jpg

Ciddi derecede uyku sorunları çeken kahramanımız, günün birinde hayatını değiştirecek biriyle tanışır; Tyler Durden. Bu gizemli adam yüzünden artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayatınızı sorgulamanızı sağlayacak inanılmaz mesajlar içeren film, özellikle finale yaklaştıkça akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Sistem eleştirisinin belki de en uç noktasında gezinen filmi izledikten sonra, durup düşünmeden edemeyeceksiniz. Tam anlamıyla bir başyapıt!

{pagebreak::9}

Being John Malkovich – John Malkovich Olmak (1999)

15-09/30/john.jpg

Belki de sinema tarihinin en ilginç filmlerinden biridir. Craig, oldukça umutsuz bir kuklacıdır. Yeni bir işe başlar ve çalıştığı yerde ufak bir kapı keşfeder. Bu kapı John Malkovich’in beynine açılan bir portaldır ve geçenlere bir süreliğine usta oyuncu John Malkovich olma fırsatı vermektedir. Kulağa gerçekten çok saçma geliyor değil mi? Ama izleyince, fikrinizin değişeceğine eminiz. Özellikle John Malkovich kapıdan geçtikten sonra olanlar… Neyse daha fazla bahsetmeyelim.