Günümüzde bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay. Bundan yalnızca 15–20 yıl öncesine kadar bilgi ihtiyacımızı ağırlıklı olarak fiziksel kaynaklardan karşılıyorduk. Örneğin; herkesin bir bayiden gazete alıp okumak gibi alışkanlığı vardı ya da neredeyse her evde bir ansiklopedi köşesi olurdu.

Şimdiyse İnternet ve akıllı cihazlar sayesinde ihtiyaç duyduğumuz her bilgi her an yanı başımızda duruyor. Dilediğimiz zaman gündeme ilişkin haberleri okuyabiliyor ya da aklımıza bir şey takıldığı anda onla ilgili tüm dijital içeriklere tek tıkla ulaşabiliyoruz.

Yani bilgiye erişimi kolaylaştırabilmek adına zaman içerisinde pek çok alışkanlığımızı değiştirdik. Bilim insanlarına göre bu değişiklik aynı zamanda beynimizi de etkiliyor.

Son yıllarda dijital bağımlılığın insan beyninde nasıl değişim yarattığı ve gündelik yaşantımızı nasıl etkilediğine dair pek çok araştırma yapıldı. Bu araştırmaların hemen hemen hepsi de aynı sonuca işaret ediyor: Bilgiye erişimi kolaylaştıran dijital yaşam, aynı zamanda bilgiyi daha kolay unutmamıza neden oluyor.

Kaspersky Labs’ın geçtiğimiz yıl 6.000 kişi üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre kişilerin yaklaşık %40’ı kendilerine sorulan soruların cevabını hatırlamaya çalışmadan önce arama motoruna başvuruyorlar. Arama motorunu kullananların dörtte biriyse bilgiyle işleri bittikten hemen sonra cevabın ne olduğunu unutuyorlar.

16-08/22/dijital.jpg

Araştırmaya göre katılımcıların yarısından fazlası evlerinin, çocuklarının, eşlerinin ya da iş yerlerinin telefon numarasını cep telefonuna bakmadan hatırlayamıyor.

İnsanların bu kadar temel bilgileri kolayca unutması ve hatırlamak istediği zaman cep telefonlarına başvurması ise “dijital unutkanlık” olarak adlandırılan, bilginin kolay erişebilir olması yüzünden beynin kalıcı hafızasında tutulamamasına bağlanıyor.

The Atlantic dergisinin editörlerinden Nicholas Carr, 2008 yılında ele aldığı “Google Bizi Aptallaştırıyor mu?” makalesinde şöyle diyor: “Son birkaç yıldır birinin ya da bir şeyin beynimi kurcaladığına, sinir sistemlerimle oynadığına ve hafızamı yeniden programladığına dair rahatsız edici bir hisse kapılıyorum. Artık eskiden düşündüğüm gibi düşünmüyorum. Bunu özellikle bir şeyler okuduğum zaman hissedebiliyorum. Eskiden uzun bir makaleye ya da bir kitaba dalıp gitmem çok kolaydı. Zihnim hikayeye kapılır ya da saatlerce yazının içine gezinirdim. Artık bu duyguyu çok nadiren yaşıyorum. Artık iki ya da üç sayfa okuduktan sonra konsantrasyonumu kaybediyorum. Konuya olan ilgimi kaybediyor, yapacak başka şeyler arama ihtiyacı hissediyorum. Sanırım sorunun ne olduğunu biliyorum. Uzun yıllardır İnternet’te epey vakit geçiriyorum. İnternet’te geziniyor, arama yapıyor ya da kendim bir şeyler ekliyorum…

Carr, hepimizin kendinden bir parça bulabildiği yazısının devamında, İnternet yüzünden her şeyin daha kolay erişebilir olduğunu ve düşünce şeklinin de bu dijitalleşme çerçevesinde şekillendiğini dile getiriyor.

Geçmiş kuşaklar, bilgiye erişebilme konusunda daha mı şanslıydılar acaba? Aradıkları bilgiyi bulabilmek için kütüphanelere gitmek zorunda kalıyor, sayfalarca araştırma yapıyor, kısacası bilgi için efor sarf ediyorlardı. Bu kadar fazla çaba gerektiği için az bilgiye erişebiliyor ama unutmuyorlardı. Şimdiki nesiller ise sınırsız bilgi hazinesine erişebilir olmasına rağmen aslında bunun çok azına sahipler.

Kaynak: Ali Gürak (Medium)

Ali Gürak Kimdir? 

AG Event’in Kurucusu olan Ali Gürak, Kids Marketing konusunda yaptığı başarılı çalışmalar ile de dikkat çeken bir isim. Marketing Türkiye’de köşe yazarlığı yapan Ali Gürak Medium hesabından da deneyimlerini paylaşıyor. 

Ali Gürak‘ın sosyal medya hesaplarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Medium

Twitter

Instagram

:: Dijital dünyanın insanı tembelliğe iterek unutkanlığa neden olduğunu düşünüyor musunuz?