Yazının girişinde gittik dediğimize bakmayın. Gitmeye çalıştık önce. Kadıköy’den Beşiktaş’a giden vapurdaki gibi geçseydi keşke her saat. Beşiktaş’a iner inmez durumun, tahmin ettiğimiz gibi olmadığını anladık. Taksi ile gitmeniz imkansız. Haftasonu olmasından dolayı inanılmaz bir kalabalık, inanılmaz bir trafik. Yarım saat içerisinde geçen 3246421 taksinin hepsinin dolu olması nedeniyle bir şekilde otobüs ile gidebildik.
Fuar alanına geldiğimizde biraz yorgunduk ama ne de olsa bilgisayar fuarı. Adı bile tüm yorgunluğumuzu almaya yetiyor. Girişte ne davetiye soran vardı ne de arama yapan. Sitemizde ücretsiz davetiye için bağlantı vermiştik oysa. Davetiye olayı için affınıza sığınarak "Yalan oldu" diyerek fuara elimizi kolumuzu sallayarak girdiğimizi söyleyelim.
Girer girmez hemen elinize vermeye kalkanları göreceksiniz. Biz de aldık. Tanıtım broşürlerini, çantaları, klasörleri, poşetleri. Mümkün olduğunca her yerden sadece bir kez geçmek daha iyi olur diye düşündük. Yarım saat önce zorla elimize kağıt tutuşturan "tanıtım görevlisi" (biz paralı asker olduğunu düşünüyoruz) kişiler, sizi daha yeni görmüş gibi ısrarla yeniden birşeyler vermeye çalışıyor.
Markom. Yardımcı olsalardı daha iyi olurdu ama…
Bir yakınımızın verdiği konfigürasyon için Markom’un standına gittiğimizde fiyat için Kadıköy’deki arkadaşlarının yardımcı olacaklarını söyleyince ilk dumur anımızı yaşamış olduk. Görülen sarı şapkalı arkadaşların devlet meseleleri ile meşgul olduklarını düşünerek, bilgisayar konfigürasyonu oluşturmanın ve hesaplamanın, onların işi olmadığını sorgulayarak ayrıldık.
Erman Hoca, Fatih ile fotoğraf çektirdi.
Eurosoft, renkli ürünlerle ilgi odağı oldu.
Türkiye’deki en gözü kara ve en başarılı yazılım firmalarından Eurosoft da fuar alanında en fazla ziyaret edilen yerlerden biri oldu. Neden gözü kara derseniz, işletim sistemine bile para vermenin enayilik sayıldığı ülkemizde, yemek pişirmek için yardımcı yazılımı satmaya kalkmak, gözü karalıktan başka birşey değildir. Çok sayıda satmak ise, başarılı olmaktır. Tebrikler Eurosoft.
Yakından incelenmesi gereken dergi: T3
Alo, Telekom’dan arıyoruz. Kablolara yağ basacağız.
Görüntülü telefonlar, fuarların vazgeçilmez ürünlerinden olmaya aday. Giderek daha da gelişen bu telefonu da oldukça başarılı bulduk. VoIP teknolojisi ile internet üzerinden görüşme sağlayarak hem en son teknolojileri size sunuyor hem de bu işi çok uygun fiyatlara yaptırıyor.
Minton’dan serin duruş.
Alıştık hep güzel kızların bulunduğu standlara. Bir anda Minton’un bölümünde bu manzara ile karşılaşınca şaşırmadık desek yalan olur. Minton, fuarda sadece bu durumdan dolayı değil, gelen ziyaretçilerle olan yakın ve güleryüzlü ilişkileri ile de dikkatleri üzerine çekti.
Takoz. SMS özelliği yok henüz.
Nostalji vitrininde neler yoktu ki? Bulabileceğiniz en eski telefonları asmışlardı. Ericsson (Sony değil o zamanlar) 628’den tutun da resimde gördüğünüz bir kiloya yakın olan Netaş’a kadar. Görenlerin belki de en fazla eğlendiği bölümdü diyebiliriz.
Nerde kalmıştık?
Fuar alanını son derece kötü kullananlar da vardı. Ofislerini oraya taşıyarak "çok çalışıyoruz, bildiğiniz gibi değil" imajını vermeye çalışan firmalar bizi gülümsetti.
Neyim var ki Samsung’dan başka…
Plazma TV’lerin hepsini bir arada görünce hemen değerlendirme yapalım istedik göz kararı ile. Bizim seçimimiz sağdan en üstteki Plazma TV oldu. Tabii ki Samsung. Sağ alttaki her ne kadar parlak görünse de fuara gidenler bize hak vereceklerdir.
Fuarda görmek istemediğimiz görüntüler.
Toshiba standından geçerken kafanıza düşecek gibi duran bu diz üstü bilgisayar reklamının verdiği tedirginlik, stand yetkilileri ile görüştükten sonra daha da arttı. Yetkili arkadaşların internet sitelerine olan bakışı Toshiba standına arkamızı dönüp kaçmamızı sağladı.
Eklembacaklılar hepimizi öldürecek
Samsung’un ye raldığı bölümdeki bu dev plazma tv ise bizi bizden alan ürünlerin başında yer aldı. Zaten fuarda yeni ürün yok 🙂 Ama bu TV’deki gerçek görüntü sizi büyülüyor. Gerçek boyutunu anlamak için her ne kadar güzel hanımları objektiflerimizin karşısına geçirmeye çalıştıysak da bu bey bize yardımcı oldu.
Özlem’in Vaio aşkı…
Adını hatırlayamadığım bir üyemizin "rüyamda bile vitrinin arkasında" dediği Sony Vaio dizüstü bilgisayarları da görmedem geçemedik. Fuarda belki de en fazla bulunan ürün dizüstü bilgisayar. Toshiba standında gördüğümüz 4 kilograma yakın olan dizüstü bilgisayarlardan sonra 1920*1200 çözünütlüğe sahip olan bu ürünü görünce dizüstü bilgisayarlara olan saygımızı yeniden kazandık.
En beğendiğimiz fotoğraf.
Fuardan ayrılırken merdivenleri usul usul çıkıyoruz. Nedeni ise elinize kağıt tutuşturmak isteyen kişiler. Kafanızı sallayarak "Hayır" dediğinizde "Aaa oldu mu şimdi? Ayıp olur almazsan" diyerek sevgilerini sunan bu kişilerin arasında bu miniği göünce dayanamadık, çektik fotoğrafını.
Sonuç:
Yeni bir ürünün olmadığı fuarda, Özlem’e bir kulaklık almak için gezmediğimiz stand kalmadı. Ve istediğimiz gibi bir kulaklık bulamadık. Yer zaten küçük. AMD, Intel, Asus gibi bilinen markaların yerine "Daha yaratıcı bir isim bulamadınız mı?" diye sormaktan çekinmediğimiz "Sunyo Elektronik" gibi firmaların hiçbirinde Philips HP 900 kulaklık bulamadık.
SDN Tayfası
(Özlem, Fatih, Troy)
T3’ün başarısının sırrı kapakları. Bunu bilir, bunu söylerim. :grin
Kesinlikle katılıyorum:)
Kapakları bana başarıyı Kapaklardan kazanan idolüm Hugh Hefner i hatırlatıyor 🙂
Bende o dağıtanlardanım üstelik o minik bizim Batuhan umarım samsung ve toshiba standlarınıda gezmişinizdir kızlar harikaydı.. :grin
su takozlardan biri bizim arabaya lazim… :grin
Batuhan bence çooook yakışıklı bir genç delikanlı
iiiii deıl