Fosil yakıtlara veda etmek için çalışmalar tüm hızıyla devam ederken bu konuda insanlık tamamen elektrikli bir geleceğe doğru adım atmaya hazırlanıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları ve bu kaynakları kullanan tüm araçlar ise bakıra ihtiyaç duyuyor. Bakır elementinin arzında yaşanan sıkıntılar ise sıfır emisyon karşısındaki en büyük engel. Bu durumda da yeni bir enerji krizi doğuracak gibi görünüyor.
Dünya bakır krizi ile karşı karşıya
Elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji depolanan bataryalar bakıra ihtiyaç duyuyor. Bir elektrikli otomobil, içten yanmalı bir araca göre 2.5 kat daha fazla bakıra ihtiyaç duyuyor. Bunun yanı sıra güneş ve rüzgar enerjisi tesislerinde de doğal gaz veya kömür kullanarak elektrik üreten tesislere göre 2 ile 5 kat arasında daha faza bakır kullanılıyor.
Kum bataryaları yeşil enerji sorununu çözebilir mi?
Bakır, elektriksel iletkenliği ve düşük reaktivitesi sayesinde yenilenebilir enerjiyi taşıyan altyapının da anahtarı rolünde. Kullanım alanları arasında kablolar, transistörler ve invertörler bulunuyor. S&P Global‘in yayınladığı rapora göre önemli miktarda yeni arz sağlanmadıkça yeşil enerji hedefleri sekteye uğrayacak.
Rapora göre bakır talebi 2035 yılına kadar neredeyse iki katına çıkarak 50 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor. 2050 yılına kadar ise talep 53 milyon tonun üzerine çıkacak. Bu rakamı daha net anlatmak adına S&P Global, bu miktarın “dünyada 1900 ile 2021 arasında tüketilen tüm bakırdan daha fazla” olduğunu kaydetti.
Yenilenebilir enerji dağıtımı, talep artışının çoğunu oluşturuyor. S&P Global; elektrikli araçlar, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi ve bataryalar için ihtiyaç duyulan bakır miktarının 2035 yılına kadar üç katına çıkacağını tahmin ediyor. Diğer alanlardan gelen talep artışı ile birlikte bakır ihtiyacı daha önce görülmemiş seviyelere çıkacak.
Yeni bakır madenleri inşa etmek ise maalesef çok da basit değil. Uluslararası Enerji Ajansı‘na göre, yeni bir bakır madeninin çalışmaya başlaması ortalama 16 yıl sürüyor. Şimdilik, mevcut madenlerdeki üretimin artırılması ve geri dönüşümün hızlandırılması yüksek talebin bir kısmını karşılayabilir.
Ancak rapor üretim artışı ve geri dönüşüm senaryolarında bile 2050 yılına gelindiğinde bakır talebinin karşılanamayacağını öngörüyor. Bakır ise Kasım 2020’den bu yana en düşük seviyesine ulaşmış durumda. İlerleyen dönemde talebin artması ile birlikte bakır fiyatları da önemli oranda artabilir.
Bu sorun çözülmezse yeşil enerjiye geçiş de önemli ölçüde gecikecek gibi görünüyor. Peki siz bu olasu enerji krizi hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.
Gelecek Hidrojen enerjisinde, elektrik enerjisinde değil.
Abi doğa kirliliği de vardı valla dünya tehlike altında çalışmalara başladım
İki çıkış yolu var birincisi okyanus ve denizlerin altındaki madenleri çıkartmak ( Japonlar çalışıyor bu konuda robotları kullanmayı düşünüyorlar )
İkincisi de uzay madenciliği o da şimdilik çok maliyetli .
Nükleer, petrol ve kömür kaynaklı santraller kapatılıp, tamamen güneş rüzgar ve hidrojen kaynaklı santrallere geçilmedikçe sıfır emisyonlu araçlardan bahsedilemez.