Teknoloji ürünlerine yaklaşım ve gündelik hayatın içinde kullanıma geçirme konusunda diğer ülkelerden çok farklı tepkiler verebiliyoruz. Bu davranışlarımız, görüştüğüm teknoloji firmalarının yabancı temsilcileri tarafından da sık sık dile getiriliyor.

Tüm bu alışkanlıklarımız göz önüne alınarak, yeni ürünlerin kullanımı konusunda tüketiciye ulaşmak için izlenecek yolu seçmek gerçekten çok zor olmalı. Bu nedenle pazarlamacıların yerinde olmayı hiçbir zaman istemedim, isteyemeyeceğim de sanırım.

Ne olursa olsun bu işleri birinin yapması gerek. Elinizdeki verileri değerlendirip, bir kampanya düzenleseniz bunu nasıl gerçekleştirirsiniz acaba?

Bugün gittiğim Forum İstanbul‘da gördüğüm manzara, bu işin aslında ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bu alışveriş merkezi, teknoloji tutkunları açısından diğer alışveriş merkezlerinden biraz daha farklı bir konumda. Nedeni, aklınıza gelen hemen hemen tüm teknoloji perakende mağazalarının burada mevcut olması. O nedenle, ürünleri satmak biraz daha zorlaşıyor ve işin içine daha çetin bir rekabet giriyor.

Bir teknoloji perakendecisi, dizüstü bilgisayarların günlük hayatta kullanılması gereken bir cihaz olduğunu anlatmak için ilginç fikirler öne sürmüş. Şimdi o fikirlerin neler olduğuna hep beraber bakalım.

İlk Fotoğraf

Kayak aksesuarları üzerinde olan bir manken, “İnternette sörf
yapmak kolay da burada nasıl kayacağız” diye hayıflanıyor.

{pagebreak::İkinci Fotoğraf}

İkinci Fotoğraf

Ayakkabı boyacısı konumunda olan diğer manken ise “Ciladan
sonra bir de Twit attım mı tamamdır” diyor elinde
dizüstü bilgisayarı ile.

{pagebreak::Son Fotoğraf}

Son Fotoğraf

Son fotoğrafta ise “Yaşasın! 2010’lu bebeler Facebook’ta grup
kurmuşlar” diyerek sosyal ağların önemi vurgulanmak istemiş.

Tüm bu fotoğraflardan sonra sizlere sormak istedim. Siz, bir dizüsütü bilgisayarı satmak isteseniz, bunu nasıl başarırdınız?

Cevabınızı herkesle paylaşmak ve tartışmak için buraya tıklayın.