İnsanlık binlerce yıldır simya ile uğraşıyor. Kimi medeniyetler maden dönüşümünü ve altın oluşturmayı, kimi ise insan hayatını uzatacak yeni keşiflere imza atmayı hedefliyordu. Bugün ise tıpta simyacıları kıskandıracak bir gelişme yaşandı. Cambridge Üniversitesi bilim insanları, kök hücre kullanarak yumurta ve sperm olmadan sentetik embriyo büyütmeyi başardı. Peki bu ne anlama geliyor?
Bilim insanları kök hücre kullanarak embriyo geliştirdi!
Cambridge Üniversitesi’nde Profesör Magdalena Zernicka-Goetz liderliğindeki araştırma ekibi, vücutta hemen hemen her hücre tipine dönüşebilen vücudun ana hücreleri olan kök hücreleri kullanarak üç embriyo oluşturmayı başardı.
Burada erken memeli gelişiminde bulunan üç tip kök hücreyi etkileşime başladıkları noktaya yönlendirerek laboratuvar ortamında doğal süreçlerini taklit etmelerini sağladılar. Gelişim sürecinin sonunda ise atan kalpler ve işlevsel beyin yapısı ortaya çıktı. Önceki çalışmalardan farklı olarak ise beynin ön kısım dahil tamamının geliştiği kaydedildi.
Türk astronomlar, Jüpiter boyutunda 2 yeni gezegen keşfetti!
Tabii bu çalışmalarda asıl hedeflenen şey embriyo oluşturarak insan yetiştirmek değil. Kök hücre üzerinde uzmanlaşarak insan hayatını uzatabilmek ve tedavi süreçlerinde kullanabilmek. Örneğin organ yetmezliği çeken birine sentetik ortamda geliştiren ve uyuşmazlık yapma ihtimali olmayan kalp nakli yapabilir veya geçirdiği kaza sonucu hasar gören beyin dokusunu onarabilirler.
Fakat bu çalışmalar bir günde sonuç vermiyor. Cambridge Üniversitesi bilim insanları da kök hücre üzerinde 10 yıldır çalışıyorlar. Dolayısıyla burada yaşanan gelişmeler yakın gelecekte hayatımıza girmeyecek. Yine de önümüzdeki yıllarda bu ve benzeri birçok çalışma insanlı deneyler için onay alacaktır. İnsan hayatını kurtaracak seviyeye gelmesi ise biraz daha uzun sürecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan Cambridge Fizyoloji, Geliştirme Bölümü’nde Memeli Gelişimi ve Kök Hücre Biyolojisi Profesörü Zernicka-Goetz şunları söyledi:
Fare embriyo modelimiz sadece bir beyin geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda vücudu oluşturan tüm bileşenleri ve atan bir kalp geliştiriyor. Buraya kadar gelmiş olmamız inanılmaz. Bu, topluluğumuzun yıllardır hayali ve on yıldır çalışmalarımızın ana odak noktası oldu ve sonunda başardık.
Kök hücre embriyo modeli önemlidir, çünkü küçücük embriyonun anne rahmine yerleştirilmesi nedeniyle normalde bizden gizlenen bir aşamada gelişen yapıya erişilebilirlik sağlar. Bu erişilebilirlik, genleri manipüle ederek model bir deneysel sistemdeki gelişimsel rollerini anlamamızı sağlıyor.
İnsan yaşamının bu dönemi çok gizemli, bu yüzden bir tabakta nasıl olduğunu görebilmek, bu bireysel kök hücrelere erişebilmek, bu kadar çok hamileliğin neden başarısız olduğunu ve bunun olmasını nasıl önleyebileceğimizi anlamak oldukça özel. O dönemde farklı kök hücre türleri arasında gerçekleşmesi gereken diyaloğa baktık, nasıl oluştuğunu ve nasıl yanlış gidebileceğini gösterdik.
Bu, deneysel bir modelde nörogelişim mekanizmalarını incelemek için yeni olanaklar sunuyor. Aslında, bu ilkenin kanıtını, sinir sisteminin öncüsü olan nöral tüpün oluşumu ve beyin ve göz gelişimi için zaten gerekli olduğu bilinen bir geni devre dışı bırakarak makalede gösteriyoruz.
Bu genin yokluğunda, sentetik embriyolar, bu mutasyonu taşıyan bir hayvanda olduğu gibi, beyin gelişiminde tam olarak bilinen kusurları gösterir. Bu, beyin gelişiminde işlevi bilinmeyen birçok gene bu tür bir yaklaşımı uygulamaya başlayabileceğimiz anlamına geliyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
ama 65 yaş üstüne güncelleme gelmeyecek mi
Her canlı ölümü tadacaktır.
Saçma sapan, mantıkla alışverişi kesmiş zatların laflarına inananların aklına şaşarım. Bunlar yarın öbür gün ‘Ağrı Dağı da aslında Japonyada’dır’ derseler şaşırmayın
Adamsın
Her canlının yaşlılıktan ölmesi gerekmiyor, hali hazırda ölümsüz (yaşlılıktan ölmeyen) denizanası var ama başka canlı öldürünce ölüyor oda, aynı şeyi insanlara uygulamaları neden mümkün olmasın?
Ölüm ölüm dediğin nedir ki Gülüm…
Ölümsüzlük mü, Thanos’un bile küllerinin küllere karıştığı bu evrende sadece iki ölümsüz vardır, Polat Alemdar ve Rick Grimes.
Bunlar gibi binlerce çalışmalar yapıldı hepsi boş.Ölümden kaçış yok.Daha kansere bile çare bulunamadı .
Kanserden kurtulan milyonlarca insan var
guzel kardesim bu calismalarin asil amaci yedek organ deposu yapmak degil bu calismalarin durdurulmamasi icin uydurulmus kilif. Asil amac super insani yaratmak. Super askerler yapmak icinde biz gelismis sporcular yapacagiz diyorlar. Bu tur calismalar etik kaygilar nedeniyle kolay kolay kabul gormuyor dolayisiyla hukumetlere sirin gorunmek icin sizinde haberinizde belirtiginiz gibi yedek organ masali anlatiliyor. Anlasilan sizde zokayi yutmussunuz.
Hiçbir bilim adamı ölümsüzlüğü bulamaz
Rr
Ölümsüzlüğün imkansız olduğunu ve ulaşılamayacağını iddia eden arkadaşların hali hazırda ölümsüz olan Turritopsis dohrnii denizanasını araştırmasını rica ediyorum ve evet siz öldürürseniz ölür ama yaşlılıktan ölmüyor canlı.
ben bu konuda biraz geç kalındıgı fikrindeyim ama yinede çok güzel gelişme insanlık için insanların genç kalıp bıkana kadar yaşaması olağan üstü bir şey ondan sonra kendi kaderi tecelli eder fikrim böyle
Bilinmeyenleri çöze çöze insanlık için iyi bir yere ulaşabileceğinizi net olarak söyleyebilirim. Çaresizlik sona erecek !
Clickbait başlık. Haberin içeriğinde ölümsüzlük yazmıyor. Zaten öyle bir amaç yok. Ölümsüzlük diye bir şey yok. Bilimsel çalışmanın amacı hastalıkları iyileştirmek. Yaşlılığı geciktirmek.
Berkay bey, haberi ve başlığı yazan kişi olarak içeriğinin ne olduğunu biliyorum 🙂 Clicbait ne demek öğrenmenizi tavsiye ederim. Kimse size Superman güçleri ile ölümsüzlük vadetmiyor. Volverine de olsa oksijensiz kalır meteor düşer falan, yani ölüm mümkündür efendim.
Epilepsi hastaları için ümit verici
Ölümsüzlük mümkün değil diyenler bu yüz yıl içinde ölmezlerse küçük dillerini yutacaklar.Sonrada ecel vakti değişmez diyen dinleri terk edecekler.